Bu hafta, Mustafa Tlass’ın birkaç gün önce Paris’te hayatını kaybetmesi vesilesiyle konuşmak istiyorum. Kendisi ölmeden evvel politik hayatını Fransa’da devam ettiriyordu. Fransa’nın güneyinde bir villada yaşıyordu ve çok da zengindi. Fransa’da tanınan bir sima olan kızı, onu hiçbir zaman yalnız bırakmadı. İki de oğlu var. Biri, önemli bir Suriyeli iş adamı ve Araplar başta olmak üzere birçok iş adamıyla yakın münasebetleri var. Diğeriyse 2012’ye kadar Suriye ordusunda görev yapan, Esad’a çok yakın bir generaldi. Yani, Fransa’nın Tlass’ı ağırlamak ve hayatını Fransa’nın güneyinde sürdürmesini sağlamak için pek çok sebebi vardı. Bunlardan bir diğeri de onun iyi ve etkili bir lider olmasıydı. Suriye’de iç savaşın başlamasından birkaç yıl sonra Fransa’ya geldi ve burada hayatını kaybetti.

Enteresan bir adamdı Tlass... Hafız Esad’ın en yakınındaki isimlerden biriydi ve Baas rejiminde bir hayli yüksek bir otoriteydi. Biliyorsunuz ki Baasçılar pek inançlı değildir; o ise inançlı bir insandı. Çoğunluğu Nusayrilerden müteşekkil rejimde yer alan en önemli Sünnî isimdi ve kendisine çok fazla saygı duyuluyordu. Osmanlı döneminden beri tanınan bir ailenin mensubuydu. Akıllı birisi olan kızı vasıtasıyla Suriye’nin kuzeyinden yola çıktı ve önce kendisine saygı duyulan Güney Lübnan’a, oradan da Fransa’ya uçtu.
Ayrıca birçok şeyi de toplayıp saklıyordu. Her yerde yasaklı olan Nazi kitapları da dâhil birçok kitap ve başka şeyi evinin alt katında biriktiriyordu. Kendisiyle tanışmışlığım da vardır. Bir keresinde onunla evinde görüşmüştük. Evin alt katı ağzına kadar kitap doluydu. Bana Hindistanlı, Müslüman orijinli İngiliz bir yazarın kitabını göstererek, “bu adamın öldürülmesi lâzım, yapabilir misin?” diye sordu. “Şeytan Ayetleri” isimli bu kitabın yazarı Salman Rüşdi’ydi. Peygamber Efendimiz hakkında ağza alınmayacak iftiraların yazılı olduğu bu kitap, birçok Müslüman ülkesinde yasaklı. Bu sapkın, Hıristiyan Demokratlar tarafından kontrol edilen bir tipti. Tlass, bana özel bir tabanca vererek “bu silahla öldürülmeli” dedi ve ekledi; “Bu adam çok fecî bir şekilde öldürülmeli.” Silah, sadece Alman Özel Kuvvetleri’nde bulunan bir silahtı. Bunu kendisi yapabilirdi fakat niçin yapmadı, bilmiyorum. Gerçekten enteresan bir adamdı Mustafa... Baas Partisi’nin Suriye ordusundaki ilk üyelerinden biri ve gerçekten iyi bir adamdır. Bazıları onun hâin olduğunu söyler; fakat kesinlikle değildi. O, özel bir insandı.

Mustafa Tlass’ın ölüm haberini alınca aklıma bunlar geldi; ve bana 1991’de Irak’ta ve şu anda tüm İslâm dünyasında yaşananları tekrar hatırlattı. Amerika’nın orada bir çeşit Roma taktiği uygulaması, Irak’a müdahalesi ve ardından başlayan Irak direnişi… Milletlerarası hukuka göre bağımsız devletlerin kendini yönetme iradesine sahip olması gerekir. Oysa emperyalistler, hukuku Amerika Birleşik Devletleri ve Amerikan şirketlerinin menfaatine göre işletiliyor. Şirketlerin Basra’ya yerleşmesini ve orada yaşananları biliyoruz. Daha önce Britanya tarafından sömürülen topraklar, bugün Amerika tarafından sömürülüyor. İzzet İbrahim el Duri ile Kuveyt Başbakanı Riyad’da görüşeceklerdi. Saddam Hüseyin, Amerikalıların ona vermiş olduğu sözlere ve onu Kuveyt işgali için cesaretlendirmesine inandı. Kuveyt sebebiyle çıkan savaşta neler yaşandığını biliyoruz. Irak’ı teslim aldılar. Araplar arasındaki ihtilâf ve mücadele her zaman emperyalistlerin işine yaradı. Dün Saddam’ın karşısında saf tutanların bugün ne hâlde olduklarını da görüyoruz. Aslında Müslümanların başına gelenlerin sebebi, Müslüman gibi görünenlerin yaptıklarıdır.

Bugün Suriye’ye dönersek, yine benzer şeylerin yaşandığını görürüz. Suriye’de yaşananlarda Suudilerin büyük bir etkisi var. Suudi Arabistan, orada savaşanlara Amerikan dolarıyla maaş ödüyor. Bu da tamamıyla emperyalistlerin işine geliyor. Net olarak söylüyorum, bunlar, ibadetlerini yapıyor gibi görünseler, Hacc’a dahî gitseler de Müslüman değiller. Eğer öyle olmuş olsaydı, samimi olsalardı, bugün savaşılması ve bombalanması gereken asıl düşmanın İsrail olduğunu görür ve ona göre hareket ederlerdi.. Bunun yerine İsrail’e roket atanların önünü kesmeye çalışıyor. Tlass, bunu defalarca dile getirerek, Suudların Yahudi olduğunu açık açık söyledi. Vahhabilerin yapmış olduklarının bedeli Irak’ta, Suriye’de ödendi ve hâlâ ödeniyor. Amerika’nın başını çektiği emperyalistler uçaklarla her gün bomba yağdırıyorlar. Üstelik bu bombalarla sivilleri katlediyorlar. Fakat unutmasınlar ki; ne yaparlarsa yapsınlar, yarın bir gün Tel Aviv’e düşecek roketleri durduramayacaklar.
 
Allahu Ekber.

Baran Dergisi 547. Sayı