Aylar ve günler, içlerine doldurduğumuz anlamda mânâ bulurlar. Tabiî önemli olan neyle ve nasıl doldurduğumuzdur…

Miladî olarak Kasım ayındayız ve neredeyse bitirmek üzereyiz. Hicrî olarak da Rebiu’l-ahir veya Rebiu’s-sani diye ifade edilen ayda bulunuyoruz.

Kasım ayını çılgın indirim ve hadsiz alışveriş ayı olarak görenler ile Rebiu’l-ahir ayını bir faziletli ay olarak telakki edip ibadetlerine ibadet katanlar arasında ince bir anlayış farkı var!.. İçine doldurduklarımız ve nasıl amel ettiğimiz ile mânâ bulurlardı ya aylar…

“Süper Cuma”yı kendilerine “kara” yapanlar ile “mübarek” diye algılayanlar arasında da farklar var. Madde ile mânânın zıtlaşmasıdır bu... Hayvanîlik ile insanîliğin ayrıldığı nokta da diyebiliriz buna!..

Sadece gün ve aylar değil, olay ve olgulara da nasıl baktığımız mühim. Biraz daha değişik hali ile mesele iyimser ile karamsar olmak arasındadır. Yaşanan müspet bir hâdiseyi eğlence sebebi görenler ile şükür sebebi görenler; menfi bir hadiseyi bela olarak görenler ile hikmet nazarından bakarak kendilerine ders çıkaranlar çok farklılar…

“Müminin ferasetinden sakının. Çünkü o, Allah’ın nuruyla bakar.”(1) buyuran Peygamber’in ümmeti olmak başmbaşka bir şey... Nedir feraset? Allah’ın nuruyla bakabilmekte marifet. Bakış açısını genişletmek, zahire bakıp aldanmamak, derine inmek, nefsine pay çıkarmak, mânâya yoğunlaşmak…

Modern çağın bizden aldıklarının arasında ferasetimiz de var. Sığ ve dar kalıplar arasında sıkışan düşüncelerimizle ne kadar mânâya odaklanabiliriz ki zaten?.. “Yüce” modernlerin istedikleri usulle yetişen bir kimsenin bakış açısı maddeden öteye gidebilir mi, giderse de ne kadar?..

Restoranda garsonların mükemmel hizmeti, nazik, şaşaalı sunumlarıyla yemek yemek için çalışan işçilerin maddeye değil de mânâya dair adımlar atabilmesini beklemek…

Peki ya suç kimde ahbap? Suç, insanları hayvan yerine koyup, alışveriş ürünlerindeki etiket fiyatına 1-2 lira indirim yapıp; hayvana yem verirmişçesine “Gelin, süper indirim var!” diyende mi? Yoksa kendisine hayvanî muamele yapanlara “Madem öyle diyorsun, o zaman öyledir efendim.” deyip kendisine uzatılan maddeye doğru koşanda mı? Biraz üzerinde durup düşünmek gerek.

AVM’lerin kapitalizmin mabedi olduğunu, indirim safsatalarının saf insanlarla dalga geçmekten başka bir şey olmadığını, A’dan Z’ye; yediden yetmişe herkesin ve her şeyin madde ile gözlerinin boyandığını, feraset duygularına düğüm atıldığını durup düşünmek gerek.

Yavaş yavaş gidiyor elimizden her şey. Ve yaklaşıyor bize doğru hızlıca, korkunç ve vahşî maddenin sömürücü kolları…

Dipnot

1-Tirmizî, Tefsîru"l-Kur"ân, 15; MK7497 Taberânî, el-Mu"cemü"l-kebîr , VIII, 102

Baran Dergisi 724. Sayı