Üstad Necib Fazıl, İdeolocya Örgüsü’nü şöyle takdim eder: “Bu eser, benim bütün varlığım, vücut hikmetim, her şeyim... Ben, arının peteğini hendeseleştirmeye memur bulunması gibi, bu eseri örgüleştirmek için yaratıldım. Şiirlerim de, piyeslerim de, hikâyelerim de, ilim ve fikir yazılarım da sadece bu eserin belirttiği bina etrafında bir takım «müştemilât»dan başka bir şey değil... (…) İşte, ezel kadar eski ve ebed kadar yeni, topyekûn insanlık çapındaki dâvanın bu eserini tamamlarken, onu, gıdasını Büyük Doğu ekmeğine borçlu bildiğim Anadolu gençliğine ithaf ederim.”

Yani Üstad’ın bu eseri, “Büyük Doğu davası” denilerek “afakî” bir şey gibi bahsedilen “davaların davasının” hülasası. Üstad Necib Fazıl “İdeolocya Örgüsü”nde, “ideolojiler devri geçti” diyen İslâmcı demokratların pek hoşuna gitmese de “yeni nizam ve yeni insan” davası güdüyor.

Salih Mirzabeyoğlu olmasaydı, Necib Fazıl’ın şairlerden bir şair olarak kalacak, fikri yönü bilinmeyecek, anlaşılmayacaktı.

Salih Mirzabeyoğlu, 1995 yılında yayınlanan “Başyücelik Devleti-Yeni Dünya Düzeni” isimli eserini şöyle takdim ediyordu:
“Aslında Başyücelik Devleti bahsi, Büyük Doğu İdeolocya Örgüsü’nün işleniş gayesi ve bütün mevzularını toplayan ana sütunu; İdeolocya Örgüsü’nün ta kendisi… Ne var ki, göz önünde duran eşyanın kayıp olması gibi, etrafında işlenen mevzuların içinde gaib oldu ve uyudu kaldı... Bahsi alıyorum ve malûmu meçhullükten kurtarmak ve elbette kullanılmak üzere yapılmış bombayı cemiyet meydanında patlatmak şeklinde, işliyorum... Umulur ki, meselelerin seyri ve İslâmcı mücadelenin müşahhas hedef ve gayelerinin tesbiti hususunda yepyeni bir bakış getirilmiş olsun.” (Gülçin Şenel)

Üstad Necip Fazıl Kısakürek ve Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu tarafından ahlâk davası, adalet ve güzel sanatlar, cemiyet ve devlet planı, usûl ve vasıta, iktisadî ve içtimaî nizam, devlet, millet, sınıf, gençlik, milliyet, köy, şehir, aile, mektep, kadın-erkek, ordu ve inkılâp, inkılap ve gaye, millet ve ordu, ordu ve devlet idaresi ve daha birçok temel ölçü önümüze konuluyor. Ve bu davalara namzet Büyük Doğu-İbda, bize meselemizin ne olması gerektiğini gösteriyor, toplumun her meselesine çözüm teklifi sunuyor; yeni bir sistem, yeni bir bakışla eşya ve hadiseler üzerindeki tesirini gösteriyor. Mademki, “İslâm, 500 yıl kılıcını elinde tutan Türkiye’de bozuldu ve her yerde altüst oldu. Bu, ancak Türkiye’de düzelirse her yerde sağlığına kavuşabileceğine ait ilâhî bir ihtar... İslâm’ı (anlayışı) yenileyecek olan nesil, bu ruh ve madde felâketleri Türkiye’sinde son ve som, hepçi ve bütüncü tepki hâlinde zuhur etmekle mükellef...” diyor Üstad.

Üstad Necip Fazıl Kısakürek İdeolocya Örgüsü’nde toplumun her meselesine ve problemlerine yeni bir dünya görüşü getiriyor, çözüm teklifi sunuyor ve bunu bir ideolocya adı altında okuyucusuna sunuyor.