İbda'nın kendine has bir dili (diyalektiği) vardır. Bazen bırakın bir cümlede kastedileni, kullandığı kimi kelimelerde bile büyük anlamlar yüklenen derin manâlar gizlidir.

Mesela, "oluş", "kendinden zuhur", "bütün fikir", "mutlak fikir", "hikemiyat"... gibi...

Siz, seviyesi ne olursa olsun, herhangi bir zata içinde bu kelimelerin geçtiği cümlelerle bir şey ifade etmeye kalksanız, alık alık suratınıza bakacak ve dışından olmasa da belki içinden -kendi kendine- "ne diyor bu?" diyecektir.

Tabiî, bundan sonra da anlamadığı şey üzerine kafa yormayı bırakacak ve -kolay yolu seçerek- kendi işine bakacak!

İbda, çağa vurulacak mührü taşıyan hareket! Bu tez, bazıları için bir iddia gibi görünebilir ama, bunun ispatı da mümkün!

Öncelikle, "İslâm’a Muhatap Anlayış’ın anlaşılması” mevzusunda söylenen tek bir cümle bile İbda'nın niçin gereken olduğunu izaha yeter!

Bu noktada Üstad Necip Fazıl Kısakürek'i benimseyenlerin onun sevdiklerini de sevmesi gerekmez mi? Gerekir tabiî. "Üstad" diyeceksin, “Büyük Doğucu” olacaksın aynı zamanda onun tasdik ettiği Kumandan Salih Mirzabeyoğlu'nun ortaya koyduğu İbda fikriyatı ile arana mesafe koyacaksın! Ve bu tezat ile bir ömür süreceksin! Bu çelişki ile yaşamak nasıl bir duygudur anlamak mümkün değil!

Oysa varlıkta bir tezat yok!

"Varlık bir bütündür ve düşünce, ilim ve sanatta ilginin odaklaştığı ve araştırmada yoğunluk kazandırılan konu olmanın ötesinde, bütünden ayrı hiçbirşey yoktur. Öyleyse evrenin-her şeyin kendisinde mutlak olarak izahını bulacağı bir "bütün fikir" içinde (her örgüsü tezatsız bir Mutlak Fikir içinde) izahının gerekliliği açıktır."(1)

Basit bir vida isterse dünyanın en kaliteli madenlerinden üretilmiş olsun yatağına uygun bir şekilde imal edilmemişse bir işe yaramaz.

Teknik anlamda her biri diğerlerinin tamamlayanı olarak imal edilen parçalar bütününün montajı ile makina yapmak mümkün. Aksi durumda ise, isterse elinizde bir milyon araba yapacak birbirine uyumsuz ne kadar parça bulunursa bulunsun, bunlardan bir araba imal edemezsiniz.

Bu durum herşey için böyle. Plansız bir ev yapmaya kalkarsanız, neye benzediği belirsiz bir yapı ortaya çıkar.

Bunun gibi, bir faaliyeti icra ederken de gereken şeylerin en başında, tezatsız bir bütün teşkil eden doğru bir fikre ihtiyaç vardır.

"Kadro, örgüt, metod" sonraki iş...

Önce, "Her konu "mutlak iyi, mutlak doğru, mutlak güzelin" ifadesi olan "Mutlak Fikir"e bağlanacaktır."(2)

İbda, ortaya koymuş olduğu "İslam'a muhatap anlayış" gereği, kendi içinde tezatsız bir fikri bütünlük ile her mevzuyu yerli yerine oturtan ve dünyada ikinci bir örneği olmayan tek harekettir.

"Öyle mi, değil mi?"

Bize göre öyle! “Niçin”i Kumandan Mirzabeyoğlu tarafından ortaya koyduğu eserler boyunca tek tek izah edilmiştir. Bize düşen ise onun açılması ve pratize edilmesidir.

Bugün için, bütün İslâm dünyasında sahada ne kadar dâvâ adına mücadele eden grup, parti, dernek, cemaat, teşkilat, tarikat, -adına ne derseniz deyin- varsa tamamı İbda'nın ortaya koyduğu fikir sistemine muhtaç!

Bu muhtaçlık durumu, günümüz şartlarında insanlığın aradığı saadeti ona buldurma ihtiyacından kaynaklanıyor!

İbda, iktidarın gerçek kaynağını izah eder. Bu yüzden; "İktidarın kaynağını "mutlak" olarak izah etmemiş olanların, iktidarı kullanmalarının haklılık sebebi de yoktur.."(3) der.

İktidarı kullananlar, teklif ettikleri sistemi tatbik etmekle mükellef!

Tatbik etmek bir yana sistem fikri bile yok!

"İslam'a muhatap anlayış" davasını her şubesini içinde barındıran ve bu yönüyle sadece İslâmî kesimde değil, İslâm'ın karşısındaki antitez sistemlerinde kendi kendine çökmesiyle dünyada tek, "YAŞANMAYA DEĞER HAYATI" teklif eden SİSTEM, Büyük Doğu-İBDA'dır."(4)

Bu yüzden “Bütün Fikrin Gerekliliği” şart!

Dipnotlar

1) Salih Mirzabeyoğlu, Bütün Fikrin Gerekliliği İktidar-Siyaset, İbda Yay. s. 34.

2) Mirzabeyoğlu, a.g.e s. 46.

3) Mirzabeyoğlu, a.g.e s. 25.

4)Salih Mirzabeyoğlu, İnsan Erkek-Kadın, İbda Yayınları. s. 56.

Baran Dergisi 720.Sayı