Müslüman için “Din nasihattir” ölçüsü malum.
Fakat, bir Müslümana bir Hristiyandan nasihat almak yakışmaz!
Hak din İslâm’a inananlar nezdinde, batıl dinlerin ve onların muharref kitaplarının bir kıymeti yoktur. Gerçek para maliklerinin, sahte para ışıltısına kanması akıl kârı bir iş değildir!
Son ve mükemmel dinin mensuplarının, seferde de hazarda da, hürriyette de esarette de, inancına uygun fikir ve amelde olması gerektiği aşikârdır. Asil davaya mahkûm tavır yakışmaz. Bunu şahsiyetinde yansıtamayanlar, asil davaya yakışmayan davranışa girenlerdir. Obama’yı alkışlayan Müslümanlık iddiasındakileri kastediyorum.
ABD Başkanı Obama’nın, bir Yahudi taktiği olarak, Müslümanlara öz selamlarıyla hitap etmesi, ayetlerle süslü konuşması ve bütün dinlerin üstünde nasihat etmesi, bazı AKP muhibbi liboş Müslümanların nezdinde revaç görse de, genelde kuşkulu karşılanmıştır. Hamas’tan hemen gelen açıklamada Obama’nın konuşmasının çelişkilerle dolu olduğu belirtilmiştir. Keza İran’dan da.
Yeniçağ gazetesi, Obama’nın selamlı konuşmasına şu manşetle güzel karşılık vermişti: “Katliama Selam”. Manşetin altında da, ABD’nin Irak, Afganistan ve Filistin’deki katliamları sıralanmıştı.
Obama kimdir? Yeni ABD başkanı. Peki ABD kimin devletidir? Hristiyan ve Yahudi Devleti olup, Müslümanlara savaş açmış bir emperyalist ülkedir. İsrail’in bir numaralı destekçisi, halen devam eden Irak ve Afganistan katliamlarının bir numaralı müsebbibi. Türkiye’nin de başına çuval geçiren, Ortadoğu’yu kana bulayan aşağılık bir ülke. Bütün bu katliamlarda parmağı olanlar ve bunların işbirlikçileri, buna sessiz kalan, ülkesi ve milletiyle aşağılıktır. Ne kadar medenî(!) olursa olsun, ne kadar ekonomik ve siyasî gücü olursa olsun, bu gerçeği değiştirmez.
Obama niye, “bundan sonra Domuzlar gibi dünyayı sömürmeyeceğiz. Afrikalı ne tüketiyorsa biz de aynısını tüketeceğiz, Afrikalı ne yiyorsa biz de aynısını yiyeceğiz!” demiyor?
Onlara sevda yollan, bize kurşunlar! Öyle mi?
Obama, büyük sermayenin adamı değil mi? Küresel krizin bedelini dünyaya ödetmek istemiyorlar mı? Dünyayı yiyecek ve içeceklerimize kadar sömüren ve kirleten AB-D değil mi?
Türkiye’de %80-90’lara varan ABD düşmanlığı, henüz icraata geçmese bile, Yavşak Milletler Topluluğu’na dahil olmak istemediğimizin kuvvetli delilidir. Emperyalist devletlerin yavşak sürüsü olmak istemediğimizin irade beyanıdır.
Kim ki, “süper güç” diye ABD’ye saygı duyuyor, önünde eğiliyor ve ondan menfaat umuyorsa aşağılıktır, şahsiyetsizdir, yalaka ve zavallıdır.
Şu iğrenç tabloyu da resmetmekten midemize bulantı gelmiştir: Devlet erkanı hainler, gönüllü AB-D muhibleri, mandacı ve Batıcı zavallı kafalar, ortalıkta boy göstermekte, tiksintilerimize hedef olmaktadır.
Ne Batı’yı, ne de Doğu’yu anlamayanlar tarafından düşürüldüğümüz seviye budur ve bu şahsiyetsizlere ne içeriden ne de dışarıdan bir saygı duyulmamaktadır. Zaten bu keleşlerin ne Batı’yı anlamak ne de Doğu’yu anlamak gibi dertleri yoktur. Batı’nın oluş çilesini de tesbit ve tahlil edecek çapları yoktur, Doğu’nun da muhasebesini yapacak çapları yoktur. “Batı’yı bilmeden Doğu’yu (bizi) bilemeyiz” diyen İBDA fikir ve aksiyon mihrakı müstesna yerinde pırıldarken, İBDA karşısındaki yamuk bakışlar da buralardan gelmektedir. Tatbik Fikri-Vasıta Sistem derdi olmayan ve düzenin şuur süzgeciyle hadiseleri değerlendiren düzen beslemesi Müslümanların bize yamuk bakması ise, çok normaldir ve çok da mühim değildir.
Obama’nın bir stratejinin parçası olarak önce Türkiye sonra Mısır ziyaretleri ve konuşmaları... Aylar önceden hazırlanan güya güzel sözler, fakat aba altından sopa göstermeyi de ihmal etmiyorlar.
Kur’an, Tevrat ve İncil’den barışla ilgili bölümleri okuyor, ama dünyayı savaşa boğan kendileri. Müslümanlara ettiği nasihatleri kendine tatbik etse yeter!
Kur’an’dan, “kim ki tek bir masum kişiyi öldürürse bütün insanlığı öldürmeye eşdeğer bir suç işlemiştir” ayetini yüzsüzce okur ama, Irakta yüz binlerce-milyonlarca masumu öldürenlerin kendileri olduğunu ve hâlâ öldürmeye devam ettiğini görmezden gelir. Keza, Filistin’de, Afganistan’da durum aynı.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu, siyahî Obama? Dedenin Müslümanlığından niye bahsediyorsun? Dedesinin dinine hıyanet etmiş, hayırsız evlat, hayırsız torun.
Onlar öldürecek, fakat karşılık görmeyecekler Öyle mi?
Bütün bu atraksiyonlar, Obama’nın Türkiye ve Mısır konuşmaları, ABD emperyalizmini boğmak üzere olan, yükselen İslâmcı dalgayı durdurmak için. Dünyada yükselen Amerikan nefretini frenlemek, sulandırmak, manipüle etmek için.
Obama’nm bu taktiğinin pek başarılı olacağını sanmıyorum. Onlar da bunu biliyor ama biraz nefeslenme payı kazanırsak kârdır hesabı, davranıyorlar. Çok bunalmışlar çünkü. Hem siyasî, hem ekonomik, hem askerî açıdan çıkmazdalar. Çünkü Amerika’nın vizyonu yok. Böyle şirin konuşmalarla siyaset ve idare sanatı olmaz; tatlı laflarla uzun vadeli işler yürümez.
Obama, tam bir oryantalist ağzıyla döktürüyor. Kendi tarihine, kültürüne yabancılaşmış Batı özentisi bizdeki züppeler ise, İslâm’a oryantalist kafasıyla baktıkları için, Obama ile paralellik kurmuş olabilirler. Bunlar soyu tükenmekte olan yobazlaşmış dinazorlardır ve Obama’daki sahte değişimi bile kritik edebilecek çapta değillerdir. “Dünya nereye gidiyor? Türkiye ABD’nin kuklası olarak nereye kadar gidebilir” vb. sorularından bîhaber, midesi ve apış arası arasında yaşayan, iradesiz, sefil kuklalar bunlar. Beyin ve yürek bölgesi tesviye edilmiş, düzlenmiş, Batı maymunu tipler. Obama’yı laf olsun kabili eleştirseler bile, hayat tarzları, sosyal ve siyasî davranışları Batı ve Obama çizgisindedir. Dolayısıyla Obama bozuntusu hakkında söylediklerimiz beşinci sınıf bu maymunlar hakkında katmerli geçerlidir.
İşin en iğrenci ise, bu sefilliğin, Müslüman kılıflı kimselerin, partisi veya yandaş medyasıyla, hoca ve hocaefendi soytarılarıyla zımnen veya açıktan destek bulmasıdır. Aslında bunların İslâm anlayışları, İslama Muhatap Anlayış davası taşımadıklarından dolayı oryantalist kafa ile birdir. Batı ve Amerika, “İslâm, barış ve kardeşlik dinidir, Hıristiyan ve Yahudileri çok sever, hep merhamet eder” gibi zırvalar döktürürken, bizdeki “İmansız İslâmcılar” ise, imanlarına ve kendilerine güvenleri olmadığından, AB-D ilahına güvenmektedirler. AB-D bir bakıma bu saçmalıklarda mazurdur, İslâmcı saldırılara karşı savunma amaçlı bunu yapmaktadır; fakat bizdeki sözüm ona Müslümanlara ne olmaktadır?
Birbirine düşman olsalar bile kökten laik ise ılımlı laikler (Ilımlı İslâm da diyebiliriz) AB-D’ye bakışta aynı refleksler, aynı tavır ve siyasetlere sahiptir. Aralarındaki kavga, “AB-D’ye ben daha iyi hizmet ederim” kavgası olduğu için zahirde ne kadar birbirlerine düşman olsalar bile özde aynıdırlar, AB-D ilahına tapınmaktadırlar; birbirlerine “dinci” veya “dinsiz” diye suçlasalar bile.
Baran Dergisi 126. Sayı
11 Haziran 2009