Covid-19’un kimi ülkelerde ikinci dalga olarak kendisini yeniden gösterdiği bir salgın sürecinin göbeğinde bulunuyoruz. Koronavirüs tüm dünyayı etkiliyor. Bir çok hükümet, salgın ve salgın sürecinde hayatını kaybedenler ile hastalananların sayısı hususunda vatandaşlarına yalan söylüyor.

Fransa’da da salgında kaç kişinin hayatını kaybettiği net olarak bilinmiyor. Çünkü Covid-19 sebebiyle ölenlerin bir kısmı hastanede bir kısmı ise evlerinde can veriyor. Evlerinde ölenlerin bir kısmı hesaba katılmıyor. Son bir ay içinde evlerinde ölenlerin sayısı iddia edilenin çok üzerinde olabilir. Ne yazık ki başta ABD hükümeti olmak üzere “medeni” Batılı Hıristiyan hükümetler insanları korumak için gerekli tedbirleri almadı. Bazı ülkeler bu hususta ABD’nin politikasını takip etmedi, şu anda bizler izole edilmiş vaziyette son derece zor şartlar altında yaşıyoruz. Fakat iyiyim, sadece cezaevlerindeki insanların değil, diğer insanların da iyiliği için izolasyon gerekiyor. Elbette ilerleyen yaşıma mukabil gördüğüm türlü işkenceler ile birlikte düşünülünce izolasyon şartları altında yaşamak daha da zor geliyor. Buna rağmen hayattayım ve sağlık durumum gayet iyi. Fizikî olarak iyi durumdayım, kalitesi tartışılır olsa da sigara kullanmaya da devam ediyorum; kullandığım ilaçlar sebebiyle oruç tutamamış olsam da Ramazan’da sigara içmiyordum.

Koronavirüs meselesine devam edersek; 2014’e, bundan yaklaşık yedi sene evveline ait bir gazete geçti elime. Buradaki bazı haberlerden bir takım bilgiler edindim, daha evvel bahsettiğim gibi koronavirüsün bundan yıllar evvel keşfedildiğini gördüm. Burada bu tip virüsten insanların nasıl korunacağına dair bilgiler de vardı. Bundan yedi yıl evvel böyle araştırmalar olmasına mukabil hükümetler bugün gerekli tedbirleri almadı. Buna gerçekten inanamadım.

Çin’in iddiasına göre virüsün Vuhan’da yayılmasına Amerikan özel servisi sebep oldu. Doğrusunun ne olduğunu bilmiyorum; fakat enteresan bir iddia. Özellikle virüsün Çin’den sonra İran’da yayılması bu iddiayı daha garip bir hâle getiriyor. Özellikle İran halkının diğer ülkelere göre daha izole yaşayan bir halk olması, İran’ı virüs nasıl bu kadar hızlı etkiledi ve bir çok insan hayatını kaybetti sorusunu akıllara getirmiyor değil. Ne yazık ki virüsten Türkiye de etkilendi ve hâlâ bu tesir sürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan gerekli tedbirleri aldı; fakat keşke virüs Türkiye’de görülmeden evvel tedbir alsaydı.

Masum insanların bir takım yanlışlar veya kasıtlar sebebiyle hayatını kaybetti bu hadise üzerine komplo teorisi üretmek istemiyor, üretilen komplo teorilerine de itibar etmiyorum. Fakat bunların niçin olduğunu düşünmeden, merak etmeden de edemiyorum. Mesela Fransa’da hükümet gerekli tedbirleri niçin zamanında almadı? Bazı ilaçların kullanılamaz olduğu söyleniyor. Mesela hastalığın iyileşmesine etkisi olduğu iddia edilen bazı ilaçlar niçin hükümetler tarafından yasaklandı? Bunun arkasında kimler veya neler var? Niçin medikal şirketleri bir seneler milyarlarca dolar kâr ediyor? Gelecek yıla üretebilecekleri bir ilaç beklentisi içinde, onların bu kârı elde etmesi adına milyonlarca insan hayatını kaybediyor. Skandal denilebilecek hadiselerin ardından Fransa’da mevzubahis ilaçların kullanımına izin verildi. Fransa’da çok önemli profesörler ve doktorlar, büyük çoğunluğu ABD menşeli olan uluslararası firmalar için çalışıyorlar.

Daha evvel de bahsetmiştim, amcam farmakoloji üzerine bir çok araştırmalar yaptı. Kendisi üniversitede bir farmakoloji profesörüydü. Bundan 50-60 sene evvel bu meselede çok dikkatli olunması yönünde uyarılarda bulunmuştu. Çünkü bizi, özellikle fakirleri iyileştirmek bir yana yok ediyorlar. Bu yozlaşmış kapitalist sistem ilaç endüstrisinde de türlü manipülasyonlar yapıyor. Şirketler bu vasıta ile maddî gelir elde ediyor. İnsanları ilaç satabilmek adına hastalığa sevk eden de bu Amerikan menşeli şirketler. Bu tarz vakalar sebebiyle dünyada kaç milyon insanın hayatını kaybettiğini ise bizler bilemiyoruz. Uluslararası ilaç şirketlerinin oluşturduğu tehdit ve tehlike ile CIA de, MOSSAD da boy ölçüşemez. Çok paraları var, çok güçlüler; fakat bununla yetinmeyip daha fazla güç ve para için savaşıyorlar. Bunun için masum ve fakir insanların hayatını hedef alıyorlar. Buna niçin hâlâ izin veriliyor. Hükümetlerin buna hâlâ izin veriyor olmasına şaşırıyorum. Aslında bunları durdurmak son derece basit olmasına rağmen mesela Fransa’da bunu yapmıyorlar. Çünkü topyekûn global politik sistem yozlaşmış vaziyette. Fransa’nın mevcut cumhurbaşkanı akıllı ve aydın bir kişi olmasına mukabil bu vaziyete göz yumuyor. Yozlaşmış sistemde milyonlarca Euroluk rüşvetler dönüyor.

***

Öte yandan Fransa bu hafta Cezayir’de bir mücahid liderin öldürüldüğünü duyurdu. Fransa bu meseleye niçin dahil oluyor? Afrika devletleri kendi işlerini kendileri halledemiyor mu? Sebebi basit Afrika’da da aynı siyasî yozlaşma hâkim. Zenciler haklarını kazanabilmek için beyazlarla çatışırken hükümetlerin ahvali bu.

***

Türkiye’ye gelirsek; bundan evvel müteaddit kere söylediğim üzere, Türkiye’nin bir an evvel NATO’dan çıkması gerekiyor. ABD ile ilişkilerini devam ettirmesinde sorun yok, hatta İsrail’le de. Fakat Türkiye, ABD ve İsrail ile ilişkilerinde bir takım hatalar yapıyor. Şunu unutmamalıyız ki, İsrail’in varlığı Türk imparatorluğunun ortadan kaldırılmasına bağlıydı. Türk imparatorluğunun yıkılmasının ardından Kudüs’te barış tesis edilemedi.

Bazen hatalar yapsalar da Türkiye iyi bir idareye sahip. Türkiye, tekrar bölgenin en büyük gücü hâline gelmek zorundadır! Orta Doğu’ya barışı getirecek tek güç bağımsız bir Türkiye’dir. Libya’ya müdahalesini destekliyorum. En iyi tercihi yaptıklarını söyleyemesem de iyi bir tercih yaptıklarını iddia edebilirim. Trablus hükümeti, Bingazi’ye karşı tercih edilebilecek bir konumda.

***

Allah tüm insanları bu zalim sisteme karşı muhafaza eylesin.

Allahü Ekber!

13.06.2020

Baran Dergisi 701.Sayı