Dünyada konuşulabilecek birçok hadise yaşanıyor; fakat ben Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro’ya karşı gerçekleştirilen suikast teşebbüsünden bahsetmek istiyorum. 

Suikast teşebbüsünün gerçekleştirildiği andan itibaren medya tarafından bunun bir suikast teşebbüsü olmadığı yönünde manipülasyonlar yapıldı. Oysaki, bomba yüklü bir insansız hava aracı ile Maduro’ya suikast girişiminde bulunuldu, aracın havada imha edilmesi sırasında yedi asker yaralandı. Açık ve net bir şekilde saldırı gerçekleştirildi ve askerler bu saldırının kurbanı oldu. 

Başkan Maduro, medyanın yapmış olduğu bu manipülasyonu kullanmayı denedi. Çünkü medyada yapılan yorumların büyük kısmı yalanlara dayalıydı. Bu da Venezüella’nın şu anki siyasî durumundan kaynaklanıyor. Global medyadaki hemen hemen hiç kimse bir insanın ideolojik bağlılığını anlayamaz, dolayısıyla aptalca yorumlar yapar. ABD’den İspanya ve tabiî ki Kolombiya’ya kadar medya faaliyetleri Venezüella’nın aleyhine yürütülüyor ve Venezüella’nın da etkili bir medyası yok. 

Elbette insanlar, ülkenin içinde bulunmuş olduğu sıkıntılar ve bu sıkıntılara sebep olan yanlış kararlarından dolayı idarecilere öfkeliler; fakat bunun yanı sıra dışarıdan ülkelerine karşı girişilen sabotaj faaliyetlerine de kızgınlar. Çünkü Venezüella dünyanın en zengin ülkelerinden biriydi. Şimdi ise Venezüella terörizmin farklı bir boyutuyla karşı karşıya. Venezüella’ya karşı sergilenen tutum, dolaylı yoldan halkı hedef alan, Venezüella devrimini hedef alan bir terör saldırısıdır. Bu saldırı suikast teşebbüsü ile fiili plâna dökülmüştür. Tabiî bu tür terör saldırıları, Başkan Maduro ve onun Bolivaryan yoldaşları için kullanılabilir argümanlar da sunuyor. Bu, Venezüella’yı eski zengin günlerine döndürmek için çalışanları daha da hırslandırıyor ve Venezüella halkının durumunu düzeltmek için önlemler almaya sevk ediyor. Venezüella halkı sosyal açıdan acı çekiyor, enflasyon halkı yoruyor. Elbette bu durumdan hiç birimiz memnun değiliz. 

Maduro, kendisine gerçekleştirilen saldırı sonrasında Kolombiya eski Devlet Başkanı Santos’u suçladı. Kolombiya devleti ise buna karşı çıktı. Yaşananlar neticesinde manipülasyonlar yoğunlaştı. Saldırıyı Santos’un tertiplemiş olduğu kesinlik kazanmasa da Kolombiya’nın Venezüella’ya karşı tutumu göz önünde bulundurulduğunda böyle bir iddianın ortaya atılması normal. Ayrıca özellikle Santos ismi telaffuz edildi. Bu taktik bir hamleydi ve taktik olarak da Santos iddiası akıllıca. Çünkü Santos, Bolivaryan devrimine karşı safta bulunuyor. Dünyanın en eski Komünist gerilla organizasyonuna karşı savaşmış birisi.
 
Kolombiya’da idare hainler ve Amerikan ajanları tarafından ele geçirilmiş durumda. Santos bir ajan değil, Kolombiya’nın önemli muhafazakâr ailelerinden birisine mensup, vatansever biridir. Eski devlet başkanlarından hain olanlar var, fakat Santos değil. Buna rağmen devrimcilerden nefret eder. Bu sebeple ABD tarafından desteklenmiştir. Onun mensup olduğu aileden Simon Bolivar’a ihanet edenler olmuştur, yine bu aile tarafından Venezüella devriminin önemli isimlerine suikast girişimlerinde bulunulmuştur. Bolivar’ın hayali büyük Kolombiya idi; Büyük Kolombiya, Venezüella, Ekvador, Kolombiya ve Panama’yı kapsar. Bu bölgeler, İspanya’nın kolonyalist işgalinden kurtarıldıktan sonra devrim sekteye uğratılmıştır. 

Santos bir hain olmamasına rağmen geçmişte Kolombiya idaresini elinde bulunduran karanlık, vatansever olmayan, şaibeli insanlarla yakın ilişkileri oldu. Venezüella karşısında takındığı tavırda Santos’un bu geçmişinin tesiri var. Maduro, yeni Kolombiya devlet başkanı yerine Santos’a yüklenerek, bir sağcı olan Santos’un Venezüella’daki sağcılarla bağlantılı bir şekilde kendisine suikast tertiblendiğini söylüyor. Böylece muhalefetin içerideki baskısını da azaltmayı ve iktidarda kalabilmeyi hedefliyor. Üzerinde çok büyük bir baskı var, birçok problemle boğuşuyor. Elbette hükümetin üst kademesinde de bozulma ve çürüme hâkim, bu da halkın durumunun daha da kötüye gitmesinin sebeblerinden.

Haberleri internetten takip ediyorum. Medyada yapılan manipülasyon bariz bir şekilde belli oluyor. Dünyanın her yeri ile alâkalı manipülatif haberleri fark ediyorum ve çoğu hakkında sağlıklı bilgiye ulaşamıyorum. Baran en güvenilir haber kaynağım, çünkü sistemin bir parçası değil. Umuyorum Türkiye, NATO’dan ayrılıp tam bağımsız bir devlet konumuna gelecek ve Türkiye’deki tüm basın yayın organları da onla beraber özgürlüğüne kavuşacak. 
 
Allahu Ekber!
13.08.2018


Baran Dergisi 605. Sayı