Bu seçimlerle, yeni sisteme geçişle ilgili tercihlerin ortaya koyulduğu daha önceki seçim arasında çok büyük bir fark yok. “Cumhur İttifakı” zaten halktan onay aldığı sistem üzerinden gidiyor. Muhalefet dün de karşı olduğu, aslında AK Parti’nin dizayn ettiği işlere bugün de karşı. Kavga şuradan yürüyor: “Değişelim mi, yenilenelim mi? Dünya rekabetine katılalım mı, manevra kabiliyeti yüksek hızlı bir devlet olalım mı” sorusunu soranlar bir tarafta; diğer tarafta 1970-80’lerden kalma kökleri bir asra uzayan köhne korkularla “rahatsız etmeyelim Batı’yı, boşuna rakip olmayalım, bunlar bizim başımıza bela olurlar” falan diyen adamlar var. Neden kendimiz üretelim İHA’ları, SİHA’ları diyorlar. Bizi bu adamlar yaşatmaz” diye korkuyorlar. Bunların yüz yıllık korkuları var. Bunlar böyle büyütülmüşler. Türkiye’de böyle bir nesil var. “Biz muhtacız” diyen... Korkutularak büyütüldükleri için korkak davranıyorlar. Korkaklarla, sistem değişikliğini, güçlenmeyi, büyümeyi isteyenlerin seçimi var. 40’lı yılların mı, önümüzdeki asrın mı ülkesi olacağız? Bunun seçimi yapılacak. Benim insanım şu rakama, bu istatistiğe bakmıyor. Ama şunu biliyor; “hadi şey yapın” demeyi. Bu “şey” dediği kelime ne biliyor musunuz? Bu ülkenin bütün meseleleri... “Halk bilmez, cahildir” kafası yanlış kafadır.

“Bu Saatten Sonra Millet Devlettir”

Meselenin ikinci boyutu da, bize oy vermeyi yanlış tarif ettiler. Dediler ki, “oy vermek cezalandırmaktır. İktidar veya muhalefetin kulağını çekmektir” vs. Bu yanlış bir tarifti. Bu sinsice hazırlanmış bir tuzaktı. Diğer kritik tarif ise şuydu; “devlet başka bir şey hükümet başka…” Şöyle diyorlardı: “Hükümetlerden hangisine verirsen ver sen bilirsin ama devlet biziz.” Yani bazen ordu içinden, sermaye içinden, son tahlilde FETÖ ve diğerleri… Ama kendi aralarında rekabet vardı sadece, düşmanlık filan yoktu. Sonra da temizlemeye çalışıyoruz hikâyesi… Bu anlaşıldı. Bunların hiçbirine zamanında birbirleriyle çatıştı, sataştı diye temiz gözle bakamayız. “Ehveni şer” olmayacak bu sefer. Rakip vesayetçiler kendi aralarında kavga ediyor, bana ne!
Şimdi ben de diyorum ki, şu iki şeyi değiştirmek için seçim yapıyoruz; bir, “kardeşim, bu saatten sonra millet devlettir. Devlet, millet kime oy veriyorsa ona emanet, odur. İki, oy vermek mesaj vermek, kulak çekmek, ceza vermek filan değildir. Oy vermek devlet kurmaktır. Ben evladıma ev, araba, arsa yerine devlet bırakmak istiyorum” dediğim için devlete oy vereceğim.


Baran Dergisi 596. Sayı