Ülkemizde ki Nato aşkı bir başka seyrediyor.Dışişleri Bakanı sayın Davutoğlu ve diğer NATO ile irtibatlı pek kıymetli devlet kademelerinden Türkiye'nin Nato'ya üyeliğinin 60'ıncı yılı vesilesi ile oldukça manidar ve bir okadarda aşikar açıklamalar geldi.İstanbul'un Metrobüs duraklarına kadar 60. yıl coşkusunu kutlayan Türkiye , gün geçtikçe hem siyasi hem de stratejik coğrafyasını kaybediyor.
Tabi biz bunlara şaşırmamakla birlikte,bağlı bulunduğumuz İslam Medeniyetine karşı girişilen ve hemen hemen bütün katliamlarda rolü olan bu şer örgütünü Türkiye'nin hala kabullenip övmesini son derece düşündürücü buluoyruz.
Özellikle İslamcı ve Muhafazakar olarak adlandıran Ak Parti ve kadrolarının ve özellikle dışişleri Bakanının yapmış oldukları açıklamalara bakacak olursak NATO çok masum ve bir okadarda sütten çıkmış ak kaşık gibi...Davutoğlu'nun 'Staratejik Derinlik' kitabını okumamış olsaydım bu dediklerini normal karşılardım .Ama o kitapta yazılanların uygulanabilirliği demek ki ortadan kalkmış ve özellikle Türkiye'nin bağımsızlığı NATO'ya takılmış durumdadır.
Sayın Davutoğlu ,'NATO'nun halen modern dönemin en etkin ittifak örgütü ' olduğunu dillendirdiği o lüks otel lobisinde ki açıklamaları ile bu ittifakın hangi başarısını ve hangi etkinliğinden dem vuruyor ? bunun açıklaması bile yapılamaz...Bütün bunların hülasası ise ,Türkiye resmen NATO'nun kurtarıcısı durumuna gelmesidir.
Rasmussen'in,' özgürlüğe ve demokrasiye inandıklarını, bu konuda insanların arzulu ve istekli olmasının diktatörlüğü ve baskıcılığı önleyeceğini düşündüklerini dile getirerek, ''Tunus'da, Mısır'da, Libya'da gösterdik. Aynı zamanda bugün Suriye'de de aynısının olmasını düşünüyoruz. Türkiye'nin bu krizi ortadan kaldırmak için yaptıklarını memnuniyetle karşılıyoruz. Suriye'de, aslında her yerde yapılması gereken şey, insanların demokratik arzularını tatmin etmektir'' diye konuşma yaptığı bir mekanda şayet biz olsaydık,Bu örgütün başında ki adama döner ve tüm İslam Coğrafyası adına şöyle seslenirdik; Suriyede ki o mazlum halkın dökülen kanlarından sorumlu olan sadece Esad değil ,bizzatihi NATO'dur ve onun kuyrukçularıdır..
Nato ile ilgili bizi ilgilendirmesi gerekenleri ise aşağıda okuyabilirsiniz...
MADDE 5
Taraflar, Kuzey Amerika’da veya Avrupa’da içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldırı olursa BM Yasası’nın 51. Maddesinde Tanınan bireysel ya da toplu öz savunma hakkını kullanarak , Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerleri ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır.”
Aslında bu kurgu Uluslararası Terör Örgütü NATO’nun tamamen işlevi dışına çıktığı ve emperyalist devletlerin silahlı gücü ve baskı aracı olarak kullanıldığının da kanıtıdır. 5. Madde’de yazan ‘silahlı saldırıdan’ kasıt tamamen kendi hegemonyalarını kurmak amacı ile yöneldikleri, sömüreceği ülkeleri işgal etme amacı güden NATO için zemin hazırlamaktan başka bir şey değildir. Buna en güzel örnek ise, bugün hâlâ daha NATO katliamlarına direnen Afganistan’dır diyebiliriz. NATO, başta ABD emperyalizmi olmak üzere, emperyalist devletlerin bir terör makinesi, katliam aracıdır. Bunu dün Bosna vesilesi ile soykırıma tabi tutulan Müslümanlar üzerinde seyretmiştik, bugün de hususen Afganistan’da seyrediyoruz.

Afganistan operasyonu NATO’nun kuruluşundan bugüne uluslararası alanda yaşanan değişimler nedeniyle pek çok ilki ifade etmektedir. Öncelikle 11 Eylül Hadisesinin ardından, 4 Nisan 1949’da ABD’nin Başkenti Vaşington’da imzalan ve NATO’nun Anayasası olarak nitelendirilen anlaşmanın 5. maddesi ilk kez Afganistan için devreye sokulmuştur.
Diğer Maddeler
-Bu Antlaşma’nın Tarafları, Birleşmiş Milletler Yasası’nın amaçları ve ilkelerine olan inançlarını ve bütün halklar ve bütün hükümetlerle barış içinde bir arada yaşama arzularını teyid ederler.
-Demokrasi, bireysel özgürlük ve hukukun üstünlüğü ilkeleri temelinde bütün halkların özgürlüklerini, ortak miraslarını ve uygarlıklarını korumakta kararlıdırlar.
-Kuzey Atlantik bölgesinde istikrar ve refahın geliştirilmesini amaçlarlar.
-Toplu savunma ve barış ile güvenliğin korunması için çabalarını birleştirmekte kararlıdırlar.

Washington - 4 Nisan 1949
NATO’nun aldığı bu kararlar doğrultusunda NATO ve BM’in hangi “barış”ı tesis ettiğini de görmüş oluyoruz: Irak ve Afganistan ve öncesinde Bosna, Somali’de uygulanan gizli ve açık katliamlarında bir numaralı sorumlularıdır bunlar. Bütün yaşananlar, Teröristbaşı ABD’nin Terör Örgütü NATO’yu kuruluşundan itibaren sömürme ve katliamları meşrulaştırma görevi ile çok da güzel bir şekilde kullandığını gösteriyor. “Demokrasi” denilen ve ne olduğu uygulayıcısı ülkeler tarafından da kestirilemeyen ve her işgal altına aldığı bölgeye götürülen sahte özgürlük ve hukuk ise IRAK, Afganistan ve diğer bölgelerde ki katledilen milyonlarca mülüman ile ortaya çıkmaktadır.

Türkiye’nin NATO İttifakındaki Rolü
Türkiye yeni NATO konsepti açısından bölgesel bir aktör veya bölgesel bir liderlik için, NATO ve emperyalist güçlerin uç karakolu vazifesini ifâ etmektedir. Bu açıdan Türkiye’ye verilen, askeri terimlerle, “ileri karakol” rolü bugün Ortadoğu ve Asya’da uygulanmaya konulmuştur. Bütün bunlardan çıkarabileceğimiz sonuç ise NATO’yu ayakta tutma- yaşatma görevi ile Türkiye’ye önem atfedilmesi ki; Afganistan’da bulunan ISAF ismi altındaki birlik de görevini bize açıklamaya yetiyor. “NATO içindeyapılan birçok çalışma, Avrupa-Asyabölgesinde yer alan 22 sıcak noktanın19’unun Türkiye’yi doğrudan ya da dolaylıilgilendirdiğini gösteriyor.” (Serkan Demirtaş, Büyük NATO Projesi, Cumhuriyet Strateji, 5 Temmuz 2004).

Haziran 2003 tarihli NATO Savunma Planı Komitesi kararlarına göre, NATO, acil müdahale kuvvetlerinin planlanan üç merkezinden biri İstanbul’dadır. İstanbul’daki 3. Kolordu, NATO görevlerinde sevk edilmeye hazır olma derecesi yüksek karargah olarak hazırlanmaktadır. NATO Güney Saha Komutanlığı’nın yeniden yapılanması çerçevesinde Güney Bölge Hava Kuvvetleri komutanlığı İzmir’e gidecektir… “Terörle Mücadele MükemmeliyetMerkezi” olarak adlandırılan uluslar arasıterörle mücadele birimlerindenbiri Türkiye’de kurulacaktır.” (Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, www.turksae. com )

“Burada başka bir hususa geçeyim. NATO’nun yayınladığı bir bültende, bizim gücümüzün ancak savaş sonrasında işe yarayacağı söyleniyor. Bunun Türkçesi nedir biliyor musunuz? Adam geldi buraya bir bomba attı ve burası yıkıldı; meydana gelen moloz yığınını kaldırmak için amele lâzım... Bizim gücümüz de bu... Anlatabildim mi?.. Türkiye bütçesinin üçte birini götüren bir hâdise, iktisadî bakımdan da belimizi kıran bir hâdise olmasına rağmen, Çin ordusunu andıran kuru sayı çokluğu muhafaza ediliyor!..” (Salih Mirzabeyoğlu Üç Işık/ Sohbet-Konferans, İBDA Yay., İstanbul1996, s. 67-98)

Şu ân Afganistan da bulunan askerler ne yapıyor sizce? Tabi ki ABD’nin işgal sonrası durumunu bir Müslüman ülke sayesinde meşrulaştırmasını ve “Mehmetçik”i emperyalist çıkarları için kullanılması görevini üsleniyor.

NATO bir terör örgütüdür ve bu örgütte Türkiye’nin yeri yoktur.

NATO dahil bütün emperyalist kuruluşlar dağıtılmalı ve Türkiye bu kuruluşlarla ilişkilerini kesmelidir. Türkiye çok geçmeden “Tarihi Misyon”u doğrultusunda bölgesinde bir güç oluşturmalıdır.Ve gerçekten Lider olmalıdır...