LEVHA: 19 Ekim 1989… FAİK Erdiş… Önünde kocaman bir HAYVAN iskeleti… O hayvanın etini yemiş bitirmiş!

*

YEVMİYE: Fuzulî’nin SU isimli kaidesi, saf şiirin en güzel numunesidir. FORM içinde formu aşmak deyince… Kimse karşısındakini seyrederken onun iskeletini düşünmez. Allah öyle giydirmiştir ki onu, İSKELET bir nevî temel gibi olur; ama iskeleti çıkan şiir felâkettir… Form düşmanlığı ise, iskelet düşmanlığıdır!

*

İngilizce, FORM-İskelet. Şekil, biçim, suret. Beden, vücud, kalıb, cisim. Cins, sınıf, ara, usûl. Teamül: 326: FORM-Zuhur etmek. Biçimlendirmek, şekil vermek. Teşkil etmek, yapmak. Düzenlemek, tertib etmek, edinmek, geliştirmek. Kurmak, şekil almak. Hâsıl olmak, gelmek… Karaçay-Malkar Lûgatı’nda, OV-Cesed. Ölü: 16: OV-Karaçay Malkar Lûgatı’nda, “Ölüm, ecel” demek… Je harfinin Ze ve Cim olarak hesab edilmesi çerçevesinde, ECEL: 35: EZEL… CEBL-İbda, ihtira. Yoktan yaratılma: 35: DAL-Şişman ve besili kadın. (Kışm-Et. İç yağı. “Süt. İlim”: 440: Zebih-Hazret-i İsmail ve Allah Sevgilisi’nin babası Abdullah’ın “Boğazlanmış” anlamında lâkabı. “Kurbanlık, nefs”… Kamer menzillerinden, Zebih; Zı harfi, Allah’ın Azîz ismi ve Madenler mertebesi ile ilgili. “Kan, safra, sevda, balgam; ahlat-ı erbaa hatırda”… Müş’ıl-Her tarafa dağılmış olan: 440: Kitî-Cihan, dünya, arz, yer… Dahm-İri, kocaman cüsseli: 440: Letta-Büyük emir)… Dal-Ağacın verdiği ilk kol. Dal harfi. (Allah’ın Mübin ismi, 7. Sema tabakası ve Kamer Menzillerinden “İklil-Müzeyyen tâç, sarık, sarmaşık, nur-bat”… Allah’ın Evvel ve Ahir ismi; bütün baş ve sonlar, Allah’ın bu iki ismi arasındadır. Bununla beraber, nasıl ki Allah’ın Hakk isminin Hak üzerine kaimliği, Ezel ve Ebede “Evvel” ve “Ahir” ismi uzantısı gibi bakılamaz. Ezel, insanın yaratılışının evveli bilinmeyen zamanıdır; ve insanî hakikat, Allah’ta gizli, O’nun bir sırrıdır. İnsan’ın en büyük sırrı da Allah… Ebed de, aynı şekilde, ebediyen Allah’ın Ahir ismine ulaşamayacak olan… Burada “hudut ve sınır” bahsinde söylenebilecek olan, “ezel şurasıdır!” değil, ferdin fetihte bulunduğu son noktadır; yâni, “bundan sonrasına gitme!” demek değil… Ve Allah Sevgilisi dahil, bütün Ezel yakınlıklarının, Allah’ın “şahdamarımızdan daha yakın” sırrı bâki, kul hissesi içinde hisseler olduğu… “Evvel bahsinde söylenebilecek en güzel şey, Allah ile kul arasında, ezel mesafesi bulunduğudur; mesafe Ezel ve ebediyen –hiç bitimsiz– sürecek olan!”; Dal harfinin iki Elif olması, yaratmanın “Yaradan ve Yaratılan” olmasıdır. Yaratanda gizli “İnsanî hakikat” ve “Kulda gizli Rabb”… Allah’ın Rabb ismi, bütün mertebe ve varlıkların tabakalarında, onlara mahsus görünen… Allah mertebesiz ve Elif harfiyle işaretlenen; Allah’ın “Bedi’-Güzel yaratıcı” ismi, İlk Kalem mertebesi ve Kamer menzillerinden “Seretan-Yengeç” ve “Nath-Baş vuran, başvuran hayvan”, Elif niyetine “Hemze” ile gösterilir… Elif ve “Elif-Hemze”: Arş ve Kürsî… Tasavvufta Güneş Allah’a, Ay da Allah Sevgilisi’ne teşbih edilir; Allah müessir, İnsan “tesir edici eser”… Elf: Hemze, çok şeyle ünsiyet eden… Akreb: Yakınlık… Allah’ın Evvel ismi ile Kul arası Ezel-yakınlık bahsi: Ezel, Akreb… Üstadım’ın Akreb sembolünde, onun “zehirli bir hayvan” yönü; Akreb’in kıskacı, Allah’ın “her şeyi kuşatan” ilmi ve ilmin “Kul kalbine sığan” niteliğinin Allah Sevgilisi’nde tecellisi, Güneş’i bağrına alan oluşu… Allah’ı, Allah’ın bildirdiği ile bilmek, O’nun kuşatanında faniliktir; Akreb’in kuyruğundaki “Zehir” de, Allah Sevgilisi’nde aslı paydan “ruh, can, öz”dür… İlk Kalem mertebesi Kamer menzili “Nath-Baş vurma, başvuru” hatırda; Tı harfi, Allah’ın “Muhsiyy-Çok ihsan ve çok sayıcı” ismi, Sema tabakalarından “Ruhullah” lâkablı İsâ Aleyhisselâm ve Hızır Aleyhisselâm’ın bulunduğu hayat mertebesi tabakası 6. Sema, Kamer menzillerinden “Zübane-Yılan başı vurusu ve Akreb kuyruğu” ile ilgili… Yılan: Hayy, hayat ve başvuru… Akreb kuyruğuna gelince; kuyruk, uzantı, geride kalan, arka, “özel vazife” demek… Tebliğ ve telkin ordan; teşbih Allah Sevgilisi’ne teşmil edilirse, zehir, veraset intikalidir; “gelsin beni yokluk akrebi soksun / Bir zehir ki hayat özü faniye!”… Ukruban-Erkek Akreb. “İki dişi”: 423: Züyut-Yağlar. “Lübb, öz, yağ, bal, kaymak. Süt. İlim”… Kitab-Levh-i mahfuz. Kur’ân: 423: Ehadiyyet-Allah’ın her şeyde birlik tecellisi… Kürtçe, Düpişk-Akreb: 422: Kütüb-Kitablar… Tahaddî-Meydan okuma, meydana okuma: 422: İn’aş-Harekete getirme, canlandırma, canlılık kazandırma. Yukarı Kaldırma, faik kılma): 35: DALL-Delil olan. Yol gösteren. Bildiren… KİYYE-Sakız. “Kan. Alak. Oku emri”: 35: TAHTAH-Aslan. (Aslan Burcu, unsuru Ateş, tabiatı Sıcak-Kuru, tür Sabit, yıldızı Güneş, vücutta tesir yeri Kalb ve Sırt, cinsiyeti Erkek, simyada Sindirme safhası)

*

TAHT-AH. Kürsî. “Defter. İki kanatlı kapı”: 400: TE harfinin ebcedi-Allah’ın “Kâabid-Kısıcı, sıkıcı” ismi, Esir mertebesi ve Kamer menzillerinden Kalb… ABDÜLHAKÎM KOLTUĞU’nun görüldüğü tarih: 1987: SEYYİD Abdülhakîm Arvasî Üçışık… SEYYİD Taha + Seyyid Fehim Arvasî + Seyyid Abdülhakîm Arvasî: 1171: NÜAMİ-Güney Rüzgârı. (Çocuk, mizacı iyimser, özsıvı Kan, unsur Hava, renk Kırmızı, hâl Sıvı, tâbiatı Sıcak ve Nemli, mevsim İlkbahar, Burçlar “Koç-Boğa-İkizler”, vücutta tesir yeri Baş-Boyun-Omuz… Fransızca, Plato: Omuz. Eflâtun)… NİSAN-(Rüyada gelen; Babam’ın hamasi bir şekilde beni kendisine emanet ettiğini söylemesi üzerine, Mahmud Efendi’nin “Nisan’da” demesi): 171: MÜKAFİL-Karşılıklı kefillerden her biri… ASVAD-Büyük emir: 171: MENAT-Ölüm haberleri. (Zı harfi, Allah’ın Aziz ismi, Madenler mertebesi, Kamer menzillerinden “Sa’du’z zabih-Boğmak, boğazlamak”… Üstadım’dan: Yetişir boğuştuğum gece gündüz ecelle /Allah Rahîm ve Rahman, Allah Azze ve Celle)… LEYLAK-Salkım şeklinde mor ve beyaz çiçekleri olan bir nebat adı. (Leylak: Leyl-Ak… Leyl: Gece… Ak: Ağ… Leylak: Leyla-K… Leyla: Çok karanlık gece. Arabî ayların son gecesi. “Vav harfi ile ilgili”… Kaf harfi, Allah’ın Muhît ismi, Arş mertebesi, Kamer menzillerinden “Zira’-Tohum ekme” ile ilgili): 171: NEAYİM-Kamer menzillerinden 4 nurlu yıldız. (Sin harfi, Allah’ın Muhyî ismi ve Su mertebesi ile ilgili)… SEYYİD Abdülhakîm Arvasî “Üçışık” + Necip Fazıl Kısakürek: 1983: İZZET Erdiş… YENGEÇ-Akreb Burcu ile Yengeç Burcu, “Su Burçları” diye anılır. (Yengeç: Seretan. Kamer menzillerinden Nath-Baş vuran hayy-van… Kıpçak Lûgatı’nda, Sın: Mezar taşı. “İnsan”… Şâhide: Mezar taşı. Kadın şâhid… Yengeç: Yenge-C… Yenge Mezarı: “Kadın mezarına verilen isim olup, baş taraflarına çatal –Y şeklinde– veya yaba benzeri 5 kollu bir tahta dikilmektedir. Elin baş parmağına da benzetilen bu sembolü özelikle Urfa, Mardin, Diyarbakır bölgesinde yapılan ve dak adı verilen dövmelerde kullanılmıştır!”… Yengeç: Yen-Geç: Kıpçak Lûgatı’nda topluca, Yen: Yenmek, galib. Kırmızı. Yemek yenmesi. Elbise kolu… Kıpçak Lûgatı’nda, Yengeç: Yengi-C… Yengi: Yeni… Cim: Ebced değeri 3 olan harf. Allah’ın “Ganiyy-İhtiyacı olmayan, zengin” ismi, Atlas tabakası ve Kamer menzillerinden Tarf ile ilgili… Tarf: Aslan gözü adı verilen dört yıldızdan ikisi. Göz açıp kapama. “Bir ân, birdenbire”…. Yengeç-Seretan-Nath, Kamer menzilinin Hilâl başlangıcı olması ile ilgili üç günlük dönem… Hilâl, Kamer’i Ay’ın son üç günündeki şekil de… Üç Hilâl-Bayrak: 198= 1197: Skull-İngilizce “okul” kelimesinin okunuşu ve “kafatası” demek… Mekteb: 464: Dest-El, kuvvet, kudret. Âli makam. Fayda, yardım, ikmâl. Taarruz… Noktasız harflerle, İfrat Hâlde Tecrid: 463: İctinah-Secde etme. Hayvanın –gövdenin– bir tarafa meyille koşması): 66= 1065: NECİB… HİLÂL: Sadakatle dostluk etmek: 66: SU-“Fuzulî’nin Su isimli şiiri hatırda!”

*

HI harfi, Allah’ın HAKÎM ismi, ŞEKİL-SURET mertebesi ve Kamer menzillerinden NAHYE ile ilgili… NAHİYE-Yan taraf, kenar, çevre, civar. Kol, kanat. Köyden büyük yerleşim yeri. (Nahiye-Ölüm haberi götüren. Haşa, nahiye, kalb, nefes. Bulutlar: 136: Tezkiye: Temizlemek. Tamam etmek, tamamlamak. Boğazlamak, zabih. İhtiyarlamak, pîr olmak. Asile, akşamüstü, ölüm, mevt… Meymun-Denize atılmış olan. İlme dalan: 136: Mus-Bıçak. Kalem. Balık. Varlık, nur, insan. Müs, müz, derin fikir): 74: SEYYİD-Allah Sevgilisi’nin bir ismi. Onun soyundan ve izinden giden… BALAM-Sığır. (Boğa Burcu, unsuru Toprak, tabiatı Kuru-Soğuk, türü Sabit, yıldızı Zühre, vücutta tesir yeri Ense ve Boğaz, Cinsiyeti Dişi, simyada Katılaştırma safhası… Bakara: Sığır, öküz. Toprağı yaran… Akreb Burcu, simya safhasında, “Ayırma-Yarma”… Latince, Cancer: Yengeç. Kanser… Cancer: Can-Cer… Can: Hayat, diri… Cer: Yarık, çatlak. Suyu kendine çeken, cezbeden… Romence, Şurub-Vida, nurbat. Pervane, uskur. “İçen”: 514= 1513: Hâdis-Yeni. Sonradan olan şey. Değişen. “Hadîs; değişen hâdiseler içinde hep yeni ve bâki Allah Resûlü’nün kelâmı”… Cancer: 258: Mirza): 74: HAKÎME-Kadın Hâkim… ŞEZEN-Nahiye. Taraf. Kaba ve sağlam yer. (Romence, Taburet-Tabure, aralıksız sandalye. Kâide. Kürsü: 1010= 11: On-Bir, On-Pîr… “Tıla-i On Süvari-Mehdî’yi Hâmil On Süvari” Pîr ve “Bir-Pir”… Romen Lûgatı’nda, Catedra-Kürsî. Hocalık, öğretmenlik: 610: Mi’şar-Onda bir. “Abdülhakîm Arvasî Hazretleri”… Aşr: On. On’da bir): 357: KURMAY-Hususi yetiştirilmişi subay. Becerikli… BIDIŞKAN-Sarmaşık. Nur-bat. Ruhî: 357: FERZA’-Pamuk çekirdeği. (Ferz-Çukur yer, uçurum. Düz yer. Ayırmak: 287: Beria-Akılda güzellik. Bedi’. Hilâl… Ferzah: Akreb isimlerinden biri. “Ferzan, ilim, hikmet”… Penbe-Pamuk: 59: Mehdî)… MUBATAŞA-İki kişi elleriyle birbirini kucaklamaya çalışması: 357
 

MÜBDİ’
(ADİL-HİLÂL)

 
LEVHA: 12 Kasım 1992… Rahmetli Adile teyzeme, “Hazret-i Ali’nin Hadis’i” diye, bununla uygun düşen bir durum olarak yeni HİLÂL’i, elimde kılıç gibi tutarak anlatıyorum ve müthiş hislenip ağlayacak gibi oluyorum!..

*

NEDİM-İ Kadîm’den, Ye harfi gazelî: Ben tehî-âğûş mânend-i Hilâl ağyar ise / Der-Kenâr eyler misâl-i hâle ol meh-paremi… “Ben ağuşu bomboş Hilâl gibiyim-Rakîb ise / Kuşatır hâle gibi o Ay parçası sevgiliyi!”… Aguş: Bağır, kucak… Rakîb: Allah’ın 99 güzel isminden biri… Hâle: Allah’ın nurunun aksetmesi.

*

HİLÂL-Yeni Ay. Yay. Kılıç. (Dehre-Eğri ve testere gibi dişli, bağ budama bıçağı: 214: Hukuk-Ahlâkın zorlama ve yaptırma gücü olan müesseseleşmiş hâli… Fizik-Maddenin tabiatı ile özelliklerini, enerji ve enerjinin büründüğü farklı biçimleri ve madde ile enerjinin etkileşmesini inceleyen ilim dalı. Bizde “madde” olarak kullanılan Özdek, Kıpçak Lûgatı’nda “Ağacın bedeni, özü” mânâsında. Dek’in “…e kadar” demek oluşu, Özdek’in  “öze kadar” anlamını verir ve “Kâinat ağacının bedeni, özü” demek oluşunu: 214: Örs-Üzerinde bir şey dövülen kaide, Kürsî… Ye harfi, Allah’ın Rabb ismi, “Allah Dostu” lâkablı İbrahim Aleyhisselâm’ın bulunduğu Birinci Sema Tabakası ve Kamer menzillerinden Kivan-Baca Delikleri”ne işaret eder… Baca delikleri taşkını, Allah’ın Dehr sıfatına irca olunandır… “İnsan” mânâsına da gelen Dehr hakkında: “Dehr Allah’ındır!” ölçüsü…  Kivan menziline “Zübre-Örs” menzili de denir… Üstadım’ın Çile şiirinden: “Ensemin örsünde bir demir balyoz / Kapandım yatağa son çare diye / Bir kanlı şafakta bana çil horoz / Yepyeni bir dünya etti hediye!”… Yay Burcu, –Arabça Kavs–, unsuru Ateş, tabiatı Sıcak ve Kuru, türü Birleşik, yıldızı Müşteri, vücutta tesir yeri Uyluk ve Kalçalar, cinsiyeti Erkek, simya’da İbda-İcâd safhası… Karaçay-Malkar Lûgatı’nda, Kuyruk: Kalça. Kun. Netice. Son. Kıç. Delik. Sıfır. On. Ye harfinin ebcedi. Nokta. Bit. Zirve. Sağ, diri. Hakikat”… Abdülhakîm Koltuğu’nun ortasındaki yuvarlak delik hatırda… Ay: 11: On-Bir… Bir: Pîr… Şer’-Emir ve nehy hükümleri vazetmek. Bir işe başlamak. Dalmak. Girmek. Zâhir etmek. Şeriat: 570: Aşr-On. On adetten birini almak. “Nokta. Sıfır”… AY: Elf. Çok şeye ünsiyet eden… Arş: Kürsî, taht, yüce makam. En yüksek gök. Allah’ın saltanatının tecelli ettiği makam. Gölgelik: 570: Şereng-Zehir… İhtilaf-Kuşatma, etrafını çevirme. “Yaratma, fani kılma”: 570: Sıfat-Bir kimse veya şeyin hâl ve vasfı. Suret, çehre, nisân. Bir şeyin keyfiyetini izâh için kullanılan kelime… Allah Sevgilisi’nin Miraç’ta geçtiği, “mahlukat ilim ve amelinin nihayeti ve varlık ile oluş âleminin hududu”nu aştığı yere teşbih edilen Sidre ağacı; Sidret-ül münteha denilen makama teşbih edilen… Dönüşte, Allah’ın büründüğünü gördüğü Ağaç; kökü Cennet’te ve dalları yerde olan… Özdek-Ağacın bedeni, özü: 37: Ezel): 661: MÜTEANİK-Birinin boynuna sarılan… LEZLAZ-Kurt. Canlı. “Tag, kelb, basiret”: 661: LAZLAZ-Yol gösteren kılavuz… RAST-Doğru. Müstakim. Haklı. Sağ. On. Hakikat… HALAL-Dostluk. İki şey arasındaki açıklık. (Üstadım’dan: Bir cümbüştür kopsa da gece yakamozlarda / Münzevî balıklarız ayrı kavanozlarda!): 661:  SİR’ET-Nefs. Nefis. Kadınlar. Koyun. Geyik. (Nefs: Sır… Ganem-Koyun: 1090: Sad harfinin ebcedi, Allah’ın “Mümit-Ölümü yaratan ismi ve Toprak mertebesi ile ilgili… Ganîm-Ganimet alan: 1100: Gusto-Tad ve lezzet alma… Ceyl-Yengeç. Vesil, batın, kuşak. Zümre, kavim. İnsan topluluğu: 43: Ceyl-“ân”… Yevmiye: Nefsimizin bir hakikati var!)

*

ADİL-Adile. Her şeyi yerli yerince yapmak, beraber etmek. Hakîm. Kıst, mizân, pay. Hakkaniyet. Doğruluk. Meyletmek: 104: CENAN-Ruh, can, kalb, gönül… İLAC-Deva. Dahil olan: 104: ÂCİL-Dünya. Peşin. Aceleci. Der-hâl. Hemen… DESEM-Yağ. Uyuz. (Yağ. Süt. İlim… Uyuz: Birisine sığınma… Uyuz: Uy-Uz… Uy: Kül rengi… Yevmiye: “Efendi Hazretleri’nin üzerinde, umumiyetle tercih ettiği kül rengi cübbe!”… Kıpçak Lûgatı’nda Uy: Uymak. Tâbi olmak… Ve, Oy: Rey, tercih… Ve, Oy: Vadi. Ova… Uygur Lûgatı’nda, Ova: Vadi, dere… Yine, Ova: O… Yine, Ova: Yükselme, tepe, zirve… Karaçay-Malkar Lûgatı’nda, Avlak: Ova, kır, çayır… Avla: Sütün üzerinden “Lübb-Kaymak, yağ” toplamak… Avla: Kaplamak, örtmek… Aynı Lûgat’tan, Ov: Beden. Cesed. Ölü… Ve, Ov: Ecel. “Ezel”… Kıpçak Lûgatı’nda, Uz: Geçmek… Uz: Akıllı. Mahir, usta… Dem: “Demek”ten… Desem: Dese-M… Mim harfi, Allah’ın Câmi ismi, İnsanlar mertebesi, Kamer menzillerinden “Fe’ru’l Muahhar-Tehir edilmiş, sonraya bırakılmış”… Yağ: 1011: Ay… Onbir-On Pîr-On ve Pîr… Sonraya bırakılmış Takdim: KKM): 104: KADD-Boy bos… NEDİM-Sohbet arkadaşı: 104: SAYD-Av. Avlamak, sayda gitmek… SADY-Taarruz eden kimse. Bedeni, endamı hoş olan kimse. Dimağ. Başın içini dolduran haşav. Ölü insan bedeni: 104: İNHİZAM-Bozulma. Basılıp ezilme. Erlerin bozulup dağılması… ADL-Mâni olmak, men etmek… TAHRİŞ-Tırmalama: 511: Y-T-GIYAN. “Yeltegıyan: Ezel kalbin yeli”… İSKELET-Vücudun kemik binası: 511: SİTAN-Mekân. “Uzunlamasına yan yan giden Yengeç hatırda!”… ADLA’-Kaburga kemikleri: 901= 1900: ZI harfinin ebcedi - “Madenler-Kan” mertebesi.

*

İSKELET: İSKELE-T… İSKELE-Binada yüksek yerleri yapabilmek için kurulan geçici sal. Deniz nakil vasıtalarının yanaşabilmesi için deniz kıyısında yapılan ev. Deniz kenarında ve deniz vasıtalarının yanaşmasına elverişli kasaba. Bir memleketin deniz yolu ile yapılan ticaretine vasıta olan liman. Geminin sol yanı: 116: MUHASEBE-Hesablaşmak. Hesab görmek. (Üstadım’dan: Şu hadîs’te toplu tüm hikmet ve tüm gerçek / Ölümden önce nefsini hesaba çek!)… MASİVA-Allah’tan gayrı şeyler. Dünya ile alâkalı: 116: MULİM-Elem ve keder verici… MÜ’Sİ-Teselli eden: 116: NEVİN-Yeni, yepyeni şey… AVN-İ ŞERİAT-Şeriat yardımcısı. Muhyî, ihyâ eden: 116: MÜBDİ’-Benzersiz yaratan. Benzersiz icâd eden… TESFİR-Derin ve gizli mânâyı araştırma. Toz kaldırma. (Tesvir: Koluna bilezik yapma. Büyük ve üstün derecelere çıkma. Vavî): 116: İ’DAM-Vücudu ortadan kaldırmak. Öldürmek. (İdam: Katık ekmekle beraber yenilen şey. “Caba. Taşkın”… İdame: Devam ettirmek. Dâim ve bâki kılmak, bu “her nakışta görünen mânâ” ne ise odur!)… TE harfi, Esir mertebesi ve Kamer menzillerinden Kalb ile ilgili… Esir: Hebaî ilk madde, “Ateş, toprak, hava, su” unsurlarının kendisinden yapıldığı… Kalbin zâhiri, Mavera-i Tab’, kalbin bâtını Mavera-üt Tabia’; Esir’in o yüzü ile bu yüzü… İSKELET: Kalb iskelesi.

 
“KUR’ÂN’IN KALBİ”NDEN

 
YASİN SURESİ 71-72-73. âyet meâlleri: Bizim kudretimizle meydana getirdiklerimiz arasından onlar için (deve, sığır, koyun cinsi) hayvanlar yarattığımızı hâlâ göremediler mi? Şimdi kendileri de onlara sahib bulunmaktadırlar / Onları kendilerine boyun eğdirip emirlerine verdik. Onlardan bir kısmını binek edindiler, bir kısmını da yiyorlar / Kendileri için onlarda daha nice faydalar ve içecekleri (süt) vardır. Hâlâ şükretmezler mi?

*

HAZRET-İ Aişe’den rivayet: Resulullah şöyle buyurdu — “Kur’ân’da bir Sûre vardır ki, Allah katında AZÎME diye anılır (Çok büyük Sûre demek); bu Sûre’nin hikmetine eren de, Allah katında “çok şerefli” kabul edilir. O kişi Kıyamet’te Rabia ve Mudar kabilelerinden daha fazla kişiye şefaat eder… Bahsi geçen sûre, YASİN… Hadîs: “Her şeyin bir kalbi vardır, Kur’ân’ın kalbi de YASİN Sûresi’dir. Her kim bu Sûre’yi okursa, Allah onun okumasına 10 defa Kur’ân okuma sevabı yazar!”… Hadîs: “Yâsin Sûresi’ni ölülerin yanında okuyun!”… Bu Sûre’nin bir ismi de, Müdafi-el Kâdiye: Afet. Belâ. Soğuk.

*

AZÎME-Büyük iş, fevkalâde hâdise. Tılsım, efsun. Verilmiş kararda kat’ilik, sebat. Kasdetmek, yemin etmek: 132: NASLI-HAN KERİMEM. (Allah Sevgilisi)… İSLÂM: 132: KALB… SENCİDE-Tam yerinde söylenmiş söz. Ölçülmüş, tartılmış. (Fransızca, Seng: Kan… Seng: Taş… Silâm: Taş. Su. Hamd… Azîn: Yoğurttan, mayalanmış sütten çıkan lüb, yağ. Güzellik, ziynet. Kânun. Kâide. “Kürsî”… Azin: Kefil. Birinin yerine kefalet eden. İzni veren. Kapıcı, perdeci. “Berzah hatırda”… Azine: Cuma ve Bayram günü… Allah Sevgilisi’nin bir ismi de Meşhude’dir: Bütün âlemlerce tanınmış ve şâhid olunan. Cuma günü): 132: MÜNAVELE-Takdim. Bir şeyi elle öne uzatmak. Sunmak. Arz etmek. “KKM”… NEİB-Süt sağmak. Rengi ululuk rengi olan siyah karganın sesi. Ağaçtan yemiş toplamak. “Kısakürek: 441: Salih Mirzabeyoğlu”: 132: EFLAK-Felekler, gökler. Dünyalar, âlemler. Asumanlar… BELK-Büyük terazi. Büyük muvazene. Kapı açmak, büyük ilim. Ak ile kara, alaca olan. (Cevn-Beyaz, kara: 59: Mehdî): 132: İNA’-Yemiş toplama zamanı gelme… SAİM-Oruçlu, oruç tutan. (Ramazan ilavesi: İstikbâl İslâmındır isimli eserim… Ve mucize beyanı, KKM’de): 132: İSNA AŞER-Oniki. (Rüyâda gelen mânâ; Said-i Nursî Hazretlerinin, “12 sığır yavrusundan biri mucize beyanıdır” diye bir sözü okuyorum… Boğa Burcu’ndanım: Mayıs ayında!)

*

YASİN-“Yâ Seyyid, yâ İnsan” gibi muhtelif mânâlar rivayet edilir. Huruf-u Mukattadandır ve Allah Sevgilisi’nin kastedilişi ve bir ismidir: 70: TAKDİM-Takdim etmek. Bir kimseye bir şeyi izâh etmek, izhâr etmek… MÜEKKİD-Te’kid eden, sağlamlaştıran, tekrar eden, tenbih eden: 70: ITRET-Güzel kokulu şey. Ehl-i Beyt. Gerdanlık. Nesil. Zürriyet… SUD-Rengi kara olan şeyler. Sevdalar: 70: CİVANÎ-Gençlik… SEBBABE-Şehadet parmağı: 70: BÜYÜK DOĞU-İBDA… EST-Ayakları uzun olan. (Balık Burcu, unsuru Su, tabiatı Soğuk ve nemli, tür Birleşik, yıldızı Müşteri, vücutta tesir yeri Ayaklar, cinsiyeti Dişi, simyada Yansıtma safhası… Yürümek; âmel, aksiyon): 70: NEVİD-Müjde, iyi ve sevinçli haber.

*

MEVASÎ-Davar, koyun, keçi,  inek ve öküz gibi hayvanlar: 357: ŞENBİH-Gün. Cumartesi günü. (Yevm: Gün. Sene. Devir. Asır. Devre… Cumartesi günü, Adem Aleyhisselâm’ın gaybı, “İnsanî Hakikatin Perdeleri”nde; rengi kırmızı, Şeytan’a galib geldiği gün. Lâtifesi, “Kalebe-Kalıb, beden-Kalb”… Adem Aleyhisselâm, 7 Sema’da; Dal harfi ile işaretlenen… Dal; iki Elif… Elif harfi ile ilgili, Nedim-i Kadim’in gazelinden iki beyt’in, tasavvuf’ta Güneş’in Allah’a ve Ay’ın Allah Sevgilisi’ne teşbih edilişi dikkate alınarak, sadeleştirmesi: “Ey Güneş’in kıskandığı güzel / Sana göz nurundan bir perde olsa bile, bakmak mümkün değil / Ayna’nın isteği, yanağının aksini göğsüne çekmektir / Bu sebeble sana intisab etti)… FÜRUSÎ-İyi binici, ata iyi binen. Firaset. Siyaset: 356: KARUN-Tez terleyen hay-van. İki şeyi bir araya getiren. “Yağ, iki şeyin birleşmesi”… İNŞAD-Şiir okuma. Sesini yükseltme. Arayıp soruşturma. Kayıp olan bir şeyi haber verme: 356: KENNUR-Başı büyük olan kişi. (Üstadım’ın Bahriye Mektebi’ndeki lâkabı)… SERNÂME-Takdim. Mektub, kitab vesairenin başına yazılan yazı: 356: RAFİA-Yükselten. Kaldırmak için destek. İskele.

*

NU’MAN-Kan. Bir çeşit lâle. Dört ayaklı hayvanlar. “İmâm-ı Azam’ın ismi”. (Lâle: 66: Su): 211: YERA’-Sığır buzağısı… DÜVAR-Baş çevrilme: 211: DAVER-Adil, insaflı ve doğru olan kaan, hükümdar, vezir veya hâkim. Allah’ın isimlerinden biri… İRADE-İstek, arzu. Dilemek. Emir. Ferman. Bir şeyi yapıp yapmamaya yeten güç. “Allah’ın Hayat sıfatından gelen bir sıfatı, diğeri ilim”: 211: MU’CİZNÜMA-Mucize gösteren. (Allah tarafından ve peygamberlere mahsus harika; mucize… Peygamberler’in hakkaniyetine dair bir tasdiktir; Peygamber’in ağzından dökülen Allah kelâmı Kur’ân’da, Deniz ve büyük nehirlerin denize döküldüğü yerde surların birbirine karışmasını önleyen “su perdeleri”nin, Rahman Sûresi 19-20. âyetleri ve Furkan Sûresi’nin 53. âyetinde bildirilmesi ve ayniyle keşfi gibi… Naka-i Salih dile anılan, yine Kur’ân’da bildirilen Salih Aleyhisselâm’ın mucizesi, kayanın yarılarak içinden “cemel-deve”nin çıkması gibi… Bedene: Kurbanlık deve. Nefs)… MİSAK-Sürme, gütme, sevketme. Havada uçarken kanadını birbirine vuran güvercin. “Haber. Kebud, mavi, sırtlan, sırtlanan. Yüklenen”: 211: MÜSTEYSİR-Nefsine ayıran… AKL: Sürmek. İp ile bağlamak. Ölmek… AKL: Akıl. Men’ etmek, mania. Sığınacak yer. Kırmızı semer örtüsü. Diyet… AKİLE: Ekl eden, yiyen… AKİL-ÜL LAHM: Etle beslenen, et yiyici… Kamer menzillerinden Seretan-Nath… Seretan: Yengeç… NATH: Baş vuran, süsen hayvan. “Koç, Keçi, Boğa, Ceyl-ân”… ZEL harfi, Allah’ın “Müzill-Hor kılan” ismi, Hayvanlar mertebesi ve Kamer menzillerinden “Sa’du’l-Suud” ile ilgili; derece alan, yükselen, mübarek ve mübarek yıldızlarla.


Baran Dergisi 398. Sayı