Beş yıldır süren 28 Şubat Davası nihayet sonuçlandı. Meşru hükümeti deviren, binlerce insanı işinden eden, yüzlercesini haksız yere hapishanelere dolduran, Türkiye’ye 390 milyar dolara mal olan 28 Şubat Postmodern Darbesinin failleri İsmail Hakkı Karadayı, Çevik Bir, Çetin Doğan başta olmak üzere toplam 21 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Sanıkların tamamı yaş ve sağlık durumları gerekçe gösterilerek tahliye edildi.

Başbakan Binali Yıldırım dava karara varmadan önce “İntikamla değil adaletle davranarak hak ettikleri en ağır cezayı alacaklar. 15 Temmuz’da sokakları işgal etmeye çalışan hainlerle 28 Şubat’ı planlayanlar darbe kardeşleridir” demişti.
79 yaşındaki Çevik Bir’i yaş haddinden salıveren mahkeme, bugün ABD iade etse ya da paketlenip Türkiye’ye getirilse 76 yaşındaki Fethullah Gülen’i de tahliye eder mi?
Sembolik de olsa müebbet cezaların verilmesi elbette önemli. Ama gereğini yerine getirmediğinizde, cezalar sadece kâğıt üzerinde kaldığında bu karar müstakbel darbeciler için caydırıcı mı yoksa teşvik edici mi olur?

Ya hukukun hiçe sayıldığı, işkenceler altında ifadelerin alındığı 28 Şubat sürecinde hapishanelere doldurulan yüzlerce mahkûmun durumu ne olacak?

1993 yılında yaşanan Madımak olayından sonra Sivas Emniyet Müdürlüğüne ait televizyonu tamir ettikten sonra konulan videoyu izlerken Aziz Nesin’i eleştirdiği gerekçesiyle tutuklanan Ahmet Turan Kılıç 25 yıldır cezaevinde. Tankları yürüten, ülkenin anasını ağlatan 89 yaşındaki İsmail Hakkı Karadayı yaş haddinden salıverilirken, 84 yaşındaki Ahmet Turan Kılıç ise haksız yere hapis yatmaya devam edecek.
Sağlık durumu gerekçe gösterilerek darbeciler salıverilirken, ellerinde kelepçeyle ameliyata alınan, vücuduna bağlı iki torbayla tekrar hapishaneye konulan kolon kanseri Şehmus Alpsoy; 18 ayrı ilaç kullanan, 4 ayrı kalp damarında yüzde 100 tıkanma bulunan Ahmet Arslan; ağır sara hastası Faruk Belkavli ise 20-25 yıl hapishanede alıkonulmaya devam edilecek.

Milletin beklentisi darbecilerin en ağır şekilde cezalandırılması, mağdurlarının ise gecikmiş adaletle buluşması iken uygulamalar tam tersi yönde oluyor. Devletin milyarlarca dolar parasına mal olan, binlerce insanın hayatını mahveden darbeciler salıverilerek ödüllendirilirken, 25 yıldır cezaevlerinde yatan yüzlerce mağdurun durumu ise göz ardı ediliyor. Gelinen noktada bu durum vicdanları hiç olmadığı kadar yaralıyor.

28 Şubat Darbesinin medya ayağı da unutulmamalı.

Attığı kirli manşetlerin bedelini demir parmaklıkların arkasında ödemesi gereken Aydın Doğan elindeki gazete ve kanalların satışından elde ettiği milyar dolarlar ile emekliliğin keyfini sürüyor.

“Kılık kıyafet kanuna aykırı olarak dolaşanları kolundan tuttuğum gibi karakola götüreceğim” diyen Fatih Altaylı gibi kimi yazarlar hala utanmadan ellerine kalem almaya devam ediyorlar.

Adaletin mutlak tesisi için darbecilerle topyekûn mücadele edilmeli, yaşına bakmadan aldıkları ceza doğrultusunda son nefeslerini demir parmaklıklar arkasında vermeliler. En önemlisi darbenin mağduru yüzlerce mahkûma da yeniden adil yargılanma hakkı artık bir an önce verilmeli.

Mehmet Toprak - Diriliş Gazetesi