Karadeniz’de 2.5 yıl önce bulunan doğalgaz rezervini alaya alan, “Çıkartması, hazır almasından daha pahalıya mal olur. Hem o gazın çıkarılması için kaç yıl gerekir, biliyor musunuz? En az 7 yıl” diyenleri yazacaktım..

Euronews’e konuşan, konuştuğu yabancı siteye hizmet eden hainlerin açıklamalarının “Türkiye’nin bu gazı 3 yılda çıkarması dünya rekoru olur. Bu gazın işlenip kullanılabilir hale gelmesi en az 7-8 yılı bulur. Kaldı ki, Avrupa Birliği’nin sadece bir yıllık tüketimine denk gelen bir miktardan bahsediyoruz” şeklinde haberleştirildiğini masaya yatırıp, “İşte dünya rekoru kırıldı, bu da sana cehennem azabı olsun” diyecektim..

Müjdenin geldiği ilk günlerde, kendisini TPAO’da yıllarca çalışıp emekli olmuş uzmanüstü uzman olarak tanıtan Necdet Pamir’in, ilk rezerv açıklamasının 320 milyar metreküp olduğu bilgisi geldiğinde “Rezerv miktarını açıklamak için çok erken. Doğalgaz rezervinin ekonomiye olumlu yansıyacağı yönündeki yorumlar ise çok iyimser tahminler” demesini yazacaktım.

BOTAŞ Eski Doğalgaz Alım Dairesi Başkanı sıfatı ile ahkam kesen Ali Arif Aktürk’ün bir yıl öncesinde bile, Sözcü’ye konuşup, “Türkiye’de kış aylarında günlük doğalgaz tüketimi 350 milyon metreküpe kadar çıkabilir, dolayısıyla Karadeniz’den günlük 10 milyon metreküp gaz çıkarılsa bile bunun etkisi sınırlı olacak” demesinin utancını yaşayıp yaşamadığını, kendisine soracaktım..

Aktürk ile birlikte Sözcü’ye konuşan Necdet Pamir’in, 320 milyar metreküpü kabul etmediği gibi, bir yıl öncesinde de bu sefer 540 milyar metreküp rezerv için, “540 milyar metreküplük rezerv olduğu açıklaması doğru olmayabilir” hasetçilğinden bahsedecektim..

Önüme bir haber düştü..

Tüm moralim sıfırlandı..

Altüst oldum..

Neydi moralimi sıfırlayan?

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in öncülüğünde ve büyük ihtimalle onun özel gayretleri ile ve milletvekillerine de ayrıntılı bilgi verilmeden toplanan imzalarla, TBMM’ye verilen araştırma önergesi..

Türkiye, tarihinde ilk defa, 1 trilyon dolara ulaşan bir doğalgaz rezervi buluyor..

Bakın Özlem Zengin, tüm dindar insanları rencide edecek şekilde hazırladığı araştırma önergesi ile, CHP’lilerin ekmeğine nasıl kaymak sürüyor:

“TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Ülkemizde son yıllarda, çocukların temel hak ve özgürlüklerini en üst seviyede güvence altına almak ve onları her türlü..”

Yok canım..

Çocukların temel hak ve özgürlükleri ile sorunumuz yok..

En üst seviyede güvenceye de itirazımız yok..

Bu süslü laflara hiç ihtiyaç yok..

“Direkt söyle Özlem Hanım, derdini” diyorum..

Özlem Hanım da ağzındaki baklayı araştırma önergesinde şöyle çıkartıyor:

“Yapılan bu düzenlemelere rağmen maalesef, zaman zaman çocuklarımızın haklarının masuniyeti ile asla bağdaşmayacak müteessif kimi hadiselerin yaşanabildiği gözlemlenmektedir.”

Burda da bir sorun yok, aslında ama..

Koç’un yanında 41 yıl üst yöneticilik yapan Can Kıraç’ın torununun 14 yaşındaki kıza tecavüzü ve sonrasında ABD’ye kaçırılmasını değil de..

CHP’li şu ismin, bu yetkilinin, küçük çocuklara belgeli sarkıntılıklarını değil de..  

Düşük yaptığı için psikolojik bunalım geçiren, şimdi 24 yaşındaki bir kızımızın, 18 yıl önce yaşadığını iddia ettiği, büyük ihtimalle de bir “kurgu”dan ibaret olaya atıf yapılınca..

“Sizin gözleriniz, bu yıl veya geçen yıl yaşanılan olaylara değil de, 18 yıl önce yaşandığı iddia edilen olaylara mı odaklı” diye haykırmak geliyor içimden..

AK Parti giderse, kim gelir yerine? 

CHP..

“Özlem Zengin’den daha mı iyi, CHP’liler; Gamze Akkuş İlgezdi’ler, Aylin Nazlıaka’lar” diyorum.. 

Susuyorum.. Susmak zorunda kalıyorum.. 

Ve Özlem Hanım döktürüyor bir hukukçuya yakışmayan, iftira mahiyetindeki isnatlarını: 

“Özellikle son günlerde kamuoyu gündeminde yer alan, 6 yaşındaki bir çocuğumuzun (H.K.G) evlilik adı altında, hiçbir şekilde izahı ve kabulü mümkün olmayan bir birlikteliğe ve bu kapsamda duygusal ve cinsel yönden istismara maruz bırakıldığı yönündeki vahim haberler, toplum vicdanında derin yaralar açmıştır.”

“Evlilik adı altında”, “hiçbir şekilde”, “izahı ve kabulü mümkün olmayan”, “birlikteliğe”, “duygusal ve cinsel istismara maruz bırakıldığı”, “vahim haberler”, “toplum vicdanı”, “derin yara”..

Ne demek bunlar?

Ve şimdi gelin, bu araştırma önergesinin, gerçekten olayı araştırma amacı ile verilmiş olduğunu kabul edin..

Siz hükmü vermişsiniz zaten.

Mahkemeye falan gerek yok.

Size, bizzat şahsınıza, AK Parti’ye, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a en alçak hakaretleri eden Cumhuriyet gazetesinden kelimeleri almış, doğru imiş gibi, araştırma önergenize koymuşsunuz..

Bu dakikadan sonra.. Yargılamaya ne gerek var? Araştırmaya ne gerek var?

İftiraları olmuş gibi, yazmışsınız zaten..

Aynı araştırma önergesinde, bilinçaltınızı ispat edecek şekilde, “benzer hadiselerin ve her türlü çocuk istismarının engellenmesi” diyerek, iftiranın doğru olduğunu, aslında araştırılması gereken bir şey olmadığını, Sözcü, Cumhuriyet, Birgün gazetelerinin yazdıkları çerçevesinde, dindar insanların sapık olduğu anlamına gelecek hükmü vermişsiniz zaten..

“İddianın tüm ayrıntıları ile araştırılmasını, tüm yetkiler kullanılarak iddiaların doğruluğunun incelenmesi” dersiniz..

“Eyvallah” derim..

Ama çaktırmadan çaktırmadan..

Eşcinsel destekçisi Armağan Çağlayan’ın karşısında yaptığınız gibi, “İzliyorum tabii Netflix, herkes gibi ben de bakıyorum. Ne var ne yok. Takip etmeye çalışıyorum” sözlerinizdeki bilinçaltınızı ifşa etmenizi tekrarlayarak.

“Netflix ahlaksızlık yayıyor. Türk toplumunun değerleri ile örtüşmüyor” diyeceğinize...

Netflix’teki eşcinselliği meşrulaştıran görüntüler için bir söz edememenin ve bir araştırma önergesi de verememenizin ezikliğini yaşayıp, bir iftirayı doğru gibi gösterircesine, dindar insanların 6 yaşında çocuklarla evlenebileceği şeklinde bir imada bulunursanız..

Can Kıraç’ın torunu suçunu inkar etmediği halde, o olay üzerinden veremediğiniz önergeyi.. 

CHP’li yetkililerin inkar edemedikleri aktüel tecavüzler üzerinden veremediğiniz önergeyi..

Kabul edilmeyen, “İftira” denilen; hem de 18 yıl önceki bir olay iddiası üzerinden, dindar insanları töhmet altına koyacak şekilde hazırlarsanız.. 

Ve size en alçak küfürleri eden, size alçakça saldıran Yeniçağ’da da bir dönem yazarlık yapan bir manyak ortadayken, “Yok, ona gücümüz yetmiyor” deyip, ateistlerin hedef tahtasına koydukları mazlum insanlara bir tekme de siz atmaya kalkarsanız..

Ben hatırlatayım..

Allah’ın gücüne gider..

Ali Karahasanoğlu, Yeni Akit