15 Temmuz Anadolu’yu işgal teşebbüsü başarılı olsaydı işgalciler yaptıklarının “Uçurumun kenarında olan ülkeyi uçuruma yuvarlamaktan kurtarmak olduğunu” söyleyip işgali meşru göstereceklerdi. Savaş uçakları ve tanklarla katlettikleri Müslüman Anadolu halkını da, “Türk askerine karşı çıkan teröristler” olarak vasıflandırıp etkisiz hâle getirdiklerini açıklayacaklardı. O gece vatan için meydanlara çıkan 15’lik Halil İbrahim Yıldız, Mahir Ayabak, Engin Tilbaç, Abdullah Tayyip Olçaklar birer terörist olarak anılacaklardı! Hâkeza, işgalcilere direnmek için çocuklarını Allah’a emanet edip sokağa çıkan Türkan Türkmen Tekin, Yıldız Gürsoy, Sevgi Yeşilyurt, Ayşe Aykaçlar da…

Elhamdulillah, Allah’ın inayetiyle 15 Temmuz’da işgalciyi püskürttük de adlarımız ‘terörist’ olarak anılmaktan kurtuldu!..

28 Şubat darbe davasından yargılanan emekli Albay Alican Türk Oda TV’den Nurzen Amuran’a konuşmuş. Alican Türk, 28 Şubat’ın darbe olmadığını, her şeyin kanunlar çerçevesinde yapıldığını söyleyip, müteveffâ Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i de kendine şahit tutuyor: “Oysa 28 Şubat kesinlikle bir askeri darbe değildir. Bunu en net olarak dönemin Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel açıkladı, anlattı... O dönemde yapılan her şeyin Cumhurbaşkanı olarak kendi yetkisi ve kontrolünde olduğunu, anayasa ve yasaların hilafına yapılmış hiçbir işlem ve eylemin olmadığını, o gün yapılan işlerin altına bugün olsa yine imzasını atacağını, daha önce darbelere maruz kalmış biri olarak darbenin ne olduğunu en iyi kendisinin bileceğini, bu anlamda 28 Şubat'ın asla bir darbe olmadığını açık açık defalarca anlattı, vurguladı... Hatta kendine has o üslûbuyla "Ne olmuş 28 Şubat'ta? Meclis mi dağıtıldı, Cumhurbaşkanlığı makamı mı yok edildi? Anayasa mı kaldırıldı? Mahkemelerin kapısına kilit mi vuruldu? Hayır, herkes yerli yerinde duruyor, kimsenin kılına dokunulmamış... Bunun neresi darbe?" diye soruyordu.”

Albay Alican Türk’ün de bildiğini sandığım atalarımızın güzel bir sözünü kullanmanın tam zamanı: “Şıracının şahidi bozacı”!

Albay sadece Demirel’i değil, dönemin Başbakanı merhûm Necmeddin Erbakan’ı, dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan’ı da 28 Şubat’ın darbe olmadığına şahit tutmuş. Bu isimleri şahit göstermekte haksız da değil Albay Türk, hatırlarsınız Şevket Kazan mahkemede 28 Şubat’ın darbe olmadığını söylemişti.

Albay Alican Türk merhûm Erbakan hakkında da oldukça iddialı konuşuyor: “Erbakan'ın sağlığında böyle bir soruşturma başlatmaya, dava açmaya kimse kalkışmamıştır. Kalkışamazdı da... Çünkü buna ilk itiraz edecek kişi Erbakan'ın kendisi olurdu. Zira merhum Erbakan yaşadığı müddetçe, başında bulunduğu 54'üncü Hükûmetin istifa gerekçesini hiçbir şekilde ve hiçbir yerde askerî darbeye bağlamamış, askerî darbe ile düşürüldüğünü söylememiş, hiçbir zaman askerlerden ve bir askerî darbeden şikâyetçi olmamıştır.”

Albay uzun uzun 28 Şubat’ın darbe olmadığını anlatmış, hatta kitap da yazmış. Merak eden devamını okur... Sadede gelirsek, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı ve tüm partilerin imzası olan raporda 28 Şubat’ın bir darbe olduğu kayda geçilmiş. Kamuoyunda da 28 Şubat’ın darbe olduğuna dair hiçbir şüphe yok. Peki Albay Alican Türk 28 Şubat’ın darbe olmadığını nasıl söyleyebiliyor?

Cevabı çok basit, çünkü hesap sorulmadı. Çünkü, yukarıda isimleri geçen siyasiler hiçbir zaman hesap sormayı düşünmediler! Hatta, darbecilere yaranmak için kendi insanlarını suçladılar, sahipsiz bıraktılar. Meydanı boş bulan darbeciler de, darbe yaptıkları insanları kendilerine erkete tutturdular, şimdi de şahit!

15 Temmuz davaları bu zaviyeden de çok mühim. Yarın bir gün 15 Temmuz’un işgalci askerleri de Albay Alican Türk gibi küstahça konuşmaması için bir an önce hesap sorulmalı. Öyle hesap sorulmalı ki, “gık” demeye mecalleri olmamalı!..

Yakup Köse - Star