İbn Sînâ’nın el-Kânûn fi’t-Tıbb adlı eserine İbnü’n-Nefîs tarafından bir özet mahiyetinde yazılan el-Mûcez fi’t-Tıbb, el-Kânûn fi’t-Tıbb’ın teşrîh dışındaki konularının derlenip pratik bir hâle getirilmiş şeklinden ibarettir.

el-Mûcez, gerek müellifinin yaşadığı dönemde gerekse ölümünden sonra İslâm coğrafyasında geniş bir şöhrete kavuşmuş ve bu eser üzerine çok sayıda şerh, tercüme, talikât, hâşiye vb. kaleme alınmıştır.

Özet olmakla birlikte kadim tıbbın nazarî ve amelî kısımlarını içermesi sebebiyle tıp medreselerinde okutulan temel eserlerden biri olan el-Mûcez fi’t-Tıbb dört ana bölüme ayrılmış ve ilk bölümde nazarî (teorik) ve amelî (pratik) tıbbın sağlık, hastalık, hastalık sebepleri, alametleri vb. temel konular ve kuralları açıklanmıştır.

İkinci bölümde tıbbın iki yönü olan hıfzıssıhha ve ilaçlarla tedavi hakkındaki genel bilgilerden sonra müfred (basit) ilaçlar ve gıdaların özellikleri açıklandıktan sonra mürekkep ilaçlar kısmına geçilmiş ve bu ilaçların yapımında dikkat edilmesi gereken kurallarla birlikte meşhur ilaçlardan örnekler zikredilmiştir.

Üçüncü bölümde baştan ayağa kadar tek tek vücudun bütün organlarında ortaya çıkan hastalıklar ve bunların tedavilerinin nasıl yapılacağı hakkında bilgiler verilmiştir. Kitabın son bölümü olan dördüncü bölümde ise sadece bir organa has olmayıp genel olan hastalıklar hakkında bilgiler verilmiş ve ateşli hastalıklar, buhran dönemleri, kırıklar ve çıkıklar, yaralanmalar ve zehirlenmeler gibi konular ele alınmıştır.

16. asrın meşhur şârihlerinden olan Gelibolulu Sürûrî’nin el-Mûcez’e yaptığı tercüme ve şerh, gerek dönemin genel kabul görmüş bir eserinin Türkçe’ye kazandırılması gerekse tıp kavramlarının Türkçeleştirilmesi açısından Osmanlı dönemi tıp literatürü içerisinde önemli bir yere sahiptir.

el-Mûcez fi’t-Tıbb’ın Arapça metnini de ihtiva eden bu eserde Sürûrî, önce herhangi bir kelime, ibare veya cümleyi tercüme ettikten sonra bazen sayfa kenarında, bazen de metin içinde konuyla ilgili yorum, değerlendirme veya açıklamalarda bulunmuş ve böylece eserine şerh hüviyeti kazandırmıştır.

Sürûrî, bu eserinde İbnü’n-Nefîs’in herhangi bir konuyla ilgili düşüncelerini birebir aktarmakla kalmamış, bazen de İbnü’n-Nefîs’in görüşlerini eleştirmiş, kaynak metinden tercüme ettiği bir husus hakkında başka ayrıntılı bilgileri veya konuyla ilgili başka âlimlerin görüşlerini aktarmıştır.

Prof. Dr. Mücahit Kaçar ve Dr. Ahmet Akdağ tarafından müellif nüshasından bir iki ay sonra gibi kısa denecek bir süre zarfında istinsah edilen ve Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi Ayasofya 3662 numarada kayıtlı nüsha esas alınarak hazırlanan eserden istifadeyi kolaylaştırmak amacıyla tıbbî terimler için bir lügat de bulunuyor.