Kemal Tahir, Lozan antlaşmasıyla Osmanlı mirasının reddedilişini ve bu tasfiye edilen mirasın beş ay içerisinde yapıldığını şu sözleriyle aktarıyor:
“1908'de Bosna Hersek, Bulgaristan, Girit, Kıbrıs, Mısır, Tunus, Cezayir, Trablusgarp, Sudan imparatorluk topraklarından sayılıyordu. (Lozan'da) Tasfiye edilen miras, Osmanlı'nın sırf kılıç gücüyle vuruşarak aldığı, tarih boyu vuruşarak savunduğu mirastı.

Oturuldu masaya. 22 devlet. Lozan Anlaşması'nın bütün oturumları 5 buçuk ay sürdü. Mahzenler dolusu arşivleri düşünün. Delegelerimiz incelediler mi bunu? Kılı kırka yardılar mı? Hayır. Çünkü İstanbul hükümeti, delegeleri, bizim isteğimizle sokulmadı bu konuşmalara.

Bu iyiliğimize karşı İngiliz Generali Harington'un teşekkürünü hatırlatalım. Demek, dört milyon üç yüz seksen küsur kilometrekarelik bir imparatorluğun yedi yüz yıllık hesapları tasfiye edildi 5 ay içinde. Buna tasfiye denmez. Mirası reddettik...

Mirası reddettik. Hem de borçlarından bir kısmını kabul ederek reddettik. Değil bir dünya imparatorluğunun mirası, bir mahalle bakkalının mirası bile, bizim bugünkü mahkeme usullerimiz göz önüne getirilirse, bu kadar kısa zamanda tasfiye edilip karara bağlanamaz.

Yurtta sulh cihanda sulh diye şişinerek dolaşılmaz. Yunan, üst üste yenildiği halde, 'Megalo idea'dan vazgeçiyor mu? Yunanlılar çeşitli zamanlarda On İki Adalar'ı, Kıbrıs'ı istediler, bazı fırsatlardan yararlanarak sözler de aldılar. Anadolu'da yenildikleri halde, Lozan'da Batı Trakya'yı bizden almayı bile başardılar, sanki biz yenilmişiz gibi.” (Kemal Tahir, Yol Ayrımı)