Carlos’a Bir Müebbet Daha
Gönüldaşımız Çakal Carlos (Salim Muhammed), 1974 yılında Fransa’nın başkenti Paris’te gerçekleştirilen bir saldırıdan sorumlu tutularak yargılandığı davada ömür boyu hapse mahkûm edilmişti. Mevzu bahis saldırıda 2 kişi ölmüş, 34 kişi yaralanmıştı. Emperyalist kuklası mahkeme, Mart 2017’de dört hafta süren duruşmalar sonucunda, soruşturmadaki tüm unsurların saldırının sorumlusu olarak Gönüldaşımız Carlos’u gösterdiğine kanaat getirmiş ve kendisini müebbet hapis cezasıyla cezalandırma kararı vermişti. Davanın temyiz duruşması bu hafta yapıldı. Yapılan duruşmada verilen müebbet hapis cezası onandı. Gönüldaşımızın gazası mübarek olsun!



İnsan Hakları Gaspçısı Fransa
Fransa’da yasal olarak bir temyiz hakkı daha olmasına mukabil yapılan yargılamaların tiyatro mesabesinde olduğu ve kararların çoktan verilmiş olduğu malûm. Dolayısıyla Carlos hakkındaki üçüncü müebbet hapis cezası kararı da onanmış oldu diyebiliriz.

Gönüldaşımız, hukuksuz bir şekilde Fransa’da cezaevinde tutuluyor. Ülkesi Venezüella’ya iade talebine karşılık alamıyor. Hâli hazırda devam eden bir mahkemesi kalmayan Carlos’un Venezüella’ya iade edilmesi gerekiyor; fakat Fransız mahkemeleri iadenin gerçekleşmesini engellemek için Carlos’un üzerine yeni suçlar atıp, sözde eylemlerle yargılanmasına devam edilmesi için çaba sarfediyor. Gelecek süreçte Carlos hakkında yeni mahkeme haberleri duyabiliriz. “İnsan hakları” deyince mangalda kül bırakmayan Fransa alenî bir hak ihlâline imza atıyor.



“Fransa, Carlos’a İşkence Yapıyor!”
Geçtiğimiz hafta Paris’te görülen duruşmayı Carlos’un avukatı Güven Yılmaz’a sorduk. Yılmaz, son mahkemedeki intibalarını şu şekilde aktardı:
“Carlos’un 14 Mart Çarşamba günündeki duruşmasında savcıyla görüşme yapılacaktı. Biz avukatları olarak, müvekkilimizle sarılırız, tokalaşırız. Bundan önceki mahkemelerde böyleydi, Carlos ile tokalaşır, hâlini hatırını sorardık. Ancak bu sefer buna engel olmaya çalıştılar. Birtakım problemler oldu, bağrıştık çağırıştık ve Carlos’la sarılıp kucaklaşabildik. Sonra Carlos bize maruz kaldığı muameleleri anlattı. Cezaevinde, mahkemede, nezarethanede kısacası her yerde kötü muamele görüyor. Carlos bileklerindeki yaraları gösterdi, kelepçeleri aşırı derecede sıkılmış. Anladığımız kadarıyla Carlos’a her zamankinden çok fazla sert bir tavır sergiliyorlar. Neyse, sonra savcı mütalaasını verdi. Mütalaasından sonra, normal şartlarda duruşma salonunun arkasında Carlos ile birebir görüşüyorduk; buna da izin vermediler. Carlos da “nasıl izin vermezsiniz” diye bağırmaya başladı. Savcı çekip gitti mahkeme salonundan.”


“Mahkemeyi Protesto Etti”
Fransız mahkemesi tarafından gösterilen tavrın sebebini sorduğumuzda ise Yılmaz şu cevabı verdi:
“Böyle davranmalarının sebebini ben de bilmiyorum. Biz zaten kararın ne yönde olacağını biliyorduk! Mahkemeden düzgün bir karar çıkacağına dair umudumuz yoktu. Neticede Carlos mahkemeyi bir fırsat bilip, propaganda vasıtası olarak kullanıyor. Buna engel olmak için, daha sert tavır sergilemiş olabilirler. Carlos da bu durumu 15 Mart Perşembe gününki duruşmaya gelmeyerek protesto etti. Fransız avukatları savunmalarını verdi. Savunmalar verildikten sonra, 16 Mart Cuma günü Carlos’un prosedür gereği konuşması gerekiyordu. Mahkeme Perşembe akşamı kararını verdi. Carlos’un protestosu mahkemenin işine geldi. Çarşambadan sonra Carlos’un sağlık durumuna dair bir şey öğrenemedik.”



Carlos: “Yaşayan Şehidim!”
Carlos’un ilerleyen yaşına rağmen dimdik durduğunu belirten Yılmaz, “Cuma günü ziyarete gittik. Carlos yine ona gösterilen muameleyi anlattı. Bilek seviyesine kadar ulaşan suyla dolu bir nezarethanede tutmuşlar Carlos’u. Önce on saat, sonra beş saat tutmuşlar Carlos’u öyle bir yerde. Carlos’a en kalabalık destek verenler olarak ön plânda biz vardık. Bir iki Filistinli genç de Carlos’un duruşmasını takib etti. Rusya’dan İgor Molotov gelmişti. Macar asıllı bir yazar vardı. Mahkeme özellikle küçük bir salonda yapıldı. Bunu tasarlamışlar. Asıl yoğunluk perşembe ve cuma günü olurdu. Nedense duruşma salonu her geçen sene, biraz daha küçülüyor. Eskiden 50-100 kişilik duruşma salonu hazırlanırdı, şimdi 10-15 kişilik duruşma salonu hazırlanıyor. Bunların hepsi şuurlu yapılmış şeyler. Netice itibariyle Carlos tutsak, ‘ben dimdik ayaktayım ve yaşayan şehidim’ diyor. Carlos fizikî olarak eskiye nazaran düşüş yaşıyor. Fakat yetmiş yaşında olmasına rağmen ruhen dimdik ayakta ve müthiş bir direniş sergiliyor.” dedi.



Haber: Faruk Hanedar