Bu hafta da üzerine konuşabileceğimiz birçok hadise yaşandı. İslâm düşmanı Suudi hainler tarafından Suriye’de düzenlenen bir saldırı haberini gördüm. Suudiler, orada bölgenin insanlarını kullanmak suretiyle Siyonist güçlere vekâlet ediyorlar. Siyonistler bu şanslarını sonuna kadar zorluyorlar. Fakat şu anda mukaddes şehirlerimiz olan Mekke ve Medine’yi işgal altında tutsalar da direnen Müslümanları mağlubiyete uğratamayacaklar. Müslümanların direnişini kırmak için ne kadar Müslüman taklidi yapsalar da başaramayacaklar. 

Nikaragua’dan da bahsetmek istiyorum. Ülkede hükümet karşıtı protestolar devam ediyor ve ülkenin durumu tıpkı Venezüella’ya benziyor. Venezüella ile Nikaragua arasındaki fark, Nikaragua’da devrimcilerin iktidara devrim neticesinde, Venezüella’da ise seçimlerle gelmiş olması. Bu ikisi son derece farklı tecrübeler. Chavez devrim teşebbüsünde başarısız olmuştu, sonrasında cezaevine girdi ve çıktığında seçimle iktidara geldi. Bu şekilde iktidara geldiği için birçok hainle mücadele etti ve birçok riskle karşı karşıya kaldı. Halkın desteğini arkasına kaldı. Nikaragua ise çok kötü bir durumdaydı, ekonomik problemlerle boğuşuyordu. Amerikan destekli devrim karşıtları ülkeyi iç savaşa sürüklemişti. 1988’de ülkede %46 bin enflasyon vardı. %46 bin enflasyon insanın düşünemeyeceği bir rakam. Daha sonra devrimciler tarafından seçim yapılması kararı aldı. İnsanlar seçimlerde onlara karşı değil, enflasyona karşı oy kullandılar ve devrimciler seçimleri kaybetti. Daha sonra tekrar seçimle iktidara geldiler ve ilk iktidarlarında olduğundan daha farklı davranıyorlar, iktidarı bırakmak istemiyorlar. 

Venezüella’da Chavez iktidara gelmeden önce bir sosyal demokrat olduğunu iddia eden Carlos Andreas Perez başbakandı. Tel Aviv ve Washington ile yakın ilişkileri olan bir adamdı. 
Küba, Nikaragua’da devrim için mücadele eden Sandinistalara birçok silah ve insan yardımında bulundu. ABD’nin desteğiyle Sandinistaların karşısında bulunan kontralar ise Nikaragua’nın güneyinde Kostarika sınırına kamplar kurdular. Silahlar Kostarika üzerinden onlara ulaştırıldı. 

Bugün Venezüella’nın da, Nikaragua’nın da ABD’ye karşı kaybettiğini gösteren birçok veri var. Bunda devlet içerisindeki çürümenin de payı var. İki ülke arasındaki en belirgin fark, Venezüella’nın yeraltı kaynakları bakımından son derece zengin bir ülke olması. Nikaragua ise son derece fakir bir ülke, dolayısıyla onlar için bu operasyonları durdurabilmek son derece zor. Buna rağmen Nikaragua Devlet Başkanı Daniel Ortega, ülkesini kimsenin teslim almasına müsaade etmeyecektir. Direnecektir. Ölümünden sonra dahi ülke olarak direneceklerdir. Çünkü her memleketin bir karakteristiği vardır. Irak direnişini gördük. Suriye’yi görüyorsunuz. Türkiye’nin nasıl direndiğini görüyoruz. Nikaragua da direnecektir ve kurtulacaklarını ümid ediyorum. 
Ortega başarılı olacak ve ikinci nesil devrimcileri yetiştirecektir. Küba ve tabiî ki Venezüella ile dayanışma içerisinde bu zorlukları atlatabilirler. Petrol konusunda Venezüella Nikaragua’ya yardımcı olabilir. 

Her zaman söylediğim gibi dünyanın gidişatından ümidsiz değilim.

Allahü Ekber!
 
28.07.2018

Baran Dergisi 603. Sayı