Dostoyevski'nin sanatının zirve eserlerindendir; maalesef memleketimizde bu kitap hakkında pek konuşulmaz; ya anlaşılmamıştır yahut da görmezden gelinmektedir; çünkü bu eser nihlizmi mezara gömerken bir yandan da o günkü Sovyetlerin halini pek derin bir tahassüs ile anlatır.

 

Ayrıca, Suç ve Ceza'dan daha derin ruhi tahliller ve daha tehlikeli işleri hikaye eder; hikaye örgüsü bir mafya filmini aratmaz; Dostoyevski'nin (bizce) en iyi romanlarındandır!

 

Bu eserin bir özelliği de, Dostoyevski‘nin son eserlerinden biri olmasının yanı sıra, Çarlık Rusya'sının yıkılışını haber veren bir eserdir; Dostoyevski, aynı zamanda, 1881'de ölmesinin ardından onun cenazesi ilk toplu ve mahşeri kalabalığı temsil eder ki, o zamanlar iki kişi yan yana bile gelmekten korkardı; bu cenaze ardından kaynayan kazan Çarlık Rusyası‘nı devirmiştir: Benzetme: 1980 sonrası aynı durumda olan Türkiye'de ise Necip fazıl'ın vefatı aynı durumu sergilemiştir.