Noel Baba Operasyonları muvacehesinde 33 İBDA tutsağının kaldığı Bandırma Özel Tip Cezaevine 5-7 Ocak 2000 tarihinde Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün talimatıyla Jandarma tarafından düzenlenen operasyon neticesinde bir İBDA’cı şehid olurken, bir kısmı ağır 15 İBDA’cı ağır yaralanmış, koğuşlar yakılıp yıkılmış ve İBDA tutsakları F Tipi (hücre) cezaevlerine zorla nakledilmiştir.
Aralarında kamuoyunca bilinen Yakup Köse’nin de bulunduğu bu tutsaklar, 28 Şubat’ın gölgesi altındaki yargı tarafından ağır cezalara çarptırılmış idi.  Jandarma’nın kapıları kırarak, gaz ve yangın bombaları atarak, 3 gün uğraşarak girdiği koğuşlarda olan tahribatı ve tutsakların nefsi müdafalarını isyan diye göstererek tutulan tutanaklar sonucunda Bandırma 2. Asliye Ceza Mahkemesi 32 sanığa 6,5 yıldan 11,5 yıl arası değişen toplam 228 yıl ceza verdi. 1 kişi 11,5 yıl, 2 kişi 10,5 yıl, 2 kişi 7 yıl 8 ay ve 27 kişi ise 6 yıl 8’er ay ceza aldılar.
Şimdi bu ceza 13 yıl üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinde karara bağlanmak üzere. 27.11.2013 tarihli duruşmaya Baran dergisinin yayın kurulu üyesi Kâzım Albayrak, cezası on yıl üzeri olduğu için mürafaalı (temyiz mahkemesinde yüzleşip yargılanma) olarak katıldı. Kâzım Albayrak avukatı Halil Kılıç savunmasında, eksik soruşturma yapıldığını, cezaevine baskının isyan diye sunulduğunu, askerin tahribatının sanıklara yıkıldığını, sanıkların lehine olan hiçbir delilin araştırılmadığını, eski ve yeni kanunların bile lehe değil mahkumların aleyhinde yorumlandığını ve esasında davanın zaman aşımına girdiğini söyledi.
Mahkumlardan Mehmet Fırat avukatı Okan Kadir Bektaşoğlu ise şunları söyledi: “Metris isyanı yeniden yargılanıyor. Okan İşgör adlı Ergenekon sanığı ajanın verdiği ifadeler sebebiyle dava iade-i muhakeme oldu. Bandırma Cezaevi İsyan davasında tutulan tutanaklarda, aynı sicil numaralı asker, hem cezaevinde hem hastanede olan tutanağa imza atmış. Mahkumlara karşı kolluğun kullandığı orantısız güç mevzu bahis. Kararın bozulmasını talep ediyorum”.
Kâzım Albayrak avukatı Halil Kılıç ise “uygulamada birlik” ilkesine dikkat çekerek, Tufan Operasyonu davasının zamanaşımına uğradığını, Metris davasının ise isyandan 1 yıl 8 ay ve cezaevinde tahribattan 1 yıl 8 ay cezalar verildiğini ve sonra ise infazların durdurulup yeniden muhakeme kararı verildiğini, Bandırma isyanında ise 6,5 yıldan 11,5 yıla kadar cezalar verilerek hemen hemen aynı davalarda “uygulamada birlik” ilkesinin çiğnendiğini belirtti. İlk derece mahkemesinin atılı suçların ispatına bakmaksızın üst sınırdan ve nitelikli haliyle ceza verip zamanaşımının da dışında kalmasını temin ettiğini beyan etmiştir. Keyfine göre hukukun bir ispatı halinde…
Şehidimiz Hasan Meriç hakkında bir paragraf açmalıyız. Esir tutulan mahkumlara Jandarmanın ağır silahlarla ve bir Ramazan ayının son gününde saldırdığı olayda Hasan Meriç, Jandarma binbaşısı Rıfat Aksu’nun G-3 silahından çıkan kurşunla göğsünden vurulmuş ve kurşun sırtından çıkmış, Hasan Meriç’in cansız bedeni maltaya düşmüştü. Şehidimizin aziz na’şı ölümünden sonrada işkenceye maruz kalmıştır. Şöyle ki: Asker Hasan Meriç’in cesedini tekmeleyerek götürmüştür ve sonrada infazlarını ört bas etmek ve otopsi raporunu istedikleri gibi yazdırmak için, göğsünden girip sırtından çıkan kurşun deliğine önden ve arkadan şiş sokarak, cezaevinde şişlendi, diye Bursa Adli Tıp’da otopsi raporu düzenlenmiştir. Halbuki şehidimiz Hasan Meriç’in ilk getirildiği Bandırma Devlet Hastanesinin  “Ölü Muayene” Raporu’nda kurşunla vurulduğu tesbit edilmişti. Hasan Meriç gönüldaşımızın cesedine reva görülen bu zulümden sonra cenazesi de polisin baskısıyla kimseye haber verilmeden alelusul Konya’da defnedilmiştir. Hasan Meriç’in Kumandana bağlı temiz bir Müslüman olduğuna tüm İBDACI gazileri şahittir. Allah şefaatini ve bereketini bizlere nasip etsin.
Hasan Meriç’in cezaevinde asker kurşunuyla vurulup öldürülmesi hakkında geç de olsa (25,08,2011) İstanbul’dan suç duyurusunda bulunulmuş, şikayet dilekçesi Bandırma Adliyesine intikal etmiş ve ilgilenenlerin ve kamuoyunun takibini beklemektedir. Şu hususu da belirtelim: Şehidlerimizin sevgisini ve intikam duygusunu davaya inancımız gereği taşıyalım ki, kurtuluşumuzun umudu olsun. Gazetecilik yaparak olayı kamuoyuna duyururken, inançlı bir gazeteci olarak bu notu da düşmeyi zarurî gördük. Yoksa medyadaki mamacı tiplerden farkımız kalmaz.    
28 Şubat’ın ve askeri vesayetin ağırlığını hissettiği o demlerde, 6 Ocak 2000 Perşembe günü sabah cezaevinde Balıkesir Valisi, Emniyet Müdürü ve şu an Balyoz hükümlüsü olan Balıkesir Garnizon Komutanı Tuğgeneral Korcan Polatsü bir toplantı tertib ederler… Zaten fiili yetki elinde olan Korcan Polatsü cezaevlerindeki koğuşlara silahlı operasyon düzenler. Ramazanın son gününde Müslüman tutsaklara yapılan bu operasyonla kaotik bir ortam oluşturmak ve gelecekteki darbe planlarına zemin hazırlanmaktaydı. Bunun neticesinde jandarma koğuşlara silahlı baskın düzenlemiş ve Hasan Meriç adlı Müslüman tutsak şehid edilirken, 15’e yakın Müslüman tutsak kimisi ağır olmak üzere yaralanmıştır.
Bandırma Cezaevi operasyonunda (7 Ocak 2000) görevdekilerin listesini yayınlıyoruz:
Adalet Bakanı: Hikmet Sami Türk
Cezaevleri Genel Müdürü: Ali Suat Ertosun
Jandarma Genel Komutanı: Aytaç Yalman
Balıkesir Valisi: Alaattin Yüksel
Balıkesir Emniyet Müdürü: İhsan Yılmaztürk
Balıkesir Garnizon Komutanı: Tuğgeneral Korcan Pulatsü (Şuan Balyoz hükümlüsü)
Balıkesir İl Jandarma Alay Komutanı: Halil İbrahim Baysal
Operasyon Binbaşısı: Rıfat Aksu
Bandırma Özel Tip Cezaevi Müdürü: Fazlı Bozer