Dünyanın her yerinde karışıklık hâkim. Bu hafta ise Kazakistan’da beklenmedik, kanlı olaylar yaşandı. Kazakistan, Sovyetler Birliği’nin bir parçasıydı. Şimdi ise bağımsız bir devlet, bir cumhuriyet. Hiçbir zaman Kazakistan’da bulunmadım, aslında Sovyetlerin doğusunda hiç bulunmadım. Sovyetlerden kalan bölgede, ondan izole edilmiş bir rejim tesis edildi ve bu rejim hâlâ gücü elinde bulunduruyor.

Kazakistan’da protestoların başlamasına şaşırdım. Tabiî ki insanların protesto hakları bulunuyor; fakat açıkçası bu protestoların arkasında bir güç olup olmadığını ve bilhassa Amerikan emperyalizmi tarafından fakir insanlar üzerinden bir manipülasyon yapılıp yapılmadığını merak ediyorum. Şimdi, Rusya’nın Kazakistan ile ilgilenmeye ve orada daha etkin rol oynamaya başlamasıyla Karadeniz bölgesindeki tehlike seviyesi azalacaktır, Ukrayna sorunu daha az gündeme gelecektir.

Rusya Devlet Başkanı Putin, Batı’nın-NATO’nun Ukrayna meselesine en ufak müdahalesini savaş sebebi kabul edeceğini açıkça deklare etti. Ukrayna’da yaşananlar son derece ciddi ve şu da unutulmamalı ki Ukraynalılar II. Dünya Savaşı sırasında Nazileri destekledi. Alman olmamalarına rağmen Ukraynalılar Yahudileri öldürdü, Ukraynalılar Yahudilere karşı katliamlar yaptı, bazı Yahudiler kaçıp kurtulmayı başardı. Nazi destekçisi Ukraynalılar, Nazilerin gelmesinden sonra onlarla birlikte Sovyetler Birliği’ne karşı savaştı. Bu savaşta bazı Türkler de Nazilere yardım ederek Sovyetlere karşı savaşta yer aldı. Maalesef Almanların mağlubiyetiyle birlikte Sibirya’ya sürgün edildiler. Bunların büyük çoğunluğu daha sonra Kırım’a geri döndü ve burası da yakın geçmişte Rusya tarafından yeniden işgal edildi. Şimdi bir kısmı orada yaşamaya devam ediyor. Bu bir savaş ve yer aldığınız tarafın mağlubiyeti acı neticelere sebep olabiliyor. Rusya’nın o bölgede askerî olarak bir mağlubiyete uğratılması son derece zor.

Tarih boyunca Ukrayna adında bir devlet olmadı; Ukrayna Lenin tarafından kuruldu. Lenin’in ardından Stalin, ondan sonra ise Nikita Kruşçev, Sovyetler Birliği Genel Sekreteri oldu. Rus bir ailenin çocuğu olan Kruşçev Ukrayna’nın doğusunda bulunan Kalinovka şehrinde doğmuştu. Burası şu anda isyancıların kontrolü altında. Stalin’in ölümünden, daha doğrusu suikasta uğrayarak öldürülmesinden sonra bir Ukraynalı olan Kruşçev liderliğe gelmişti. Stalin’i Kruşçev değil, Yahudi kökenli bazı hainler öldürdü. Kruşçev ise başa geldikten sonra Stalin’in izlerini silmeye çalıştı.

Ukrayna’nın yanında şimdi bir de Kazakistan kriziyle karşı karşıyayız. Kazakistan yönetimi burada kontrolü ele aldı ve hayat tekrar normale dönmeye başladı; fakat Kazakistan halkı çok zor durumda, oysaki önceden bu denli kötü şartlara sahip değildi. Tüm dünyada yaşanan derin iktisadî buhrana rağmen Kazakistan devletinin ve halkının durumu diğer ülkelere nazaran iyi durumdaydı. Çünkü Kazakistan zengin kaynaklara ve idarî olarak da bir Sovyet mirasına sahip. Ülkedeki barış durumu nasıl oldu da ekonomik sebepler dolayısıyla savaşa döndü? Ben bazı muhaliflerin emperyalistler tarafından manipüle edildiğini düşünüyorum. Elbette başarılı olamayacaklar. Maalesef bunun bedelini de masum insanlar ödeyecek. Şiddet son bulmalı; fakat unutulmamalı ki Afganistan’da hâlâ savaş durumunda olan gruplar var. Tesir sahalarını genişletebilecekleri yönünde bir manipülasyon ile onların Kazakistan’a saldırmasını sağlamak amaçlanabilir. Bu büyük bir probleme ve masum insanların zarar görmesine sebep olur.

Büyük emperyalist oyunların döndüğü bir dünyada yaşıyoruz. Rusya’nın bu bölgede tüm devletlerin üzerinde bir güç olduğunu unutmamak lâzım. Bölge ülkelerinin gelişmesinde Sovyetler Birliği’nin büyük bir tesiri oldu. Rusya’nın orada olması nüfusun bir kısmını da rahatsız etmez. Büyük güçler arasında bir değişim, bir mücadele verimli olmayacak, bunun bedelini sadece fakir ve masum insanlar ödeyecektir.

Ruslar bu krize dahil oldular ve önemli bir rol oynuyorlar; fakat Rusya, batısında eski Sovyetler Birliği topraklarında benzer manzaraların ortaya çıkmasını engelleyemez. Rus imparatorluğundan beri Rusya’nın bir parçası olan Ukrayna bunun örneklerinden biri. Değişimin sadece barışçıl yollarla geleceğini düşünüyorum.

Putin, barışçıl yollarla iktidarı elde etti ve düzeni sağladı. Eski bir KGB ajanı olan Putin gücü elinde tutmak için askerî yöntemlere, şiddete başvurdu. Bunun bedelini masumlar ödedi. Bu gerekli miydi? Değildi.

Afganistan’dan bahsetmişken, ülkenin yeni idarecilerinden ümitvârım. Şiddetin tamamen sona ermesini sağlayabilirlerse onlar için de iyi olacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, M. Kemal’den bu yana Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli lideri. Bana kalırsa Atatürk’ten daha iyi. Ahlâkî bakımdan saygıyı hak eden birisi. Türkiye’de iktidarı elinde tutmayı başarabiliyor. Başta ordu olmak üzere Gülenistlerin her kademesine nüfuz ettiği bir devletti Türkiye. Şimdi ise onlar temizlendi ve Türkiye şimdi neredeyse tam bağımsız olmak üzere. Çünkü hâlâ bir NATO üyesi. Bu üyeliğe mukabil çok akıllıca bir hamle olarak Rusya’dan silah alması bağımsızlık göstergesi. Bunun yanı sıra bazı meselelerde iyi ilişkileri olan Rusya ile Suriye gibi sahalarda da anlaşmazlıklar yaşıyor. Azerbaycan da sorunlu bir meseleydi. Bu sorunu son derece akıllı bir şekilde çözdüler, Azerbaycan ordusu Türk ordusunun yardımıyla Ermenileri mağlup etti. Tabiî şunu da belirteyim; Ermeniler şu anda orada olan tüm milletlerden önce o coğrafyada yaşıyordu. Ermeniler doğudaki ilk Hıristiyan devletini kurdular.

Şartlar kolay değil, emperyalistler provokasyonlar yapmaya ve insanları manipüle etmeye devam ediyor. Neler olacağını yalnız Allah biliyor. Bence adalet tesis edilecek!

Allahü Ekber!

08.01.2021

Tercüme: Faruk Hanedar

Baran Dergisi 783. sayı