ÜSTADIM’ın, “Çile” isimli şiirinden: EVET, her şey bende bir gizli düğüm / Ne ölüm terleri döktüm nelerden / Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm / Yetişir çektiğim mesafelerden! // UFUK bir tilkidir, kaçak ve kurnaz / Yollar bir yumaktır, uzun, dolaşık / Her gece rüyâmı yazan sihirbaz / Tutuyor önümde bir mavi ışık! /// LÜGAT bir isim ver bana hâlimden / Herkesin bildiği dilden bir isim / Eski esvablarım tutun elimden / Aynalar söyleyin bana, ben kimim?
*
 “Bilen”e nisbetle “bilinen”; insan aksiyonu ve kuşatan… Çözdükçe çözülecek olanı doğuran bilmece gibi, vardıkça varılacak olanı işaretleyen esrar… YEVMİYE: Ne kadar büyük esrar… Bir şeyi kuşatıyorsun, hemen orada başka birşey teşekkül ediyor; sonra oradan geçiyorsun, orada teşekkül ediyor, takılıyorsun filân… Anlıyorsun değil mi?.. —“Evet efendim… Aklın kabul ettiği yerde de sıçranılamıyor?”… Ne güzel… Ruhlarımız ne kadar benziyor!.. Tasavvufta maddeye kesafet, ruha letafet derler… Mutlak Tevhid mümkün değildir. Zevken idrak davası… (Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’nin hakkında buyurduğunun aynını bana yöneltiyor): 10 sene önce gelseydin, herşey başka olurdu… Ama kader!
*
İLK Dörtlüğün Toplam Ebcedi: 6732: ABDÜLHAKÎM KOLTUĞU… Arnavutça, FJALORTH-Lügat: 732: AHFA HATEM-Çok gizli, pek gizli mühür. “Kâinat, lisânda çerçevelendi ve insan, lisânla mühürlendi”. (Müfayele-Yüzük saklama oyunu; mühür saklama oyunu: 3166: Rahman Sûresi 19. âyet… Dünya Çapında Bir Hâdise-Kaptan Kusto Müslüman: 1053= 1054: Derviş Muhammed-442 mührü… Süryanice, Kusto-Yay; yakınlık. Düğüm: 572: İttisaf-Vasıflanmak. Muttasıf olmak. Sıfat sahibi olmak. Bir hâl takınmak… Süryanice, Kutino-Elbise, libas, esvab: 572: İş’ar-Yazı ile haber verme. İşaretleme. İşaret koyma… Levha: 31 Temmuz 1992… “Salih Mirzabeyoğlu Hükümdar’dır!” diye bir yazı okuyorum. Yazının altında da, yazının sahibinin imzası: “Necib Fazıl”-Sevilay Şadoğlu)… Lâtince, QUADRIGENTI-Dörtyüz. “Hicrî 1400”: 1737: İNSANLAR habersizken yolların verâsından / Gökle toprak arası su şaşmaz mecrasından. “Üstadım’ın bir Noktalaması”… Süryanice, HATO KRUĞYO-Yeni Devir. (Süryanice, Qurqso-Düğüm: 278: Arvasî… Süryanice, Canqo-Düğüm: 65: Necib… Süryanice, Gnuno-Düğüm: 1112: Salih İzzet Erdiş… Hadîs: “Mümin, müminin aynasıdır!”… Süryanice, Mahzito-Ayna: 472: Matel-Süryanice, “Temsil etmek”… Ahmed Necib Fazıl Kısakürek: 2470: Salih İzzet Mirzabeyoğlu… Temsil-Bir şeyin aynısını veya mislini yapmak. “Ayna”: 1980: Mütera’ri’-10 yaşını aşmış olan… İstikbâl İslâmındır: 1980: Mehdî Salih İzzet Mirzabeyoğlu): 1737: MLİLUTO GABORO-Süryanice, “Fikir Kahramanı”.
 
BİRKAÇ ÇİZGİ
(MAZİYE BİR BAK…)
 
ÜSTADIM’ın Kafakâğıdı’ndan: Darülfünun’a yazılacağım zamanı beklerken şiir hummaları içinde yazıyorum. Kimseyi, ne bir gazete, ne mecmua, ne şahıs, kimseyi tanımıyorum. Sonu zifos çıkacağına göre dostsuz, sonu belli olmayacağına göre de dümensiz olmak ne rahat!.. Akşamları Okmeydanı’na doğru uzanıyor ve dönüşümde, tabak gibi açık Haliç ve İstanbul’un minâreler ve kubbelerle nakışlı dantelî karartısını seyrediyorum. Hâlâ aruz vezninden tam silkinemediğim için “Mefailün, failatün, mefailün, failün” temposuyla mırıldanıyorum: “DÜĞÜMLENİRKEN uzun yollar ufukta ucu / BUGÜN DE gelmedi hasretle beklenen yolcu!”
*
Aynı zamanda Gölge dergisinin çıktığı 1975 tarihli, “Erken Gel!” isimli Noktalaması: “Ey genç adam, yolumu adım adım bilirsin / Erken gel, beni evde bulamayabilirsin!”
*
ERKEN GEL: 1311: ŞEVE-Göz değmesi, nazar değme. (Süryanice, Mtal-Metal. Maden: 471: Quint-İngilizce, “Toplamı 4+1 olan aslî sayı)… MİRZABEYOĞLU: 1312: MUABBİR-Rüyâ tâbir eden. (Süryanice, Helmonoyo-Rüyâ gibi: 154: Mehdî Muhammed)… Arnavutça, ARDHSJME-Gelecek: 312: SFİQO ZABNO-Süryanice, “Bomboş Devir”.
*
NOKTALAMA’nın Birinci Mısraı-Ey genç adam, yolumu adım adım bilirsin: 710: ŞEHADET-Şâhidlik. Bir şeyin doğruluğuna inanma. Delâlet. Alâmet, iz, nişân. Şehidlik… TEFKİR-Düşünme veya düşündürme: 710: TERAKKİ-İlerleme. Yukarı çıkma, yükselme. Artma, çoğaltma: 710: CEZBE-İstiğrak. “Fikir ve aksiyon vecdi yaşayan”… HALF-Kendisinden sonra gelen: 710: TERSİM-Resmini çizmek, resmedilmek. “Tasvir etmek, tasvir edilmek”. (Yazılı hâlde en son, “Fikir çilesi haysiyetinin müstesna genci Salih Mirzabeyoğlu’na sevgiyle”; İman ve İslâm Atlası’nı hediye edişinde, Necib Fazıl Kısakürek imzası ve önemine binaen bilhassa dikkat edilmesi gereken tarihi: 28 Şubat 1982… Tasvirimi tasdiki için kabul edilmesi gereken: Derviş Muhammed-442 mührü)… METRİS: 710: MUHİS-Zından… AREMET-Savurmak için dövülüp toplanmış harman; taneleri saptan ayrılmak üzere, Hicrî 1400 rüzgârı gergininde: 710: TACŞO-Süryanice, “Unutmak”; yakışmıyor hâlâ zındanda yatanları… Süryanice, METKATŞONUTO-Savaş; dünya hâli. “İdeolocya ve İhtilâl”; ruh ve nefs kutubları arasında. (Üstadım’ın “Çocuk” isimli şiirinin toplam ebcedi: 28.709= 737: Son devrin din mazlumları… Usmuh-Kulak. Kulak deliği; olmalı: 737: Hâlid bin Velid): 710: HAMİS-Beşinci. (Hamse-Beş sayısı: 705: Habnâme-Rüyâ Kitabı. “Adım adım iz süren”… Süryanice, Helmonoyo-Rüyâ gibi: 2154: Halid bin Velid Tugayı… Tugay-İki alaydan oluşan askerî birlik. “Keyfiyette, içi beşeriyet kadar kalabalık”: 1417: Necib Fazıl Kısakürek)
*
NOKTALAMA’nın İkinci Mısraı-Erken gel, beni evde bulamayabilirsin: 1851= 852: MİRZAZ-Havan eli; havan tokmağı. (Havan-Aslan. Esed: 657: Tenaver-Vücutlu, etine dolgun… Yevmiye: “Efendi Hazretleri, etine dolgun biriydi!”… Havan eli-Aslan pençesi: 698: Tayoyo Maloho Kusto-Süryanice, “Kaptan Kusto Müslüman”; Takdim yazım, tasvir eden ve edilen olarak senedim… Süryanice, Qarqafto-Kafatası. “İbda hüviyeti”: 2698: “Her hafta gelip kontrol edeceğim!”; Üstadım’ın rüyâ’da bana söylediği… Süryanice, Cesrin Şno Ağhdo-20 Sene Beraber. “Üstadım’ın yazmayı plânladığı 10 ciltlik bir eserin ismi; rüyâda gelen mânâ, ikimiz hakkında. Ölüm Odası’na tahvil olan”: 1698: Lihye Hamra-Kızıl sakal… Metris Cezaevi’ne girişimin ilk günleri, Levha: 11 Ocak 1999… Mehdîlik’le ilgili birşeyler… Kolumdan ve elimden tutmuş, etrafımda halkalanan sarıklı ve cübbeli insanlar; hepsi sakallı. Bana Nakşî Şeyhi Mahmud Efendi’nin çevresindenmişler gibi geliyor. Benim yüzüm değişik, daha toplu, sakalım da daha sık ve top sakal… Dudağımın altındaki sakallı kısımda beliren tam pişmemiş balon gibi pinpon topu büyüklüğünde sarı iki sakal topu, “Bak sakalı da kızıl!” diye Mehdî oluşumun işareti kabul ediliyor. Çevremdekilerde bunun neş’esi ve sevinci… Biri, Sadeddin Ustaosmanoğlu’nu andırıyor… Kızıl renk, Allah ismi nuruna işaret eder ve bu sebeble “Celâliyye” denir… “Bak sakalı da kırmızı!”: 1401: Tağ-Kıpçak dilinde, “Mühür. Dağ”… Rüya’da gelen mânâ: Yıldızım, “Tağ-ı Sagir: Küçük mühür”… Derviş Muhammed-442 mührü. “En küçük ebcedle”: 496: Li küllî emrin fehim-Küllî işlerin anlayışında olan için… Sarı renk, Allah’ın “Hakk” ismi nuruna işaret eder… Sakal’da sarı renk, Allah Sevgilisi’nin en sevdiği renktir… Baştan sona, Levha: 20 Ocak 2018… Üstadımız, beyaz sakallı, son günlerdeki resimlerde gördüğümüz hâliyle… Şehadet parmağını, İBDA işareti yapan birinin işaret parmağına dokundurarak, “İşte bu, buna denktir; küfür de tek millettir!” diyor ki, bunu iki veya üç defa tekrar ediyor. Ben de, “Üstadımız âyet söylüyor!” deyip, heyecanlanıyorum!—Nuriye Sayman)… DAYGAM-Aslan, esed. Isırmak. (Aslan Burcu, unsuru Ateş, tabiatı Sıcak-Kuru, türü Sabit, yıldızı “Şems-Güneş”, vücutta tesir yeri Kalb-Sırt, cinsiyeti Erkek, simya’da Sindirim safhası… Şems: 1400: Taht-Alt. Arş altı Kürsî mertebesi): 1850= 851: KAZZAN-Pire. “Nokta. On. Beş. Sıfır”… MAZİ-Geçmiş zaman: 851: TE’MİT-Zihnen tahmin etme. “İstikbâl”… İSTIKSAR-Kısma. Bir şeyin kısaltılmasını isteme. (Ebcedi 400 olan Te harfi; Allah’ın “Kaabid-Kısan, kısıcı, kısaltan, geren” ismi, Esir mertebesi, Kamer menzillerinde Kalb’e işaret eder)… RUHAMÎ-Mermerden yapılmış. Mermerle ilgili. (Fransızca, Mer: Deniz. Derya. “Dery-Bilmek. İlim”… Mer-Mer: İki deniz… Abdülhakîm Koltuğu’nun yan mermerleri hatırda): 851: DAİN-Maden. Doğruluk. Asıl. (Mehdî Derviş Muhammed: 1673: Tecris-Doğru fikirli etmek)… Süryanice, MAŞLMONO SAFONO KUSTO-Kaptan Kusto Müslüman: 851: ŞEFAAT-Af için vesile. (Re harfi, Allah’ın Musavver ismi, 5. Sema mertebesi, Kamer menzillerinden Gafr’a işaret eder; silmek ve örtmeye)
*
NOKTALAMA’nın Toplam Ebcedi: 1552: İKTİNA’-Tuzak kurup avlanma. Yığma, biriktirme. Sermaye vermek. (İbda-Parça parça etmek, cebhe cebhe ayırmak. Kandırmak, doyurmak. Birisine, kâr tamamen kendisine kalmak üzere birisine sermaye vermek: 874: Selçuklu + Osmanlı)… MEVKUT-Vakti belli olan: 1552: MEHDÎ Salih İzzet Mirzabeyoğlu.
*
MAZİ, Halihazırımız’da açık oldu… DÜĞÜMLENİRKEN uzun yollar ufukta ucu / BUGÜN DE gelmedi beklenen yolcu: 2240: MUSADEKA-Dost… Levha: 24 Şubat 1988… Parmaklarımla saya saya “Bismillah” çekiyorum ve 240’a tamamlıyorum… KÜRK-Kızıl, kırmızı, ahmer: 240: KKM-Kaptan Kusto Müslüman… MUFASSAL-Tafsilatlı: 240: MAKSİM-Taksim edilecek yer. Suyun kollara ayrılma yeri. Musluk, çeşme. (Ayn-Çeşme. Pınar. Kaynak. Göz. İdrak. Tıpkısı, kendisi. Zât. Eşyanın hakikati. Kavmin şereflisi. Diz; eklem yeri. Nazar değme. Altun; madde ve mânâda kemal. Hafiye. Her şeyin en iyisi. Muayene etmek, kontrol etmek: 130: Muayede-Bayramlaşmak)… Süryanice, FERMİTO-Düğüm: 4741: DERVİŞ MUHAMMED-442 mührü. “En büyük ebcedle”.
 
VE HÂLDE…
 
LEVHA: 16 Aralık 2015… Kumandan bizim evde ve sanırım akşam vakti; bizim evde kalacak ve hiçbir notu, kaynağı yok. Gereken notları almak için, onun evinden notları yollanacakmış. Büyük kızı, internet üzerinden bana notları yolluyor. Notların bana gönderilmesine seviniyorum, çünkü Kumandan’ın neler üzerinde çalışıp yazdığını merak ediyorum. Gelen kargoda kutu gibi bir şeyin içinde, bana gönderilen şeyler var. Bakıyorum ki bunlar, GÖLGE dergileri ve tam hatırlayamasam da Kur’ân harflerinden bir harf ismiyle bir dergi daha. (Yavuz Selim Parmaksız)
*
Süryanice, TAVONO FOTURUTO-Ölüm Odası: 573: ŞERCA’-Taht. Cenaze için… Arabça, DARB-I MESEL-Örnek verdi. “Çoğulu, emsal’dir”: 573: MMATLONO-Süryanice, “Bayi”. (Bayi-Satıcı. Mal satan: 83: Kübas-Başı büyük erkek. “Üstadım’ın Bahriye mektebindeki lâkabı; Kocakafa”… Cemil-Güzel: 83: Sebbak-Eritip kaba döken… Fetha-Kaşı olmayan büyük yüzük: 83: Necl-İstihraç edip meydana çıkarmak… Lüzum-Bir şey, bir şeyden asla ayrı olmayıp onunla sabit olan. “Kısakürek: 1441: Salih Mirzabeyoğlu”: 1082= 83: Mehdî Salih Mirzabeyoğlu… Levha: 19 Nisan 1983… Bir Bayiin önüne geldim… Bayi ve dışarıda duran bir adam… Bir görüyorum ki, özel günlere mahsus büyük puntolar ve siyah başlıklı bir gazete… YENİ DEVİR gazetesine benziyor… Yılana bakarken içimize kurbağa hissi doğması ve o suretin bu mânânın olması gibi, başlıkta içime ŞERİAT doğuyor… Gazeteyi aldım… Bayi memnun ve mesut… Ben oradan uzaklaşırken, benim hakkımda yanındaki adama muhabbetle “Şunun boyuna bosuna bak, işim olmasa ben de onunla giderdim!” diyor. Eskişehir’de sokak aralarında dolaşıyorum… Şeriat: 980: Teşri’-Yolu açık ve vazıh kılma. Şeriate isnad ve nisbet eyleme. Havuza su getirmek… İstikbâl İslâmındır: 1980: Mehdî Salih İzzet Mirzabeyoğlu)
*
Süryanice, TAVONO QESO-Ölüm Odası: 541: HASİNUTO-Süryanice, “Zor”; düğüm, müşkül. (İngilizce, Difficult-Zor, güç, müşkül, zor beğenen, müşkülpesent: 7626= 633: Derviş Muhammed Semerkandî-332 mührü, en büyük ebcedle)… KAMET-Boy bos. Namaza başlamak için okunan ezan: 541: LİYAKAT-İktidar. Ehliyet. Hüner. Fazilet. Kıymetlilik… En büyük ebcedle, MÜHR. (Manzur-u Nazar-ı Piran-ı Kiram / Li Küllî Emrin Fehim / Esseyyid Abdülhakîm Arvasî… Üstadım’ın, 1965 yılının Şubat ayında yayınlanan ve sonradan ismini “O ve Ben”e çevirdiği “Büyük Kapı” isimli eseri hatırda… Retec-Büyük kapı: 1613: Baş’me D’moryo-Süryanice, “Bismillah”… Büyük Doğu Takdimi: 614: Kaptan Kusto Müslüman… Seyyid Abdülhakîm Arvasî + Necib Fazıl Kısakürek: 1983: İzzet Erdiş): 1540= 541: FATİN-ÜL ASR-Asrın en zeki, akıllı ve anlayışlısı. (Efendi Hazretleri, Üstadım’a: “Keşke bu kadar zeki olmasaydın!”… Yine: Sende iki şey ifrat hâlde; muhabbet ve zekâ… Muhabbet, iner çıkar; ama zekâya çare yok!)
 
İKİ TÜYO
(SAATİN SARKACI)
 
LEVHA: 12 Ocak Cuma 2018… Kumandan eski zamanlara da âit gibi görünen, içinde fazla eşyası olmayan ibtidaî bir evde kalıyormuş. Ben onları ziyarete gidiyorum. Bir gecelik misafir olacağım. Evin hâlini görünce, “Kumandan daha iyi yerlere lâyık!” diye düşünüyorum, ama evde müthiş bir huzur var, bunu hissedince ben de etkileniyorum ve “Demek bunun için burada!” diyorum. Gece Hayran Abla benim için bir yer yatağı seriyor. Yatak ve çarşafları da eski ama çok temiz, mis gibi kokuyor. Bütün bu uhrevî havanın etkisiyle çok huzurlu, mutluyum. (Esma Turan)
*
LEVHA: 27 Ocak 2018… Tanımadığım bir evdeyim; bir masanın üzerinde eski, tuşlu bir ceb telefonu var… Masanın yanında arkası dönük bir kadın duruyor. Yüzünü görmediğim kadının Hayran Abla olduğunu biliyorum. Telefon çalıyor ve ekranda arayan kişinin ismi “İsa” yazıyor. Arayan kişiyi tanımadığı için Hayran Abla telefonu açmıyor. Sonra arayan kişinin Kumandan olduğu kendisine söyleniyor ve “Niçin açmadın?” diye soruluyor. Hayran abla da, “İzzet yazsa, açardım. Salih Mirzabeyoğlu yazsa açardım. Kumandan yazsa açardım!” diyor. (Emine Tansu)
*
LEVHA: 28 Ocak 2018… Yine aynı masayı görüyorum. Kumandan’ın üzerinde resimlerdeki kareli gömleği var. Abdullah (Kiracı) ile masada karşılıklı oturuyorlar. Kumandan’a doğru yaklaşıp, “Sizin bir isminiz de İsa mı?” diye soruyorum. Kumandan bana bakıp gülümsüyor Abdullah da başı yere hafif eğik gülümsüyor. (Emine Tansu)
*
SAATİN SARKACI: 1966: KEZAME-İki kuyu arasındaki, birinden diğerine su geçiren yarıklar. Terazi ipleri kendinde toplanan halka… MEZKUR-Evvelce bahsi geçmiş olan: 1966: ÜSTADIM’ın Eskişehir’deki ilk konferansı; “Yolumuz / Halimiz / Çaremiz”. (Tüyo-Argo bir kelime, “İpucu; kopya vermek, gizli haber” mânâsına gelir: 422: Düpişk-Kürtçe, “Akreb”; zehirli, küçük bir hayvan… Zehir; zemberek, geren… Gergef-Üzerine kumaş gerilerek nakış işlenen dörtköşe çerçeve: 1450: Gerkef. “Kef harfi, Allah’ın Şekür ismi, Kürsî mertebesi, Kamer menzillerinden Arş altı Nesre’ye işaret eder”… İngilizce, Tip-Argo, “Tüyo”: 412: Tabco-Süryanice, “Mühür”… İngilizce, Tip of-Argo’da “tüyo” vermek: 498: Feth-Açma, başlama, ele geçirme, zafer”… Cüfte-Benzer, eş, denk, müsavi: 1487: Mehdî Salih Mirzabeyoğlu… İngilizce, Hint-“Tüyo”: 468: Hikmet-Sır)… Süryanice, ŞTACESRE-Onaltı. (Süryanice, Ştacsar-Onaltı: 965: Hit’amkut-İbranice, “Derinleşme”; Kutlu netice… Hatemkut-Kutlu mühür: 967: Seyyid Abdülhakîm Arvasî Üçışık): 2966: SEYYİD Abdülhakîm Arvasî + NECİB Fazıl Kısakürek + İZZET Erdiş.
*
İSA’-Teselli verip, sabra irşad etmek: 73: ÇENG-Pençe. El. (Havan eli: Havan tokmağı: Aslan pençesi)… KEPAN-Büyük terazi. Kantar: 1072: CÜMMEL-Harflerin sayı değerine göre hesablanması… HAMKE-Bit: 73: AHDES-Fikirli kişi… MÜBELLİĞ-Tebliğ eden: 1072= 73: MÜBELLAĞ-Tebliğ edilen. Duyurulan. Eriştirilen… NATUH-Çok süsen hayvan: 1073: YENGEÇ-Seretan. (Hemze, Allah’ın Mübdi’ ismi, İlk Kalem mertebesi, Yengeç-Natuh’a işaret eder)… BEJENDİ-Geçim darlığı. Maişet derdi. “Kaba”: 1072= 73: MEBLÂĞ-Mevcut para miktarı. Yetişmek. “Bast”. (Levha: 28 Ağustos 1987… Üstadım, çok genç hâlinde… Elinde desteyle paralar var… Pazarcı nağmesiyle, “Şu paralara bak, şu paralara!” diyor… Güleryüzlü ve sevinçli bir hâli var… Ben, hızla odadan kaçıyorum ve öbür yandan dolanarak tekrar odaya geliyorum… Üstadım, “İhtiyar adam bana paraları verirken görecektin; cebime atarken sanki Cennet kokusu geliyordu!” diyor… Galiba 200.000 lira imiş. Fakat deste deste görünüyordu… Onun, bu para karşılığında yazı yazdığını düşünüyorum!)
*
İSA’-Zenginleştirme veya zenginleştirilme. Genişletme: 142: MEN ENE?-“Ben Kimim?”… ABDULLAH-Allah’ın kulu. “Allah Sevgilisi’nin Babası’nın ve Allah Sevgilisi’nin bir ismi”. (Abadile-Abdullah isimliler: 1112: Salih İzzet Erdiş… İntisah-Kopyasını çıkarma. “Tüyo almak”: 1112: Te’sir-Bir şeyde eser ve nişâne bırakmak. Vasıfları ve hâlleri değiştirme. İşleme, dokuma, iz bırakma. İçe işleme… Süryanice, Smoğo-Kürsî: 1112: Kove-Arnavutça, Kova)
*
İSA-Bir şeyin işlemesini deruhte ettirmek. Vasiyet, sipariş ve nasbetmek: 103: MEMDUHA-Beğenilmiş. Medholunmuş. Allah Sevgilisi’nin sevdiği iş… HİSSE-Pay. Hisse. Varise intikal eden kısım: 103: CÜZZET-Kaftan… MABEYN-Ara. Aradaki şey: 103: MAHMİYE-Bir şeyi korumak, muhafaza ve himaye. Muhafazalı büyük şehir; büyük zuhur… BUMEHEN-Deprem. Zelzele. “1999’daki büyük deprem hatırda”: 103: SELHA-Kıyamet günü.
 
AĞYAR
(ŞATRANC-I UREFA’DAN)
 
Şatranc-ı Urefa’nın 39. Kabı, AĞYAR-Yabancılar, başkaları. Gayrı. Rakib. Tecrit etme, uzaklaştırma. (Tecrid-Açıkta bırakma. Yalnız başına bırakma. Tek başına bırakma. Hapsetme; kuşatma. “Piramidin tepesine doğru gittikçe, en tepe noktanın çevrenin her tarafıyla ilgi hâlinde kuşatması; merkez heryerde”. Edebiyat’ta bir şairin kendini mücerred bir şahıs, ayrı bir adam farzederek ona hitabı veya bahsetmesi; meselâ, kendi için, “Adam olamadın be Beykozlu Ahmed!”, yahut şair Nedim’in bir beytinde söylediği gibi: Bir sen ü bir ben ü bir mutrib-i Pakize-edâ / İznin olursa eğer bir de Nedim-i şeyda: Bir sen, bir ben, bir hoş edalı hanende / İznin olursa şayet, bir de divanen Nedim!): 1212: MUAKIB-Cezalandıran…
*
Fransızca, AUTRUL-Ağyar: 1642= 643: MUĞTERİB-Batan. Gurub eden. Gurub. Gurbete çıkan… HALİÇ-Koy. Körfez. Liman. Kanal. Denizin kara içine uzanmış kısmı. Büyük çanak. İp. Dere ağzı. (Boşnak dilinde, Pîr-Rıhtım. Liman: 212: Pîr-Ulu kişi… İbranice, Pîr-Kuyu. Maden ocağı: 212: Pîr-Sümer dilinde, “Toplamak, yığmak, kısaltmak”… Süryanice, Azcar-İndirme, gerçekleme: 212: Bahar-Süryanice, “Tahlil etme”… Lâtince, Vere-Tamı tamına doğru: 212: Mimsono-Süryanice, “Aktör”; oynayan, yapan, eden… Bir-Kuyu: 212: Hergo-Süryanice, “Düşünce”… Süryanice, Darbo-Yol: 212: Confidence-Fransızca, “Sır”… Lâtince, Somnium-Rüyâ: 212: Croc-Fransızca, “Çengel, kanca”; solucan… Süryanice, Şuşo-Kanca, çengel: 612: Derviş Muhammed): 643: KOKALTO-Süryanice, “Nokta”… Süryanice, HAGOROYUTO-İslâm. İslâmiyet: 643: MEDICAL JURISPRUDENCE-İngilizce, “Adlî Tıbb”… Lâtince, FONTANUS-Pınara âit olan: 1643: GAROROYUTO-Süryanice, “Dokumacılık”; İdeolocya Örgüsü)
 

Not: Tefrika edilen yazının tamamı yahut bir kısmı, Baran Dergisi'nin izni olmadan iktibas edilemez
 
Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu

Baran Dergisi 579. Sayı