Hükümet niçin art arda böyle önemli hatalar yapıyor bilmiyorum; fakat bunun son derece garip olduğunu söyleyebiliriz. Aptalca şeyler için milyonlarca dolar para harcanıyor. Bu para gereksiz yere harcanmak yerine halkın faydasına bir şekilde kullanılabilir. Elbette komünist PFC ve diğer muhalifler bu süreçte hükümete karşı katı bir tavır almış durumda. Hükümet, insanların daha rahat yaşamasını sağlamak bir yana emekli olmasını geciktiriyor. İnsanlara 20 seneden daha eski bir zaman evvel verilmiş olan haklarını elinden almanın saygı gösterilecek pek bir tarafı yok. Hülasası, Fransa’da enteresan bir hükümet var. Bu hükümetin içerisinde sağ kanattan insanlar bulunuyor. 

Fransa Cumhurbaşkanı ise özel ve yetenekli bir adam. Kendisi uluslararası alanda bazı konularda iyi bir siyasî pozisyon alabiliyor, Rusya ile Avrupa’nın diyalogunu temin etmesi buna örnek gösterilebilir. Bir Venezüellalı olarak benim evime dönmem noktasında bir şeyler yapabileceğini ümid ediyorum; fakat Venezüella konusunda Macron’un Venezüella halkının iyiliğini istediğini düşünmeme rağmen doğru noktada durmadığını söyleyebilirim. Venezüella’da halkın büyük bir çoğunluğu tarafından kabul edilen ve desteklenen hükümete karşı pozisyon aldı. Ülkede “muhalefet” adı altında Bolivarcı rejime karşı bir isyan başlatıldı. Elbette Venezüella’da komünistler gibi dürüst muhalifler de fazlasıyla var. Hükümetin yanlışlıklarını cesur bir şekilde dile getiriyorlar, hükümet de onları biliyor; fakat asla düşman ajanlarıyla birlikte hareket etmiyorlar. Sağ muhalefette de dürüst insanlar var ve bunların ekserisi Katolik. İlerleyen günlerde neler olacağını göreceğiz. 

Venezüella ile Fransa’nın tarihî birtakım benzerlikleri var. Fransa’da hükümetler Amerikan emperyalizmine karşı çoğu zaman mesafeli davranmıştır. Unutmamalıyız ki; Fransa da tıpkı Venezüella gibi anti-Amerikancılığın yüksek olduğu Katolik bir ülkedir. 
***
Amerikan Evanjelik Kilisesi’nin bir çok ülkeye müdahalesi oldu. Brezilya’da iktidarı ele geçirdiler. Hem de Brezilya’da Evanjelik nüfusun azınlık olmasına rağmen bunu başardılar. Bolivya gibi ülkelerde iktidarı ele geçirmek için darbe teşebbüslerinde bulundular. İsmini Simon Bolivar’dan alan Bolivya’da da iktidarı ele geçirmeyi başardılar; fakat ümid ediyorum, her şey daha iyiye gidecek. Şu anda ajan bir hükümet var ve Bolivya halkına ihanet ediyor. Bolivyalıların tarihî haklarını emperyalistlere peşkeş çekiyorlar. 

Brezilya ve Bolivya’dan bahsederken Kolombiya’yı da es geçmemek gerekiyor. Kolombiya’da neler oluyor? Kolombiya, Amerikan özel kuvvetlerine ait bir çok askerî üssün bulunduğu bir ülke. Ayrıca Kolombiya halkı ile Venezüella halkı tarihî olarak akrabadır. Burada da gösteriler düzenleniyor, insanlar adalet talep ediyor. Latin Amerika ülkeleri devrimci bir şiddetin içine sürükleniyor. Bölgede Küba bir istisna olarak görünüyor. Küba’nın devrimci hükümeti ise yapılan ekonomik hataları telafi etmeye çalışarak hâlâ varlığını sürdürüyor. Küba rejimi bağımsız ve güçlü kalabilmeyi başardı.

Kuzey Kore’ye bir parantez açalım. Kuzey Kore özel bir devlet. Elbette hem şartları hem de davranışları bakımından bu ülkeyi ne Türkiye ne de Venezüella ile kıyaslayamayacak olsak dahi, bu devlet de bağımsızlığını muhafaza ediyor. Ayrıca nükleer güce sahip bir ülke... ABD ile yakın geçmişte yaşadıkları sürtüşmelere rağmen dik durabildiler.

Bir başka bağımsız ülke de Şiî İran... İran rejimi ideolojik sebeplerden dolayı birçok siyasî hata yapmasına rağmen bağımsızlığını muhafaza ediyor. Ekonomik olarak hatalar yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar. Kadim Pers kültürü üzerine kurulu bir devlet ve toplumdan bahsediyoruz. İçeride ne yaşanırsa yaşansın ülkeleri için kendilerini feda edebilir bu insanlar. 
***
Fransa’ya dönersek; Fransız halkı haklarını müdafaa etmesini bilen bir halktır. Ümid ediyorum ki, Fransız hükümeti hatalarını telafi eder. General Charles de Gaulle geleneği Fransa’nın bağımsız kalmasını ve yeniden dünya genelinde saygı duyulan bir ülke hâline gelmesini sağlar. Cumhurbaşkanı Macron bunu sağlayacak çapta akıllı bir adam.

Öte yandan Türkiye ile Fransa arasındaki ilişkiler ise son derece kötü ve bu beni endişelendiriyor. Çünkü Avrupa’nın birçok ülkesinde çok sayıda Türk yaşıyor. Elbette Fransa’da da azımsanmayacak sayıda Türk var. Türk halkının büyük bir kısmı NATO’nun tarafında değil ve Türkiye’deki İslâmcı hükümeti destekliyorlar. Bu sebeple Türkiye ile Fransa arasındaki ilişkilerin kötü olması beni endişelendiriyor.
***
Tüm sorunlara rağmen asla kötümser değilim. Tüm insanlık adına adalet ve mukaddes Filistin topraklarının özgürlüğü için savaşıyoruz. Hakiki bir İslâm anlayışını empoze etmek için çalışıyoruz. İslâm denilince Suudi Arabistan gibilerin anlaşılmaması gerekiyor, bunun için ise gerçek bir ihtilâl gerekiyor! Siyonistleri ve emperyalistleri mağlup edip zafere ulaşacağız! 
 
Allahü Ekber
21.12.2019

Baran Dergisi 676. Sayı