Üstad Necip Fazıl, eserde tasavvuf kelimesinin doğuşunu, tarifini yapmaktadır. Tarifini Sufi taifesinin büyüklerinden örneklendirmekler yapmaktadır. Üstad tasavvufun oluşmasında sahabeden sonra başlayan ihtilaflar hasebiyle her fırka kendi havassına (seçkinlerine) "zahid" ve "abid" dedi. "Firka-i nâciye- Kurtuluş Firkasi'ndan olan Ehl-i Sünnet bağlılarından, kalplerini gaflet yollarından koruyan, nefslerini Allah ile hıfz edip murakebe edenlerin bu vasıflarına "tasavvuf" ve kendilerine de "sûfi" denilerek, bununla diğerlerinden ayrıldığını belirtmekte ve tasavvuf ilminin de İslami faziletlerin Şer'i ilimler kısmına ait olduğunu dile getirmektedir. Üstad, tasavvuf ehlinin yolunun da sahabi ve tâbîlerden olan ümmetin büyüklerinin nezdinde hak ve hidayet yolunda olduklarını söyler. Eserde şeriat ilminin iki kısım olduğu aktarılır ve tasavvuf ehline mahsus kısmı ise ilim, nefs ile mücadele ve muhasebe esnasında, bu yolda, meydana gelen zevk ve vecd hallerinden, bir zevkten diğer bir zevke yükseliş keyfiyetinden ve bunlara dair aralarında dolaşan ıstılahların şerhi mevzuundaki kelamdan ibaret olduğu belirtilir.

Eserde tasavvufun gayesi, mevzusu ve bazı tasavvuf ıstılahları anlatılır. Nefs, ubudiyet, irade, istikamet, vakt, makam, hal, kabz ve bast, heybet ve üns, tevacud, vecd, vücud, cem' ve fark, fena ve beka, gıybet ve huzûr, sahv ve sekr, zevk, şürb ve riyy, mahv, isbat ve mehik, setr ve tecelli, muhazara, mükaşefe, müşahede, levaih, bevadih, hücum, telvin ve temkin, kurb, bu'd, seriat ve hakikat, havatır, varid, şahid, tövbe, mücahede, halvet ve uzlet, takva, vera', zühd, samt, havf, recâ, hased, kanaat, tevekkül, yakin, sabır ve murakabe gibi kavramlara açıklık getiriyor; sufi, mutasavvıf, melami, fakir ve benzeri tabirleri ve arasındaki farkları açıklıyor; tevhid mertebelerini, Vahdeti Vücut'u detaylarıyla anlatıyor.