Üstad Necip Fazıl Kısakürek, vefatının 39. yılında kabri başında dualarla yâd edildi.

Necip Fazıl Kısakürek Eyüpsultan Mezarlığındaki kabri başında düzenlenen anma etkinliğine, İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, Eyüpsultan Kaymakamı İhsan Kara, Eyüpsultan Belediyesi Kültür İşleri Müdür İrfan Çalışan, Kısakürek’in torunu Emrah Kısakürek, eğitimci-yazar Muzaffer Doğan, Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı; Türkiye Yazarlar Birliği, Aylık Baran Dergisi, Kökler Derneği, MTTB, Birlik Vakfı, TÜGVA, Büyük Doğu Fikir Ocakları, İFAM, Rahmanî Değerler Derneği, Şemsiye Derneği katıldı.

Muzaffer Doğan: Üstadın davasına ölesiye gönül verdik

Baran Haber’e konuşan Muzaffer Doğan, en başta Üstadın bir dava adamı olduğunu söyledi. Doğan, “Şairliğinin fikir adamlığının üstünde İslam davasının usanmaz ırgatı diyor kendisi. Biz de ırgatlarındanız. Üstada gönül veren, onu sağlığında tanımış Büyük Doğu’cuyum. 39 yıl evvel lisede öğretmenken Üstadın rahmetli olduğunda Fatih Camii avlusuna geldik, sıkı yönetim vardı. Salih Mirzabeyoğlu rahmetullahi aleyh de oradaydı. Orada bir takım kargaşalıklar oldu. Biz tutuklandık. 50 kişi 4 gün Gayrettepe’de, 4 gün de Selimiye’de 1. Ordu ve Sıkı Yönetim Komutanlığında ifade verdik. 8 gün sonra askeri savcı dedi ki, ‘Necip Fazıl büyük bir şair, bir şey olmaz, çıkın gidin.’ Şimdi 39 yıl sonra bugün Üstadın davasına ölesiye gönül verdik ve bir günlük program adamı değiliz. Yarın adamıyız. Üstadın davasına bir ömür gönül veriyoruz. O davanın yürümesi için buralardayız. 9 vakıf ile bugün kabrinin başında Üstadı andık.” diye konuştu.

Üstad’la birlikte Salih Mirzabeyoğlu’nu da yad ettiklerini dile getiren Doğan, “Salih Mirzabeyoğlu da bu dava için 18 yıldır zindanlarda çile çekti. Zindanlarda çürümedi, bilakis bu fikri zindanlarda terletti. Onları yad edeceğiz. Üstad henüz gereği gibi anlaşılmıştır diyemeyiz. Bizlerin gayreti de bu yönde. Üstadı anlatacak olan bizleriz. Şikayetçi değiliz ve Üstadı bir avuç da olsak Ferhad’ın dağı deldiği gibi İslam’ın hâkim olması için bize düşeni yapacağız.” dedi.

“Biz Başyücelik Devletini kuracağız”

İdeolocya Örgüsü’ne vurgu yapan Muzaffer Doğan, “İdeolocya Örgüsü’nün tanıtılmasını siyasilerden beklemeyiz elbette. Onlar demokrasiyle kendilerini kuşatmışlar. Makamları ve sistem korkuları var. Biz sistemden, Kemalizm’den korkmuyoruz. Laiklikten korkmuyoruz. Onların varlığını kabul ederiz ama biz Müslümanız ve hayatın her alanında İslam’ın hâkim olmasını isteriz. Abdurrahman Karakoç’un dediği gibi; ‘Bu hududu kimler çizmiş gönlüme, dar geliyor dar geliyor kardaşım.’ Cumhuriyetten önce İslam’ın hâkim olduğu yerler malum. İslam'ın adaleti hakimdi. Bundan dolayı İdeolocyas Örgüsü’nde Başyücelik Devleti nizamı anlatılıyor. Halifeli bir devlet demek Başyüce. Biz Başyücelik Devletini kuracağız. Bu partiyle pırtıyla olacak iş değil. Partiler ancak destek olur. Partiler ancak Ayasofya’yı açarlar. Ruhu nerede Ayasofya’nın? Biz bu davanın her anında olmalıyız ve bu dava hakim olmadan gözümüze uyku girmemeli.” diye konuştu.

Mahmut Bıyıklı: İdeolocya Örgüsü’nün okunması, daha çok gündemde olması gerekir

Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı, Üstadın eserlerinin okunması gerektiğini söyledi.

Bıyıklı, “Üstad gibi çok yönlü şahsiyetleri, her yönüyle değerlendirmek gerekiyor. Üstad Necip Fazıl birçok derinlikli esere imza atmıştır. Üstad’ın her alanda eser vermesiyle alâkalı şöyle düşünüyorum: Fikir adamları yeni nesillere rehberlik eder, mesela tiyatro eseri yazacaklar; oradaki ihtiyaca binaen bunu yapıyorlar. Piyes yazılacaksa, o alanda bir boşluk var diye doldururlar. Şiirde de böyle. Aslında yazdıkları da yaptıkları da davalarına endeksli oluyor. Yâni, davası neyi gerektiriyorsa onu yapıyor. “Biz şiiri iman için bilmişiz” diyor mesela. Şiiri iman için yazıyor, piyesi de tiyatroyu da davası-dini için kaleme alıyor. Üstad’ın edebî eserleri son yıllarda bir hayli okunuyor, okutuluyor. Okulların birçoğunda okuma gruplarında Üstad’ın eserleri anahtar niteliğinde… Harıl harıl Üstad’ı okuyorlar.

Özellikle önemsediğimiz İdeolocya Örgüsü’nün okunması, daha çok gündemde olması gerekir… Çünkü Üstad’ın fikirlerinin, dünya görüşünün sistemleşmiş hâlidir bu eser. Sadece Anadolu’da değil, birçok İslâm beldesinde tartışılması gerek. Tabiî evvela tercüme edilmesi de lâzım. Böylece Müslümanlar beslenebilir. Müslüman aydınlar Doğu-Batı’da entelektüel ürünler vermiştir ama fikirleri sistemize etme noktasında tam başarılı olamamışlardır, soyut kalmışlardır: İşte Üstad burada önemli bir şahsiyet olarak ortaya çıkıyor. Üstad fikrin müşahhas bir şekilde nasıl sisteme entegre edileceğini anlatıyor, bu noktada bir rehber…

Üstad’ın fikirlerinden hakkıyla yararlanan bir öğretmen, bir usta, bir arkadaş; onun dünya görüşünü başkalarına anlatabilir. Böyle yararlı olabileceğini düşünüyorum. Okuma halkalarında İdeolocya Örgüsü’nün gündem edilmesi, tartışılması, orada geçen düşüncelerin çözümlenmesi gerekir.

Okullarda İdeolocya Örgüsü eseri okunmuyor. Daha çok Üstad’a ısındırma kabilinden eserler okunuyor. Bunu da ilk etapta normal olarak karşılıyorum. İdeolocya Örgüsü’nden başlanırsa, Üstad’ın diğer eserlerini okumaya dair gençlerin hevesi kırılabilir. Bu sebeple belli bir okuma evresinden geçmeliler. Burada da hepimize iş düşüyor. Büyük Doğu’dan beklenen şahısların okuma halkaları kurabilir. Dernekler, mahalleler, STK’lar, okullarda İdeolocya Örgüsü okumaları düzenlenebilir, bilirkişi de bu işe yön verebilir. Bunlar bugün olmasa bile yarın olacak, karşılığını inşallah alırız. Üstad bize boş durmamayı, koşturmayı, sürekli mücadele etmeyi öğretti. Durduğumuz gün düşeriz, düştüğümüz gün de bitebiliriz; bize durmak yakışmaz.” dedi.

“Seneler de geçse fikirleri hiçbir zaman eskimez”

MTTB Camiası Derneği Başkanı Salih Akverdi ise Üstad’ın fikirlerini hiçbir zaman eskimediğini söyledi:

“Üstadımız’ı Erzurum’da yaptığı konferans döneminde ilk yüz yüze görmüştüm. Hava alanında karşılamıştık. Üstadın bir şiiri vardı, Tohum saç bitmezse toprak utansın…” Üstad böyle bir insandı. Koşmaya bakacaksın, çatlarsa doğuaran kısrak utanacak. O dava adamıydı. Hiç dünya menfaatini gözetmeyen bir insandı ve hayatıyla bedel ödemiş bir insandı.

Seneler de geçse fikirleri hiçbir zaman eskimez. Şiirleriyle, tiyatrosuyla, fikirletiyle özellikle Büyük Doğu’suyla azığımızdı. Tabir-i caizse yakıtımız bizi iten güçtü. Allah gani gani rahmet etsin. Kimsenin olmadığı bir dönemde ben varım diyen bir insandı. Kemalist zihniyetin, CHP zihniyetin ceberrut yüzüyle karşılaşmış, hapishaneler, işkenceler, mahkemeler ile hayatını sürdürmüş ve ona inananların omuzunda bugüne kadar taşınmıştır.”

“Üstad’ı ‘Kaldırımlar şairi’ olarak sınırlayamayız”

MTTB Kültür, eğitim ve komisyon başkanı Zübeyr Talha Akbaş ise şunları ifade etti:

"MTTB’nin fikir öncülerinden olan Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in vefatının sene-i devriyesinde böylesi bir kalabalığı görmek gerçekten çok mutlu edici bir durum. Onu farklı kılan şey ise meydanlarda gençlerle birlikte sürekli bir arada olması ve Büyük Doğu ufkunu bizlere göstermesiydi.

İdeolocya Örgüsü Üstad’ın en önemli eseri kendisi de bu eseri yazmak üzere geldiğini ifade ediyor. Gençlere bunun bir manifesto olmaktan öte bir ideali gösterdiğini anlatmamız gerekmektedir. Bu tarz programlarda Üstad’ın şiirlerinden alıntılar yapılır ancak ben İdeolocya Örgüsü’nden alıntı yapıldığını hiç görmedim. Fikri tarafını insanlara anlatmamız lazım. Üstad’ı bir “Kaldırım”lara sığdırmaktan öte bir anlamı olduğunu anlamalı ve anlatmalıyız."

Kısakürek sevenlerinden ve yazar Mekki Yassıkaya ise Üstad’ın vefatından beri her sene kabri başına geldiğini ve kendisini dualarla andığını ifade etti. Yassıkaya Üstad’tan fikir olarak beslendiğini ve mücadelesine destek verdiğini söyledi. Üstad’la kendi gençliğinde vakit geçirdiğini söyleyen Yassıkaya, Kısakürek’in kendisini birçok konuda desteklediğini ve takdir ettiğini ifade etti.

Haber: M. Taha İnci, Abdulkerim Kiracı