Ha İstanbul'un muhteşem mimarisini bu hâle getirmişsiniz ha Mimar Sinan'ın, Fatih Sultan Mehmed Han Hz.lerinin kabrini parçalayıp dağıtmışsınız. Arada hiçbir fark yoktur.

Viyana sokaklarını, Londra caddelerini inceleyiniz kendi tarihlerinin mimarisine bu kadar ihanet etmemişlerdir.

Merhum Mimar Turgut Cansever'in ifadesiyle;

"Şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz, ihmal ettiğiniz nesil imar ettiğiniz şehri tahrip eder."

İhya ve imar; kuşun iki kanadı gibidir. Biri olmadan diğeriyle göğe (nesiller ötesine) yükselemezsiniz.

Mimari; hâkim olunan düşünce ve ruhun taşlarla bezenmiş halidir. İstanbul'a bakınca ne görüyorsunuz? Tek kelimeyle; ihanet.

Ruhları pörsümemiş ve kokuşmuş olmasa bu ihaneti yapabilirler mi?

Ruhlarındaki manayı, maddeye yapılan ihanetle gösteriyorlar...

Çarpık kentleşme dediğimiz şey nedir? Binaların üst üste istiflenmesidir. Bozuk paraların gelişi güzel dağılması gibidir çarpık kentleşme. Ağaçların ve kuşların olmadığı şehirler… Arabaların korna sesleri, fabrikalardan çıkan zehirli gazlar, adım başı inşaatlar… Artık bunların sesleri var. Hal böyleyken çocuklar nerede oyun oynayacak? Ruhi bunalımlar, cinnet, kavga, cinayet, hırs, kin... Başka bir şey çıkar mı bu şehirlerden ve yapılardan? Bunlar yapı değil, mezar.  Nefes alacak tek yer var mı?

Bir toplumun mimarîsine bakarak ekonomik, sosyolojik ve psikolojik durumları hakkında nokta atışı tespitler yapabilirsiniz. Keyfiyet bakımından günümüzde mimarisi eksik, netice itibariyle sonu cinnet.

Çarpık kentleşmenin günümüzdeki en önemli sebeplerinden biri rantçılık. Nasıl mı? Aynı anda hem imar barışı, hem de kentsel dönüşüm varsa orada rant vardır. Kaçak binalar, şehir planlamasına aykırı yerleşim yerleri kentsel dönüşüm ile tespit edilip yıkılması gerekirken imar barışıyla kaçak binalara ruhsat verildi.

Görüş: Hasan Hüseyin Akdağ