Kayseri'nin Ağırnas köyünde 1490'da doğan Sinan, Yavuz Sultan Selim'in hükümdarlığı döneminde devşirme olarak İstanbul'a getirildi.

Yavuz'un Mısır seferine katılarak mimari çevreyi tanıma imkanı bulan Sinan, Selçuklu ve Safevi dönemi yapıları kadar antik yapıları da inceleyerek, mimari-şehir ilişkileri konusunda zengin bir birikim kazandı.

Kanuni Sultan Süleyman döneminde ise yeniçeri olan Sinan, padişahın 1521 Belgrad ve 1522 Rodos seferlerine katıldıktan sonra başarılarıyla hızla yükseldi.

1534'te Irakeyn seferi sırasında Lütfi Paşa'nın emriyle Tatvan'da üç kadırga yaptı ve bu gemileri top, tüfek gibi silahlarla donatıp idaresini üstlenerek Safevi birliklerinin durumu hakkında bilgi topladı.

Birçok seferde padişahın yakınında bulunup hizmet eden, çeşitli rütbeler alan Sinan'ın asıl amacı ise mimarlıktı.

Lütfi Paşa'nın görevlendirmesiyle 1538'de Karaboğdan (Moldova) seferinde Prut nehri üzerine 13 günde yaptığı köprü Kanuni Sultan Süleyman'ın takdirini kazandı ve Sinan, baş mimarlığa yükseldi. Sinan böylece askerlikten ayrılarak kendisini büyük eserler vereceği mimarlığa adadı.

Sinan, baş mimarlık görevini Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim ve III. Murat zamanında 49 yıl süreyle yaptı.

Ömrünün son dönemine kadar büyük bir aşkla çalışmayı sürdüren Mimar Sinan, 1588'de İstanbul'da vefat etti ve Süleymaniye Külliyesi'nin bir köşesindeki mütevazi türbesinde toprağa verildi.

Mimar Sinan, yarım asırlık mimarlık serüveninde irili ufaklı yüzlerce yapıyı tasarlayıp inşa ve tamir etti. Sinan, yaşamı boyunca 82 cami, 52 mescit, 55 medrese, 7 darülkurra, 20 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa, 6 su yolu, 10 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 de hamam olmak üzere 350'den fazla yapıta imza attı.

En çok göze çarpan eserleri camiler ve külliyeler olsa da Mimar Sinan, köprü ve su kemeri gibi farklı alanlarda da çok önemli eserler ortaya koydu.

Mimar Sinan, devrinin sanat dallarının birçoğu ile yakından ilgilendi. Eserleri 16. yüzyıl Osmanlı çini, hat, oymacılık ve tezyinat sanatlarını da bünyesinde barındırıyor.

İmparatorluğun birçok köşesinde eserler veren Mimar Sinan, mesleğinde katettiği aşamaları üç büyük eseriyle tanımladı. Mimar Sinan 1548'de tamamladığı Şehzade Camisi'ni, "çıraklık eseri', 1557'de tamamladığı Süleymaniye'yi 'kalfalık eseri', 1575'te ibadete açılan Selimiye'yi ise 'ustalık eseri' olarak niteledi.

Çıraklık eseri Şehzade Camii

Kanuni Sultan Süleyman'ın, Saruhan Sancak Beyi iken 22 yaşında ölen oğlu Mehmet adına yaptırdığı Şehzade Camisi, 1543-1548 yılları arasında adını verdiği semtte inşa edildi.

Mimar Sinan yaptığı ilk büyük sultan camisi olan ve "çıraklık eserim" dediği Şehzade Camisi'nde, yarım kubbe sorununu ilk kez ele aldı.

İlk çift eksenli ve simetrik yapı olma özelliğini taşıyan kare planlı caminin üzeri, yarım küre biçiminde büyük bir kubbe ile çevresinde 4 yarım kubbeyle örtülerek inşa edildi. Bütün kubbelerin, 4 büyük fil ayağı üzerine oturduğu camide de Mimar Sinan'ın diğer eserlerinde görülen sadelik ve tezyinat göze çarpar.

Şehzade Camisi'nin büyük dış avlusu altı kapılı inşa edilirken, cümle kapısı duvarının iki yanındaki ikişer şerefeli çift minaresi, yapının en dikkati çeken bölümleri arasında yer alıyor. Külliye olarak inşa edilen camide ayrıca imaret, medrese, tabhane ve türbeler bulunuyor.

Kalfalık eseri Süleymaniye

Osmanlı mimarisinin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen Süleymaniye Külliyesi, birçok deprem yaşamasına karşın önemli bir hasar almadan ayakta kalmayı başardı.

Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1551-1557 yılları arasında Mimar Sinan'a yaptırılan Süleymaniye Camisi'nin yüksekliği 53 metre, 27,5 metre çapında olan büyük kubbesi, tıpkı Ayasofya'da olduğu gibi yarım kubbe ile desteklendi.

Caminin avlusunun dört köşe noktasında yer alan birbirinden farklı boyutlardaki minarelerden avlunun kuzey bölümünde yer alanları, ikişer şerefeli ve 56 metre boyunda inşa edildi.

Camiye bitişik olan 76 metre yüksekliğindeki diğer iki minare ise üçer şerefeli yapıldı. Caminin ana kubbe kasnağında Mimar Sinan'ın hesaplarına göre iyi bir aydınlatma sağlamak amacıyla 32 pencere açıldı.

Mimar Sinan, cami içindeki yağ lambalarından çıkan isleri bir bölgeye toplayacak hava akımını hesaplayarak, isleri, caminin ana giriş kapısının üzerinde bir odaya topladı. Bu isler, caminin içerisini çevreleyen tezyinat işlemeleri ve hattatların kullanması için mürekkep yapımında kullanıldı.

Cami avlusunun çevresinde toplamda 28 revak bulunurken, dikdörtgen bir şema üzerinde kurulan bu avlunun tam ortasında caminin şadırvanı yer alıyor.

Külliye, cami, Rabi Medresesi, Salis Medresesi, Evvel Medresesi, Sani Medresesi, Tıp Medresesi, Kanuni Sultan Süleyman Türbesi, Hürrem Sultan Türbesi, türbedar odası, darüşşifa, darüzziyafe, Darülhadis Medresesi, tabhane, Mimar Sinan Türbesi ve hamam olmak üzere 15 bölümden oluşuyor.

Ustalık eseri Selimiye Camii

Mimar Sinan'ın "ustalık eserim" dediği Edirne'deki Selimiye Camisi, sadece Türk-Osmanlı sanatının değil dünya mimarlık tarihinin de baş eserlerinden kabul ediliyor.

Sultan 2. Selim tarafından yaptırılan 4 minareli eser, kurulduğu yerin seçimiyle Mimar Sinan'ın usta bir şehircilik uzmanı olduğunu da gösteriyor.

Kesme taştan yapılan cami iç bölümüyle 1620 metrekare, avlusuyla birlikte 2475 metrekarelik alana inşa edildi. Yerden yüksekliği 43,28 metre olan kubbe, 31,30 metre çapıyla dikkati çekiyor.

Ayasofya'dan daha büyük olan kubbesi, 6 metre genişliğindeki kemerlerle birbirine bağlanan 8 büyük filpayeye oturuyor. Köşelerde dört, mihrap yerinde bir yarım kubbe merkezi kubbeyi destekliyor.

Mimari özelliklerinin erişilmezliği yanında taş, mermer, çini, ahşap, sedef gibi süsleme özellikleriyle de son derece önemli olan Selimiye Camisi, mihrap ve minber mermer işçiliğinin şaheserleri arasında bulunuyor.

Osmanlı ve dünya sanatında ayrı bir yeri olan sır altı tekniğiyle İznik'te yapılan çini süslemeleri, 16. yüzyıl çiniciliğinin en güzel örnekleri olarak kabul ediliyor.

Atik Valide Külliyesi

Mimar Sinan'ın yaptığı önemli külliyelerden birisi de Üsküdar'da inşa ettiği Atik Valide Külliyesidir. Üsküdar'a hâkim olan Toptaşı sırtlarına inşa edilen cami Sultan 2. Selim'in eşi, 3. Murat'ın ise annesi Nurbanu Valide Sultan tarafından yaptırıldı. Camii, medrese, tekke, darüşşifa, darulhadis, darulkurra, sıbyan mektebi ve imaretten oluşan tesis, Mimar Sinan'ın inşa ettiği tam teşekküllü ve tek parça kalabilmiş son külliye olarak kabul ediliyor.