LEVHA: 24 Mayıs 1982… Çalkantılı ve muzdarib değil de, belirsizliğe bakmanın karışık duyguları içinde, un yaymanın, daha doğrusu ipe un sermenin yorgunluğundasınız… Kafanızda kelimeler köşe kapmaca oynarken, mayışıyorsunuz, tükeniyorsunuz, sızıyorsunuz… Birdenbire bir ses: “Var-yok 126 tamam!”… Sıçrayarak uyandım!..
l
ÜSTADIM’ın, 1982 tarihli “Var-Yok” isimli Noktalaması: “Var’ın altında yokluk, yokun altında varlık / Başını kaldır da bak, boşluk bile mezarlık!”
l
Üstadım’ın vefatından bir gece önce, 24 Mayıs 1983’de gördüğüm rüyâda gelen mânâ; “Kuş gagasının bir ân yoğunluğunda dudağa benzerliği, cemden işarettir!”… HAMM: Kuş gagası. Yüzük. Mühür… ŞEFE-Dudak. Kenar: 1385: DERVİŞ MUHAMMED-332 mührü. “En küçük ebcedle”… MÜFAYELE-Yüzük Saklama Oyunu. “Takdim yazım bilmece idi, mühür ise bilmece içinde bilmece; tuhaf tarafı, mühre kavuştuktan sonra, bilmece oluşunu bilmem, bir beklenmedik”. (Boşnak dilinde, Postojeci; “Var” + Jok; “Yok”: 612: Derviş Muhammed… Boşnak dilinde, Postojeci; “Var” + Ne; “Yok”: 554: Takdim-Arzetmek. Sunmak. Öne sürmek. Bir büyüğün önüne geçip birşey vermek… Noktasız harflerle, Derviş Muhammed: 302: Kaptan Kusto Müslüman… İ’cazkâr-Mucizeli olmak. Başkasını acze düşürecek derecede olmak; i’caz pahası: 1302: Mirzabeyoğlu): 1165: NAZİR-Bir şeyin, benzemek üzere yapıldığı şey. Denk, eş, örnek. Bir şâirin manzumesine, başka bir şair tarafından aynı vezin ve kafiyede olmak üzere yapılan benzer… DERVİŞ MUHAMMED-332 mührü. “En büyük ebcedle”. (Derviş Muhammed-442 mührü. “En büyük ebcedle”: 496: Li Küllî Emrin Fehim-Seyyid Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’nin, mühür yerine de kullandığı üç kaşlı büyük yüzüğün bir yüzünde olan yazı; “Küllî işlerin anlayışında olan, için”. Diğer yüzünde, Manzur-u Nazar-ı Piran-ı Kiram; Keremli Pîrlerin Nazarlarına Görünen… Her bakışta o mânâ hesabı, elini attığın her fikir madeninden yansıyan; bu teşbih Üstadım’ındır, hâline dairdir!): 1165: DERVİŞ MUHAMMED Mirzabeyoğlu… RAHMAN SÛRESİ’NİN 19 - 20 Âyetleri. “Takdim yazımda işaret edilen”: 3166: KELİMULLAH-Allah’ın hitab eylediği zât… Boşnak dilinde, PRİSUTAN OTSUTAN 126 - Var yok 126: 2777: İZZET Mirzabeyoğlu. (Künûn-Bir şeyi gizleme, saklı tutmak: 126: Nüvis-Yazıcı. Yazan. “Üstadım”… Mevdu-Emanet bırakılmış, tevdi olunmuş: 126: Nigün-Tersine dönmüş, alt üst olmuş… Nigin-Mühür. Yüzük: 1129: Salih)… MANZUR-U Nazar-ı Piran-ı Kiram: 2777: DERVİŞ Muhammed Semerkandi… Süryanice, MŞALTO-Hükümdar. “Mâlik”: 1777: TASARRUF-Sahiblik. Kullanma hakkı. İdare etmek. Tutum. Sarfetmek. Bir şeye karışıp, müdahale etmek… Boşnak dilinde, POSTOJECİ JOK 126-“Var yok 126”: 738: QUMETRİYON-Süryanice, “Mezar”. (Kabr-Kabir. Mezar. “Mânânın konulduğu suret, kelime”: 1302: Salih)… Boşnak dilinde, POSTOJECİ JOK 126 GOTOV-“Var yok 126 Tamam”: 2156: DERVİŞ MUHAMMED MÜHRÜ-Tamam. (Nigün: Alt üst: 126: Salih… Nigin-Mühür: 129: Salih… Gotov-Tamam: 1417= 418: Necib Fazıl Kısakürek)
l
NOKTALAMA’nın Birinci Mısraı-Varın altında yokluk, yokun altında varlık. (Arnavutça, Varr-Mezar: 207: Var-Kıpçak dilinde, “Gitmek, varmak, ulaşmak”… Vasl-Vuslat. Aşığın sevdiğine kavuşması. Birleştirmek, ulaştırmak: 126: Muvadaa-Vedalaşma… Süryanice, İt-Var. “Kelb; iz süren, feraset, basiret”: 401: Taht-Alt. Altında… Boşnak dilinde, Jok-Yok: 1112= 113: Salih İzzet Erdiş… Süryanice, Layt-Yok: 441: Kısakürek… Tahattüm-Hatem, yüzük takınmak: 1440= 441: Teslis-Üçleme): 1996: ZILLULLAH-Allah namına yeryüzünde tasarrufta bulunan insan… İKİNCİ Mısra’nın Ebcedi-Başını kaldır da bak, boşluk bile mezarlık: 1693= 694: İBTİSAR-Basiret. Kalb gözüyle görmek. Görüp hakikatine varma… TOPLAM Ebced: 3689: SEYYİD Abdülhakîm Üçışık.
l
Üstadım’ın, “O ve Ben” isimli eserinde, tamamlanmadan kalmış bir şiir notu: “Kelimenin üstünde, cümlelerin altında / Benim büyük meselem!”… BİRİNCİ Mısra: 1623: HAŞİŞE-Ot. (Rüyâ-Yerden biten ot: 217: Rabıta)… İRTİKA’-Güvenme, dayanma: 623: TEBAREK-Mübarek etsin… İKİNCİ Mısra: 1322: ARDHSJME-Arnavutça, “Gelecek. İstikbâl”; İstikbâl etmek… Süryanice, ŞUBHO-İzzet: 1322: MİRZABEYOĞLU… Arnavutça, ARDHSJME-Sonra gelen: 1322: ENSIGER-Lâtince, “Kılıç kullanan kişi”. (Fely: Keskin kılıç. Şiirin ince mânâlarını toplamak. Bit toplamak… Kurtubî-Halid bin Velid Hazretleri’nin bir kılıcının ismi: 1332: Mirzabeyoğlu)… TILAÎ 10 İRANÎ-Mehdi’yi Hâmil 10 Süvarî: 322: TLAÎ TRECSARTO-Süryanice, “Tıla-i Onikilik”. (İbranice, Tılai-Ufuk: 1451: Salih Mirzabeyoğlu… İsti’bar-Rüyâ Tâbir Ettirme: 7726= 1733: Derviş Muhammed Semerkandî-442 mührü, en büyük ebcedle)… TOPLAM EBCED: 2945: MUHADİŞ-Zahmet, ıztırab ve sıkıntı verici. Tırmalayıcı. (Üstadım’ın bir Noktalaması: “Yaran kabuk tutmasın, her ân deş,  tazelensin / Sen ağla, gafil gülsün, nadan yelpazelensin!”… Nadan: Câhil, haddini bilmez… Levha: 7 Kasım 1987… Nalân Said’e, rahmetli Üstadım’ın doktora muayene olunca, doktorun ona vücudundaki hücrelerin artık yenilenmediğini belirteceğini söylüyorum. Ben teselli vermek içinmiş gibi, bu durumu daha önce ablama söylediğimi belirtiyorum… Üstadım, bu mevzuda hiç üzüntülü değil; tam tersi, kilo almış, dinç ve neşeli… Bana iltifat ve medihte bulunarak, “Benim bütün korkum, ben öldükten sonra Salih’in reddedilmesi!” diyor… Nitekim öyle olmadı mı?.. Beni gömmek üzere bütün alçaklar piyasaya çıktı… İktisas-Bir Haberi doğruca söylemek. Birinin izinden, ardından gitmek; kısas istemek, intikam almak: 1682: “Hiç Değişme Böyle Kal!” - 17 Aralık 1983 tarihli bir rüyâda, Filistin’li bir genç kız, Filistinli halkın geri çekilmesi sırasında, hüzünlü ve mütebessim bir çehre ile bana böyle iltifat ediyor… Bin Dörtyüz-Hicri Yıl: 683: “Benim Bütün Korkum, Ben Öldükten Sonra Salih’in Reddedilmesi!”… Seyyid Abdülhakîm Arvasî + Necib Fazıl Kısakürek: 1983: İzzet Erdiş… Salih İzzet Erdiş: 1683: Erbaiyyet-Dört olmak. “Varlık sayısı”… Seyyid Fehîm Arvasî + Seyyid Abdülhakîm Arvasî + Necib Fazıl Kısakürek + Salih Mirzabeyoğlu: 3921= 924: Vaziha-Meydanda. Apaçık… Levha: 24 Mayıs 1983… Hafif aralık bir göz kapağı… Dikkat edince, tam gelişmemiş bir kuş yavrusunun yayvan gagası oluyor… Uykuyla uyanıklık arası hâlde ve müthiş bir zevk istilâsı altında, bir yazı okuyorum: “Kuş gagasının bir ân yoğunluğunda dudağa benzerliği, cemden işarettir!”… İşaret’den sonraki “tir” ekini, ben içimden tamamlıyorum… Portekiz dilinde, Cem-Yüzüncü: 1044: Derviş Muhammed-442 mührü… Miat-Yüz sayıları: 1440= 441: Tahattüm-Hatem, yüzük. Ariflerin gönlüne Allah’ın vurduğu mühür… Kısakürek: 1441: Salih Mirzabeyoğlu)
l
Lâtince, ANULUS OCCULTATIO LUDO-Yüzük Saklama Oyunu: 1065: NECİB… Yüzük Saklama Oyunu: 470: SALİH Saklama Oyunu… Süryanice, TEVOLOĞIYA-İlahiyat: 1470: QATOBON-Süryanice, “Vâli”; bedende, idare eden ruh, irade… Karaçay Malkar dilinde, TASHA-Sır: 470: AŞK. “Şatranc-ı Urefa’nın bir kabı”. (Hudare-Deniz. Derya. “Dery: İlim, bilmek”… Hudara: Karanlık gece; sır. Allah için, Allah aşkına)… Süryanice, MŞUHTO-Ölçü olan: 470: ACTION-İngilizce, “Aksiyon”; amel, ahlâk, tez… AHMED Necib Fazıl Kısakürek. (Ahmed Necib Üstadım’ın babasının dedesinin ismi: 118: Çocuk… Üstadım’ın “Çocuk” isimli şiirinde: “Annesi gül koklasa, ağzı gül kokan çocuk / Ağaç içinde ağaç geliştiren tomurcuk!”… Ve: “İnsanlık zincirinin ebediyet halkası / Çocukların kalbinde işler zaman rakkası!”… Çocuk hikmeti hatırda!): 2470: SALİH İzzet Mirzabeyoğlu… SERÎR-Taht. Koltuk; Abdülhakîm Koltuğu hatırda: 470: KA’Ş-Cem etmek, toplamak.
 
TABİR’DE
(BÜYÜK DOĞU RESMİ)
 
LEVHA: 7 Temmuz 1989… Üstadım’ın elinde, BÜYÜK DOĞU benzeri bir dergi var… Sahilde bir kanepeye oturmuş, onun gösterdiği bir resme bakıyoruz: Abdülhakîm Arvasî Hazretleri ve yanında duran biri… Üstadım, o kişi için İBRAHİM KASSAROĞLU diyor… Ve yavaş bir sesle onun konuşmasını taklid ediyor; o ânda da KAYA Balaban’ı andırıyor… O resimdeki İbrahim Kassaroğlu’nun yaşlılığına mukabil, “Sanki ben yaşlı değilim!” gibi, kendi kendine takılıp bana dönüp, “Ben onun ağabeyiyim!” diyor… “Tabii öyle, canım benim!” diyorum… Karşılıklı iltifat havasındayız… Sonra bizim gençlerle sahilden bir yere gitmemiz sözkonusu oluyor… Eskiden buraya nasıl gelirdik, onlar bilmezler; şimdi kıyıdaki evler temizlendiği için çabucak gidiliyor!..
l
İBRAHİM KASSAROĞLU. (İbrahim-Cumhurun Babası. “İbra: Temize çıkarmak… Him-Temel. Esas. Huy, mizaç”: 259: Urgan-İp. Halat. “Akl. Ölüm; zamanın maksatlılığı”… Vav harfi, Allah’ın “Refiu’d-Derecat-Dereceleri yükselten” ismi, Yüksek Dereceler mertebesi, Kamer menzillerinden “Balık karnı denilen menzil. Kuyudan su çıkarmakta kullanılan urgan”a işaret eder… Mutahhara-Temizlenmiş: 259: Mustani’-Birini yetiştirip adam eden kimse… Kassar-Leke çıkaran. Çırpıcı, yıkayıcı: 391: Şafî-Hastaya şifâ veren. Yeter görünen, kifayet eden… Veşin-Tarikat. Üstüne iplik sardıkları ağaç; ruha bürünen can, diri: 391: Fürayık-Yumuşak bedenli yiğit; Vâli iradeye kolayca itaat eden, her türlü ameli kendisiyle gerçekleştirdiğimiz bedenin sahibi… İbrahim Kassar-3. veya 4. asırda Şam’da yaşamış, bütün hayatı boyunca varını yoğunu halkta tasavvuf kabul olsun diye harcamış, aydınlatmış bir Veli: 650: Müstakim-Doğru istikametli, hilesiz, temiz… Mazrahî-Ulu, şerefli kimse. Her beyaz nesne. “Beyaz, mücerredin rengi”: 651: Tefelsüf-Felyesoflaşmak. Mütefekkir): 1692: İLHAN-Hükümdar; Metanet mertebesi, nefyi hazır… MUHİB IŞIKLAR-Efendi Hazretleri’nin yakınlarından, Üstadım’ın “Kemâl örneği dostum” dediği, çok sevdiği zât: 1692: MÜNSAKİB-Delinen. “Mahzum”… SABARET-Kefalet; emin olduğunun zararını ödemeyi kabul etmek: 693: BESARET-Göz açıklığı. Dikkatli bakış… MAHZUM-Her delinmiş nesne; derinleşilmiş. “Nesne, sadece eşya ve hâdiselere aid değildir; varlık ifâde eden ve kula bakan yüzüyle herşey, nesnedir; düşünene nisbetle, düşünülebilen”: 693: SÜRYOİT-Süryanice, “Süryani Lisâni”. (Süryanice harflerin ebced toplamı: 1495= 496: Derviş Muhammed-442 mührü, küçük ebcedle)… Süryanice, HAGOROYUTU MQABLUNO MHAYNUTO-İslâma muhatab anlayış. (Süryanice, Şyogo-Yıkamak. Leke çıkarmak. Kassar: 1322: Ardhsjme-Arnavut dilinde, “Gelecek”; mukabili, alıcısı, İslâma muhatab anlayış… Süryanice, Şubho-İzzet: 1322: Mirzabeyoğlu)… Süryanice, MELTO GABORO-Fikir Kahramanı: 1682: GAZYUTO TKOLO-Süryanice, “Ölüm Odası”.
l
KAYA-Maden Kütlesi: 1112: SALİH İzzet Erdiş… Arabça, “KE ENNÎ Lestü Acûzen, ENE Ehuhü El-Kebir-Sanki ben yaşlı değilim, ben onun ağabeyiyim!”; diyen Üstadım: 1585: ŞKİB B’RULDUK-Süryanice, “Her yerde bulunan”; Nesli-Hân, Naslı-Hân.
 
AŞK
(ŞATRANC-I UREFA’DAN)
 
Şatranc-ı Urefa’nın 33. Kabı, AŞK-Sevda. İttiba’. Alâka. (Süryanice, Roman D’hubo-Aşk Romanı: 523: Tecnis-İki şeyi birbirine benzer şekle sokma… Ta’cim-Noktalama. Noktalatma: 523: İstibtan-Gizliliğe, bir kimsenin iç hâllerine vakıf olma… Dedektif-Hafiye: 523: Sizge-Kumuk Türkçesi’nde, “Şahıs zamirinin yönelme hâli”… Süryanice, Gefo Tlo-Kanat takma: 523: Qetmonoyo-Süryanice, “Kül Rengi”; Abdülhakîm Arvasî Üçışık Hazretleri’nin, umumiyetle tercih ettiği renk… Yevmiye: Üstadım’ın bana ithaf ettiği Noktalamalar hakkında söylediği, “İkimizin şiirleri, bayılacaksın!”… Ve okuduğu: “Bir cümbüştür kopsa da gece yakamozlarda / Münzevî balıklarız, ayrı kavanozlarda!”… Süryanice, Mimro D’hubo-Aşk Şiiri: 322: Mirzabeyoğlu… Boşnak dilinde, Evidenten-Belli: 523: Sukolo Gaboro-Süryanice, “Fikir Kahramanı”… Nisan 1983 tarihli “Aşk” isimli Noktalama: “Allah, Resûl aşkıyla yandım, bittim, kül oldum / Öyle zaif düştüm ki, sonunda Herkül oldum!”… Lâtince, Ventus-Rüzgâr. “Rih; ruh, yel”: 523: Hubo D’aclaymuto-Süryanice, “Gençlik Aşkı”; hakikat aşkı… Seyyid Abdülhakîm Arvasî: 566: Fürfür-Semiz, besili Koç. “Koç Burcu, unsuru Ateş, tabiatı Sıcak-Kuru, türü Önemli-Hareketli, yıldızı Merih-Mirruh, vücutta tesir yeri Kafa-Baş, cinsiyeti Erkek-Fail, simya’da Kül Etme safhası”… Süruş-Melek. Cebrail Aleyhisselâm; tesbihi Ya-Lâtif: 566: Maunet-Allah’ın salih kullarına imdadı, inayeti… Cebrail-Vahy getiren melek: 246: Mühr-Kâinat lisânla çerçevelendi ve insan lisânla mühürlendi… Dünya Çapında Bir Hâdise - Üst başlığı “Kaptan Kusto Müslüman” olan, Üstadım’ın beni Takdim yazısı: 1053= 54: Derviş Muhammed-442 mührü… Süryanice, Yadiduto-Aşk: 1441: Kısakürek-Necib Fazıl… Hırka-i Tecrid: 523: Kelime-i Tevhid; nuruna işaret eden, mavi renk. “Allah’a hep yakınlık istemekten, nefsinin eksik ve kusurlarından doğan elem, ıstırab; kemâl çilesi”… Boşnak dilinde, Stanje-Hâl: 523: Maynukuto-Süryanice, Emmek): 470: DOST… MÜŞENNEF-Küpe takınmış, küpeli. (Mahzum-Her delinmiş nesne. Deve ve sığır burnuna takılmış halka: 683: Seyyid Abdülhakîm Üçışık… Serlevha-Yazıda Başlık. “Naslıhan Kerimem”; Besmele niyetine, işe, “Allah’ın İnsan’dan muradı Resûlü’nü anarak”, O’na O’nunla sığınarak başlama: 309: Şat-Büyük Nehir. “Ruh, ruhî”… Haş-Kalb. “Basiret, feraset, iz süren, işiten, sezen, hisseden, gören”: 309: Kurt-Küpe. “Ebeden sürecek ezel hissi”… Hurufiye-Harfler ilmi. “Hep yeni”; Kamer menzilleri. Tasavvufta, Allah’ın Güneş’e, Allah Sevgilisi’nin Ay’a teşbih edilmesi, hatırda; Küllî Ruh’un isimlerinden “Kelme-i Ehem: Öne alınmış söz”, Ruh-u Muhammedi ve Şems-i Bâtın. Allah, bilinir görünmez, “Zâtı mutlak meçhul”, Allah Sevgilisi “Görülür, bilinmez”; ezel ve ebedin kendisinde birleştiği İnsanî Hakikat’in tuğrası: 309: Tarak-Bulutların bir yere toplanmaları. Aynı cinsten olan şeylerden bazısı bazısının üstünde olması): 470: NETK-Bir şeyi şiddetle çekmek ve cezbetmek… IŞK-Aşk: 470: AŞAK-Sarmaşık. “Ruhîlik”… AHMED Necib Fazıl Kısakürek. (Yevmiye: “Bende herşey ruhî; bir sinirleniyorum ayağa kalkamıyorum!”… Hiddet: Keskinlik. “Derin kesen”… Hiddet-i Zekâ: Keskin zekâ. Derin ve çabuk anlayış… Hadîs: “Müminde illet, kıllet ve zillet eksik olmaz!”… İllet: Hastalık. “Haste, istenen kökünden bir kelime. Mucib sebeb; icâbeti gereken sebeb”… Zillet: Düşkünlük. Ayrılık. “Ezel kelimesi, zelil’den gelir”… Kıllet: Hiddet ânında titremeye benzer bir hâlet; çabuk anlayıştan da olur!): 2470: SALİH İzzet Mirzabeyoğlu… TENCİZ-Sona erdirme. Neticelendirme. Sözünü yerine getirme. (Yevmiye: Sana bir Takdim’im olacak, bütün hüviyetinle görüneceksin!): 470: ATT-Sözü tekrar tekrar söylemek. “Hep Yeni”. (Şiir idrakı: Ne söyledi değil, nasıl söyledi… Tohumda saklı cevherin, her ân yeni açılışlara gebe olması gibi!)… Süryanice, ŞUNOĞO-Aşk: 368: MEHDÎ Arvasî “Üçışık”.
 
Not: Tefrika edilen yazının tamamı yahut bir kısmı, Baran Dergisi'nin izni olmadan iktibas edilemez
 
Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu
 
Baran Dergisi 566. Sayı