Kemalizm'in belirgin özelliklerinden biri de "tekelci devlet kapitalizmi"...
Kemalistler bunu mu istiyorlar? Buna mı dönelim?
Hayır, bu konuda ne istediklerini bilmiyorlar.
Düşünmediler.
Gerçi "Özelleştirilmiş şirketleri geri alalım" diye bazı fikir kırıntıları yok değil ama onlar düşünmeden sallanmış, sistemleştirilmemiş ıkıntılar.
Kırk yıldır tartışılıyor, duymayan kalmadı:
Tekelci devlet kapitalizmi destek değil köstektir.
Kötü mal üretimine yol açar.
Yaşı tutana tahta kasada Tekel birasını, içinden kıymık çıkan sigaraları hatırlatırız.
Tekelci devlet kapitalizminde "rekabet" yoktur.
"Verimlilik" de yoktur.
Yetmişli yıllarda "foslamış" ve terk edilmiştir.
Eh ne yapalım, otuzlu yıllarda başka çaremiz yoktu...
Yok muydu gerçekten?
"İthalatı" niçin yasakladınız?
Dövizimiz gitmesin diye...
Sermaye birikimi yoktu ağabey...
Niçin devlet eliyle de olsa fabrikalar kurup bunları özel sektöre devretmediniz?
Sonra sanayi "azınlıkların" eline geçerdi... Para onlardaydı...
Onlar Türk vatandaşı değil miydi?
Askerlik yapmıyorlar mıydı, vergi vermiyorlar mıydı?
Eh, küçük bir kusurları vardı: "Türk ırkından" değildiler!
Irkçılık edersen böyle tıkanır kalırsın.
Mimar Sinan'ın mezarını açıp kafatasını ölçmek gibi eşekliklerle oyalanırsın.

***

Kemalistler'in ekonomi konusunda ne bilgileri var ne önerileri.
Bu konuya girmiyorlar, çünkü bilmiyorlar.
Ne yani, tekelci devlet kapitalizmine dönülmeyecekse...
Tek parti diktası kurulmayacaksa...
Tek adam yönetimi uygulanmayacaksa...
Türban yasaklanmayacaksa...
Ne anladım ben o Kemalizm'den?
İktidara gelirseniz bunları yapmayacak mısınız?
O zaman Kemalist değilsiniz.
Nesiniz?
Haybecisiniz.
"Helalleşme" dümeniyle adam kazıklamaya çalışıyorsunuz.
Temel ilkelerinizi uygulayamazsınız.
Şapka giydiremezsiniz, zaten hiç modası yok.
Zorla tıraş yapamazsınız, "pis sakal" modası var. Buna Kenan Evren'in bile gücü yetmemişti.
Türbana dokunamazsınız, kan çıkar.
İsterseniz Orduevi'ne sokmazsınız.
Giren kim yahu?
Günümüzde bir anlamı kaldıysa, hadi politikadaki tek gerçek Kemalist, Muharrem İnce iktidara gelsin de görelim.
Oy oranına bakın, başka bir şey söylemeye gerek yok.

Engin Ardıç, Sabah, 20 Şubat