“Evde masada oturmuş bir şeyler çalışıyordum. Oğlum Ahmet yanıma gelip “Baba, para b.k gibi ne demek?” diye sordu. Yani para çok demek deyip geçiştirdim. Yedi yaşında çocuğa bu kadar cevabın yeterli olacağını düşündüm.

Gerçek ata sözleri veya deyimler uzun yılların tecrübeleri sonucu oluşmuş “kulağa küpe” nasihatlerdir. İşte “para b.k gibi” ifadesi de bunlardan biridir. Bu manada çokluğa işaret eden bir deyim de hemen hatırımıza geliyor “nerede çokluk orada b.kluk”.

Paranın dışkıya benzetilmesi oldukça ilginç bir analojidir.Her insanda potansiyel olarak var olan bir şeye benzetilmiş. Eğer çok yer, içerseniz çok olur. Az yer, içerseniz az olur. Bu durum sahip olduğunuz hayvanlar için de geçerlidir. Bütün canlılar için geçerlidir.

Dışkı üretimini bir sindirim sistemi sonucu olarak görürseniz ilginç çıkarımlara da ulaşabilirsiniz. Yeme-içme çok ama dışkı üretimi yok. Yeme-içme az ama dışkı üretimi çok. Bu iki hal var olmaması gereken hallerdir. Sistem sorununa işaret eder.”

Evet, yukarıdaki sözler Destek Yayınlarından yeni çıkan, Prof. Dr. Mete Gündoğan’a ait. “Para B.k Gibi” isimli kitaptan. Kitap kapağı üzerinde bir çuval dolusu Amerikan doları; B($)K  şeklinde tanımlanmış. Bizim $ işaretini kullandığımız yerde yazar; kitabın kapağında üç harfli kelimenin ortasındaki harfi temsil edecek şekilde yıldız işaretini kullanmış. 

Mete Gündoğan hocayı yakından tanıyanlar çok iyi biliyor ki; topluma, yöneticilerimize anlatmaya çalıştığı temel bir konu var. O da paranın kendisidir. Kimi zaman üç temel soru sorarak “Para kimin? Parayı kim üretiyor? Bizi bizden habersiz kim borçlandırıyor?” anlatmaya çalıştı. 

Kimi zaman öğrencilerinin tabiri ile; pazarda patates, domates satan birinin bağırıp çağırması gibi, sokak sokak, meydan meydan anlattı. Kimi zaman faizci küresel finans sisteminin ülkemizde uygulanış biçimini, koca simgesel tablolar yaparak anlattı. Biz bunlara şahit biri olarak; son kitap kapağında “parayı bir de böyle anlatayım” diyerek bir farkındalığı arttırmaya çalıştığını söyleyebiliriz.

Yazar, faizin oranlarının değil varlığının problemin aslı olduğuna vurgu yaparken; tefecilik ve riba kavramını, faizin her çeşidinin kaldırılmasını “Borç Dindir” şeklinde tanımlayarak zihinsel devrime kapı aralıyor.

Küresel para kredi sisteminin işleyişini zihinde kalacak basit örneklerle anlatması, okuyucu kitlesinin genişliğine de hitap ederken; ekonomide uygulamada olan Ortodoks politikaları çok orijinal biçimde sorgusal bir süreçten geçiriyor.

Kitabı okuyan biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim; yazar kitap ismi olarak “Para B($)K Gibi”ifadesini kullanmasına rağmen kitapta üslup olarak en yumuşak ifadeleri kullanmıştır.

Herkesin anlayabileceği sadelikte akıcı bir dil ile yazılmış “Para B($)K Gibi” kitabının okunmasını şiddetle tavsiye ediyorum.  

Kağıt paranın Kur’an da geçtiği tespiti, Merkez Bankaları üzerinden finans sisteminin yapılandırılması taleplerine de cevap olacak nitelikte adımlar atan küresel finans yeni konum almaya çalışmaktadır. Merkez Bankası Nakit parayı kaldırıp, her şeyin ölçüsünü sanal kontrol ile yapacak. Kontrol edilemez bir gücün karşısında, narkozlu köleler haline gelen halklar, bütün varlıklarını kaybedecek. 

Yöneticilerimizin de nasıl bir finans sisteminin ablukası içinde olduğunu anlatan bu kitap; görüyoruz ki belli bir düşünce kesimine, bir yaş gurubuna yazılmış bir kitap değil. Millete yazılmış bir kitaptır.

Küresel finansın 2008 küresel krizi sonrası; sanal-chainlerin gelişim sürecini, sanal chainlerin fiyatlanma sürecinde planlı olarak küresel finans oyunlarını nasıl kurup geliştirdiğini gençlerimizin mutlaka öğrenmesi gerekir.
Sadece gençlerimiz mi? 

Elbette hayır. Yöneticilerimizin, siyasetçilerimizin, tüm sanatçılarımızın mutlaka okuması gereken bir kitap. 


Baran Dergisi 620. Sayı