Üstadım’ın O VE BEN isimli eserinden, “Nur Yatağı” başlıklı, Efendi Hazretleri’nin Kabrini ziyaretlerinden: Hey gidi günler hey!.. Hayatında, üzerinde tek toz tanesi görülmezdi. Şimdi de mezarı öyle… Her türlü ilgi ve bakımdan uzak, bu pas ve küf çerçevesinde, üstünde tek harf yazılı olmayan iki taş arasında, insana imbikten süzülmüş toprakla dolu hissini veren, küçük, yerden bir karış yüksek bir beton müstatili içinde, her zamanki derin ve tatlı tebessümüyle gülüyor mezarı… Mezarın ayak ucunu sağınıza alıp baş tarafına doğru bakıyorsunuz —“Es’selâmu aleyküm, ey Allah’ın büyük velisi!”… Ve çömeliyorsunuz. Ruhaniyetine sığınıyorsunuz. Bir “Fatiha” ve onbir “İhlâs” okuyup hediye ettikten sonra, gözleriniz, kalbiniz ve beyniniz kamaşmış, öylece kaimiz… Bu hâle, “Rabıta-i Şerife”de yazılı olduğu gibi, mezarlara kalb bağlamak denir. Eğer mezardaki, küçük, “istihlâk edilmiş” velilerdense, tesir çabuk ve kesik olur, gelir ve gider. Büyük, irşada ehliyetli velilerin tesiriyse yavaş, ahenkli ve devamlıdır; çabuk gelmez ve çabuk gitmez. Efendimin kabrini her ziyaretimde, akşama kadar tesirini taşıyor; hemen her defa bir şişe veya kutu içinde aldığım toprağından, kokladıkça bir misk kokusu duyuyor ve sarhoş dönüyordum. Bu toprağın, şişe içinde fosfor pırıltısına benzer bir ışıldama verdiğini söylersem inanır mısınız? Yoksa işi “Tabakat-Jeoloji” mütehassıslarına mı havale edersiniz?

I

NUR YATAĞI: 1678: SEYYİD Abdülhakîm Üçışık… Süryanice, YURTONO-Miras. Mal; meyil: 678: ESTURAY-İngilizce, “Haliç”… Süryanice, SORUTO-Yazar. Muharrir. “Üstadım”: 1678: QATİGORNO-Lâtince, “Hitab Etmek”… Süryanice, SUTORO-Müdafaa: 1677: VRACİJNATİ-Boşnak dilinde, “Göz önünde bulundurmak”; beni… TELEGRAM-Zihin kontrolü: 1677= 678: SFOFOTO-Süryanice, “İşkence ve azab âletleri”.

I

FOSFOR-Tabiî hâlde iken beyaz, ışık saçıcı bir madde; sembolü “P” olan bir element. (Yunanca, Periphereira: Çember. Bu kelimenin kısaltılmış şekli, Pi’; bir çemberin çapına bölünmesiyle elde edilen, tam değeri bulunamayan, kesirli olarak devam edip giden sayı… Çember: Tamam. Tamamlık. Sonsuz devir… Be harfi, Allah’ın Lâtif ismi, “Cinler-Gizliler, gizlilikler, gizli varlıklar” mertebesi, Kamer menzillerinden “Mukaddem min-ed delâl”e işaret eder; öne alınmış delil, Takdim’e): 1431= 432: SACRIFICO-Lâtince, “Kurbana âid olan”… Süryanice, NAFŞE-Nefs: 432: NAFŞE-Can, ruh, kişi… Arabça, ED-DÜRRİ’L MEKNUN-Saklı İnci. “Ezel”… Romen dilinde, SPİNDUŞ-Cin. “Dalga beden”: 432: ZAHRİRO-Süryanice, “Şua”. (Şua-Bir ışık kaynağından uzanan ışık telleri: 441: Kısakürek)… Süryanice, AFOQRİSİS-Karar: 432: SALİH Mirzabeyoğlu. (Kabr-Kabir. Mezar: 302: Derviş Muhammed. “Noktasız harflerle”… Noktalı harflerle, Kaptan Kusto Müslüman: 1302: Mirzabeyoğlu)… Süryanice, D’LO BUSORO HEMSO-Mutlak Fikir. “Gereklilik”: 432: TELA-Lâtince, “Dokuma tezgâhı”; amel.

I

SEYYİD ABDÜLHAKÎM ARVASİ: 566: ŞALİTUTO TABCO-Süryanice, “Hükümdarlık Mührü”… SEYYİD ABDÜLHAKÎM ARVASÎ-Manzur-u Nazar-ı Piran-ı Kiram: 1345: İMAM-I RABBANÎ. (Manzur-u Nazar-ı Piran-ı Kiram: 2777: Derviş Muhammed Semerkandi… Li Küllî Emrin Fehim - “İçin” küllî işlerin anlayışı olan: 496: Li Mâlik Emrin Fehim - “İçin” Malik işlerinin anlayışı olan… Yafte-Bulunmuş, bulmuş, bulunan: 496: Derviş Muhammed-442 mührü, en küçük ebcedle)

KAPTANA AİD BÂTIN

(KAPTAN KUSTO MÜSLÜMAN)

LEVHA: 10 Nisan 1990… Yanyana 6-7 tabut… Tabutlardan birinden çıkan el, elimi tutuyor… Seyyid Mahmud Hayranî Hazretleri imiş… Yanında da, amcasının oğlu Seyyid Mustafa diye bir zât imiş… Bu zâtlar ve onların tabutlarının yanındaki tabutta yatanlar şehidler oldukları bahsi geçiyor!..

I

SEYYİD Mahmud Hayrani. (Türbe-Konya’nın Akşehir Kazası’nda: 613: Derviş Muhammed): 1451: ŞERİF Muammer Erdiş. (Levha: 18 Ocak 1984…Siyah renkli bir gömlek… Üzerinde, alt alta 14 ve 40 rakamları ki, 63 diye okuyorum… Gömlek Muammer Bey’e âitmiş… Nasıl hesapladıysam, onları toplayınca 63 sayısı çıkıyor ve bu onun yaşı imiş… 1440 ise, Hicrî sene imiş… Kıpçak dilinde, Kök-Asıl: 1040: Mşarro Hedso Ananqi-Süryanice, “Mutlak Fikir Gerekli”… Lâtince, Cavo-Delmek. “Derinleşmek”: 1013= 14: Salih Mirzabeyoğlu… Süryanice, Birto Malyo Fardoyso-Dolmabahçe Sarayı: 63: Bilâl-Siyah ve beyaz olmak… Cevn-Siyah. Beyaz. “Mâlik hikmeti”: 59: Mehdî… Devlet-Başyücelik modeli: 1440= 441: Kısakürek… Levha: 25 Kasım 2000… Bir caddede, bir dükkânın vitrinine bakarken, babam koluma giriyor ve ben pek hevesli olmamama rağmen beraber Pazar yeri dağıldıktan sonra çöplerin yığıldığı bir yere geliyoruz. Bana, sarılıyor ve “İsterdim ki hep senin gözünün önünde olayım!” diyor. Bu arada Gökyüzü’ne bakıyorum, kayan bir sürü yıldız var… Boşnak dilinde, Uracinati-Göz önünde bulundurmak: 677: Extaris-Lâtince, “Kurbana âid olan”… Süryanice, Rsifo-Yay. “Yakınlık. Kusto”: 677: Kompozitor, Boşnak dilinde, “Besteci”… Boşnak dilinde, Autor-Besteci: 613: Tavro-Süryanice, “Boğa”. Boğa Burcu… Lâtince, Taurus-Boğa. “Boğa Burcu”: 673: Mehdî Derviş Muhammed)… İbranice, EMİT-Te’yid etmek. Tasdik etmek: 451: ET-MİNİ?-İbranice, “Kimi?”… İDEOLOCYA ÖGRÜSÜNE EK-“İslâmı Yenilemek”: 451: SALİH Mirzabeyoğlu.

I

Lâtince, SARCOPHAGUS-Mezar: 367: KARSO-Süryanice, “Bâtın”… İbranice, KURSA-Koltuk. “Kürsî”: 1366= 367: YARUQO MDİTO SORUTO-Süryanice, “Yeşil Medeniyet Yazarı”. (Levha: 9 Kasım 1989… Küçük, iki katlı müstakil evler… Tatil köyü evleri gibi… Kendi evimize gelirken, yolun öbür kıyısındaki aynı tarz evlerin bulunduğu mahallenin yeni farkına varıyor gibiyim… Meselâ, ilk önce onları görebileceğim şekilde oraya bırakılsam, oranın bizim adrese yakınlığını kestiremezdim… Benim, şu adresi aklımda tutamama meselem… Eve yaklaşırken, 6-7 kişilik bir grubun evden çıktığını görüyorum… Misafirler… 50-60 yaşlarında birkaç kadın ve erkek ile, bir-iki genç… Gayet sade ve temiz kılıklı öğretmenler… Yaşlı bir hanım, “Hah!.. İşte geliyor bizim yeşil Medine’nin yazarı!” diye, 30 yaşlarındaki hanım’a, ben akrabasını tanıtıyor… Bana öyle hitab eden hanımın adı, Merve… Beni bekliyorlarmış, tam giderlerken, karşılaşıyoruz… Bir Not: Yeşil renk Ay’ın sembolüdür ve Allah’ın “Hakk” ismi nuruna işaret eder!)… Lâtince, NAUCLERIUS-Kaptan’a âid olan: 367: KARSO-Süryanice, “Bâtın”; iç, içyüz… NAUCLERIUS KARSO-Kaptana âid olan Bâtın: 734= 1733: BİRTO MALYUTO URİTO-Süryanice, “Dolmabahçe Sarayı”… DERVİŞ MUHAMMED SEMERKANDİ-442 mührü: 7726= 733: MEHDÎ MUHAMMED ŞUURU.

I

Lâtince, SEPULCHRUM-Mezar. Kabir. (Süryanice, Matlo-Muamma: 477: Postaja-Boşnak dilinde, “Durak”… İzzet: 477: Müteellih-Allah’ın birliğine, tâbi olunması gereken Resûlü’n devrinde gösterdiği yoldan inanan): 1356: RAÎS-ÜL FERİK KUSTO MÜSLİM-Arabça, “Kaptan Kusto Müslüman”… Süryanice, GŞİMO-Cisimlenen. (Gayn barfi, Allah’ın Zâhir ismi, Küllî Cisim mertebesi, Kamer menzillerinden “Hen’a-Devenin boynuna konulan işaret”; Can, ruha işaret eder. Berzah âlemine nisbetle içinde bulunduğum âlem gibi, Allah’ın zât âlemine nisbetle Berzah âlemi de bir keyfiyet âlemi hükmündedir… Süryanice, Letum-Ölüm: 1477: Cousteau-Fransızca, “Kusto. İriyarı, güçlü kuvvetli. Sahil, kuşatan” mânâlarına gelir): 1356: MAHŞEF-İbranice, “Bilgisayar”; Bilgi Sayar. (Ölüm ve Bilgi saymak; hatalar ve sevablar… Üstadım’ın, “İkimizin şiirleri, bayılacaksın!” dediği Noktalamalar’dan, Bilgisayar: “Yüzelli sene var ki, bozuk bütün ayarlar / Yanlışları sayıyor, şimdi Bilgisayarlar!”… Birinci Mısra’nın Ebcedi: 1332: Hbuşyo-Süryanice, “Hapishâne”; tahlil etmek üzere meseleyi kuşatma… Isram-Derviş: 332: Tılaî 10 İranî-Mehdi’yi Hamil 10 Süvari… İranî: Tabut. Neş’eli oluş… Faris: Farslı, İranlı. Süvarî, binici… Hatm-ı Hacegân-Hacegân Mührü: 1332: “Derviş Muhammed”… Süryanice, D’lo Busoro Hegyo-Mutlak Fikir: 2332: Fucosus-Lâtince, “Boyalı, boyanmış”; suret, sıfat, ahlâk… Fransızca, Mineral-Maden Filizi: 332: Sinergia-Süryanice, “Sözlerin soy ağacı”… Mirzabeyoğlu: 332: Gazyuno Hermo-Süryanice, “Ölüm Odası”… İkinci Mısra’nın Ebcedi: 1926: Mufavviz-Bir kimseye bir vazife veren. Yapmasını ısmarlayan… Süryanice, Rişoit-Hemen: 1926: Zakire-Andıran, hatırlatan… Salih İzzet Mirzabeyoğlu: 1926: Yere yıkılış, yüzüstü kapanış; “rüyâda gelen mânâ”… Beyt’in Toplam Ebcedi: 3258: Maqoro-Süryanice, “Burgu”… Mirza: 258: Shifer-Arnavutça, “Boy bos”; rüyâ’da gelen mânâ… İtalyanca, Argoglio-Gurur: 2258: Seniyet-ül Veda Tepesi-Arabça, “Medine dışında, Seriyyelerle vedalaşılan ve uğurlanan tepe” mânâsına gelir)

I

Lâtince, CIPPUS-Mezartaşı. (Şahide-Mezar Taşı. Kadın şâhid; dua isteyene: 710: SVODO TUROYO-Süryanice, “Dağ Lehçesi”; samimiyet… Fahl-Hilm. Tam muti’: 710: Tacso-Süryanice, “Unutmak”; ölüm, akla yokluk şeklinde hitab eder ve unutmak, saklamanın başka bir biçimi… Yunus Emre: “Başları ucunda hece taşları / Ne söylerler, ne bir haber verirler!”; Ölmeden ölen?.. Süryanice, Maurtono-Miras bırakan. Mirasçı: 1709= 710: Peterko-Boşnak dilinde, “Beş. Beş kişilik grub”; Şehîd Taha Cizro + Seyyid Fehim Arvasî + Esseyyid Abdülhakîm Arvasî “Üçışık” + Necib Fazıl Kısakürek + Salih Mirzabeyoğlu… He-Zikir harfidir, ebcedi Arabça yazılışı şekli ile “0” olan 5 sayısıdır. En büyük ebcedi: 705: Habnâme-Rüya Kitabı… Cezb-Kendisine doğru çekme. İçme: 705: Disar-Üste giyilen kaftan): 83: YENGEÇ-(Allah’ın, “Mübdi’-Güzel Yaratan” ismi ve “Mümit-Ölümü Yaratan” ismi… Hemze, Allah’ın Mübdi’ ismi, İlk Kalem mertebesi, Kamer menzillerinden “Seretan-Yengeç, Nath-Tosvuran hayvan, başvuran hayvan”; başlangıç, sene, ömür… Sad harfi, Allah’ıın Mümit ismi, Toprak mertebesi, Kamer menzillerinden “Belde, mahall”e işaret eder. İbranice, Mahal: Affetmek. Gafr; Rahman Sûresi 19-20. âyetleri hatırda… Uyku: Küçük ölüm… Sad harfi: Dünya ve ahiret, şekil olarak da iki devirdir. Bedende sabitlenen ruh, uykuda maveraya doğru uzar ve dönüşte suret elbisesini giyinerek rüyâ şeklinde gördükleri görünür; veli, “Rüyâ suretleri, ahiret suretleri cinsindendir!” buyuruyor… Hadis: “Cennet’te 100 derece vardır. En yücesi Allah yolunda cihâd edenlere verilmiştir. İki derece arası, yer ile gök arası kadardır!”… Kâfirin Cenneti de, “Cehennem”… Sad, kelime olarak, “Yüz sayısı” demek… Lâtince, Vultus-Yüz: 1508: Derviş Muhammed Semerkandi-442 mührü)

DUA

15 Mayıs 2014… Bünyamin Eser, UMRE hatırasını anlatıyor: Sabah Namazı’na yakın bir vakitte, CEBEL-İ NUR DAĞI’na doğru HİRA MAĞARASI’na çıktık. Genişliğine tek kişinin, uzunluğuna ise ancak 2 kişinin sığabildiği Mağara’da, 2 rekat Hacet namazı kıldıktan sonra sadece Kumandan için DUA ettim. TELEGRAMCILARIN zelil olması, Kumandanımız’ın bu işkenceden halâs olması için… Sabah namazından 2 saat sonra gördüğüm Rüyâ: Allah Resûlü’nü (S.A.V.) görüyorum. Bir servis otobüsündeyim, bizi Kâbe’ye götüren otobüslere benziyor. Şoför koltuğunun 5-6 sıra arkasında oturuyorum. Şoför Allah Resûlü (SAV) imiş; Ben buna ihtimâl vermiyorum. Ama O olduğuna dair kesin bir hava var. Yandan yüzünü görüyorum, genç. Bizimle Umre yapan Seyrantepeli (İstanbul) İlhan Yetişal arkadaş’a benziyor. Bu şahıs, bizim kafilede Umre’ye gelenlerden, burada tanıştık!

I

Bünyamin Eser’in Umresi vesilesiyle… DUA: 76: HLAM-Süryanice, “Rüya görmek”… Boşnak dilinde, VİS-Yüksekçe doruk. Tepe: 76: VİS-Balık-Nasib. Kısmet. (Balık Burcu, unsuru Su, tabiatı Soğuk-Nemli, türü Birleşik, yıldızı Müşteri, vücutta tesir yeri Ayaklar, cinsiyeti Dişi, simya’da “Yansıtma-Aksettirme” safhası)… Boşnak dilinde, SPİCA-Zirve. Doruk. Çekirdek: 76: IMODO-Süryanice, “Buluşma”… Süryanice, HEDSO-Murakabe. İç âlemine bakma. Teftiş etme. Kontrol etme. Gözetmek. Beklemek. Hıfz etmek. İntizar. Dalarak kendinden geçmek. Kendini tamamen nafile –fazladan– ibadetlere vermek üzere kapanmak: 1076: ŞRİHUTO B’QOYUMUTO MBARYUTO-Süryanice, “İfrat hâlde tecrid”… Boşnak dilinde, ZAJEDNO-Beraber: 76: ULLÎ-Arnavutça, “Zeytin”; en uzun ömürlü ağacın, “Cennet” meyvesi zeytin. (Zeyt-Zeytin: 1417: Necib Fazıl Kısakürek)… Süryanice, MŞARRO HEMSO ANANQİ-Mutlak Fikir Gerekli: 1076: QOMUDO-Süryanice, “Aktör”; amel, ahlâk, aksiyon, iş; duayı icrada arada… Süryanice, USİYA-Cisim: 2076: YATURİTO B’AYKANOYUTO-Süryanice, “İfrat hâlde tecrid”… Süryanice, GLO GOLD-Kaplumbağa Yumurtası. “Dehr’in zımnında kâbe”. (Kâbe: Yumurta: 2108: Derviş Muhammed-332 mührü, büyük ebcedle): 2078: ARVASÎ-Esseyyid Abdülhakîm “Üçışık”. (Ye harfi, Allah’ın bütün mertebelerde görünen Rabb ismi, Birinci Sema mertebesi, Kamer menzillerinden “Kivan-baca delikleri”; Dehr’in zımnında olan, bütün mertebelerin “Müteal-Aşkınlık”ı… Kevn: Varlık. Oluş. İş… Zübre: Örs… Üstadım’ın “Çile” şiirinden: “Gaiblerden bir ses geldi, bu adam / Gezdirsin boşluğu ense kökünde / Ve uçtu tepemden birdenbire dam / Gök devrildi, künde üstüne künde!”… Boşluk: Fütühat Allah’ın yaratma mahalli olan, Kürsî altı Atlas tabakası)

HAML

(ŞATRANC-I UREFA’DAN)

Şatranc-ı Urefa’nın 52. Kabı, HAML-Yük. Sırtına yük vurup götürmek. Sened, vesika. İsnad edilen, dayanılan. Yüklenme. Hamile kadının karnındaki çocuk: 78: HAKÎM-Herşeyi yerli yerince eden. “Mütefekkir”… İBDA-Benzersiz oluş. İcâd. Meydana getirme. İnşâ: 78: ABV-Cemâl ve hüsn. Yüz güzelliği. Maske; İngilizce “Tilki Kafası”; Vavî kafası, gönül yansıması. Kapı. İz sürmüş, izi sürülen. Tâbirci, tâbir olunan. Nizamlı oluş. (Hadîs: “Mümin odur ki, yüzüne bakınca Allah’ı hatırlatır!”; yüz güzelliğinin hakikati. Amel ve eseri yansıtan)… İNHİTAT-Aşağı inme. Bir şişin inmesi; bedenin eskimesi. Kuvvetten düşme. İhtiyarlık. Düşme. Olma. (Eski Yunan’da, ilk Vahdanî fışkırışın başı, Sokrat: “Beden ihtiyarlarken, ruh gençleşir!”; gençlik hakikatinin aslı… Yevmiye: “İbrahîm Hakkı Hazretleri’nin Marifetnâmesi’nde, şiir kadar güzel bir başlık vardır: Gençlik Faziletin ve İhtiyarlık Rezalet’in Beyan Eder!”… Doğumdan itibaren bedenin yaşlanması, insanın hasta oluşunu gösterir; iş, bâki kalacak olan ruhunda… Osman Temiz Gönüldaşımız’ın rüyâsı; Levha: Nisan 2017… Abdullah Kiracı ile birlikte benim Ofis’te, Baran Dergisi’nde yayınlanan “Gudde-i Sanavberi: Kozalaksı Bez” yazı dizim hakkında konuşuyoruz… Kumandan, Ofis’e geliyor… Bitkin ve hasta bir hâli var… Buyur ediyor ve oturması için yer gösteriyorum… Masanın üzerindeki Makarna kırıkları dikkatimi çekiyor. Temizlemek için davranıyorum, fakat masanın altında da makarna artıkları bir tepe oluşturacak kadar çok. Temizlemeye devam ediyorum… Kumandan’a hâlini hatırını sorduktan sonra, bir yandan temizlik yaparken, diğer yandan da çay demlemeye çalışıyorum… Kumandan, koltuğa değil, yere oturmuş ve sırtını da koltuğa dayamış. Aynı şekilde amca oğlu Alaaddin Temiz ve eniştemiz Bilâl Koçer de, onun tam karşısına oturmuş… Kendisiyle ilgilenemediğim için rahatsız oluyorum ve “Mehmet Tarakçı’nın okulu yakın bir yerde, isterseniz onu arayıp gelmesini söyleyeyim!” diyorum… Kendisini iyi hissetmediğini, birazdan gideceğini söylüyor… Ben, “Çay demledim, bir çay içseydiniz!” derken, o ayağa kalkıyor ve kapıdan adımını atar atmaz, yere düşecek gibi sendeliyor; hemen yetişip destek oluyorum, “Efendim isterseniz, lavaboya gidin!”… Tuvalete giriyor ve dışarı çıkınca, kendisini daha iyi hissettiğini söylüyor… Ofis: 156: Mukavvi-Takviye eden. Kuvvetlendiren… Müellif-Kitab yazan: 156: Dırahşan-Karnı çok aç kişi… Makarna: 393: İntizam… Nazıra-Nazar eden, nezret eden: 1156: Nazre-Cin gözü. Gizli, saklı… Haşefe-Yaşlı kadın: 393: İntizam-Tertib, düzen. Düzgünlük, intizamlı olmak… Çay: 1013= 14: Salih Mirzabeyoğlu): 1078: MUGALEBE-Galib.

I

Süryanice, HİFO-Haml. Hamla: 104: MEDİN-Kul, abd. Borçlu… CENAN-Can. Kalb. Gönül. Ruh: 104: FEHVA-Mevhum. Kavram, mânâ… KADD-Boy bos: 104: ADL-Hakka niyet. Doğruluk. Her şeyi yerli yerince yapmak, beraber etmek. Meyletmek. “Bizzat Adalet” mânâsında, Allah’ın 99 güzel isminden biri… ISTIBAG-Boyanma. “Renk. Suret. Ahlâk”: 104: AZMUN-İmtihan. Tecrübe… VUSUB-Dâim ve sürekli olmak. Vacib olmak: 104: CİNAN-Cennetler. “Cehennem, Allah ve Resûlü’ne inanmayanlar Cenneti, tabiatlarının özüne uygun karşılık”… İL’AB-Oynatma, oynatılma. “Yapıp etme. Psikoloji”: 104: KABA’-Üste giyilen kaftan. “Seciye ve karaktere göre bürünülmüş sıfat, tercih”… MÜHELLİL-Tehlil eden. Kelime-i Tevhidi devamlı tekrar eden: 1104: SALUTATUR-Lâtince, “Selâmlama”; teslimiyet… Süryanice, BASEM-Sevindirmek. Sevdirmek: 1104: FOTURUTO-Süryanice, “Ölüm”; zamanın maksatlılığı, hayatın ve ruhun meyli… Süryanice, CUTMANOYO ANNO D’BANOYUTO-Süryanice, “Osmanlı mimarlık sanatı”: 1104: SALVEO-Lâtince, “Selâmlama”; uhrevi hissin remzi.

I

Kıpçak dilinde, HAML-İsnad. Atıf: 78: HAKÎM… ATIF-Meyleden. Yüzünü çevirip bakan. İki kelimeyi birbirine bağlayan harf; yemiş, verim, seciye, karakter, mânâ, bağ. “Ek yeri”. (Şeriat’ta, seninki senin, benimki benim. Tarikatta, seninki senin, benimki de senin. Hakikatte, ne seninki senin, ne benimki benim, hepsi Allah’ın… Hakikate nisbetle, münasebetlerimiz; seninki senin, benimki benim; ve seninki senin, benimki de senin, ki bizim kısaca belirtişimiz de, mevzuuna nisbetle, “Atıfta Nakşî Sırrı”dır: 160: ITAF-Kaftan… Bakın ne süslü, ne güzel kaftanım: Alt başlığı “Necib Fazıl” olan “Kavgam” isimli eserim; isnad… Ve umumî olarak: nereden nereye belli: Nakşi sırrıdır kavgam!)… SALATİN-Sultanlar: 160: NİKAT-Noktalar. “Noktalamalar”… Süryanice, KANİ-İsim koymak: 1161: KANİ-Süryanice, “Tâyin etmek”; tesbit etmek, belirtmek, hüküm vermek.

Not: Tefrika edilen yazının tamamı yahut bir kısmı, Baran Dergisi'nin izni olmadan iktibas edilemez

Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu - Baran Dergisi 541. Sayı