LEVHA: (…) 1997… Kumandan’la platin renkli Doğan’ın (arabanın) içinde trafikteyiz. Kırmızı ışık yandığı için duruyoruz. Mekân, Akşehir’deki Baba evinin girişi; eski evlerde, sokak kapısından bahçeye çıkan geniş ve üstü kapalı “hayat” denilen koridor. Trafikte dururken, arabanın solundaki kaldırımda, yola arkasını dönüp oturmuş, üstüne de kahverenkli çuval gibi eski bir örtüyü başından itibaren üstüne akan şekilde örtmüş biri dikkatimi çekiyor. Etrafla ilgisiz, zikreder hâlde ve sıkıntıda olduğu belli. Yüzünü görmediğim hâlde, “Aa! Bu Mahmud Efendi!” diyorum. Kumandan hemen inip onun önünde çömelerek yüzünü görmeye çalışıyor. O ânda Mahmud Efendi Hazretleri’nin üzerindeki eski çuval örtü birden değişiyor, yeşil takke üzerine beyaz sarık ve yeşil cübbeye dönüşüyor; kendisi ve çevresi parlak bir nur içinde. Kumandanı görünce birden gözlerini açıyor, heyecanlanarak onun ellerini tutuyor ve ikisi yere çökerek diz dize duruyorlar. Efendi Hazretleri onun gözlerinin içine bakıyor ve artık görmekten umudunu kesmiş birini görmüş gibi sevinçli. İkisi de, el ele, göz göze, diz dize bir süre kalıyorlar! —(Hayran Erdiş)

*

Süryanice, ABNO-Trafik işareti, taş, tuğla. “Şeriat. Tarikat”: 59: MÜHDÎ-Hidayete vesile olan. Hediye veren, hediye gönderen. Mürşid. Allah Sevgilisi’nin bir ismi… KABUL-Avcı kemendi. (Hablullah: Allah’ın ipi… Üstadım’ın “Çile” isimli şiirinden: “Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent / Ok çekti yukarıdan üstüme avcı…  Ateşten zehrini tattım bu okun / Bir ânda kül etti can elmasımı / Sanki burnum değdi burnuna yokun / Kustum öz ağzımdan kafatasımı!”… İngilizce, “okul” kelimesinin söylenişini, Skul-Ekol, tarz: 196: Skull-Kafatası… Süryanice, Mnoco Man-“Kim geldi?”: 196: Skul-İngilizce, “balık sürüsü, sürü hâlinde yüzen balık” kelimesinin okunuşu… Levha: Şubat 1983… Bir su kovası, kovanın içinde kaynayan balıklar. Kalbime birdenbire… Ne harf anlatır hâlimi, ne zarf… Gördüğüm –doğan–, Allah Resûlü!.. “Ninan-Küçük balıklar: 151: Mehdî Muhammed”… Levha: 3 Mayıs 1985… Üstadım’ın yanında, rahmetli Muhib Işıklar… Üstadım’ın dizine dokunarak, “Nuru kalbinden kova ile çek!” diyor): 59: MİHTAB-Balta. Put kıran. (İslâma muhatab anlayış!)

*

Süryanice, ZLİGO ESFAYNİCO-Kırmızı lâmba: 1277: KIRZÎM-Büyük balta... ARVASİ: 278: BSİRO-Gedik. Derinlik… SUMOQO ŞROQO-Kırmızı ışık: 1635: HALİD-Sonsuz, ebedi. Hâlidi. (Mahmud Efendi Hazretleri, öbür dünyada meleklerin bir yere geçmesine mani oldukları kişinin, “ben Mevlâna Hâlid’in askeriyim!” deyince, salınıvereceğini söylüyor… Mevlâna Hâlid Hazretleri, İmâm-ı Rabbanî Hazretleri’nden sonra, kol başlarından Abdullah Dehlevî Hazretleri’nin baş halifesi ve hem zâhir, hem de bâtında Altun silsilenin en büyüklerinden. Büyükler, “Mevlâna Hâlid’ten sonra Mehdî beklenmeli!” buyurmuşlardır!)… Süryanice, SUMOQO FUS-Kırmızı ışık. (Fus-Işık: 146: Rahman Sûresi, 19. âyet-Meâli: Allah, iki denizi salmış birbirlerine kavuşuyorlar): 269: MAHMUD USTAOSMANOĞLU… Süryanice, ESFAYNİCO ŞROĞO-Kırmızı ışık: 1735: MEHDÎ Salih İzzet Erdiş.

*

VELİCE-Büyük çuval. İnsanın sırdaşı: 54= 1053: GENC-Hazine. Define… Süryanice, NBAĞ-Meydana çıkma: 1053: DÜNYA ÇAPINDA BİR HADİSE-KKM’nin alt başlığı… Süryanice, QURŞACNO KAVKBO SETRO-“Kayan Yıldız Sırrı”: 2053: AHMED. (Süryanice, Mehdo-Tez: 55: Necib)… DEKİK-Tam bir sene. (Süryanice, Şato-Sene: 707: Fikir Kahramanı): 54= 1053: İNA’-Bir şeyin vakti gelip çatma. (İ’na: Zahmete uğramak… İna’: Yemiş toplama zamanı gelme. Harfler)… DEN-Küb. Kavanoz. “Bardak”. (Süryanice, Qazmulo-Bardak: 95: Men Cae?-Arabça, “Kim geldi!”… Tevr: Bardak. Göz çukuru. Göz. İdrak yuvası. İdrak… Kim?: Nereden?): 54= 1053: ÇOQİL-Kürtçe, “Bacak, kanat”. (Kova Burcu, Delv Burcu: Unsuru Hava, yıldızı Zuhal, vücutta tesir yeri Bacaklar ve Ayak Bilekleri, simya’da Çoğaltma safhası… Balık Burucu, Unsuru Su, yıldızı Müşteri, vücutta tesir yeri Ayaklar, simyada Yansıtma safhası)… Süryanice, MADCO-Zihin: 54= 1053: ABA ETAN KUTVANİYETAN-Arabça, “İki Kutvanî Aba”. (Hadîs: Mehdî’nin üzerinde iki kutvanî aba bulunur… Etan: Dişi eşek. Kuyu kenarında oturup su içmeye mahsus taş… Ahkab-Eşek. Uzun zamanlar: 112: Salih İzzet Erdiş… Mishel: Eşek. Dil… İslâma muhatab anlayış, Hadîs: “İki ilim vardır: Din ilimleri ve Tıb ilmi”… Aba Etan Kutvaniyetan: 984: Osyuto Kinoit-Adlî Tıbb… “ADLÎ-TIBB” tezim… Fidla’: Kaburga kemikleri… Kust: Topalak otu. Suadî. Yay. Yakınlık. Kaburga kemiklerinin bitimindeki kemik. “Havva”…  Adlî: Adil. Adalet. Müslüman. Şeriat… Tıbb: Hekimlik. Nefs bilgisi. Hastayı ilâçlarla tedavi etmek. İrade. Şân. Arzu… Tıbbe: Bir parça uzun bez… Seda: Hatalı bez… Seha: Beyin zarı. “Seretan”… Tıb: Nehir. Kurban. Bedene. Yakınlık. Ruhî… Tıb’: Gölge. Asl ile varolan… Yevmiye: Gölge dergisinden elinizde bir takım bulunması uygun olur!)… MUHAZARA-Konferans: 154= 55: BLOQO-Süryanice, “Buluşmak”. (Akşehir-Seydî Mahmud Hayranî Hazretleri’nin memleketi: 606: Kurkur-Büyük Gemi… Salih İzzet: 606: Abaahı-Yakut dilinde, “cin-gizli”… Abaahı: Aba-Ahî… Aba Ahî: Dost Abası… Be harfi, Allah’ın Lâtif ismi, “Cinler-Gizliler, gizlilikler” mertebesi, Kamer menzillerinden “Mukaddem min-ed delâl”e işaret eder; öne alınmış delile, Takdim’e… Akşehir: Ak Zuhur… Ak Zuhur: 1212: Mimsono-Süryanice, “Aktör” demek)

*

BEHRAME-Yeşil elbise: 252: FASO MACES-Süryanice, “Avuç içi titremesi”… KUMANDAN-Kaptan: 252: QAMRO-Süryanice, “Kemer bölgesi”. (Kemer bölgesi: Nefs. Aklın öncüsü. Tag, köpek, basiret, sezgi)… Süryanice, MORO-Hakan. Hükümdar. “Doğu ve Batı, dünyanın her yeri”. (Rüyâ’da, Üstadım’ın ismiyle yazılı gelen: “Salih Mirzabeyoğlu Hükümdardır!”… Süryanice, Ruqob Qutnuto-Hükümet şekli: 1187: İslâma muhatab anlayış-Başyücelik sistemi): 252: BEHREME-Burgu, matkab, delen âlet. (Burgu: 1214: Hukuk… Matkab: 544: Merşed-Hakiki maksada ulaştıran doğru yol… Hakkında hüküm olmayan meselelerde, Hükümdar’ın aldığı cebri kararlara, “ta’riz” denir)… RAQMO-Sayı: 252: Yokluk-Gizli müessir… ERUME-Kök, ana kök. Asıl, menba. Ağacın ve boynuzların kökleri, taşkın kökleri: 252: İRAN-Tabut. Neş’eli ve mesrur olma, ilâhî neş’e, ölmeden ölme. (İran: Farisî. Süvari… “Tılaî On İranî-Mehdi’yi Hâmil On Süvarî” ile ilgili Hadîs’i hatırla… On Pîr: On+Bir… Pîr, Allah’ın bilmecesidir)… LEVHA: 5 Ocak 1992… Necla Yüksel, güler yüzlü ve sevinçli bir şekilde bana müjde veriyor. Bir dergide benimle ilgili bir yazı çıkmış. (…) Yazı, Üstadım’ın yazısı… Yazının baş tarafında, –takdim gibi–, Üstadım’ın Bursa’daki YEŞİL TÜRBE’de yattığı ve İRANÎ olduğu belirtiliyor… Babam’a, Üstadım’ın Yeşil Türbe’de yatmadığını, bunun mecazî anlamda sözkonusu edildiğini söylüyorum… İRANÎ için de aynı şey… Yazının sonunda beni kastederek, Üstadım’ın bir müridi olduğu anlaşılıyor! (Şerif Muammer Erdiş. “Rumî, Şamî”: 1451: İstihfaz-Hıfzetmek: Bir şeyin muhafazasını birisinden ricâ etmek… Seyyid Mahmud Hayranî: 451: Nadh-Musallat olanı defetmek. Su serpmek, sulamak… Ahmer-i Ahter-Kırmızı lâmba. “Rüyâ’da gelen mânâ; Nesli Han’a hediye”: 1450: Mita’-Bir yerin son bulduğu yerin sonu. Geniş yol. Yolların birleştiği yer. “Bütün dalların birleştiği kök. Berzah”… Müteceddid-Yenilenen, yenilenmiş olan… Maraziyyat-Patoloji, hastalıklar ilmi. “Şah-ı Nakşibend Hazretleri: İlletin kendi bilinmeden, marazın tedavisi mümkün değildir!”: 1451: Salih Mirzabeyoğlu… Hudara: Allah için, Allah aşkına. “Yeşil”… Süryanice, Bel Colmo: Türbe… Süryanice, Şurorto: Tefekkür… Süryanice, Tiqo Yaruqo-Yeşil Türbe: 1257=  258: Mirza… Bursa, Abdülhakîm Koltuğu’nun yan mermerlerinden birinde yazılı… Süryanice, Gavho Yaruqo-Yeşil Türbe: 1254: Mürîd… Süryanice, Nevşo Yaroqo-Yeşil Türbe: 595: Eskişehir. “Abdülhakîm Koltuğu’nun diğer yanındaki mermerde yazılı”… Mihver-Merkez: 254: Baran-Koç. Rahmet… Seyyid Abdülhakîm Arvasî: 566: Fürfür-Semiz, büyük koç… Hufno Meas-Avuç içi titreyen: 254: Müdîr-İdare eden, çeviren, bakan… İran-Tabut. Neşeli ve mesrur oluş: 252: Kumandan) 

*

DEST BE DEST-El ele. Elden ele. Peşin satış. Birbirine bitişik olan. (Şira-Satın alma, satın alınma: 502: İkrar-Kabul ve tasdik etmek. Karar vermek… Mütehenni-Bir kimseyi oğul edinmek: 502: İkrar-Bir kimseye kendi üzerindeki hakkını söylemek. Kabul ve tasdik eylemek. Karar vermek… Süryanice, Tracsiroyuto-Oniki sayısı:1502: “Ebu Süleyman” Mirzabeyoğlu… Vakt-i Nakşibend: 1012: Aya-Avuç, avuç içi… Süryanice, Maşlmono More Elfo-Müslüman Kaptan Kusto: 1012: Dago-Çocuk, sırrı): 930: ZEKİR-Unutmayan, hafızası kuvvetli… MUZÎF-Misafir kabul eden: 930: Müfîz-Feyz veren, feyizlendiren.

*

YED BE YED-El ele, elden ele: 30: KEY-Eski İran hükümdarlarının namı… KEY-Ne vakit, ne zaman?: 30: KEYY-Adama yapılan nişân. Yarayı dağlama. (Üstadım’dan: Ateşten çubuklarla kalbin mühürlü / Bizim köyde ara pörsümeyeni!)… Süryanice, GYOHO-Taşma: 1030: THİRİTO-Süryanice, “Mucize”… Süryanice, MAKTBONUT HAYE-Biyografi. Menakıb. (Rüyada gelen mânâ: Büyük Doğu Yayınevi’nin bastığı bir Biyografi eseri imiş, Üstadım “Benim dostum 37 yaşında!” diyor): 1029: CADCİDO-Süryanice, “Bayram”. (Bayram: 254: Mürid)… DİZDİZE: 37: BACĞAL-Tez. Mehdo… Süryanice, GALO-Halı. (Haliç: Küçük halı. Seccade): 37: CADCED HDODO-Süryanice, “Bayramlaşmak”… KIRVAN-Doğu ve Batı. Kervan. Bütün dünya: 37: DÜZENBİH-Pazartesi günü.

*

Süryanice, HANO-Diz üstü: 65: TRECSAR-Süryanice, “Oniki”… Süryanice, AGDİN-Havan, harç, dibek. (Havan-İçinde çeşitli şeylerin dövülüp ufalandığı, ağaç, maden veya taştan yapılmış çukurca kab. “Hakikat kabı”. İçine çukur delikler oyulmuş büyük ağaç kütüğü. Elektriki bir boşalmanın ısı değerini gösteren âlet. “Karaçay-Malkar Lûgatı’nda, elektrikî şaman boşalmasından bahseder”. Askerlikte, aşırma atış yapmak için kullanılan, top cinsinden elde taşınır bir silâh: 66: Hendo-Süryanice, “Hind”… Hind: 59: Mehdî… Havan-Aslan, esed: 657: Mütevari-Gizli, saklı. Bir şeyin arkasına ve altına saklanarak gizlenen… Kelimenin altında / Cümlelerin üstünde / Benim büyük meselem!): 65: NECİB-Alî, asil, asilzâde… Boşnak Lûgatı’nda, KLECATİ-Diz çökmek: 465: SERDAR-Askerin başı. Kumandan… NÜÜTÎ-Kaptan, gemi reisi: 466: ÜSTAD-Necib Fazıl Kısakürek.

*

Süryanice,GURGOHO-Diz çökme: 2224= 226: MENKUL-Nakledilen. Taşınabilen. Anlatılan. Mukaddes kitabla bildirilen… VEKR-Kuş yuvası. (Aşiyan-Kuş yuvası. Ev, mesken, ikametgâh. “Kuş yuvası: Can yuvası, kalb… İslâm kalbin yoludur”: 366: Şibil Haye-Süryanice, “Hayat tarzı”… Mehdi Muhammed-Allah Sevgilisi. “Mim+he+dal+ ye + Mim+ha+mim+dal”: 366: Karso-Süryanice, “bâtın” demek): 226:ZOBURE-Tekne. (Kıpçak lûgatı’nda, Tekne-Delmek. “Derinleşmek”: 476: Münafeşe: Hesab görürken iyice araştırmak, bir şeyi terk etmemek… Müteellih-Allah’ın birliğine inanan: 476: Taabbüd-İbadet etmek. Dinin direği namazdır): 226: BÜRDEK-Küçük bilmece. (KKM-Dünya Çapında Bir Hâdise)

*

Süryanice, BRAK-Diz çökme: 303: AKREB-En yakın… BAŞ-Reis, birinci, evvel. Başlıca, en evvel. (Baş: Olsun, ola!): 303: HARFİYE-(1998 Ocak ayında basılan, Hırka-i Tecrid: 523: Kelime-i Tevhid… İstibtan-Gizliliğe, bir kimsenin iç işlerine karışma: 523: İstinbat-Bir söz veya işten gizli bir mânâyı meydana koymak)… İ’CAZKÂR-Mucizeli olmak. Başkasını acze düşürücü derecede olmak: 303= 1302: MİRZABEYOĞLU… MÜSTAHRİC-Alınmış, çıkarılmış, istihraç edilmiş olan: 1303: İSPERGAM-Yeşillik. Gül. Fesleğen çiçeği. “Kral”.

*

Süryanice, AKİNUL BURKO-Diz çökmek: 908: SABİTE-Yerinde durur gibi olan yıldız. Merkezlerinden ayrılmaz olan yıldızlar. Sabit olanlar. Ölçü olanlar… SALİH İzzet Mirzabeyoğlu: 1909: BÜTEKAT-Altun ve gümüş eritilen pota. (Kayan Yıldız Sırrı’ndan, “Mesafe” isimli 1985 tarihli şiirim: Şehir burcunda ilân deniz dibinde inci / Parlak ay’ın altında ferah feza sevinci / Gemide hazır dalgıç bilmez fettan ne kinci / Cilve ile çağırır erdim sanınca haşlar… İşte sana mesafe büyük hakikat madem / Mesafe ayarında benim potada kadem / Açık açık örtünür şiir dili ifadem / Bulut yastıkta rüyâ yeni serüven başlar!)… BİMARHÂNE-Akıl hastahanesi. “Dünya”: 909: CÜZUR-Kökler. Bâtın. “Nefs bilgisi. Adlî Tıbb”.

*

Farsça, ZANU BER ZANU-Dizdize: 1330: MUSIRR-Israrlı. Direnen. Ayak direyen. Vazgeçmeyen. Sözünden dönmeyen. (Yevmiye: Üstadım, “sizin bir de kâhin diye nitelenen bir döneminiz var. Çerçeve başlığı ile yazdığınız yazılarda, özellikle 2. Dünya Harbi’nin gelişimi mevzuundaki yorumlarınız, o yıllarda çevrenizde bir hâle oluşturacak kadar isabetliymiş!” denmesi üzerine: Kehanet diye birşey yok İslâm’da. Allah’ın verdiği akl-ı selimle, selim duyguyla bazı isabetler olabilir. Meselâ, Almanlar Mısır’a tecavüz ettiklerinde bir yazı yazmıştım. Harbi Almanlar’ın kaybedeceğine dair muhtelif yazılarımdan sonra işgal olunca, “orası Mısır ise, ben de musırrım, yâni ısrarlıyım!” diye yazdım, aynen tahakkuk etti!)… Süryanice, HEMSO GABORO-Avuç içi titremesi: 1330: MISR-Bir hububat adı. Şehir. Memleket. İki şey arasındaki perde… SÜRYANİ-Suriye halkından. Samiler’in Aramî kolundan ve batı kısmından olan bir millet. (Celcelutiye: Allah Sevgilisi’nin derslerine istinaden Hazret-i Ali’nin telif ettiği Süryanice ele alınan kaside. “Bedi’” demektir… Bedi’, İbda’ demek… Hadîs: “Süryanice öğrenin!”… İmâm-ı Gazâlî: “Süryanice öğrenin!”… Tasavvuf erbabına göre, Hazret-i Adem’in Süryanice konuştuğu ve bugünkü Süryanice’ye benzemeyen, tek heceli olduğu… Nuh ve kavminin, tufan’dan önce Süryanice konuştuğu… Diğer Peygamberlerin de Süryanice’yi bildiği… Hazret-i İsâ’nın zaman zaman Süryanice konuştuğu… Süryanice, Şehr, “su” demek; Şehr, “bütün âlemlerce tanınan, meşhur” mânâsında Allah Sevgilisi’nin bir ismi… Allah’ın “Hayat” sıfatı suya işledi ve herşey sudan yaratıldı… Ammuriye-Baş şehir: 331: Şükuh-Azamet, ululuk, celâl): 1330: HEMSO GABORO-Fikir Kahramanı. (İslâm Tasavvufu ile Batı tefekkürü arasında kanatlarını açan İBDA… “Lâ ilâhe illâ’llah”ın, İslâm tefekkürü mevzuunda görünüşü… “Lâ ilâhe” nefyini, –reddini, olumsuzlamasını–, “illâ’llah” isbatı-kabul, evetlemesi” ile göstermek… “Lâ ilâhe illâ’llah”, zikirde “nefy-i isbat” ya!)… Süryanice, RUGUTO GABORO-Fikir Kahramanı: 1829: CTİDUTO-Süryanice, “Gelecek. İstikbâl, gelen” demek. (Yevmiye: “İstikbâl İslâmındır. Ne güzel bir mevzuun var!”… İstikbâl İslâmındır: Gelen, İslâmdır: Gelen, fikirdir: İstikbâl, fikirdir… Fikir hakikati, İslâm’dadır!)

*

Süryanice, MLİLUTO GABORO-Fikir Kahramanı: 1737: HALİD BİN VELİD-(Mahmud Efendi Hazretleri anlatıyor: Bir kere Şam’a gitmiştik. Sahabe’den büyük harb kumandanı Halid bin Velid’i ziyaret edelim istedik. Kendisi bir caminin avlusunda medfunmuş, gittiğimizde namaz vakti değildi, onun için olsa gerek kapalıydı. Biz de arabalarımıza bindik. Yasin-i şerifler okuduk, bağışladık, o sırada içimizden birisine “gaybet-kaybolma” hâli geldi, Hâlid bin Velid radiyallahü anh zuhur etti. Buyurdu ki: Bugünkü küfrü yenmenin tek çaresi, din-i mübin-i İslâm’ı kılı kırk yararcasına tatbik etmektir. Siz böyle yaparsanız, Allah onların işlerini görecektir!)… SİLO GABORO-Fikir Kahramanı: 1321: KURTUBİ-Halid bin Velid’in bir kılıcı… MÜSLÜMAN KAPTAN KUSTO. (Noktalı harfler): 1302: MİRZABEYOĞLU… Süryanice, MARNİTO GABORO-Fikir Kahramanı: 1922: EZKAR-Zikirler… ALEMDAR-Sancağı taşıyan: 345: İMAM-I RABBANİ-Eseri, “Mektubat”. (Risale-i Kudsiyye: 515: Mid’at-Şehrin burcu… Risale-i Kudsiyye, Mevlâna Hâlid Hazretleri’nin Halifesinin Halifesi İsmet Garibullah Hazretleri’nin manzum eseri; onun halifesi Ali Rıza Bezzaz, onun halifesi Ali Haydar, onun halifesi Mahmud Efendi Hazretleri… Bu eser için, Ali Haydar Efendi Hazretleri, “Mektubat’ın hülasası” derken, Mahmud Efendi Hazretleri, “Mektubat’ın metni” buyuruyor ve sözkonusu eseri şerh etmiş… İsmet Garibullah: 869: Mektubat)… MÜFEKKİRE-Düşünme kuvvesi: 345: METHAŞBONUTO GABORO-Fikir Kahramanı. (Necib Fazıl Kısakürek-Salih Mirzabeyoğlu: 1868= 869: Mektubat)


Baran Dergisi 426. Sayı