LGBT, LGBTT, LGBTİ veya GLBTT… “Lezbiyen”, “gey”, “biseksüel”, “transgender” ve “i.ne” kelimelerinin baş harflerinden oluşarak kısaltılmıştır. Kısaltılan kelimeler farklı farklı kullanılmış olsa da genel itibariyle “LGBT” kullanılmaktadır. 

LGBT, Lut Kavmi’nden beri varlığını sürdürüyor olsa da; tam anlamıyla örgütlenme, birlikte hareket etme ve ahlâksızlıkların alenen yapıldığı dönemler 1900’lerdir. 

1969’da ABD’nin New York şehrinde eşcinsellerin gerçekleştirdiği “Stonewall Ayaklanması”nın ardından her senin haziran ayında “onur yürüyüşü adı altında sapkınlıklarını alenî bir şekilde sergilemeye başlamışlardır.

Eşcinselliğin Yaygınlaşması
Yürüyüş ve eylemler arttıkça, sapıklar, toplumda kendilerine yer bulmuştur. 1970-1980 arası hükümetlere yapmış oldukları baskılardan dolayı, birçok hakka sahip olmuşlardır. 90’lar ve 2000’lerde ise Sodomi yasalarının (herhangi bir cinsel ilişkiyi kapsayacak biçimde anılan “Oğlancılık yasaları veya Sodomi yasaları”, cinsel suçlar olarak cinsel ilişkileri sınıflayan bir yasadır) kaldırılmasıyla, ABD başta olmak üzere Batı ülkelerinde serbest hareket edebilme hakkını bulmuşlardır. Cinsiyet ameliyatı da serbestlik kazanmıştır. 

ABD’nin birçok eyaletinde eşcinsellik cezayı gerektirirken, 1986 yılında Yüksek Mahkeme, bu suçun Anayasa’ya uygunluğunu onaylamışken 2003’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu fiilin suç olmadığını belirtmiştir. 2015’te ise ABD Yüksek Mahkemesi, eşcinsel evliliğin hukukî bir hak olduğuna hükmetmiştir. Bazı eyaletlerde geçerli olan eşcinsel evlilik, tüm ülkede yasallaşmıştır. Hukukta kendisine yer bulan eşcinsellik, artık toplumda da etkisini göstermeye başlamış ve Hollywood, eşcinselliği yayma konusunda öncü olmuştur. Toplumlara yayılan LGBTİ’ler, parti, lobicilik, eylem, yürüyüş, sosyal faaliyetler, etkinlikler, dergi, film, araştırma gibi unsurlarla kendilerini göstermişlerdir.   

LGBT Türkiye’de 
Dünya genelinde durum böyle iken, maalesef Türkiye de LGBTİ hareketinin sapkınlığına karşı pasif kalmış ve tepkisini gösterememiştir. 1951 yılında Geneva Sözleşmesi kapsamında LGBT’liler ülkeye kabul edilmiş, 1988 yılından itibaren “cinsiyet değiştirme” resmiyet kazanmış, 2002 yılı sonrası cinsiyet değiştirme ameliyatı için, “18 yaş”, “evli olmama” ve “akıl sağlığı yerinde olma” şartları getirilmiştir. LGBTİ’lerin Türkiye’de ilk eylemi ve yürüyüşü 1993’te yapılmaya çalışılmış fakat dönemin valileri izin vermemiştir. Hatta o dönemde yurt dışından bu sapkınlığı desteklemek için birçok LGBTİ Türkiye’ye gelmiştir. Ak Parti’nin iktidara gelmesinin ardından 2003’te ise LGBTİ’ler ilk yürüyüşlerini gerçekleştirmişlerdir.

İstanbul Sözleşmesi 
Toplumlardan aileleri çekip çıkarmak ve yerine karma karışık bir yapı ihdas etmek için Avrupa Konseyi, Türkiye’ye, “Kadına Yönelik Şiddet; Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair” bir sözleşme dayattı. 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılan Avrupa Konseyi sözleşmesi, 1 Ağustos 2014 tarihinde“Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun”6251 Sayılı Kanun yasalaşıp 28127 Sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu kanun, İstanbul Sözleşmesine istinaden LGBT’lilerin haklarını düzenlemiş ve LGBT’lilere 79 madde ile hukukî haklar verilmiştir. 

Kanunun içinde yer alan madde 12- 5. bend’de, karı-koca ilişkilerinin dışındaki her türlü cinsel tercih ve yaşam tarzı garanti altına alınıyor, bu yaşam tarzını benimseyenlere hiçbir şekilde şiddet uygulanamayacağı, özel alan ve kamusal alanda da bu tarz yaşamlara müdahale edilemeyeceği belirtiliyor. Madde 9’da ise, Lezbiyen Dernekleri ile işbirliği yapılacağına, madde 12’de erkek erkeğe yaşayanlara saygı gösterilmesine ve şiddet uygulanmayacağına dair düzenlemeler yer alıyor.

Madde 14’de, kadının bir başka kadınla, erkeğin bir başka erkekle, bir kadının hem kadın hem erkekle, bir erkeğin de hem erkek hem kadınla yaşamlarının normal olduğunun anlatılması yer alıyor. Bu yaşam tarzından dolayı şiddet görenlere hukukî-psikolojik danışmanlık, maddî yardım, konut, eğitim-öğretim ve iş bulmalarına yardımcı olunacağı söyleniyor.

LGBT’yi Kim Finanse Ediyor?
Yavaş yavaş yayılan bu virüs, birçok örgüt tarafından fonlanmaktadır.LGBT hareketini, Soros, Rockefeller, Rothshild gibi Yahudi sermayedarlar finanse etmektedir. 

Örneğin, Soros’un Açık Toplum Vakfı, 2008-2013 yıllarını kapsayan faaliyet raporunda LGBT derneklerine maddi destek verdiğini açıkça ilan etmiştir. Açık Toplum Vakfı, 2001 ile 2008 yılları arasında Açık Toplum Enstitüsü adı altında faaliyet gösterirken, TESEV ile koordineli şekilde çalışmıştır. Yine en çok kaynak aktardığı kurum TESEV olurken, vakfın danışma kurulunda yer alan isimler arasında Nafiz John Paker ile Aydın Doğan isimli şahsın “iki gazete batıran” FETÖ’cü personeli Eyüp John Sağlık da vardı! FETÖ’nün yıllar yılı baş tacı yaptığı İshak Alaton ile TÜSİAD’çı Nafiz John Paker; 1994’te TESEV kurulduğu zaman ilk yönetim kurulundaydılar. Mister Paker, tam on yedi yıl boyunca TESEV’i yönetmiştir. Bunu da bir dipnot olarak ilave edelim.

2013’te gerçekleşen Gezi olayları da Soros tarafından yönetilmiştir. Gezi olaylarıyla birlikte LGBT etkinlikleri de artmıştır.  

“Kadına Karşı Şiddet” Sloganı
LGBT’liler, kendilerini meşrulaştırma aracı olarak “Kadına karşı şiddet” sloganını kullanıyor. Hatta LGBT sapkınlığına karşı çıkmayı nefret söylemi olarak telakki ediyorlar. “AKP iktidarı boyunca hükümet sözcüleri ve hükümete yakın basın organları tarafından defalarca ‘hasta’ ve ‘sapkın’ ilan edilen, hedef gösterilen ve nefret cinayetlerine kurban giden LGBTİ’ler, yaşama, çalışma, barınma, sağlık ve eğitim gibi en temel haklarından mahrum bırakıldılar” demelerine rağmen, İslam’ın bu sapkınlığa müsaade edilmesine katiyyetle karşı olmasın mukabil, İslamcı söylemle iktidarda tutunan Ak Parti döneminde verilmiştir. “Kadına şiddete karşı olmak” kisvesi altında erkeğe şiddet uygulanırken aile müessesesi ifsad edilmiştir.

LGBT’lilere CHP-HDP Desteği 
Açık Toplum Vakfı, TESEV ve LGBT ilişkisinden bahsetmiştik. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, TESEV’in kurucu üyelerindendir. Soros, CHP’de Açık Toplum Enstitüsü’nün Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Binnaz Toprak gibi isimler tarafından temsil edilmiştir. CHP İstanbul milletvekilliği yapan Toprak, 2013’te ABD’deki Uluslararası Gey ve Lezbiyen İnsan Hakları Komisyonu’nun “Açıksözlülük Ödülü”nü kazandı. Toprak, LGBT’lerin sorunlarının araştırılması için 59 milletvekilinin imzasıyla meclise sunduğu araştırma önergesi ve LGBT haklarını savunan açıklamalarından ötürü ödülü aldı.

CHP’de siyaset yapan LGBT aktivisti Öykü Evren Özen de, “Kaos Gey Lezbiyen Kültürel Araştırma ve Dayanışma Derneği’nin” AB fonlarından sadece 2013 yılında 11 milyon TL destek almıştır. 2015 yılında ise “Trans Savunuculuğu” ve “Trans Ofis Destek Programı” kapsamında toplam 27 milyon TL’lik destek almıştır. 

CHP’den LGBT’liler İçin Kanun Teklifi Israrı
TBMM’de her sene CHP ve HDP (daha önceden de BDP) LGBT’lilerin toplumun her alanında kendilerine yer bulabilmesi ve her türlü sapkınlığı yayması için kanun teklifinde bulunmaktadır. Bu kanun tekliflerini TBMM’nin sitesine girip görebilirsiniz. Sapkın yürüyüşlerde CHP’li ve HDP’lileri görmeniz mümkün. Hatta bunu teşvik edici çalışmalarıyla da destekliyorlar. Bu hafta da neredeyse tüm CHP’li belediyeler Twitter’dan LGBT yürüyüşlerine desteklerini açıkladılar. 

TBMM’de “LGBTİ hareketinin politik bir özne olduğu gerçeğinin tanınması için mücadelemizi öreceğiz” diyen HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, CHP’li eski milletvekili Melda Onur, Mahmut Tanal, terör soruşturması kapsamında tutuklanan eski HDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, Meclisi 2 milyon lira ile dolandıran Elif Doğan Türkmen, Sezgin Tanrıkulu, CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt, Şenal Sarıhan, Orhan Sarıbal, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ve daha onlarca CHP’li, LGBT’lilerin toplumda yer edebilmesi için Meclis’e sunulan önergeye imza atmışlardır.

HDP’nin seçim vaatlerinde “eşcinsel evliliğe yasal düzenleme” maddesi de yer almış, hatta seçimlerde eşcinsel adaylara yer verilmiştir. 

CHP’li Nilüfer Belediyesi ve beraberindeki birçok CHP’li de Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği’nin hazırladığı ‘LGBTİ Dostu Kentler’ protokolünü imzalamıştır. “LGBT Dostu Belediyecilik Protokolü” kapsamında da CHP-HDP’lilerin imzası yer almaktadır.

LGBT’lilerin B.k Çukurları
İstanbul’da etkin olan LGBTİ’lerin, şehrin hemen her yerinde açılmış kendilerine ait b.k çukurları bulunmaktadır. Başta Beyoğlu, Taksim ve çevresi olmak üzere Bigudi Bar, Simit Sarayı Taksim, EspressoLab Taksim, Starbucks İstiklal, Burger King Taksim,Arjin Cafe, 5. Kat Restaurant & Bar, 360 Restaurant, Teras Cafe, Kadıköy, No Name Club, Sahra Club, Clup 17, Bahriyeli Pub, Asmalıpera Pub, Depo Club, Yellow Moon, NeoBod, Yasmin Estetik, Man Wax…” gibi bar ve kulüpler, sapıkların toplandığı yerlerden birkaçı...

Başta Kaos GL Derneği olmak üzere, LGBTİ Yasaklarını Geri Çekin Platformu, Ankara Pembe Hayat LGBTİ Derneği, İstanbul LGBTİ̇ Dayanışma̧ Derneği, Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği, İsmail Beşikçi Vakfı, Feminİstanbul Platformu, Bursa Özgür Renkler Derneği, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası, TMMOB Şehir Plancıları Odası, Antalya Barosu, Eğitim-Sen İstanbul Şubeleri gibi sponsorlu ve gönüllü dernek ve vakıflar, LGBT için faaliyette bulunuyorlar. 

Bu ve benzeri dernekler LGBT’liler için hormon kullanım süreci, cinsiyet geçiş süreci, sağlık hakkına erişim, askerlik, Türkiye’ye sığınma gibi konularda danışmanlık hizmeti de veriyor.

Medyada ise Hürriyet Pazar yazarları tarafından LGBT’lileri destekleyen sanatçılarla röportaj yapılıyor, özellikle LGBT’lilere nasıl destek veya kolaylık sağlandığına dair sorular soruluyor. 

Sinema dünyasında LGBT için dev projeler yapılıyor ve desteklenmesi için film platformları canla başla çalışıyor. 

İktidar Hatasını Yeni Anladı
Hükümet tarafından LGBT’lilerin film gösterimi, sergi, forum veya toplantı gibi etkinliklerin valilikler tarafından ilan edilen kararlar ile iptal edilmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 9 Kasım 2018’de LGBTİ’yi ahlâka aykırı bir durum olarak nitelemesi, Ankara’daki tüm LGBTİ sivil toplum faaliyetlerinin “süresiz” yasaklanması, Mardin, Bursa, İzmir ve Kocaeli gibi şehirlerde etkinliklerin iptal edilmesi, Kuir Kısalar Yarışması film gösteriminin Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklanması elbette müsbet gelişmeler; fakat hem yetersiz, hem de iktidarın hadiselerin bu boyuta gelmesinin sorumlusu olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Yapılan sathî uygulamalar ve yasaklar, gençliğin zihnî olarak sapkınlığa geçmesini engelleyecek çapta değil. Bir takım müesseseler sapıklık pompalamaya devam ediyor; üstelik LGBTİ olmasa da bu sapıklığı fikrî ve zihnî olarak pompalayanlar arasında iktidara son derece yakın olanlar da var.

İ.neliğe Lüzum Yok!
İktidar, bu sapkınlığın palazlanmasına müsaade ederken, bundan önce LGBTİ’lerin yürüyüşleri İbdacılar ve muhtelif Müslüman kuruluşlar tarafından engel olunmuştu. Devlet gereken tedbiri almazsa Müslüman Anadolu halkı gerekli olanı yapacaktır. Son bir kaç senedir yaşananlar ve yapılan propaganda ile LGBTİ’nin organizasyonlarının genişliğinin artması meselenin Müslüman cemiyet tarafından çözülmesi noktasına doğru ilerlemektedir. Hükümetin ve Diyanetin acil LGBTİ mevzuunda harekete geçmesi ve son noktayı koyması gerekmektedir. Hiç bir ehemmiyetli meselede elini taşın altına koymayan Diyanet’in, LGBTİ’nin bir sapkınlık olduğunu duyurması gerekmektedir. 

Hasta adam Batı da içinde yıllarca besleyip büyüttüğü ve palazlandırdığı LGBT’nin bir sorun haline gelişini halen anlayabilmiş değil. Küçük bir taş gibi görünen ama karşılarına dev bir buzdağı olarak dönecek olan bu LGBT, Batı’nın da çöküşünü beraberinde getirecektir. 

Her türlü iletişim platformunda, her tür medya aracılığıyla ülkeye pompalanan eşcinselliğin gayet tabii ve fıtrî olduğu yalanı, zaten kafası allak bullak olan gençlerin dimağını dumura uğratmakta, milli değerlerine karşı soğuklaştırmaktadır. Ülkemizde sayısı Avrupa’ya göre çok az olan bu sapkınların sanki çoklarmış gibi reklamlarının yapılması, bu sapkınlığı normalleştirip milli ve manevi bağları yok etmekten başka bir gayesi yoktur. Dünyayı avucunun içinde tutmaya kararlı “gavur”un hedefi de budur zaten. Hülasa ülkemizin İslâmî bir düzene geçmesi zarureti artık bir milli güvenlik meselesidir: Batı’dan gelen çok boyutlu saldırıyı püskürtmenin yolu budur.


Baran Dergisi 651. Sayı