Çizdiği karikatür sebebi ile Türkiye’de yargılanan kaç kişi vardır?

Bu soruya, birkaç isim sayarak cevap verenler çıkabilir.

Peki..

Karikatür çizdiği için, askeri mahkemede yargılanan kaç kişi vardır?

Bu soruya da belki, yüz yıllık cumhuriyet tarihinde, darbe dönemlerinde yaşanan olaylardan kaynaklı olarak, iki ya da üç tane örnek verebilirsiniz.

Ama..

Sivil yönetim döneminde, çizdiği karikatür sebebi ile askeri mahkemede yargılanan bir kişi gösterebilir misiniz?

Ben göstereyim: Yalçın Turgut Balaban.

Cuma dergisinde çizdiği karikatür sebebi ile, Hurşit Tolon, Çetin Doğan ve Tuncer Kılınç üçlüsünün şikayeti üzerine 3. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde yargılandı.

AK Parti’nin ilk iktidar yılları idi..

Daha ilgincini söyleyeyim..

Yargılamayı yapacak mahkemenin subay hakimlerinin komutanı, aynı zamanda şikayetçi olan Hurşit Tolon idi..

“Yalçın Turgut Abi’nin bu tabloya tepkisi neydi” diye soracak olursanız..

Milim geri adım yok..

Dik bir duruş..

Tavizsiz, kararlı yürüyüş..

Merak etmişsinizdir, “Çizdiği karikatürde kimbilir neler vardır” diye..

Onu da aktarayım, yanlış anlaşılmasın.

Şahsi bir derdi sebebi ile değil..

Bir menfaatini gerçekleştirmek için değil..

Bu ülkenin insanlarının derdi için çizdiği karikatür.

Ne vardı karikatürde?

Karikatürden önce derginin kapağını hatırlatayım..

Emeklilik aşamasındaki Hurşit Tolon, Çetin Doğan ve Tuncer Kılınç’ın fotoğrafları..

Ve bu üç paşanın fotoğrafları altında, “Disiplinsiz paşalar” başlığı..

Kapak konusu da, bu paşaların daha emekli olmadan, siyasi konularda yaptıkları konuşmalardan somut örnekler..

O konuşmaların yanlışlığına dair, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün açıklamaları..

Bazı gazetecilerin eleştirel yorumları..

Ve kapak konusu ile ilgili karikatürde ise..

Yalçın Turgut imzası var..

Karikatürdeki çizim ise şöyle..

İki kişi arasında bir diyalog..

Biri, diğerine şöyle diyor:

“Onlara ‘Disiplinsiz’ diyemezsiniz. Namaz kılmazlar, babaları sakallı değil, karıları örtülü değil!”

Kapakta, üç paşaya “disiplinsiz” demişiz ya..

Yalçın Turgut Abi de, çizimleri ile konuya ironik bir yaklaşım sergiliyor..

“Onlara ‘Disiplinsiz’ diyemezsiniz. ‘Disiplinsiz’ diyebilmeniz için, onların namaz kılmaları gerekir. Veya babalarının sakallı olması gerekir. Eşlerinin başı örtülü olması gerekir. Eğer bu özellikleri yok ise, o paşalar hangi suçu işlerlerse işlesinler, onlara ‘Disiplinsiz’ diyemezsiniz. Onlara her suç mübah” diyor.

Bir başka açıdan da baktığınızda..

 “Bir subayın disiplinsiz olması için, namaz kılması, babasının sakallı olması, eşinin örtülü olması gerekir. Bugünkü olgu bu” mesajı, karikatürle verilmiş oluyor..

İşte bu karikatür sebebi ile, askeri mahkemede, sivil dönemde yargılandı, Yalçın Turgut Abi..

Savunmasını de merak ediyor olmalısınız..

Kısa bir bölüm aktarayım:

“Sayın Savcının dergi bütünüyle birleştirerek karikatürümde var saydığı ve tarafıma isnad ettiği suçları (şiddetle ve tekrar tekrar aramama rağmen) bulamadığımı ısrarla beyan ve suçlamayı red ediyorum.”

Bu girişten sonra, işin esasına geçiyor, Yalçın Turgut Abi:

“Unsurları görünürde var olmayan fakat varolduğu peşin kabulüyle yapılan suçlamanın dayandığı ‘Onlara disiplinsiz diyemezsiniz’ şeklinde başlayan cümledeki ‘Onlar’ kelimesinin yerine dünyadaki yaklaşık 4 milyar insandan kimleri yerleştirseniz ‘suç’ olmayacak ifadenin; ‘komutanlar’ yerleştirilerek ‘suç’ haline getirilmesini kabul edebilecek bir muhayyile düşünülebilir mi?”

Bu cümleleri, Hurşit Tolon’un emri ile iddianameyi hazırlayan, yargılamayı yapan hakimlerin anladığını düşünüyor musunuz?

Şahsen ben, “Boşver Yalçın Abi.. Onlar bizi gözlerine kestirmişler. Sizin yapacağınız savunmayı, okumazlar bile” yaklaşımı ile, davayı uzatmaya çaba sarfederken..

Yalçın Turgut Abi, okusalar da okumasalar da..

Bu savunmanın yapılması gerektiğine inanıyordu..

Devam ediyorum, Yalçın Turgut Abi’nin savunmasından aktarıma:

“Muhal farz kastımın bu olduğunu varsayalım.

Sayın heyetinize içtenlikle soruyorum.

Namaz kılmamak, babası sakallı olmamak, karısı örtülü olmamak; küçültücü-aşağılayıcı-pis ve değersiz gösterici-tahkir ve tezyif sebebi oluşturucu bir hal midir?

Ben karikatürümde bu vasıflara sahip kişilere disiplinsiz denemeyeceğini açıkça ifade ederken; sayın savcının bu ifadedeki vasıfları ‘küçültücü, aşağılayıcı, değersiz gösterici, tahkir ve tezyif edici, astlık üstlük münasebetlerini zedeleyici, disiplin zaafiyeti oluşturucu, amir ve komutanlara karşı görev hissini yok edici vasıflar’ kabul etmesini olanca cehdime rağmen anlayamadığımı itiraf etmek durumundayım.”

Ve savunmasından bitiş cümlesi:

“Ezcümle, benim ‘Namaz kılmayan, babası sakallı olmayan, karısı örtülü olmayanlara disiplinsiz diyemezsiniz’ dediğim; sayın savcının ise bu vasıfları küçültücü, aşağılayıcı, pis ve değersiz çağrışımlar yaratıcı, tahkir ve tezyif edici vasıflar kabul ettiği bu davada; yüce heyetinizin suçu ve suçluyu tespitteki engin tecrübesiyle üstün hukuk ve adalet duygusuna güveniyor saygılar sunuyorum.

07/09/2005

Yalçın Turgut Balaban”

Yazılarında müstear isim kullandığı için..

Onu mahkemeye yormazdık..

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olarak, sorumluluğu alır, o naif insanı, mahkeme koridorlarında üzmemeye çalışırdık..

“Karikatürü niye üstlenmedin” derseniz..

Hani yazıyı test etmek pek mümkün değildir ama..

Hakim, “Çiz bakalım şuraya bir karikatür” dese..

Yalçın Abi’nin çiziminin yanından geçemeyeceği için..

Çizim kaynaklı suçları(!) üstlenemiyorduk.

Şimdi, bugünlerde birileri, “28 Şubat’tan daha ağır şartlarda yaşıyoruz” diyor, değil mi?

Hem de bizim mahallemizden bazıları, “Biz bugünkü bazı olayları, 28 Şubat’ta bile yaşamadık” diyorlar, değil mi?

Verdiğim dava örneği, 28 Şubat’ın cafcaflı dönemi bile değil..

AK Parti’nin tek başına iktidara gelmesinin  3. yılı..

Neler yaşadık, nelere maruz kaldık..

İşte o haksızlıkların hedefindeki gazetecilerden Yalçın Turgut Abi’yi de, dün toprağa verdik.

Allah rahmet eylesin..

Mekanını cennet etsin..

Bende bıraktığı izlenimi soracak olursanız, “Sanatçı solcu olur, muhafazakardan sanatçı çıkmaz” önyargısını kıran isimdi..

Sadece çizgileri ile değil..

Derin esprileri ile de, dikkat çeken bir gazeteci idi..

Her görüşten değişik kesimin kavramlarını kapsayacak entelektüel birikimi vardı..

Batıyı biliyor, onların çakal düzeninin ifşası için kalem oynatıyordu..

Yalçın Turgut Abi’ye, bir “Fatiha” dileği ile..

Ali Karahasanoğlu