İslâm’ın Japon toplumuna tanıtılmasındaki gayretleriyle bilinen Tatar-Türk seyyah Abdürreşid İbrahim (d. 23 Nisan 1857 ö. 17 Ağustos 1944), ölümünün sene-i devriyesinde yad ediliyor.

Abdürreşid İbrahim, Asya'yı "Seyyah-ı Şehir" namıyla gezerek "Alem-i İslâm" adıyla iki ciltlik eser çıkarmasının ardından 1900'de Japonya'ya ulaştı.

Japon toplumunun sosyo-ekonomik durumunu gözlemleyen ve dönemin devlet adamlarına İslâm'ı tebliğ eden İbrahim, burada bir dernek kurdu.

Hayal ettiği "Tokyo Camisi'ne" 1938'de kavuşabilen İbrahim, vefatının 78. yılında Japonya'da yaşayan Müslüman toplumların birleştirici gücü olmayı sürdürüyor.

İstanbul’a geldi…

Rusya'nın Sibirya bölgesindeki Omsk şehrinde 1857'de Tatar Türkü bir ailede dünyaya gelen İbrahim, 7 yaşından itibaren medrese eğitimi gördü.

Eğitimini sürdürme arzusuyla Medine'ye gitmek üzere İstanbul'a gelen İbrahim, Medine'de 4 yılı aşkın İslâmi ilimler eğitimi aldıktan sonra 1884'te yeniden İstanbul'a uğradı.

Alem-i İslâm eseri

1896'da Avrupa'ya giderek Rusya Müslümanlarının sorunlarını anlatan İbrahim, İstanbul'dan 1897'de ayrılarak Filistin, Hicaz ve Mısır'ı ziyaret etti.

İtalya, Avusturya, Fransa, Bulgaristan, Yugoslavya, Batı Rusya'yı gezen seyyah, Kafkasya'dan Sibirya bölgelerine kadar ulaşarak Japonya'ya geldi.


1904-05'teki Rus-Japon savaşında Japonya'nın galip gelmesi, Rusya'nın hakimiyetindeki Müslüman toplumlarda ses getirdi.

Tefrika halinde "Alem-i İslâm" eserini "Sırat-ı Müstakim" dergisinde yayımlayan İbrahim, Japonya'nın gelişme ve kalkınmasını anlattı.

Yaşadığı Tokyo'da lisan öğrenen İbrahim, İmparatorluk ailesiyle dostluk kurarak bazı Japon devlet adamlarına İslâm'ı tebliğ eti.

İslâm'ın Japonya'da tanıtılması amacıyla "Asya Gikai" derneğini kuran İbrahim, Tokyo'da bir caminin açılması için girişimlerde bulundu.

Sultan 2. Abdülhamid'in tahttan indirilmesi sonrası cami hayalini erteleyen İbrahim, 1909'da Kore'ye gitmek üzere Tokyo'dan ayrıldı.

İstanbul'a 1910'da yeniden dönen İbrahim, Osmanlı halkına Süleymaniye Camisi kürsüsünden seslenerek Japonya hakkında bilgi verdi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında Konya'ya yerleşen İbrahim, burada sürdürdüğü münzevi hayat sonrası yeniden yollara düştü.

1933'te yeniden Japonya'ya varan seyyah, 1934'te, bugünkü Tokyo Camisi'nin bulunduğu yerde ibadethanenin inşaatını başlattı.

Masraf ve giderleri zengin Japonlar tarafından karşılanan ve yapımı 1938'de tamamlanan caminin ilk imamlığına İbrahim getirildi.

78 yıl önce, 17 Ağustos 1944'te yaşamını yitiren İbrahim'in manevi mirası Tokyo Camisi, Japonya'da mukim İslâm toplumlarının uyum ve birlikteliklerini vurguluyor.

Başkent Tokyo'daki Tama kabristanlığında defnedilen seyyah, Müslüman toplumlarca doğum ve vefat yıl dönümlerinde kabri başında yâd ediliyor.

Diğer eserleri

Abdürreşid İbrahim pek çok eser kaleme almıştır. Bunların bir kısmı kitap ve risâle halinde yayımlanmış, bir kısmı da gazete ve dergilerde neşredilmiştir; diğer bir kısmı ise müsvedde halinde kalmıştır. Çok değişik yerlerde neşredildiklerinden yayımlanmış olan eserlerinin nüshaları nâdirdir. Eserleri, çıkardığı gazete ve mecmualarla telif ve tercüme ettiği kitap ve risâleler olmak üzere iki grupta toplanabilir.

Çıkardığı Gazete ve Dergiler. 1. Mir’ât yahut Gözgü. Türkiye Türkçesi ve Tatarca ile karışık olarak neşredilen, siyasî ve edebî yönü ağır basan bu dergi, 1902 yılında Petersburg ve Kazan’da belirsiz sürelerde yayımlanmış, 1909 yılında çıkan 22. sayısıyla yayımı sona ermiştir. İslâm birliğini ve Rusya’da yaşayan müslümanların haklarını savunan Mir’ât, Abdürreşid İbrahim’in Rusya’da neşrettiği ilk süreli yayın ve yenilik fikrine karşı olanlarla mücadele etmek için yazdıklarını yayımladığı bir dergidir. 2. Ülfet. Türkiye Türkçesi ile 15 Aralık 1905’te Petersburg’da yayımına başlandı; 9 Haziran 1907’de 85. sayıdan sonra Rus hükümeti tarafından kapatıldı. Mûsâ Cârullah Bigi(yev)’in önde gelen yazarları arasında bulunduğu gazete dinî meselelere ağırlık vermiş, bu sebeple bilhassa medrese talebeleri arasında çok okunmuştur. Rusya müslümanlarının kongreleri hakkında verdiği bilgiler bakımından da önemlidir. 3. Tilmîẕ. 1906’da Petersburg’da Arapça olarak yayımına başlandı; 1907’de kapatıldı. Rusya’daki müslümanların kültürlerini, dinlerini ve mânevî değerlerini korumak için onları uyarmaya yönelikti. 4. Necât. 1906’da Petersburg’da yayımlanan bu mecmuada dinî muhtevalı yazılar çoğunluktaydı. İlk sayısından sonra neşrine hükümet tarafından izin verilmedi. 5. Şirke (Serke). Kazak şivesiyle ve Kazak münevverlerinin yardımlarıyla Petersburg’da yayımlandı. 1907 yılı sonlarında hükümetçe kapatılan mecmua panislâmist fikirleri savunuyordu. 6. Teârüf-i Müslimîn. Dinî, siyasî, tarihî, felsefî haftalık bir mecmuadır. İslâm âleminden de bahseden dergi, 1910’da İstanbul’da Ahmed Taceddin’le birlikte 32 sayı çıkarılabildi. 7. Cihâd-ı İslâm. Âlimcan İdrisî ile birlikte 1916’da Berlin’de neşrettikleri Türkçe bir gazetedir. I. Dünya Savaşı sırasında Almanlar’a esir düşen müslüman askerlere yönelik olarak çıkarılmıştır. Bu gazete bazı kaynaklarda Cihan Haberleri adıyla geçmektedir.

Abdürreşid İbrahim, İstanbul’da çıkan Basîret ve Sırât-ı Müstakîm, Hindistan’da Arapça olarak neşredilen el-Beyân, Kazan’da oğlunun çıkardığı Beyânülhak, Bakü’de çıkan Hayat dergilerinde de yazılar yazmıştır.

Telif ve Tercümeleri. 1. Livâü’l-hamd (İstanbul 1885). Rusya’da yaşayan müslümanları Türkiye’ye göç etmeye teşvik maksadıyla yazılmış ve gizlice Rusya’ya sokulup dağıtılmış küçük bir risâledir.

2. Çolpan (Çoban) Yıldızı (İstanbul 1895; Petersburg 1907). Abdürreşid İbrahim’in, Rus Çarlığı’nın Türkler’e yaptığı baskı ve zulmü protesto etmek maksadıyla kaleme aldığı yazılı ilk siyasî belgedir. Rus hükümetine karşı halkı mücadeleye çağıran bu risâlede ayrıca yazarın bir müddet reisliğini yaptığı Orenburg Şer‘î Mahkemesi’nin çalışmaları, eksikleri ve teşkilâtı hakkındaki düşünceleri de yer almaktadır. Bu sebeple Petersburg’da ikinci defa basılmıştır.

3. Bin Üçyüz Senelik Nazra (Petersburg 1905). Eser, müslümanlar arasında bir ittifak kurma zaruretini dile getiren ve daha sonra yapılan ittifak kongrelerine zemin hazırlayan, “ittifak nizamnâme ve programı”nın ana fikirlerini ihtiva eden bir kaynak mahiyetindedir.

4. Vicdan Muhakemesi ve İnsaf Terazisi (Petersburg 1906; İstanbul 1328). Hıristiyan misyonerlerinden Dorunkin’in Tatarlar arasında Hıristiyanlığı yaymak maksadıyla yazdığı Açık Mektup adlı risâleye reddiye olarak Tatarca kaleme alınmıştır. Hıristiyanlık ile Müslümanlığı karşılaştırarak İslâm’ın üstünlüğünü ortaya koyan ve mukayeseli dinler tarihi bakımından önemli bilgiler ihtiva eden küçük bir eserdir.

5. Aftonomiya yâ ki İdâre-i Muhtâriyye (Petersburg 1907). Bu risâle I ve II. Duma’da (1906-1907) ortaya çıkan bağımsızlık eğilimleri karşısında Rusya müslümanlarının da muhtariyet haklarını kullanmaları gerektiğini belirten bir eserdir.

6. ed-Dînü’l-fıtrî (İstanbul 1340). İslâm dininin insanın yaratılışına en uygun din olduğunu anlatmak maksadıyla kaleme alınmıştır. Önsözündeki ifadeden iki küçük risâle olduğu anlaşılmaktadır.

7. Tercüme-i Hâlim yâ ki Başıma Gelenler (Petersburg, ts.). Çocukluğunu, tahsilini ve memleketi olan Tara’ya dönüşüne kadar olan yirmi sekiz yıllık hayatını anlatmaktadır.

8. Âlem-i İslâm ve Japonya’da İntişâr-ı İslâmiyyet (İstanbul 1328, 1329-1331). 1907-1910 yılları arasında yaptığı büyük seyahatinin hâtıralarını bu eserde neşretmiştir.

9. Asya Tehlikede (İstanbul 1328). Japon Hatano’dan, Muhammed Hilmi Nakava ile beraber tercüme ettikleri küçük bir risâledir. İngiltere, Rusya ve Amerika’nın Uzakdoğu’da yapmayı düşündükleri faaliyetlere karşı Asyalı milletlerin yani Çin, Japonya, Osmanlı Devleti, Afganistan, Hindistan, İran, Siyam, Cava adaları ile Türkistan’ın birleşmesi gerektiğini anlatan bir eserdir.

10. Binbir Hadîs-i Şerif Tercümesi (Petersburg, ts.). Mehmed Ârif Bey’in aynı adı taşıyan eserinin bazı ilâvelerle Tatarca tercümesidir.

11. Tarihin Unutulmuş Sahifeleri (Berlin 1933). Bu ad altında, Sultan Aziz’in Şehadetine Sebep Ne İdi ve Rusya Müslümanlarının Açlık Hallerinden Dehşetli Bir Hâtıra isimli iki risâlesi Mûsâ Cârullah tarafından, “hâtıralarından imlâ edilmek suretiyle” neşredilmiştir. Bu risâlede yer alan Sultan Abdülhamid’in ittihâd-ı İslâm taraftarı olmadığı iddiası şaşırtıcı ve dikkat çekicidir.

Kaynak: TDV, AA, BARAN