1979 Sovyet işgalinin toplumda bıraktığı yaralar henüz sarılıp iyileşmeden, 2001’de bu kez de ABD’nin askeri müdahalesine maruz kalan Afganistan, uzun yıllardan beri işgal altında. Bir yandan ‘eski dünya düzeni’nin kabadayı artığı NATO, öte yandan ABD ve işbirlikçi Afgan Ordusu Afganistan’ı harabeye çevirdi.

Siyasî kargaşa, iktisadi kriz ve NATO öncülüğündeki askerlerin meşru iktidar Taliban’a yönelik saldırılarına, sorunlar girdabında boğuşan Afganistan’da, şimdi de NATO öncülüğündeki askerî birlikler DAİŞ’i mazeret göstererek, uluslararası siyasî sahada meşru zemin kazanmaya çalışıyor. 

Reuters başta olmak üzere bazı dış basın ise Afganistan’da DAİŞ ve Taliban’ın işbirliğine gitmemekle birlikte, güçsüz oldukları zaman dilimi içerisinde birbirlerine arka çıktıklarını yahut en azından kendi alanlarında birbirlerinin faaliyetlerine göz yumduklarını ifade ederek Taliban’ın işgalcilere karşı sürdürdüğü meşru mücadelesini lekelemeye çalışıyor. Öte yandan Rusya, Taliban’ı destekliyormuş gibi bir görüntü veriyor. ABD ve NATO askerleri Taliban’dan öyle daralmış olacak ki, birkaç hafta önce “Bombaların Anası” isimli bir bomba ile Taliban güçlerini vurdular. 2001’den 2015’e kadar, binlerce Müslüman “terör örgütü mensubu” olduğu iddiasıyla öldürüldü. Enteresan bir iddia daha var ki, Batı’nın İslâm coğrafyasında nasıl bir misyon üstlendiğini gözler önüne seriyor. İddiaya göre, “NATO askerleri öldürdüğü Müslüman başına binlerce dolar alıyor”... Müslümanlar İslâm coğrafyasındaki her bölgede katledilirken, İslâm dünyası ise uyuyor...

ABD Savunma Bakanı James Mattis “Afganistan’da 9 bin 800 civarında ABD askerinin bulunduğunu” söylüyor. Türkiye ise bir NATO üyesi olarak, TİKA vasıtasıyla NATO’nun Afganistan’da açtığı yaraları sarmaya çalışıyor. Türkiye’nin NATO üyeliğinin tartışıldığı demlerde, Afganistan’da zulmü durdurmak da, Türkiye’nin İslâm coğrafyasında nasıl bir misyona sahip olduğunu gösterebilmesi açısından ehemmiyetli bir sınav. 

Baran Dergisi 538. Sayı