Şehir ve mimarî üzerine araştırmaları ve projeleri olan mimar Turgut Cansever’in İslam mimarisi ve şehirciliği konusundaki görüşleri bu eserle okuyuşunun karşısına çıkıyor. Osmanlı şehri, İslam mimarisinin temel meseleleri, mimarlık mirasının korunma yolları, İslam şehrinin belirleyici özellikleri ve İslam mimarisi ve şehrinin gelecekte hangi esaslardan hareketle kurulabileceğini felsefi ve tasavvufi bir temelde, çağdaş ve geleneksel ustalardan yararlanarak tartışan Cansever, mimarlığın disiplinini de ele alıyor. İnsanın hayat tarzıyla mimarinin derin bir alaka içerisinde olduğuna vurgu yapan Cansever, insan hayatının biçimi ile insanın vücuda getirdiği mimarî çerçevenin biçim özellikleri ve insanın tabiî-ruhî âlemi ile terbiye edilip biçimlendirilmiş psişik âlemine ait biçim özelliklerinin ayrılmaz şekilde birbirlerine bağlı olduğuna dikkat çekiyor. İnsanın hayat tarzının ise insanın inanç âleminin, varlık tasavvurunun, değerler hiyerarşisinin yapısına göre şekillendirildiğini eserinde gösteriyor.

Eser, bilfiil mimarîyi vücuda getirmek için gerekli bilgi ve yetenekleri geliştirmek ve mimarîyi gerçekleştirmek için uğraşırken adım adım fark edilen hastalıkların teşhisi ve çözüm yollarının tayini için yazılan ve söylenenlerin bir bölümünün derlenmesinden oluşuyor. Yazılar çeşitli alanların meselelerine yönelik olup farklı tarihlerde kaleme alınmış olmakla birlikte mimari alanda mimarların ve diğer sorumluların katkılarıyla zenginleşecek düşünce sahasına mütevazı bir katkı ve yeni bir idrakin oluşması yolunda bir ilk adım oluşturuyor.