Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), geçen haftaya ilişkin yabancıların elindeki menkul kıymetlerle alakalı istatistikleri yayımladı. Yabancılar, Merkez Bankası'ndaki başkan değişikliğini kararını takip eden hafta toplamda 1,9 milyar dolarlık satış gerçekleştirdi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, 26 Mart haftasında yabancı yatırımcılar hissede net 814 milyon dolarlık satış gerçekleştirdi. Tahvilde yabancının net satışı ise aynı hafta itibariyle 1,1 milyar dolar oldu.

TCMB'nin ilgili veri setine bakıldığında bu haftalık çıkış, Mayıs 2006'dan bu yana en hızlı haftalık çıkış oldu.

Döviz işlem hacimleri 22 mart günü katlandı

TCMB'de yaşanan değişiklikten sonra döviz işlemlerinde yüksek hacim dikkat çekmişti. TCMB verilerine göre başkan değişikliğini takip eden ilk işlem gününde yerli yatırımcıların döviz işlem hacmi 7,5 milyar dolar olarak kaydedildi. 1-23 Mart'ta spot piyasada günlük ortalama işlem hacmi 2,4 milyar dolar oldu. Bu rakamların ardından 22 Mart'ta kaydedilen rakamın günlük ortalamanın üç katı olduğu görüldü.

Yabancı yatırımcıların döviz işlem hacimleri ise daha yüksek seviyelerde gerçekleşti. TCMB verilerine göre 22 Mart'ta spotta yabancıların döviz işlem hacmi 9,1 milyar dolar oldu. Mart ayında yabancıların ortalama günlük işlem hacmi 2,4 milyar dolar olarak kaydedildi. Bu da yabancıların TCMB başkan değişikliğinin ilk günü yaklaşık dört kat fazla döviz işlemi gerçekleştirdiğini gösterdi.

Yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatları 8,1 milyar dolar azaldı

Yurtiçi yerleşik mevduat sahipleri Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Naci Ağbal'ın görevden alınmasının ardından TL'nin yüzde 10'un üzerinde değer kaybettiği haftada doların yükselmesinden ortaya çıkan değer kazancının da etkisiyle milyarlarca dolar tutarında satış yaptı.

TCMB verilerine göre yurtiçi yerleşiklerin kıymetli maden dahil döviz mevduat ve fonları, 26 Mart Cuma itibarıyla bir önceki haftaya göre 8,83 milyar dolar azalarak 223,67 milyar dolara geriledi. Kur ve altın fiyatındaki parite etkisinden arındırılmış mevduat ve fon tutarı ise 8,13 milyar dolar düşüş kaydetti.

Bankacılar yurtiçi yerleşiklerin TCMB başkanı görevden alındıktan sonraki ilk iş günü olan 22 Mart'ta dolar/TL'nin 8,48 ile tarihi zirvesine yaklaşmasının ardından birkaç milyar dolar tutarında döviz sattığını daha önce ifade etmişlerdi. Aynı hafta yurtdışı yerleşiklerin Hazine bono ve tahvilleri portföyü 1,1 milyar dolar azalırken, hisse portföyü de 813,9 milyon dolar düştü.

Satışların Sebebi Türk Lirasına güven değil, kâr

Yurt içi yerleşik mevduat sahiplerinin kurda meydana gelen yükselişten sonra döviz ve kıymetli metal satışına gitmeleri iktidar cenahı tarafından milletimizin Türk Lirası'na olan güveni şeklinde lanse edilmeye çalışılmışsa da, işin gerçeği şu ki, bunlar yüksek kâr elde etmek için yapılan satışlardı. Amerikan Doları bazından bakacak olursak, 7,20-7,50TL arasında dolar satın alan yatırımcı, doların TL karşısındaki fiyatı 8,30-8,40'ı görünce satışa yöneldi ve buradan kâr elde etti; tabiî elde ettiği bu kârı da hâlihazırdaki mevduatının üzerine ilâve ederek, dolar veyahut kıymetli metallerin fiyatı geri çekildiğinde daha fazlasını satın almak üzere kullandı. 

Radikal adımlar atılamıyor mu, atılmak mı istenmiyor?

Yüksek kur, yüksek enflasyon ve yüksek faiz sarmalına giren, Türk Lirası'nı bir türlü stabil hâle getiremeyen, ortaya çıkan her krizde palyatif tedbirlere yönelip bir kaç haftalık rahatlama sağlayan ve ondan sonra tekrar baştan aynı kriz şartlarına geri dönen Türkiye'nin ekonomi politikasını yalnız yabancı yatırımcı değil, millet olarak biz de anlamakta güçlük çekiyoruz. 

İktidarın çevresindeki yahut karşısındaki sermayedarlar bu dalgalanmadan rant sağladıkları için sesleri çıkmasa da, her iniş ve çıkışta doğan farkın vatandaşın cebinden gidiyor olması ise başlıbaşına bir sıkıntı teşkil ediyor. 

Son günlerde iktidar kanadındaki ekonomistlerden ard arda gelen "sermaye kontrolü asla gündemimizde" yok çıkışlarını da bu minvalde değerlendirmek gerek. Sermaye kontrolü bahsini yabancı finans kuruluşları Türkiye ekonomisine operasyon yapmak için öne sürmüyorlar. Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu vaziyeti ele aldıklarında, atılması gereken bir sonraki en basit adım sermaye kontrolü olduğu için bunu gündeme getiriyorlar. Bizimkiler ise bir taraftan "sıcak para"ya dayalı ekonomik hareketlere karşı olduklarını iddia ederlerken, diğer taraftan da memlekete sıcak para girişini sağlamak için ellerinden geleni ardlarına koymuyorlar. 

Türk Lirası'nın Stabil Hâle Getirilmesi 

Esasında mesele Türk Lirasının değersiz olması ve döviz kurunun yüksek olması da değil, kurdaki ani ve yüksek orandaki dalgalanma... Defaatle üzerinde durduğumuz üzere, biz, stabil hâle gelebilmesi için Türk Lirası'nın hakiki bir değere endekslenmasi gerektiğini söylüyoruz. Biz bunu söylerken, yaşanan her krizde bunun dışında kalan bütün yollara başvuruluyor; fakat izlenen politikalar krizi nihayete erdirmek yerine yeni krizler doğuruyor.

Uygulanabilecek pek çok alternatif varken, ekonomideki yangını söndürmek yerine körüklemek yönünde atılan adımları gördükçe, mevcut düzenden nemalanan çıkar odaklarının menfaatlerinin milletin menfaatinin üzerinde tutulduğu ortaya çıkıyor.