Türkiye Cumhurbaşkanı iyi işler çıkarıyor, direniyor. Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini geliştirmesini müsbet karşılıyorum. Ermenistan’ın ırkçı hükümeti bir takım problemler çıkarıyor. Elbette o coğrafyada Ermeni halkının da Türkler kadar hakları var. Türkiye’nin ise bunu pek umursamadığı malum. İspanya’dan gelen ve sonra Müslüman olduğunu söyleyen Yahudi dönmeleri de de Ermenilere karşıydı. Atatürk de öyle; fakat o Ermenilere karşı işlenen suçlara karışmadı, diğerleri ise karıştı. Ermeniler de Ruslar tarafından manipüle edildi ve neticesinde Ermeniler yeterince acı çekti.

***

Eski Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy hapis cezasına çarptırıldı. Esasında aptalca bir mesele ve bir manipülasyon; fakat bu onun suçsuz olduğu mânâsına gelmiyor. O masum değildi; fakat ceza aldığı ikincil bir mesele, asıl mevzu soruşturulmadı. Kaddafi’nin Sarkozy’ye seçimlerde kullanmak üzere para verdiği iddiasından hareketle seçimlerde kaynağı belirsiz mali destek kullanmaktan ceza aldı.

Sarkozy yozlaşmış bir adam ve aslında Libya’ya karşı verilen savaşın da baş sorumlusu. Amerikalılarla birlikte Libya’ya saldırdı, bu Libyalılara pahalıya patladı. Katliam yaptılar ve ülke bölündü. Şimdi ise herkesin ümidi Türkiye’nin Libya’da yeniden devlet otoritesinin tesis edilebilmesine yardım etmesi.

Sarkozy’nin kökeni Osmanlı’nın İspanya’dan kurtardığı Yahudilere dayanmaktadır. Annesi ve babası Osmanlı topraklarından Fransa’ya gelmiş, I. Dünya Savaşı sırasında babası Fransa ordusuna katılarak Osmanlı’ya karşı savaşmıştır. Osmanlı’ya olan minnetlerini böyle ödemişlerdir!

Babasının adı Sarközy de Nagybocsa’dır, yani Sarkozy ismi babasının ilk adıdır. Yahudi babası tarafından kullanılan Nagybocsa ismi Macaristan’daki Bocsa bölgesinden gelir. Babası da kendisi gibi yozlaşmış bir adamdır. Sarkozy’nin annesi de Yahudi’dir; fakat Sarkozy ailece Yahudi olmalarına rağmen Hıristiyan numarası yapıyor.

Sarkozy’nin bugünkü eşi Carla Bruni genç bir fotomodelken çıplak olarak kameraların karşısına geçiyordu. İtalyan Yahudisi olan bu kadının babası II. Dünya Savaşı sırasında Almanya’da olanlardan korkarak Hıristiyanlığa döndü.

Asıl mesele tüm ilişkileriyle birlikte bu kadar yozlaşmış bir adamın Fransa’da nasıl seçilmiş cumhurbaşkanı olabildiği. Hırsızlığını, yalancılığını ve diğer tüm pisliklerini biliyoruz. Şimdi ceza aldı, ev hapsine mahkûm edildi; fakat o çok daha büyük suçlar işledi. Libya’da binlerce masum insanın ölümünden de sorumlu olmasına rağmen bunla alakalı bir soruşturma yapılmadı. Sarkozy’nin durumu aslında Fransa rejiminin vaziyetini de gösteriyor.

Fransa’da adalet müesseselerinin özel bir yeri vardır; fakat aleyhimde hiçbir delil ve şahit bulunmamasına rağmen bana ceza vermeleri durumun vahametini gösteriyor. Hatta hakkımda müsbet ifade verecek bir şahide sahip olmama rağmen onu duruşmada dinlemeyi dahi reddettiler. Yargıçlar beni kanaatlerine dayanarak mahkûm ettiler. Bu Fransa’da oldu! Özellikle şahidin dinlenmesinin reddedilmesi tam bir komedi. Buradayım ve sürekli yeni cezalar almaya devam ediyorum. Çok iyi avukatlarım var; sadece Türkiye’den değil, Venezüella ve Fransa’dan da avukatlarım var. Isabelle Coutant Peyre, Fransa’nın en iyi avukatlarından biri. Fakat mahkemeler hiçbir şeyi umursamıyor. Uzun süre avukatlarımın ziyaretine izin verilmedi. Fransa’nın mevcut Adalet Bakanı Eric Dupond Moretti, beni Venezüella’ya göndermek için bir şeyler yapabilir. Benim avukatlarımdan biriydi ve 1995’te sadece bir duruşmama katılmıştı. Beni görmek için geldiğinde çok memnundu, kendisine her şeyi anlattım.

Şartlarım berbat ve utanç verici. Oysa Fransa, bu gibi mevzularda dünyanın geri kalanına örnek olması gereken önemli bir ülke. Onlar ise Suriye’de, Irak’ta bomba yağdırıp insanları öldürüyorlar; Fransa ordusu hâlâ oralarda. Bunu da teröristleri öldürmek bahanesiyle yapıyorlar. Ümid ediyorum Türkiye ile Suriye arasındaki problem ortadan kalkar. Sürekli vurguladığım üzere Kürt halkının haklarına saygı gösterilmesi gerekiyor. Kürtler, Türklerden daha uzun süredir o coğrafyada yaşıyorlar. Barışçıl yollarla iktidarda dahi yer alabilirler. Şiddet sadece insanlığın düşmanlarına karşı gösterilmelidir. Türkiye hükümetiyle ideolojik farklılıkları bulunabilir; fakat onlar ne Türklerin, ne Kürtlerin, ne de insanlığın düşmanı. Doğru ve iyi tarafta duruyorlar; mesela Venezüella’dan taraf oluyorlar. Türkiye son derece zor ekonomik şartlar içerisinde bulunuyor. Niçin? Bu sadece Türkiye’nin yozlaşmış sistemiyle alakalı değil, emperyalist düşmanlar Türkiye’nin bağımsızlığını ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ortadan kaldırmak istiyorlar. Çünkü gerçek Müslümanların hiçbir yerde iktidar olmasını istemiyorlar. Arap yarımadasındaki gibi kontrolleri altındaki münafıkların, İsrail ile dost, Müslümanlara düşman olanların iktidar olmasını istiyorlar. Orada direnen tek devlet Katar. BAE’nin ihaneti ise malûm… Yozlaşmış hainlerin ipini elinizde tutuyorsanız istediğiniz şartları oluşturabilirsiniz.

***

Türkiye ile Venezüella’nın vaziyeti birbirine benziyor. Venezüella, dünyadaki en zengin ülkesi olmasına rağmen bu zenginliklerinden faydalanamıyor, berbat bir vaziyette bulunuyor. Bu durumu nasıl izah edebilirsiniz? Emperyalistlerin saldırılarının yanı sıra, Venezüella devlet başkanı yozlaşmış bir adam olmamasına rağmen yozlaşmış ve hain tiplerin ülke idaresinde yer almasına izin verdi. Lambertist-Troçkistler ülke idaresinde yer alıyor. Venezüella hükümetinin kendi içinden manipülasyonlar yapılıyor. Fransa’daki Venezüella büyükelçiliği de uzun zamandır onların kontrolünde. Büyükelçi iyi bir adam, Bolivarcı devrimi destekliyor, bir üniversitede profesördü, Yahudi bir Fransız kadınla evli. Kendisiyle irtibat kuramıyorum. Hainler beni ortadan kaldırmak için yapabileceklerinin en iyisini yapıyorlar. Asla ihanet içerisinde olmadım; özgürlüğüme kavuşmalı, buradan çıkmalı, bu yozlaşmanın ve ihanetin önüne geçmek için ülkeme yardım etmeliyim.

Küba’yı düşünün; Amerikan emperyalizminin düşmanlığına ve tüm saldırılarına rağmen direnmeyi başardı. Venezüella ise bunu yapamadı. Ülke çok fakirleşti, geçen sene 1 dolar 1 milyon Venezüella Bolivarını aştı, şu an ise 4 milyon civarında. Küba’da böyle bir fakirleşme hiç olmadı. İnsanlar bu şartlar altında yaşamaya çalışırken bazıları ise hâlâ benim Venezüella’ya dönmemi engellemeye çalışıyor. Bu durumun ortadan kalkması adına faydam olabilir. Amerikan işbirlikçisi bu adamlar Venezüella devlet başkanının dahi zehirlenmesine izin verdi.

2004 yılında Venezüella’da yayınlanan bir yazımda, ülkenin ileride saldırılara maruz kalabileceğini ve tüm varlıklarının ülkeye getirilmesi gerektiğini belirtmiştim. O dönemde ülkenin tüm varlıkları Londra bankalarında bulunuyordu. Venezüella halkı söylediklerimin dinlenmemesinin sıkıntısını çok çekti. Ülke tam mânâsıyla harabeye döndü. Bunda Siyonistlerin ve emperyalistlerin etkisi olduğu kadar rejimin yaptığı hataların da payı var. Ülke hiçbir zaman bu vaziyete düşmemişti. Venezüella’dan 2014 Ocak ayından beri hiçbir şekilde yardım gelmiyor bana. Neler olacağını bilmiyoruz; ama Bolivarcı rejimin ayakta durması için bu yanlışların düzeltilmesi gerekiyor. Benim de bu konuda büyük desteğim olabileceğini düşünüyorum.

Allahü Ekber!

10.02.2021

Baran Dergisi 769.Sayı