TASARRUF AHLÂKI
 
LEVHA: 28 Aralık 1987… Babam, benimle kavga eder gibi, “İktisad ve Ahlâk” isimli eserimi tenkid ediyor… Herhâlde bu mevzuda biri ile konuştu ve pek derdini anlatamadı… Eser hakkında Ablama, “Zaten marifet orada; o bilgiyi tertib eden anlayışta!” diyorum… Faik bana, “Babam’ın yanına gittim; pek belli etmiyor ama, senin gelişini gözlüyor!” diyor… Yan yana benim gelip gelmediğime bakıyormuş… Pişman oldu herhalde!
*
TASARRUF AHLÂKI. (Yevmiye: “Tasarruf, bayılırım bu kelimeye… Bu da Arabça’nın en güzel kelimelerinden biridir… Tasarrufu, iktisad diye alırız kâh… Değil o, hâkim olmak, yakalamaktır!”… Tasarruf: 2777: Mşalto-Süryanice, “Hükümdar”… Manzur-u Nazar-ı Piran-ı Kiram-Esseyyid Abdülhakîm Arvasî “Üçışık-1935 yılında çıkan soyadı kanunundan sonra aldığı soyadıdır”: 2777: Derviş Muhammed Semerkandi): 1010: DİBAC-Atlas dedikleri kıymetli kumaş. (Kürsî altı “Atlas Mertebesi” Burçlara hisselerini veren ve kendi o olmayan tükenmez, boşluk… Dibace-Mukaddeme, başlangıç, önsöz: 15: BD-İBDA)… PEÇE-Sarmaşık bitkisi: 10: EBCED.
*
 “ZATEN Marifet Orada; O Bilgiyi Tertibeden Anlayışta!”: 3482: BİAT-Bağlılığını, itimadını bildiren. El tutarak bağlılığını alenen izhar eden… TEBİ’-Sığır Yavrusu. (Süryanice, Sosgavno Bar Tavro-Mavi Öküz: 1005: Baba… Arnavutça, Babe-Baba: 10: Babe-Mitoloji’de “Amerikan Folkloru” olarak geçen, efsanevi oduncu Paul Bunyan’ın yoldaşı dev bir Mavi Öküz’ün ismidir. Doğumunda beyaz iken, karın mavi yağdığı bir kış gününde rengi değişmiş. Demir telleri de ihtiva eden saman balyalarını yer, ağırlığından bastığı yerler göle dönüşürmüş. Bir fırın gözlemeyi sobasıyla birlikte yutunca, kendi ölümüne sebeb olmuş… Bir rüyâ tasviri gibi ve suret olmadan mânâlar tecelliye gelmez hikmetiyle bakınca Mavi, “Başak ve İkizler Burcunda görünen Utarid yıldızını sembolize eder, Kelime-i Tevhid nuruna işaret eder”… Ud-Öküz, Boğa Burcu’nun bir ismi. Yıldızı “Zühre Venüs” yıldızı olan bu Burc’un simya safhası, “Sabitleme”: 1009= 10: Cug-Öküz Boyunduruğu… Sabitlenen: Kocası ölmüş kadının İddet müddeti boyunca sürünebileceği koku, Ud-i Hindi isimli nebat ve bu Hadîs’le sabit… Mânâda sabitliği görünen, Kul ve Yaradan farkının ebediliği ki, Kulun Bâkilik teminatıdır; boyunduruk, Yaradılışta… Hâlide-Hâlid’in müennesi: Sonsuzluğu kabul edici kul: 635: Rahman Sûresi 19. âyet. “Noktalı harflerle”… Süryanice, Qunoco Tavro-Mavi Öküz: 689: Vis Derviş Muhammed-Rumen dilinde, “Rüyâ Derviş Muhammed”… Süryanice, Bar Tavro Zoruqto-Mavi Öküz: 1044: Derviş Muhammed-442 mührü): 2480= 482: SALİH İzzet Mirzabeyoğlu.
*
Rumen dilinde, TATA-Baba: 802: SOSGAVNO TAVRO-Süryanice, “Mavi Öküz”. (Ezher-Vahşi sığır. Ay, kamer. Saf ve parlak olan. Cuma günü: 1212: Bir-Arnavutça, “Oğul”… Yakut dilinde, Aksaan-Sayı: 213: Mşatsuto-Süryanice, “Temel”… Sevr-Boğa, Boğa Burcu: 706: Havk-Ortası boş halka… Fikir Kahramanı: 706: Aktör-Temsil eden; oynayan, yapıp eden)… Süryanice, ŞARES-Temel: 802: HİSTORİJA-Boşnak dilinde, “Tarih”; her şeyin tarihi… Arnavutça, ARRET-Karanlık. (Hudara: Karanlık gece. Allah için, Allah aşkına… Hudare; Deniz. Lûgat. İlim): 802: HARB-Yarmak, delmek; derinleşmek… İbranice, MİŞPATAN-Hukukçu. “Şeriate aykırı hiçbir hakikat olamaz”; Hakikati olan mahiyet, hakikati olmayan mahiyet meselesi: 802: CONFORMATIO-Lâtince, “Şekil verme”; varlığın muhtevasından şuurun çıkardığı form. (Şekil: İnsan tabiatına muvafık olandır!)
*
Karaçay Malkar dilinde, BABA-Dede. Ced. Atalar: 6: BABA-Mânevî rehber, yol gösteren, kılavuz… Arnavut dilinde, GİYSH-Baba. “Büyük”: 1088: ELVAN-Renkler. Muhtelif görünüşler… Arnavutça, VİGAN-İri; ebed: 88: HABİBULLAH… Süryanice, SHOHO-Suret: 88: SEYYİD TAHA-Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’nin Şeyhinin Şeyhi. (Bir lâkabı, “Şehid”, bir lâkabı da “Şeyh Büzürg”… Büzürg: Cesim, iri vücutlu. Kebir. Azîm. Büyük, ulu. Reis, baş… Büzürgmeniş: Yüksek fikirli, fikirleri değerli olan)… Lâtince, QUINQUE-Beş. (Seyyid Taha Cizro + Seyyid Fehîm Arvasî + Esseyyid Abdülhakîm Arvasî “Üçışık” + Necib Fazıl Kısakürek + Salih Mirzabeyoğlu): 88: EYYÜH-EL VELED!-Ey Çocuk! “İmam-ı Gazalî Hazretleri’nin, oğluna nasihatleri şeklinde, gençler için yazdığı bir eser”. (Yevmiye: Üstadım, Ramazan sayfası için bilmece hazırlıyor havasında iken, ben onun bunu mühimseyişini, etrafın tebessümle karşılaması üzerine, “Bu bir oyun içinde eğitimdir!” diye, onu esirgemek üzere bir söz söyledim. Aynı sözü, kendisine de… Yine öyle bir durumda, “Senin güzel bir sözün vardı; oyun içinde eğitim; İmam-ı Gazali’nin Eyyüh-el Veled’i gibi, çocuklar için ilmihâl şeklinde, bir bilmece kitabı yapalım!” dedi… Ben, asıl bilmecenin, hem de bilmece olduğunu bilmeden, Takdim ediliş yazımın arama ve bulma, hem de kesintisiz buluşlara gebe oluşunu, sonradan senelerle ifadeli olarak gösterdim… “İbda Diyalektiği / Kurtuluş Yolu” isimli 1984 tarihli ilk baskısından: Bu eser, Büyük Doğu Mimarı’nın elimize tutuşturduğu reçete üzerinde, “İnsan ve Toplum meselelerine “Kurtuluş Yolu” hakikatine uygun yanaşabilmenin “İlmî” hâlidir… İstiare-Ariyet isteme. Ödünç alma. Bir kelimenin mânâsını muvakkaten başka bir mânâda kullanmak: 28.709= 737: Üstadım’ın “Çocuk” isimli şiirinin toplam ebcedi… Levha: 20 Eylül 2017… Altında, Halid bin Velid yazan, “Salih Mirzabeyoğlu’na bin selâm!” diye bir yazı… Uyanıp tekrar uyuduğumda, yine aynı yazıyı görüyorum —Abdülmetin Torsun… Halid bin Velid-Ata soyum: 1736: Mehdî Salih İzzet Erdiş)… MÜVEDDED-Gerilmiş olan. Müddeti uzatılmış: 88: USOYO-Hukukçu. “Başyücelik Devleti irfanına malik olan”; istikbâl… Almanca, FOB-Ayak: 88: İNCİLAB-Celbedilme. Çekilme. Sürülüp götürülme… -FEZA-Arttıran, ziyâdeleştiren: 88: BQİNO D’DAHBO-Süryanice, “Altun Boynuz”; Haliç. (Adalet Mutlak’a)
 
YILDIZLI
(MÜHÜRLÜ HİCRİ YIL)
 
LEVHA: 7 Aralık 1988… Kolumdaki bileziği andırır kelebçeleri çıkarmam üzerine annem, üzgün ve sitem eder gibi konuşuyor ve bugüne kadar söylemediği sırrı açıklıyor: “Sen doğduğun zaman, senin yıldızına sihir ve büyü yapıldı; onun için BABAN seni korusun diye onu yaptırdı!”… Benim yıldızım SAG-I TAKİR imiş veya TAG-I SAGİR… Ne demekse?.. Romatizma için kola takılan bakır bilezikleri hatırlıyorum; ve büyüden korunmam için yapılan bileziği çıkarmış olmamın üzüntüsünü duyacağıma, büyü ile ilgili rüyâ tabirlerimin doğru çıkması sebebiyle mesudum!
*
SABRİYE ERDİŞ: 823: DAHİYYE-Kurbanlık Hayvan. (Zı harfi, Allah’ın Aziz ismi, Madenler mertebesi, Kamer menzillerinden “Sa’du’z Zabih”e işaret eder; kurbanlık hayvan’a, nefse-mektuba; kadere)… DAHYE-Kuşluk vaktinde kesilen koyun: 823: TEKATÜB-Yazışmak. (İktat-Alçak sesle kulağa fısıldamak: 822: Perductor-Lâtince, “Rehber”… Arabça, El-Zaim Kusto Müslîm-Kaptan Kusto Müslüman: 822: Navso Malyo Urifo-Süryanice, Dolmabahçe Sarayı)
*
SİHR-Lâtif ve dakik olan şey. Büyü kadar tesiri olan şey. Şiir ve güzel söz söyleme gibi, insanı meftun eden hüner: 268: HİCRİS-Tilki eniği. “Kalb”… HARS-Koruma. Muhafaza etme: 1267= 268: MUAVVEZETAN-Kur’ân’ın son iki sûresi, Felâk ve Nas. (Felak ve Nas Sûreleri’nin Toplam Ebcedi: 13.973= 1986: Mehdî Salih İzzet Mirzabeyoğlu… Mehdî Salih İzzet Mirzabeyoğlu: 987: Seyyid Abdülhakîm Arvasî Üçışık)
*
Boşnak dilinde, GİYSH-Baba. “Büyük”: 1088: MÜKEVKEB-Yıldızlı… TAG-I SAGR-Yıldızım. (Tag-Dağ. Damga. Mühür. “Derviş Muhammed-442 mührü”: 1400: Hicri Yıl… Sagir-Çocuk: 1300: Fikr): 2700= 702: D’LOR KŞORO CQOLO-Süryanice, “Bomboş Devir”… TEYİD-Doğrulamak. Doğrulanmak: 702: MATARSE-Portekiz dilinde, “Kendini Öldürmek”; bilmeceyi çözmek. (Kaptan Kusto Müslüman)… AHMAS-Beşte birler: 702: ZEBB-Vahşî sığır. (Boğa Burcu’nu meydana getiren 5 yıldız hatırda!).
 
FERD’DE TOPLU
(TOPLULUK HAKİKATİ)
 
LEVHA: 10 Eylül 1984… Kâzım Albayrak ile konuşuyorum ve benim misyonum hakkında ona, “Benden başka kimse yok ki; bir vücutta sağlam kalmış tek organ gibi hissediyorum kendimi!”… Ve sağlam kalmış o organ olarak da kendi sağ bacağım!
*
Rumen dilinde, PİCROR-Bacak: 231: MAKASS-Kesen. Kat’eden. (Hayyat-Terzi. Dikiş diken sanatkar: 620: Kureyşî… Telkif-Telkin etmek: 620: Ta’mik-Derinleştirmek. Derin kesmek. İnceden inceye araştırmak; Esasına varacak usulde olmak… Hayye-Yılan. Çoğulu, “Hayyat”: 1023: Salih Mirzabeyoğlu… Kaz-Makas: 28: Harf sayısı… Mihrat-Her yıl derisinin soyulması adet olan yılan; hayat: 850: Mirrih-Uzun ok; “Pertev oku” derler. Bir yıldız ismi… Pertev-Ziyâ, ışık. Atılma, sıçrama, hız: 613: Derviş Muhammed… “Mirrih-Mirruh-Merih”: Koç Burcu yıldızı, unsuru Ateş, vücutta tesir yeri Baş-Kafa, cinsiyeti Erkek-Müessir, simya’da Kül etme safhası… Akreb Burcu, unsuru Su, yıldızı “Merih”, vücutta tesir yeri Üreme Organları, cinsiyeti Dişi, simya’da Ayırma… Muhayyer-İlmî şeyler arasında seçim yapabilme: 1850: Ruhamî-Mermerden yapılmış; “Abdülhakîm Koltuğu” hatırda)… EBU BEKR-Radıyallahu Anh: 1231: VAHDET-ÜL VÜCÛD + VAHDET-ÜL ŞÜHÛD… Portekiz dilinde, CANTO-Bacak: 90: MALİK-Hikmeti, müntehasında hem zulüm gören, hem Allah’ın lütfuna eren… Aynı ebcedle, iki devirli SAD harfi, Allah’ın Mümit-Ölümü Yaratan ismi, Toprak mertebesi, Kamer menzillerinden “Belde-Bucak-Mezarlık-Şehr; ayan olma”. (Portekiz dilinde, Sad Almatar: Öldürmek, bilmeceyi çözmek… İhsa-Saymak. Sayılmak. Kifâyet. Mekretmek; beklenmedik yoldan, beklenmedik şekilde neticeye ulaşmak. Zekâ çevikliği, anlayış: 101: Gusto-Mekr eseri hayat, takdim yazım; bilmece… İhsa’-İğdiş etme. Yalnız bir ilimde ihtisas yapma ki, hakikatinde derinleşme çevresiyle ilgiyi gerektirir; ve iğdiş etmeden kasıd, “Aşk imiş her ne varsa âlemde / İlim bir kıl-ü kal imiş ancak!” sırrına eriştir. Hani, “Bildiğim bir şey varsa, hiçbir şey bilmiyorum!” sırrı. Ve “Kelimesiz düşünmek Yaradanı” hakikatinin idrakı;  ilm-el yakîn, ayn-el yakîn, hakk-el yakîn ölçülerinin ayanı: 693: MAHZUM-Burnun halkasıyla tutulan sığır. Her delik nesne)… Rumen dilinde, GAMBO-Bacak: 1044: DERVİŞ MUHAMMED-442 mührü… Fransızca, VALET-Bacak: 442: SALİH Mirzabeyoğlu. (Kısakürek-Necib Fazıl: 1441: Salih Mirzabeyoğlu)… Fransızca, GUIBOLE-Bacak: 1059: MEHDÎ… Kürtçe, VELAT-Vatan. Yurt. “Anadolu”; fikrin ulaştığı her yer: 1441: MİRAR-Kerreler, defalar. İd. “Hadd-i Zât”… ADHAM-İri, kocaman cüsseli adam. “Bir vücud ve yerinde uzuvları”: 1441: EYALET.
*
İspanyolca, PIERNA-Bacak: 268: MERKUB-Üzerine binilmiş. Bindirilmiş. (Mergub-Rağbet edilmiş, beğenilmiş. Çok kıymet verilen, çokları tarafından beğenilen: 1248: Mirza… Yevmiye: “Gençliğinize güvenmeyin… Cahid Sıtkı’nın bir şiiri var: “Yaş otuzbeş yolun yarısı eder!” diye)… MUAVVEZETAN-Kur’ân’ın son sûreleri Felâk ve Nas. (Yevmiye: Yatarken, Felak ve Nas sûrelerini oku bakalım Allah ne gösterir!): 1267= 268: DORMITATOR-Lâtince, “Rüyâ gören”. (Sürynice, Helmonoyo-Rüyâ gibi: 154: Elif Tradito-Lâtince, “Boş Devir”… Bütün Fikrin Gerekliliği-Alt başlığı “İktidar /  Siyaset / Hareket” olan ve ilk baskısı 1979 senesinde yapılan eserim: 2154: Gong-Kaptan Kusto Müslüman / Dünya Çapında Bir Hâdise… Boşnak dilinde, Slican-Benzer: 154: Mehdî Muhammed)… Boşnak dilinde, SRCE-Kalb: 268: BİRİEME-Yakut dilinde, “Süre”; bâtında… TE harfi, Allah’ın “Kaabid-Kısıcı, sıkıcı, kısaltıcı” ismi, Esir mertebesi, Kamer menzillerinden KALB’e işaret eder… TE harfi’nin ebcedi: 1400: TAHT-Alt. Altında. (Allah Sevgilisi’nin Doğumu, Miladi: 570: Aşr-On. “Nokta. Sıfır. Beş”… Arş-Allah’ın kudret ve saltanatının tecelli yeri. En yüksek gök. Gölgelik. Kürsî. TAHT: 570: Şer’-Emir ve nehy gibi hükümleri vaz etmek. Şeriat. Bir işe başlamak. Dalmak, derinleşmek. Zâhir etmek. Göstermek… Hak-Hürriyet. Kuvvet. Şiddetli. “Bağlan, bağlandığınca hür ol!”: 1570: Sistem-Büyük Doğu / İbda… Şiir-İnce ve derinliğine idrak: 570: Maktel-Birinin öldürüldüğü yer. “Bilmeceyi çözmek”; Ben kimim?.. Üstadım’ın Çile şiirinden: “Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol / Ey yedinci kat gök esrarını aç / Annemin duası düş de perde ol / Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!”… Miladî, Aralık 1979-1980: Hicri 1400. “Nokta”; mazi ve istikbale uzanan çizginin her yerinde vurgu sayı… Üstadım’ın “1400” isimli, 1978 tarihli bir Noktalaması: “1400’e bir yıl var, yaklaştı zamanımız / Bu asırda gelir mi dersin kahramanımız?”… Üstadım’ın 1979’da “Akıncı Güç Kadrosu’na İthafı, İdeolocya Örgüsü’ne Ek-İslâmı Yenilemek: 1450: Catmo-Süryanice, “Bacak”… Kova Burcu, unsuru Hava, tabiatı Sıcak-Nemli, türü Sabit, yıldızı Zuhal, vücutta tesir yeri Bacaklar-Ayak bilekleri, eklemler, cinsiyeti Erkek Müessir, simya safhasında Çoğaltma… Levha: 3 Mayıs 1985… Üstadım’ın yanında, rahmetli Muhib Işıklar… Üstadım’ın dizine dokunarak, “Nuru kalbinden kovayla çek!” diyor… Kova: Tabut; Hâlde, zamanın maksatlılığı istikbal-ölümden çalınan yaşama!)… HARS-Koruma, muhafaza etmek. “İrfan, kültür”: 268: MEBRUK-Tebrike şayan kimse. (Levha: 7 Kasım 1990… Üstadım, bizim eve misafir gelmiş… Üzerinde takım elbise var ve traş olmuş, sakalsız… Beni yanaklarımdan öpüp tebrik ediyor… Giderken, tekrar yanaklarımdan öpüyor… Ve siyah pabuçlarının arkasına basarak giyiyor… Ben de takım elbise giymişim ve Üstadım’la beraber çıkarken, siyah pabuçlarımı giyiyorum!)… Hollanda dilinde, HET BEEN-Bacak: 2470: SALİH İzzet Mirzabeyoğlu… MİLLET-İslâm Topluluğu: 470: AHMED Necib Fazıl Kısakürek. “Remz Şahsiyet”
*
 “BENDEN başka kimse yok ki!”; herşeyi, kendinde toplu gören tecrid; hakikati İslâm’da “Fertte toplu topluluk hakikati”. Üstadım: “Kim var?” dendiğinde, sağına soluna bakmadan “Ben varım” diyen bir gençlik!
 
FİRKAT
(ŞATRANC-I UREFA’DAN)
 
Şatranc-ı Urefa’nın 43. Kabı, FİRKAT-Dostlardan ve sâir sevdiği şeylerden ayrılış. İftirak. Firak. Müfarakat: 1779= 780: İZZET Mirzabeyoğlu… HASİF-Ak ile kara, alaca renkli urgan: 780: İKİ HIRS-İki Halka. (Hırs: Altun veya gümüş halka. Takdir, kıyas; gusto. Ebcedi, 890)… MÜSTEİR-İstiare eden. Ödünç alan. “Bir şeyin hayırlı olup olmadığı hakkında istihare yapmak, gaibten işaret, ondan ödünç almaktır”: 780: MAHLUKA-Başkasının olup da benimsenen manzume. (Üstadım’ın, Sakarya isimli şiirinden: “İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal / Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal / Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan / Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan!”… Toplam Ebced: 5356: Muşa-İki renk üzere dokunmuş elbise. “Sıfat”… Sernâme-Mukaddeme, Takdim. Mektub, kitab vesairenin başına yazılan yazı: 356: İnşâd-Şiir okuma. Arayıp soruşturma. Kayıb olan birşeyi haber verme)
 
 Baran Dergisi 572. Sayı