LEVHA: 7 Kasım 1988… Nalân Said’e rahmetli Üstadım’ın doktora muayene olunca, doktorun ona vücudundaki hücrelerin artık yenilenmediğini belirteceğini söylüyorum… Üstadım’ın yanında otururken o, önündeki ilâç şişelerini göstererek, doktorun artık hücrelerinin yenilenmediğini belirttiğini söylüyor… Ben, teselli vermek içinmiş gibi, bu durumu daha önce Ablam’a söylediğimi anlatıyorum… Üstadım bu mevzuda hiç üzüntülü değil; tam tersi, kilo almış, dinç ve neş’eli… Bana iltifat ve medihte bulunarak, “Benim bütün korkum, ben öldükten sonra Salih’in reddedilmesi!” diyor. (…)

*

Süryanice, YARKO D’HABOBE-Nisan: 253: ARBACO-Süryanice, “Dörtyüz” demek. (Taht-Kürsî. “Abdülhakîm Koltuğu”: 400: Te harfinin ebcedi… Te harfi, Allah’ın “Kaâbid-Kısıcı, sıkıcı” ismi, Kâinattaki herşeyin kendilerinden yapıldığı dört temel unsurun ilk maddesi Esir mertebesi, Kamer menzillerinden zâhire ve bâtına bakan yönüyle “Kalb” menzili)… Allah Sevgilisi, Güneş yılı hesabiyle Nisan ayının 20 günü doğmuştur; Pazartesi günü… Nebiliğe erişi, Hicret’i, Medine’ye girişi, hep Pazartesi günü. Yine; Pazartesi için, “bütün büyük oluşların gerçeklendiği gün” denmiştir. Muhyiddin-i Arabî Hazretleri, 21 Nisanı, Güneş yılında başlangıç diye belirtir; Burçlarda da geçişler hep “21-22” günleridir… Süryanice, DARMSUQ-Şam: 316: SİNNEVR-Kedi. (Kedi Babası lâkablı Ebu Hureyre Hazretleri’ni, ümmetin Hakîm’i olarak hatırlayınız… Vefatı Medine’de, yaşı: 78: Hakîm)… ŞAM VİLÂYETİ: “Eski kitablarda yazılıdır ki, Allah’ın Resûlü Mekke’de doğacak, Medine’ye Hicret edecek ve mülkü Şam’da olacak… Evet, Allah’ın Resûlü Mekke’de zuhur etti ve Nebiliği, kendisi hayatteyken Şam’a kadar uzandı. Onun içindir ki, Miraç gecesi, Şam sahasındaki Beytülmakdis’e vardı. İbrahim Peygamber de Şam’a göç etmişti. Hazret-i İsa’nın dünyaya iniş noktası Şam olsa gerek… Mübarek toprak Şam, Nebilerden nicesinin ilişkisi olan yer!”… HADÎS Alimleri’nden birçokları şöyle rivayet etmişlerdir: “Allah Sevgilisi’nin doğdukları gece Âmine Hatun bir nur görmüş ve bu nurun ışığında Şam’ın saraylarını ve köşklerini seyretmiştir. Bazıları da demişlerdir ki, Şam’ın görünmesindeki sır, O hayattayken oralara kadar varılacağıydı!”… ŞAM: Akşam. Akşam yemeği. Yemen sağ tarafta olduğu için, sol tarafta kalan memleketlere Şam denmiştir. Suriye ve Lübnan da Şam’dır; Arablar Dımışk derler. Nuh Aleyhisselâm’ın oğullarından Şam’ın nesli tarafından mamur edildiği için bu ismi aldığı da söylenmiş… Şamî: Şam’la alâkalı. Vücutta, hususen yüzde görülen ben. “Üstadım’ın rüyâ-keşif’te gördüğü Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’nin sağ yanağındaki beni ve Üstadım’ın onu öpüşünü hatırlayınız!”… HALİD bin VELİD Hazretleri’nin Şam-Irak yararlılıklarını, Rum’a-Batı’ya açılışını, türbesinin Şam’ın Humus bölgesinde bulunuşunu da… Sümer Lûgatı’ndan, BAR-Nisan: 203: EBR-Bulut… TAHA: Huruf-u Mukattaadan Allah Sevgilisi’nin bir ismi… TAHA: Seyyid Fehim Hazretleri’nin Şeyhi’nin ismi… SEHABE: Tek bulut. “Sahabîler ki, bir kısmını kabul, diğerlerini red câiz değildir!”… EBERR-Çok faziletli, çok şerefli: 203: EBER-Akreb sokması. “Ulu tesiri”… SULTAN AHMED: 2203: MİRZA MAHZUMOĞULLARI… KURTUBÎ-Hâlid bin Velid Hazretleri’nin bir kılıcının ismi. “Keskin kılıç. Derinleştiren”: 311: DREKO-Ayak izi… ŞÜHEDA-Şâhidler. Şehidler: 311: MUHTERİ’-Misli görülmedik birşey icâd eden. Yeni birşey bulan… MUTAZAVVİ’-Güzel kokusu etrafa yayılan: 1316: MENKUR-İnkâr olunmuş… Üstadım’ın “ismim ve tabiî ki etrafındaki meselelerin inkârı” hususundaki korkularını içiçe sıralayacağım… Önce, “öyle devam ettirmen uygundur, hayatını da öyle yazarlar!” buyurduğu ismim, SALİH MİRZABEYOĞLU: 451= 1450: MEŞTAMROMUTO-Süryanice, “reddetmek, reddedilen” demek. (Korkulan olmadı, ceddim sağlamdır!)… NESSABE-Nesebleri iyi bilen: MDAHQONO-Reddedilen. “Reddetme ehliyetinde olan”… Üstadım’a, Halid bin Velid soyundan gelen Mirzabeyler meselesini söylemiştim. Kuru bir neseb davası değil, “zamanın hükmü” alâkası dikkate alınsın… MİRZABEYOĞLU: 322= 1321: KURTUBİ-Hâlid bin Velid Hazretleri’nin bir kılıcı… MURCONO-Süryanice, “Hastalık” demek. (Haste: Hasta. Rahatsız… Haste: İstenilen, matlub, taleb edilmiş… Haste: Uzanmış. Ayağa kalkmış): 311: MÜSTAZİ’-Işıklanan. Işık ve ziyâ alan.

*

METBAHNUNUTO-Süryanice, “Muayene” demek: 970: ZU’R-Korku, havf… ZALİL-Gölgeli: 970: ZERA’-Vahşi sığır buzağısı… OSYO-Süryanice, “Doktor” demek. (Yevmiye: Ben senin hâlinin hem hastası, hem doktoruyum!): 82: HELMO-Süryanice, “Rüyâ” demek… SYOGA-Duvar. “Dil”: 1082= 83: COSUBO-Süryanice, “Doktor” demek… Tıbb ilminin bir rüyâ ilmi oluşu hatırda; Süryanice, “rüyâ, hikâye, vakıa, tasavvur, tarih, zan ve tamamlanmamış iş oluşu” da… COSUBO BUQORO-Doktor muayenesi: 308: ARVASÎ… COSUBO BSOTO-Doktor muayenesi: 559: KAPTAN KUSTO MÜSLÜMAN… OSYO BSOTO-Doktor muayenesi. (Bsoto-Muayene: 476: Sebzevat… Rüya: Yerden biten ot: 217: Rabıta… Hudara: Karanlık gece. Siyah bulut… Hudara: Allah için, Allah aşkına… Hudare: Deniz. İlim… Hudaret: Yeşillik, sebze… Rüyâ ilmi, yeşillik ilmi, ledün ilmi!): 558: TAHSİN-Kale gibi sağlamlaştırma. Muhafaza altına alma… MÜSTENHİC-Birinin mesleğine giren. (Süryanice, Şeqlo-Meslek: 341: Şam… Süryanice, Tekno-Meslek: 477: Telaum-Muntazır olmak, gözlemek, beklemek… Azzet-Geyik buzağısı. “Tos vuran-Nath, Baş vuran-Seretan, Yengeç, Ceyl”: 477: İktinah-Bir işin esasını, künhünü, kökünü ve gerçeğini anlama. İçyüzüne, derinliğine varma… Melavet-Vakit, zaman: 477: Mütecellid-Kahramanlık ve celâdet göstermek… Müvalât-Dostluk: 477: İzzet-Bir kimse zelil iken kavi ve kuvvetli olmak. Değer, kıymet. Kuvvet. Muhterem ve muteber olmak. Bulunmaz derecede az olmak… Müvalât-Dostluk: 477: Tesavî-İki şeyin birbirine denk olması… Cousteau-Fransızca, Kusto: 478: İsticaze-İzin ve cevaz verme… Seyyid Abdülhakîm Arvasî + Necib Fazıl Kısakürek: 1983: İzzet Erdiş… Esseyyid Abdülhakîm Arvasî Üçışık’ın şeyhi, Seyyid Fehim Arvasî Hazretleri için: Nakşilik mesleği, İmam-ı Rabbanî Yolu, Mevlâna Hâlid tavrı, Seyyid Taha tasarrufu üzerindeydi… Sözü: Şeyhim Seyyid Taha beni çağırsa, arada ateşten bir nehir olsa düşünmem, hemen koşarım!): 558: SIBGATULLAH-Allah’ın boyası ile boyanan… ŞMAD-İnkâr etmek, “ne mümkün!”: 345: İmam-ı Rabbanî Yolu. “Mehdi’yi Hamil On Kaptan”ın başı… MÜFEKKİRE-Düşünme gücü ve kuvveti: 345: MÜTEHADDİŞ-Tırmalanan. Izdırab çeken. (Büyük Muztaribler isimli 4 Ciltlik eserimi hatırla!)

*

Süryanice, RTİTUTO-Korku: 1052= 53: AHMED-(Allah Sevgilisi: “İçinizde en fakih olanlar, Allah’tan en çok korkanlardır!”… Fakih: Anlayışlı. Yemişi toplayan… Üstadım’ın dostu Muhib Efendi: “İslâm, kılı kırk yarmanın değil, kırk bin yarmanın rejimidir!”… İslâm: 132: Kalb… Naslıhan Kerimem-Mektub başlığı: 1131= 132: Eflâk-Felekler, gökler, âlemler, asumanlar… Rüyâ’da gelen mânâ: “Neslihan her yerde demektir!”… Haftan-Kaftan. Zırh altına giyilen bir cins pamuklu elbise: 132: Gazanfer-Kahraman. İri aslan)… BUCTO-Süryanice, “Korku” demek: 132: NECİB FAZIL KISAKÜREK. (Üstadım’dan: Aşk korkuya peçedir, korku da aşka perde / Allah’tan nasıl korkmaz, insan O’nu sever de!)… KUZUZO-Süryanice, “Korku” demek: 132: SENCİDE-Ölçülmüş, tartılmış. Tam yerinde söylenmiş söz… NALAN-İnleyen, sızlayan, figan: 132: İNTİFAH-Şişmek. Şişkinlik. Kabarmak… MSARDUTO-Süryanice, “Korku” demek: 717: TASRAH-Karınca. Bit. (Üstadım’dan: Çocukta uçurtmayla göğe çıkmaya gayret / Karıncaya göz atsa, “nasıl, niçin?” ve hayret)… TELEGRAF-Telegram: 1716= 717: RESİBE-Diz ve mafsallarda olan rahatsızlık.

*

Süryanice, HŞOMİTO-Akşam yemeği. Şam. Sol. Batı: 770: ASR-Muttali olmak, gözcülük etmek… MÜSTENKER-İnkâr edilmiş:770: MÜSTENKİR: İnkâr eden… ZEL-Bir harf. Allah’ın “Müzill-Zelil kılan” ismine, Hayvanlar mertebesine işaret eder: 732: ABDÜLHAKÎM Koltuğu… EŞTEL-Süryanice, “Reddetmek, reddedilen”: 732: ÂYET-EL KÜRSÎ… Süryanice, SLO-Reddedilen: 96: HOLUMO-Süryanice, “Rüyâ gören”… DHO-Süryanice, “reddedilen”: 15: BD-İBDA… Reddetmek ve reddedilen mânâsında bütün kelimeler –ilk kelimeler– Süryanice… DHUQYO: 36: QOCUYO-Müjdeci… MEŞTAMRONUTO: 1450= 451: SALİH Mirzabeyoğlu… FASAR: 342: ERKAM-Sayılar. Yazılar… (Süryanice, Raqmo-Rakam: 252: Kumandan)… ŞOT: 706: FİKİR KAHRAMANI… AHMİ: 59: MEHDÎ… MASELYUTU: 554: ZİHİN KONTROLU… TAKDİM-Kendine güvenilen. İtimad edilen kimse. Kendinden emin olunan. Ziyâdesiyle doğru ve müstehak olan: 554: TAKDİM-Arzetmek, sunmak.
 

BİR MEKTUB VESİLESİYLE

 
EYÜB’de Kaşgarî Dergâhına bakan, Gönüldaşlar’ın “sevgi, hürmet, yakınlık” duydukları ve “Amca” diye bahsettikleri Mustafa Fevzi Efendi, benim Cezaevi’nden çıktıktan sonra öğrendiğim bir haber yollamış bana. Hemen bulunduğu yerden karşılık bulacağı bir hususu, bana bir iltifatla söylemiş ki, ben dileğini vesile bilerek kendi yoluma dönüyorum… Haber şöyle: “Hacca niyet ettim, ancak oraya varmaya yüzüm yok. Kumandanımız’dan Resûlullah’ın (S.A.V.) huzuruna varmama yardımcı bir mektub olursa, vesile olur!”… MEKTUB-Yazılı. Yazılmış şey. Cazz-kat. Kurbanlık beden: 468: Menzil-i Kamer… HİKMET-Sır: 468: TENCİYE-Kurtarma. (Dualar?)… RASİH-Temeli sağlam, kuvvetli. Bilgisi, bilhassa dinî bilgileri iyice oturmuş, derinliğine dem ve damarlarına yerleşmiş: 861: ZİHİN KONTROLU… Alt başlığı “Necib Fazıl’dan, Esseyyid Abdülhakîm Arvasî’ye” olan KÖKLER isimli eserim, nereden nereye ithaf ettiğimi gösteriyor… Üstadım’a atfen, DEDİ Kİ: İmâm-ı Rabbanî Hazretleri’nin ilimlerinin yazılmasına iki kuvvetli sebeb vardır. Birincisi, Allah Sevgilisi’nin onlara “Kelâm ilminde müçtehidsiniz!” buyurmaları, diğeri ise Hazret-i Ali’nin onlara “Sana semavat ilimlerini öğretmek için geldim!” buyurmalarıdır. Bu sebeblerden başka bu ilimlerin yazılmasına daha büyük ve hayret verici bir sebeb de, onun talebelerinden birinin naklettiği sözdür: “Bize bütün yazılarımızın ahir zamanda gelecek olan Hazret-i Mehdî’nin okuyacağı ve hepsini makbul bulacağı bildirildi. Bu kadar yazı yazmamın sebebi budur!”. (Üstadım’a Efendi Hazretleri’nin yakınlarından Ziyâ Bey, o Büyük Doğu’yu çıkardığı zaman, İmâm-ı Rabbanî Hazretleri’nin Mektubat isimli eserini göstererek, “bizim dergimiz bu!” diyor. Üstadım’ın cevabı da şu: Amenna! Eğer onun kaldırımlara serilebilir hâlini koyabiliyorsak ne âlâ. Galiba işlerin en pahalısı da bu!)… İslâm’ı eşya ve hâdiselere hâkim kılmanın, insan ve toplum meselelerinin halline dair –Asrın ihtiyacı– bir sistem: BD-İBDA… NECİB FAZIL KISAKÜREK: 1868= 869: MEKTUBAT… ZURHANE-Beden eğitimi. Talim ve meleke mekânı. “Dünya”: 869: İSTİTABE-Tövbe ettirme. Tövbe teklif etme. (Gafur: Günahları affeden. Tevbeleri kabul eden Allah… Gafr: Kamer menzillerinden biri… Arnavutça, Gaffure: Yengeç… Hemze, Allah’ın “Mübdi’-Güzel Yaratıcı ismi, İlk Kalem mertebesi, Kamer menzillerinsen “Sereten-Yengeç, Nath-Başvuran”… Boşnak Lûgatı’ndan Rak-Yengeç: 301: Resim, suret… Rak-Rüku’, eğilme: 301= 1300: Fikr) Akad Lûgatı’ndan Sarakum-İthaf etmek: 308: ARVASÎ… Romen Lûgatı’ndan, A DONA-İthaf etmek: 62: MEHDÎ-(Mehd: Arz, takdim… Mehdî: Takdimle ilgili)… Kendi eserinin Takdim’inde eserini bana ithaf ettiğini mustakil olarak belirten Romen ilim ve sanat adamına teşekkür vesilesini de elde etmiş oluyorum!
 

İTHAF

 
Çok şükür ki, çeşitli olumsuz şartlarda, zulüm, günlük geçim ihtiyaçları baskısı altında, isteyerek yalnızlaşmış veya zorla tecrid edilmiş durumlarında da, geçmişlerinden dolayı ezilmiş olmalarına rağmen inançlarının yoluna devam eden sebatkâr insanlar da var. Bu böyle olmalı, dünyamız maddî ve mânevî bakımdan yalnız böylece karar bulabilir, ruhu baki kalır; her seçkin insanoğlunun, hayatının mânâsını koruyan inancına karşı gösterdiği sarsılmaz sevginin önceliği, bunu ispatlar. Bu şekilde insaniyyet de tamamdır. Bütün bunlar, fikrî veya insanî sembollere dönüşür. 58 basılmış eserin sahibi, takib ettiği icâd yolu yazılarımın uyduğu yolun ikizi olan Sayın Salih Mirzabeyoğlu, böyle bir semboldür. Bu yazarın eserleriyle, arkadaşı İsmail Payman Bey’in aracılığı ile tanıştım. Yavaş ama emin adımlarla kaderleri sanat eserleri doğurmak olanlar, etraflarına yapışan “partikül-parçalar” toplar; bulut gibi… Bulut ki, kritik noktasına yetişince gökleri açıp yıldırımlı, gök gürültülü kurtarıcı ruhanilik yağmuru döktürecek dünyaya. Ama bir şartla: Mümkün olduğu kadar ölçüsüzler durdurulmalı.
Bu eseri, kişiliğinde şahsî fikir, tarihî ve mitolojik kavramlar dahil, ikimizin ortak meşguliyetinde yer alan özellikle dil bilim ve matematiğe âit genel ilmî kavramları yoğunlaştıran Salih Mirzabeyoğlu Bey’e ithaf ederim. (Müellif: Romen, Gheorghe Bârdan-Raine… Eserin ismi: Paradisul Tainuit.)


Baran Dergisi 415. Sayı