Mübarek gün ve gecelerin menbaı üç aylara bugün itibariyle girmiş bulunmaktayız.

Peygamber Efendimiz üç aylara girildiğinde Ramazan’ın gelişini en ulvî heyecan ile bekler ve şöyle dua ederdi; “Allah’ım Recebi ve Şabanı bize mübarek kıl, bizi ramazana kavuştur.”

Bu vesile ile girmiş olduğumuz mübarek üç ayınızı kutlar, gelecek üç aylara İslam’ın hakimiyeti altında girmeyi Allah’tan niyaz ederiz.

Üç ayların cemiyetimizi bir nur huzmesi halinde ferd ferd kuşatacağı devlet ve cemiyet hasretiyle…

Üç aylar takvimi

  • Üç ayların başlangıç tarihi 23 Ocak Pazartesi 2023.
  • Regaip Kandili 26 Ocak,
  • Miraç Kandili 27 Şubat,
  • Berat Kandili 6 Mart,
  • Ramazan Ayı başlangıcı 23 Mart
  • Kadir gecesi 17 Nisan,
  • Ramazan Bayramı arifesi 20 nisan,
  • Ramazan Bayramı ise 21-23 Nisan…

Mübarek üç aylara girerken nelere dikkat etmeliyiz?

Üç ayların ilki olan Receb ayının biridir. Bildiğiniz gibi her Receb ayının ilk perşembesini cumaya bağlayan geceye “Regaib” kandili gecesi denir ki, çok faziletli ve azametli olup mağfiret elde etme fırsatları ile dopdolu bir gecedir.

Receb ayları içinde iki mukaddes geceyi değerlendiririz. Bunlardan diğeri ise, Receb ayının 26’sını 27’ye bağlayan gece kutlanılır, yani bu sene 23 Nisan Pazar günü akşamına denk geliyor. Bu gecenin adı “Miraç” kandili gecesidir; mutlak surette tevbe, zikir ve kaza namazı kılarak geçirilmelidir.

Peygamber efendimizin, ilahî davet üzerine gökyüzüne yükseldiğinde beş vakit namazın farz olduğu gece olduğu için Mü’minler, çok tevbe edip, nafile yahut kaza namazı kılarak, affolunma ümidi ile beraber, bir arınma, yenilenme habercisi olarak değerlendirirler bu geceyi...

Üç aylar dediğimiz bu ayların fazilet ve kutsal değerleri birçok hadis ve menkıbelerde anlatılmaktadır. Ashab-ı Kiram’ın Resülullah’dan gördükleri gibi yaşadıkları, tam üç ay boyunca her gece fazla ibadet ederek, Kur’an okuyup salat-u selam getirerek, gündüzleri ise güçleri yettiğince oruç tutarak geçirdikleri, en fakir olanlarının bile infak ve tesaddukta bulundukları sabittir.

Hicri ayların birincisi nasıl Muharrem ayı ise, faziletli aylar olarak bilinen üç ayların ilki de Receb ayıdır. Şaban, Ramazan diye devam edip üç ayın sonunda, yılın dokuzuncu ayı Ramazan bitince üç aylar da bitmiş olur. Bunlar bitmiş olur amma, peşinden gelen, Şevval, Zil-kade -Zilhicce aylarının da ayrı ayrı faziletlerinin olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.

Örneğin; Şevval’de altı gün oruç tutmak Efendimiz (SAV) tarafından tavsiye edilir. Bu orucu kesin tutmak gerekir. Zilkade ayında Hacca gitme hazırlığına başlamak, son ay olan Zilhicce ayında ise üzerlerine Hac farz olanların bu farzı ifa etmeleri için Kâbe yollarına doğru Lebbeyk, Lebbeyk diye koşmaları da mübarek ayların ilahi nimetlerindendir.

Mağfiret, fazilet ve yüce ümitlerle yüklü bu on iki hicri aylarımızdan sonuncusu olan Zilhicceyi şanına layık olarak yollamak, büyük bir hayır hasenat ve mağfiret deryalarında yüzmekten başka nedir ki?

Üç aylarda, yaratılış gayemizi ve Yaradan Rabbimiz ile onun yarattıkları arasındaki münasebetlerimizi düşünmeli, inananlar arasında birlik ve beraberlik yolunu açmaya çalışmalıyız. Üç aylarda toplumun huzurlu vakit geçirmesi için gayret etmek, makbul bir ibadet sayılacaktır.

Öyleyse gelin Rahmet elçisi Efendimizin; “Allahümme bariklena fi Recebe ve Şaban ve belliğna Ramazan” duası ile işe başlayalım.

Eğer namaz kılmayan biriysek, hemen tevbe edip namaza başlayalım, oruca hazırlanıp şimdiden ona kalpten bir niyette bulunalım. Camilere ayaklarımızı alıştıralım, cami ve cemaatlerden eş-dost edinelim. Bilelim ki, Receb tevbe ayıdır, Şaban muhabbet, Ramazan ise manevi yakınlık ayıdır. Receb kelimesinin Arapça yazılışındaki üç tane olan re, cim, be, harflerinin çözümlemesini yapacak olursak karşımıza şunlar çıkar. Re-rahmet, cim-cömertlik, b- birr (iki r’ ile yazılır) yani ihsan ve iyilik demektir.

Cenab-ı Allaha mahsus olan bu hasletlere Allah bizi de gark etsin der, üç aylarınızı candan tebrik ederim.

1-Niederland, Hollanda’nın ikinci adıdır. Almancada “alçak ülke” anlamına gelir.

Not: Yazı, 2017 yılında Fahri Özcan’ın Baran Dergisi’nin 532. sayısına yazdığı yazıdan alınmıştır.