Gerek Ud-i hindî, gerek Öd ağacı, gerek Topalak otu, gerek Sarımsak ve gerekse Ginseng tabiatta bulunan şifalı otlar arasında yer alırlar ve hemen hepsi de benzer hastalıkların şifasında kullanılmaktadır. Ud-i hindî üzerinden özetlersek;

Ud-i hindî gözeneklerdeki tıkanıklıkları açar; ağrı ve sızıyı dağıtır; vücuttaki rutubeti alır; mide ve bağırsakları düzene koyar ve kuvvetlendirir; kalbe ferahlık verir; dimağa faydalıdır; duyuları kuvvetlendirir; kabızlık yapar; idrarını tutamayan kimseler için faydalıdır; mideyi ısıtır; cinsi arzuyu tahrik eder; zehirlenmelere karşı faydalıdır; baş dönmesini geçirir; yelleri keser; mide sarkmasına ve mide genişlemesine faydalı olur; felç hastalığına gayet iyi gelir; idrarı artırır; adet kanını çoğaltır.

Not: Ud-i hindî’nin adet kanını çoğaltması, dolaylı olarak onun hacamat ile olan yakın ilişkisini de göstermektedir. Hastalıklara birinci derecede şifa kaynağı olan hacamat, Allah yolunda gerçekleştirilen cihad ile de doğrudan alakalıdır. Cihad, maddî ve manevî hastalıklara şifadır. Allah yolunda cihad iki türlüdür. Biri “ölmeden ölmek” mânâsına “nefsin fedası”, diğeri ise “ölüp de ölmemek” mânâsına “bedenin fedası”dır. Velîlik ve şehidlik!

Allah Resûlü, “Ud-i hindî kullanmaya devam ediniz. Ud-i hindî’de 7 türlü şifa vardır”, buyurmuşlardır.

Not: Adamotu (Adem otu, dolayısıyla da Ud-i hindî!) olarak bilinen ginseng’in yedi yılda yetiştiği malûmdur. Güney Kore’de kırmızı ginseng, “insan” patenti ile kayıt altına alınmıştır. Ginseng kelimesini daha evvel, gin, gen ve kin üzerinden “kûn” çerçevesinde ele alıp değerlendirmiştik. Burada ginseng’i çinseng veya cinseng olarak okumak istediğimizde daha da ilginç noktalara sarkmak mümkündür. Cin seng… Cin?

İBDA Mimarı’nın “Ölüm Odası”ndan: “Be harfi, Allah’ın Lâtif ismi, “Cinler-Gizliler, gizlilikler, gizli varlıklar” mertebesi, Kamer menzillerinden “Mukaddem min-ed delâl: Öne alınmış delil. Takdim’e işaret...”(1)

Yine “Ölüm Odası”ndan: “Kalbin ortasında varlığı kabul edilen “gizli siyah nokta”; bu “Dinî ilimler mahalli” diye de bilinir. Basiret ve idrak mahallidir. Bir kısım âlimler de, “Kalbin dâhili olan akıl” derler. Kâfirler için bu nokta, gizli günah ve şekavet noktasıdır…”(2)

Ginseng’in yedi yılda yetişiyor olması… Yedinin sabi, sabinin ise çocuk mânâsına dikkat çekmek istiyoruz. “Ölüm Odası B- Yedi”de saklı (latif) mânâlardan bir tanesinin “Çocuk Hikmeti” olduğu söylenebilir. Daha evvel ki yazılarımızda, “Cevn: Beyaz. Siyah. “Malik Hikmeti”: 59: Mehdî” ile “Çocuk Hikmeti” arasındaki yakın ilişkiye dikkat çekmiştik. Bunun da Ud-i hindî ile olan yakın ilişkisine vurgu yapmıştık. Yine İBDA Mimarı’nın “Ölüm Odası”ndan:
“Sabi-Henüz süt emen çocuk: 102: Muhammedî… Sâbi’: Yedi, yedinci.”(3)

 “SABİ’-Yedi. Yedinci: 141: MEN ENE?”… Tedaisi, İBDA Mimarı’nın “Bulamamacasına arama” ve “Ben Kimim?” sorusu üzerinden kâinat muhasebesi yapması!
“Heft-Yedi sayısı. “Sabi”: 485: Kaptan Mirzabeyoğlu.”(4)

Hadîs meâli: “Allah’ım! Bana batılı batıl olarak gösterip, ondan kaçınmayı, hakkı hak olarak gösterip, ona tâbi olmayı nasip et. Allah’ım! Bana eşyanın hakikatini olduğu gibi göster.”(5)
İbni Kayyım, “Tıbbı Nebevî”sinde şöyle de­miştir:
“Ödağacı iki kısımdır. Hindî olanı siyah, bahrî olanı ise beyazdır. Biri tedavide kullanılır ki ona “kust” veya “küst” denilir. Diğeri ise güzel koku yapımında kullanılır ki ona da “elelüvve” denir.
Not: Ödağacı kokusunu sade veya kâfur karıştırılmış bir şekilde kullanan İbni Ömer Hazretleri, Allah Resûlü’nün de aynı kokuyu kullandığını haber vermişlerdir.
Not: Mübarek gün ve gecelerde, özel anlarda, Kâbe örtüsüne, Hacerü’l esved’e, Medine’deki Hücre-i saadet’e Ud kokusu sürülmektedir.

Ud kokusu, cennet ehlinin de kokusudur. Hazret-i Ebu Hureyre’den hadîs meâli:
“Cennete ilk girecek zümre, dolunay gecesindeki ay suretindedir. Onu takib eden zümre, parlaklık yönüyle gökteki en büyük yıldız gibidir. Cennetlikler bevletmezler, büyük abdest de bozmazlar, tükürmezler, sümkürmezler de. Tarakları altındandır, terleri misktir. Buhurdanları öd ağacından, zevceleri kara gözlü hurilerden olacak. Onlar ataları Âdem’in yaratılışı üzere, altmış zira boyunda tek bir adam suretinde olacaklardır.”(6)

Not: Öd ağacından güzel koku elde etmek için ağaç kesildikten sonra en az bir sene boyunca toprak altında tutulur veya bekletilir. Toprak altında ne kadar çok bekletilirse, koku kalitesi, dolayısıyla da maddî kıymeti o kadar çok olur. Toprak öd’ün faydasız kısımlarını yiyip yok eder, fakat güzel kokulu kısmı ise saf olarak kalır. Kokulu kısmına toprak zarar vermez. Kokusuz olan kabuk kısmı çürür ve toprağa karışır. Tedaisi, “Ol!” emri mânâsına “kûn” ile ilişkili olarak, kuyruk sokumu kemiği veya acb-üz-zeneb veya us’us! Toprak altında çürümeyen kemik (acb-üz-zeneb) ile toprak altında yok olmayan kokunun (öd ağacı) varlığına dikkat!

Öd ağacının beden sağlığına faydaları pek çoktur. Kâfur ile karıştırıldığında biri diğerini ıslah eder. Mideyi ısıtır, cinsel istek ve arzuyu tahrik eder (Afrodizyak özelliğine sahib sarımsak ve ginseng!). İdrar ve adet kanamasını çoğaltır.(7)

Yukarıda hacamat ve kust-i bahr ile ilgili hadise yer vermiştik. Kust-i bahr’in diğer bir adının ise Topalak otu olduğuna bir önceki yazımızda uzun uzadıya değinmiştik. Topalak otunun Büyük Doğu-İBDA, dolayısıyla da İBDA Mimarı’nı daha bir açık eden Kust kelimesi ile olan yakın ilişkisine de değinmiştik. Bu mevzu üzerinde biraz daha durmak istiyoruz. İBDA Mimarı’nın “Ölüm Odası”ndan:
“HASTEHÂNE-Beden ve ruh hastalıklarının tedavisi için açılan şifahâne: 2721: HOGOROYO ELFO KUSTO-Süryanice, “Kaptan Kusto Müslüman”(8)
“Kusto-Topalak otu: 1181: Kafa-Baş. Akıl, zekâ, anlayış…”(9)

“Merec-el Bahreyn Yeltekıyan-İki deniz birbirine kavuşuyorlar. “Aralarında birleşmelerine engel bir perde var”: 1145: Suadî-Topalak otu. Kusto. “İki deniz arasında, hem o tarafa, hem bu tarafa ait perde, Takdim yazım: Büyük Doğu-İbda…”(10)

“Suadî-Topalak otu. Kusto: 1145: Kımme-Beden. Boy, kamet. Başın tepesi. Dağ tepesi. Her şeyin yükseği. İnsan cemaati. Topluluk…”(11)
“KUST-Topalak otu. (Suadî: Topalak otu. Arab şâirlerinin âşık için kullandıkları bir mecazî isim): 169: KIST-Adalet etmek. Allah Sevgilisi’nin bir ismi. Hisse, nasib, pay…”(12)
“EBU SÜLEYMAN-Halid bin Velid ve Süleyman bin Halid Hazretleri’nin “Horoz” mânâsına gelen namı: 1999: HALKABEND-Toplanıp yuvarlak meydana getirecek şekilde oturma. (Havk-Halka denilen yuvarlak: 706: Sevr-Boğa. Boğa Burcu… Fikir Kahramanı: 706: Aktör…)(13)

“Kadim: Ayak basan. Ulaşan. Varan. İnsanın başı: 145... Rahman Sûresi, 19. ayet: 145. Suadî: Topalak otu. Kust otu: 145… Allâme: Büyük mütefekkir. Büyük âlim. Her ilimde ihtisas sahibi: 145…”(14)

“Rahman Sûresi’nin 19. Âyeti -“Meâlen: Allah iki kabaran kararsız denizi salmış, birbirlerine kavuşuyorlar”: 1145: SUADÎ-Topalak otu. Kust otu…”(15)

“RAHMAN Sûresi, 19-20. âyetler: 3166= 169: KUST-Topalak otu. “Berzah. Rüyâ. Hayâl”. Süryanice’de “Yay” demek.”(16)

“Kust: Topalak otu: (Kust: Kocası ölen kadının sürüneceği koku… Kadın-nefs… Fevkinde hiç kimse bulunmayan HÜKÜM sahibinin bürüneceği ruh. Allah dostu): 169…”(17)

“KIST-Adalet etmek. Hisse, nasib. Mizân. Parça parça verilen hediye. (Ruh-ül Kıst: Allah Sevgilisi’nin bir ismidir): 169: ABDÜLHAMİD-Hamd eden kul.”(18)

 “Abdulhamîd-Allah Sevgilisi'nin Arş ehli arasında, “en çok hamdeden” mânâsındaki ismi: 169: Kusto-Topalak otu…”(19)

“Kusto-Gusto. Topalak otu: 572: Kusto-Süryanice, “Düğüm”; çözdükçe çözülecek olan. Tekrar. Bekleme müddeti. Zamanda, ebed müddet…”(20)

Not: Yukarıdaki son terkibî hükümde geçen “bekleme müddeti” mânâsı üzerinden birkaç bir şey söylemek sanırım uygun olacaktır. “Bekleme müddeti” bir yönüyle sabırla, diğer bir yönüyle de boşanma ile ilişkilidir. “Beklenen kahraman”ın ibadetiyle değil de, sabrıyla imtihan edileceğine dair bir bilgiye daha evvel yer vermiştik. Peki, boşanma ile ilgili olarak ne söylenebilir? Bizce ruhun nefs illetinden kurtulması bir tür boşanma olarak algılanabilir. Ruhun nefs illetinden kurtulması, nefsten büsbütün kurtulmak mânâsına değil, onun terbiye edilmesi mânâsınadır. Yani ruhîleşme mânâsına, diğer bir ifadeyle de insan-i kâmil olma liyakatine erme mânâsınadır. Nefsten büsbütün kurtulmama hâli, boşanmanın hoş karşılanmaması ile de doğrudan ilişkilidir. Diğer taraftan nikâh veya evlilik akdi, Bir’leşme vesikasıdır. Allah Resûlü’ne dünyada sevdirilen üç şeyden birinin “gözümün nuru” dediği namaz, diğerinin güzel koku (Ud kokusu!) ve bir diğerinin ise kadın olmasını hatırlamamak mümkün değil. Kadın, erkeğin (hâliyle erkek de kadının) Bir’leşmesine mecaz olduğu gibi, kadının “fikir” mânâsı üzerinden Bir’leşmek için “Mutlak Fikir Gerekli” esprisini de dikkatleri çekmek isterim!    

Not: İddet, lûgatta saymak, muayyen sayı, boşanan veya kocası ölen kadının bekleme süresi demektir. Bir terim olarak; evliliğin kocanın ölümü, boşanma veya fesih sebeplerinden birisiyle sona ermesi hâlinde, yeniden evlenebilmek için kadının beklemek zorunda olduğu süreyi ifade eder. Çoğulu “ideâ”dır. İddet süresi, genellikle aylar veya kadının hayız yahut temizlik günleri esas alınarak hesaplandığı için “sayma” ile ilgili bu terim kullanılmıştır.

Not: Sayma sayı ile sayı ise matematik ile ilgilidir. Aynı zamanda harfler ilmi, dolayısıyla da ebced ilmi ile de ilgili olsa gerektir. Matematik, diğer adıyla hendese veya riyaziyat!.. Riyazetin (nefs terbiyesi, idman, “spor”) kemalat için ne derece lüzumlu olduğunu söylemeye ne hacet! Matematik? Mate, “öldü” mânâsınadır. Matik ise, makine ile ilgilidir ve mekanik demektir. Matematik, ölü yıkayıcılığından kinaye midir? Bilindiği üzere ölü, meyyit olarak da ifade edilir. “Mürşidin elinde mürid, meyyit gibidir.” İslâm Tasavvufunda, Mürşid, bir bakıma ölü yıkayıcısı, temizleyicisidir. Diğer bir ifadeyle de Nefs terbiyecisi!    

Not: İddet müddetine ölüm iddeti de denir. Bu, kocası ölen kadının yeniden evlenebilmek için beklemek zorunda olduğu süredir. Bu süre, kamerî aylara göre 4 ay 10 gündür. Ayette şöyle buyurulur (meâlen):
“Sizden, ölen ve geride eş bırakan erkeklerin eşleri dört ay on gün iddet beklerler” (el-Bakara, 2/234).(21)

İBDA Mimarı’nın “Ölüm Odası”ndan: “Ud-Öküz, Boğa Burcu’nun bir ismi. Yıldızı “Zühre Venüs” yıldızı olan bu Burc’un simya safhası, “Sabitleme”: 1009= 10: Cug-Öküz Boyunduruğu… Sabitlenen: Kocası ölmüş kadının İddet müddeti boyunca sürünebileceği koku, Ud-i Hindi isimli nebat ve bu Hadîs’le sabit…”(22)

Hadîs meâli: “Kadın, bir ölüye üç günden fazla matem tutamaz. (Giyiniş tarzını tahdid edemez. Ancak kocası için dört ay on gün müstesna: Boyalı elbise giymez, “asb” denilen (basit boyanmış beyaz elbise) müstesna. Sürme de sürmez, temizlenmesinin ilki hariç koku sürünmez; o da “kust” veya “asfar”dan bir parça.”
Asfar: Sıfırlar. Boş şeyler… Asfer: Sarı. Uçuk benizli. Soluk. Kızıl. Islık çalan. Bomboş şey… Sıfır: Hiçbir sayı olmamak!..”(23)

Mıhsan kızı Ümmü Kays (R.A): Ben Allah Resûlü’nden işittim (meâlen):
“Şu el-Ûdu’l-hindî’yi kullanmağa devam ediniz. Çünkü bunun içinde yedi türlü şifâ vardır. Uzre, yânî boğaz hastalığı için bu ilâç buruna çekilir. Zâtu’l-cenb hastalığı için de (su ile) hastaya içirilir” buyurmuşlardır.

Allah Resûlü bir hutbesinde şöyle buyurdular (meâlen):
“(Ey Hicaz halkı!) Sizin kendisiyle tedavi ola geldiğiniz şeylerin en üstün ve lüzumlu olanı, kan aldırmak ve el-kustu’l-hindî’dir.”

Ve yine Allah Resûlü buyurdular (meâlen):
“Sakın çocuklarınızı anjin hastalığından kurtarmak için bademciği sıkmak suretiyle azab etmeyiniz. Kust (yânı el-Ûdu’l-hindî) ile tedaviye ehemmiyet veriniz!”(24)

Not: Bir sonraki yazımızda Eflâtun ile devam edeceğiz. Sokrates’in Eflâtun’a bıraktığı horoz borcu bizi hiç ummadığımız noktalara taşıdı ve bahsimizi son derece zenginleştirdi. Ancak, yazdıklarımız üzerinde tekrar tekrar düşünmeyi ihtar eden bir muhteva zenginliği ile de bizi karşı karşıya bıraktı. Hatası bize, doğrusu İbda’ya ait bir arayış bizimkisi…
 
Dipnotlar
1*http://www.barandergisi.net/olum-odasi-b-yedi/olum-odasi-b-yedi-agizdan-cikani-kulak-isitsin-402-h4136.html
2*http://www.barandergisi.net/olum-odasi-b-yedi/olum-odasi-b-yedi-konferans-sicak-takib-390-h3690.html
3* http://www.barandergisi.net/olum-odasi-b-yedi/olum-odasi-byedi-her-hafta-kontrol-227-h3292.html
4*Salih Mirzabeyoğlu, “Ölüm Odası B- Yedi”, “Arvasî (Ve Biz Naka-i Salih)”, Baran Dergisi,
5*http://www.siyervakfi.org/allahim-bana-esyanin-hakikatini-goster/
6*Buhari, Bed’u’l-Halk 8, Enbiya 1; Müslim, Cennet 15, (2834); Tirmizi, Cennet, (2540). http://www.kuranikerim.com/kutubi-sitte/5100.html
7*http://www.genelsaglikbilgileri.com/odagaci/
8*http://www.barandergisi.net/olum-odasi-b-yedi/olum-odasi-byedi-hastahne-ziyareti-252-h3263.html
9*http://www.barandergisi.net/olum-odasi-b-yedi/olum-odasi-byedi-sir-idraki-cicegi-kokunden-almak-342-h3139.html
10*http://www.barandergisi.net/olum-odasi-b-yedi/olum-odasi-byedi-sir-idraki-cicegi-kokunden-almak-342-h3139.html
11*http://www.barandergisi.net/olum-odasi-b-yedi/olum-odasi-b-yedi-ipucu-hedefe-isabet-ettirmek-388-h3611.html
12*http://www.barandergisi.net/olum-odasi-b-yedi/olum-odasi-byedi-son-sahab-amr-ibn-i-vasile-253-h3262.html
13*http://www.barandergisi.net/olum-odasi-b-yedi/olum-odasi-byedi-sir-idraki-cicegi-kokunden-almak-342-h3139.html
14*http://www.barandergisi.net/olum-odasi-b-yedi/olum-odasi-byedi-ordu-32-h219.html
15*http://www.barandergisi.net/olum-odasi-b-yedi/olum-odasi-b-yedi-sari-sakal-en-bereketli-381-h3400.html
16*http://www.barandergisi.net/olum-odasi-b-yedi/olum-odasi-byedi-mucize-beyani-234-h3285.html
17*http://www.barandergisi.net/olum-odasi-b-yedi/olum-odasi-byedi-abdulhamd-han-54-h3434.html
18*http://www.barandergisi.net/olum-odasi-b-yedi/olum-odasi-byedi-mucize-beyani-234-h3285.html
19*Salih Mirzabeyoğlu, “Ölüm Odası B- Yedi”, “Kaptan (Müslüman Eyalat Yayı)”, Baran Dergisi,
20*Salih Mirzabeyoğlu, “Ölüm Odası B- Yedi”, “Meydan Okuma (Doğu Yakasının Hikâyesi)”, Baran Dergisi, 
21*http://www.sevde.de/islam_Ans/Oe/07.htm
22*http://www.barandergisi.net/olum-odasi-b-yedi/olum-odasi-b-yedi-tasarruf-ahlaki-397-h3940.html
  23*Salih Mirzabeyoğlu, Tilki Günlüğü, -Ufuk ile Hafiye-, İBDA Yayınları, c. 3, İstanbul, sh. 462.
  24*https://hadis.wordpress.com/2007/03/11/kitabut-tibb/
 
 
 
Baran Dergisi 590. Sayı