93 harbi zamanında Kırım’dan öz yurduna göçmek zorunda kalıp İstanbul’a yerleşmiş, sonrasında Devlet-i Aliyye’nin yıkılışına, cumhuriyetin kuruluşuna ve yaşanan değişim sürecine şahitlik etmiş, ve üzerinde her daim aynı, üzerine toz bile konmayan, uzun siyah pardösü giyen hanım teyze... Bugün merhum olan bu hanım teyzemiz, eve geliş ve gidişlerinde, kendisini tarif ederken bahsettiğimiz o siyah pardösüyü her giydiğinde ve her çıkarttığında ağzında aynı beddua, “gavur mendebur, çarşafı yasak etti!”

Bugünün teyze adamlarının ortalık süt limanken bile imanlarını önlerine atılacak üç beş kemik ile tarttığı bir zamanda değil de terazinin diğer kefesinde canın tartıldığı kana susamış tek parti rejiminde dilini tutmayan erkek teyze... Allah sana rahmet etsin, merhametiyle muamele etsin.

Kurtuluş Günü Rezaletleri

Balıkesir'in Edremit ilçesinin düşman işgalinden kurtuluşunun 99'uncu yıl dönümü dolayısıyla CHP'li Edremit Belediyesi tarafından tören düzenlendi. Gösterilere yer verilen kutlama programında canlandırılan müsamereler ise tek kelimeyle iğrençti.

28 Şubat sürecinde İslâm düşmanlarının derneği olarak ön plana çıkan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin (ÇYDD) törende, belediyenin izni dahilinde sergilediği kurtuluş müsameresinde İslâm’a karşı olan düşmanlık adeta kusuldu.

Üzeri siyah çarşafla kapatılan bir genç kızın zincirle bağlanması ve ardından ortalıkta hoplayıp zıplayan “efe”lerin zinciri çözüp, örtüyü açıp, kadının İslâm’dan arındırılıp, mutlak mânâda hayvanlaştırılmasıyla tamamlanan temsile, vatandaşlar tepki gösterdi.

Bu törenin bir benzeri Bigadiç’te de sergilendi. Ortaya çıkan görüntülerde AKP’li Bigadiç Belediye Başkanı İsmail Avcu’nun zincire vurulmuş çarşaflı kadın önünde kürsüye çıkıp konuşma yaptığı görüldü.

Bu Balıkesir Kimden Kurtuldu?

“Balıkesir’e giren Yunan işgal kuvvetleri, halkın dinî duygularını fazlasıyla rencide eden bir tutum sergilemişlerdi. Silah arama bahanesiyle sık sık evlerine baskın yaptıkları Müslümanları rahatsız edip ırza tecavüzde bulunmuşlardı. Manevi yönden de baskılarını arttıran Yunanlar, Bandırma’da hükûmet binasıyla diğer resmî dairelerdeki Osmanlı bayraklarının yerine Yunan bayrakları asarak halkın bam teline dokunmuşlardı. Balıkesir’e bağlı Giresun’daki (Savaştepe) işgal kuvvetleri kumandanı da nahiye müdüründen halkın Yunan işgalinden memnuniyet duyduğuna dair mazbatalar düzenlemesini isteyerek içte ve dışta işgallerini aklayacak, aldatıcı yönlendirmeler yapmaya çalışmıştı. Yunanların her türlü faaliyetine rağmen bölge halkı gerek tertiplediği kongreler ve gerek silahlı mücadelesiyle 6 Eylül 1922 tarihinde Balıkesir’in düşman işgalinden kurtarılmasına çok büyük katkı sağlamıştır. Eşraf ve önde gelenler; Balıkesir merkez, Bandırma, Gönen ile diğer bağlı kazalarda “Cemâat-i İslâmiyye ve Cemiyet-i Milliyye Redd-i İlhâk” ve muhtelif adlarda müdafaa heyetleri teşkil etmişlerdir. Bunlar arasında bazı siyasi fırka mensupları olduğu gibi hiçbir fırkaya bağlı olmayanlar da mevcuttu. Aralarındaki her türlü anlaşmazlığa rağmen aslında çok farklı görüşe sahip bu insanları ortak düşmana karşı “vücûd-ı milliye” şeklinde bir araya getiren en temel sebep, “milletin hayat ve mukaddesatını” koruyup kurtarmaktı. Söz konusu hareketin mahiyetinin, İttihatçılık veya Bolşeviklik emellerinin gerçekleştirilmesi gibi maksatlar taşımadığı; meselenin “müdâfaa-i memleket” olduğu, belgede bilhassa vurgulanmıştı. İşgalden kısa bir müddet sonra 26-30 Temmuz 1919 tarihleri arasında toplanan Balıkesir Kongresi’nde de bölgedeki direnişin idaresi ve nasıl finanse edileceğine dair detaylı bir yol haritası çizilmişti. Bu bağlamda Balıkesir’in Yunanlara karşı verdiği mücadeleyi, olayların henüz sıcak olduğu 29 Haziran 1922 tarihli Sebîlürreşâd gazetesinde yer alan “... Eğer (Karesi) yıldızı doğmamış olsaydı maazallah bugün ne Anadolu kurtulacak, ne de (İstiklâl) ümîdleri kalacaktı. Anadolu’ya on dört ay bekçilik eden Karesi ve havalisinin millî tarihimizde işgal ettiği mevki cidden büyük, cidden ulvî ve mukaddesdir” ifadeleri isabetli ve net bir şekilde ortaya koymaktadır.”

Serap Sunay’ın, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivi Başkanlığı Osmanlı Arşivi kayıtlarından istifade ederek hazırladığı “Mülki ve Askerî Görevlilerin Raporlarına Göre Yunan İşgali Altında Balıkesir (1920-1922).” başlıklı araştırmasına bakıldığında görüleceği üzere, Balıkesir, İslâm kuvvetlerinin değil, gavur Yunan askerinin işgalinden kurtulmuştur. Öyleyse sergilenen bu rezillik neyin nesidir?

20 Senelik CHP İktidarı

2002’de yapılan genel seçimleri iki tane ayyaşın kurduğu CHP kazandığı günden beri Türkiye’de mukaddesatçı ve milliyetçi kesimde yaşanan ruh erozyonu sanıyorum sizin de dikkatinizi çekmiştir. CHP’nin İslâm düşmanı, Batı hayranı ve kuyrukçu kimliğinin yanında, insanî bütün vasıfları ve değerleri bypass ederek hayatın merkezine parayı yerleştirmesi, üstün insanî hasletlerin ve faziletlerin tamamını bir kenara koyup toplumun tüm fertlerini sahib olduğu servet ölçüsüyle değerlendirmesi ve toplumun büyük bir kesiminin de bu değişime süratle adapte olması neticesinde Cumhuriyetin ilk yılları, sonra gelen seneler ve 28 Şubat sürecinde görünen bu tabloların hâlen sergilenmeye devam etmesinde şaşılacak ne var?

Lâfa gelince ezân dinmez, bayrak inmez, vatan bölünmez; fakat kurtuluş kutlaması adı altında çarşaf üzerinden İslâm’a kuduz köpek gibi saldırılabilir.

Çok pardon ya, iktidarda CHP değil Ak Parti vardı değil mi, hadiselere bakınca biz karıştırıverdik.

Sen Deli Misin, Deli Taklidi Mi Yapıyorsun?

Tekrar yaşanan hadiseye dönelim. Efe dedikleri üç beş zibidi hoplayıp zıplarken, orada kenara sinmiş, çarşaflı ve üzeri zincirli bir kadını önce zincirlerinden sonra da çarşaftan kurtarıp, soyulmuş meyve gibi sergileyerek yapılan kurtuluş günü kutlamasına…

Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik uzun bir lâiklik güzellemesiyle başladığı konuşmasında bu hadiseyi şu cümlelerle değerlendirmiş:

“Cumhuriyet’in özel bir günün kutlandığı bir gün aslında kadını onurlandıran bir gün de olması lazım. Cumhuriyeti kutlamayı, kadınların bir kısmını kıyafet olarak aşağılamayı hedef alan varsa Cumhuriyeti de anlamamış demektir. Kurtuluş döneminde o kıyafetle kadınlar anneler cepheye mermi taşıyordu. Çocuklarını sarmadığı bezlerle mermileri sarıyorlardı, ıslanmasın diye. Bu kadar vahşi bir şey olabilir mi? Bu kadar utanç verici bir şey olabilir mi? Tam bir zekasızlık örneği. Ne Cumhuriyetten ne tarihten nasibini almış ne kadın haklarından nasibini almış. Bir iş yaparken dikkat edeceksiniz. Kılık kıyafeti ne olursa bizi ilgilendirmez. Yaşam tarzı bizi ilgilendirmez. Kadınlardan sadece birine saygısızlık anlamı taşıyorsa hepimizin elinin tersiyle bunu itmesi lazım.”

Ne bu şimdi, şaka mı, şakaysa komik mi?

Yahu Edremit ve Bigadiç’te yapılan bu gösterilerde yaşananların kadınla yahut kıyafetle ne alâkası var? Milletin zekâsıyla alay mı ediyorsunuz siz? Yok kadınmış, yok kıyafetmiş, yok bir sosyal kesimi aşağılamakmış falan. Ulan alenen İslâm düşmanlığı yapıyorlar, bunu da böyle vesilelerle meydan okurcasına kusmaktan çekinmiyorlar. Siz de 20 senedir iktidarda, tüm bu yaşananları seyredip, tevil getirmekle meşgulsünüz.

Kusura bakmayın ama hakikaten siz deli misiniz, deli taklidi mi yapıyorsunuz? Kadını onurlandıran bir günmüş… Tam bir zekâsızlık örneğinin insan suretine bürünmüş hâlini görmek isterseniz, aynalara bakmaktan çekinmeyiniz.

Mustafa Kemal Sizden Razı Olsun!

Herkesin teknesini yürütmekle meşgul olduğu şu demde, uyuyanları uyandırmak adına İslâm’a karşı bitmez tükenmez CHP nefretini alenen kusan bu kimselerden, bunların yetiştiği iklimi tesis edenlerden, sonrasında iman gereği tepki vermekten bile çekinip sessiz duranlardan ve tüm bu rezilliği kadındı, kıyafetti bilmem neydi diye tevil etmeye kalkanların tamamından Mustafa Kemal razı olsun. Hatta, Mustafa Kemal bunlardan öylesine razı olsun ki, Allah onları bu cihanda olduğu gibi öbür cihanda da ayrı koymasın, birlikte haşretsin.

Baran Dergisi 766.Sayı