LEVHA: (…) Kasım 1983… Üstadım’ı görüyorum… Bir şiir okuyor… Aklımda kalan: “Bu gençlik… Nur gençlik!”… Ben de, onun fikrinden hemen fikir üretme mizacımla, “Aslında herkes Allah’ın nuruyla görüyor!” diyorum… Ve Üstadım’ın bir şiiriyle kendi şiirim arasında bir benzerlik buluyorum… Onun şiirinden aklımda kalan: “Şeriat … Allah … Yaregâr … Sessiz!”… Noktalı yerler unutulan kelimeler… Tam “Yaregâr” kelimesinde, kalbime “Ebubekir” diye bir isim doluyor!..

*

Arnavutça, DJALERİ-Gençlik. (Üstadım’ın gençliği nitelemesi, “Madde adalesi” ve “Ruh adalesi” şeklindedir malûm!): 256: NUR… Boşnak dilinde, MATERİJALİSTİCKİ-Materyalist. (Fransızca, Materyal: “Bir işin meydana çıkması için lâzım gelen şeyler”; cüz’lerin toplamı küll… İnsan, madde ve keyfiyetiyle, topyekûn âlemin küllüdür): 256: MAV’ERA-İbranice, “Yakıcı”; fizik ötesi. Maver, nefyi hazır metanet. (Goethe, takdir ettiğim zekâlardandır, der ki: “İnsanlar hayatlarında bir kere büluğ ıstırabı çekerler; fakat dehanın çocukları sık sık! Çünkü her defasında gençleşirler!”… Bu Geothe’nin ifâdesidir. “Deha-Öz, jeni, kaynak”ın çocuğu olmak, ona özenmek, hatırımızdan geçmez. Şu var ki, cins kafa muhakkak kurcalayacaktır. Mücerretlerden mücerrede geçecektir, ulâya doğru gidecektir. Bu gidiş arasında, kafanın hudutlu olması, müthiş ıstıraptır… Ve bu, cins kafanın bir nevi kaderidir!)… Süryanice, GRİMO-Nur. “Allah’ın ve Allah Sevgilisi’nin isimleri”: 256: GMİRO-Süryanice, “Ulâ, alâ”… Süryanice, GRİMO-Mutlak: 256: GMİRO-Süryanice, “Mükemmel”… Arnavutça, DJALERİ-Gençlik: 256: GMİRO-Süryanice, “İdealist”; mefkûreci… Süryanice, YAQAR LEBO-İzzet-i Kalb: 256: RUNO-Süryanice, “Düşünce, fikir”… Süryanice, RNO-Niyet etmek. “Başlamak. Murad etme”: 256: GİMUR-Süryanice, “Tamamlamak, bitirmek”. (Üstadım’dan bir Noktalama: Bugün ağla çocuğum yarın ağlayamazsın / Şimdi anladığını, sonra anlayamazsın!)

*

Süryanice, CLAYMUTO-Gençlik: 2496: TAFNĞUTO REHEMTO-Süryanice, “Hakikat aşkı”… Lİ KÜLLÎ EMRİN FEHİM-Manzur-u Nazar-ı Piran-ı Kiram: 496: DERVİŞ MUHAMMED-442 mührü. “En küçük ebcedle” - Derviş Muhammed Semerkandi; keremli pîrlerin nazarlarına görünen… SÜRYANİ ALFABESİNDEKİ HARFLERİN EBCED TOPLAMI: 1496: CUPIDITAS-Lâtince, “Arzu”… Süryanice, MAŞLMONUTO MQABLUNO MELTO-Süryanice, “İslâma Muhatab Anlayış”: 1496: D’LO BUSORO HGOYO ANANQİ-Süryanice, “Mutlak Fikrin Gerekliliği”… Almanca, LUST-Rağbet: 496: BUKNO ROMO UHDONO-Süryanice, “Başyücelik Devleti”. (İslâm’ın, genişliğine doğru ahlâkî oluşunun en büyük müessesesi)

*

Süryanice, TLO-Gençleşmek: 436: TELECCÜC-Geminin, denizin derin yerine varması. (Üstadım’dan: Gittim gittim denizin / Derin yerine vardım / Hâlin bana da geçsin / Diye ona yalvardım!)… Arnavutça, LOT-Gözyaşı. “Dua”: 436: LOT-İngilizce, “Kısmet”… Süryanice, TLO-Takmak. “Çengel”. (Süryanice, Zodoqo Ağfa-Hakikat aşkı: 1121: Elif-Allah’a işaret eder. “Allah, kâinatı bir aşk ânında yarattı ve kuluna hakikat aşkını veren de O!”… Hemze-Elif harfinin tahfifi, hafifletilmişi; Allah’ın “Mübdi’-Güzel Yaratıcı” ismi, İlk Kalem mertebesi, Kamer menzillerinden “Seretan-Yengeç, Nath-Tos vuran hayvan, başvuran”a işaret eder… Nun harfi, Allah’ın Nur ismi, 4. Sema mertebesi, Kamer menzillerinden Simak’a işaret eder; Balıklar, Parlak yıldızlar, İki parlak yıldızdan biri, birşeyi kaldıracak Alet’e): 436: TLO-Süryanice, “İpe Çekmek”; idam-ı nefs… Süryanice, QTAL-Öldürmek; ölmeden ölen velinin her hâli keramettir ve varisi olduğu Nebi’dendir: 436: TUHOYO-Süryanice, “Mucize”… Süryanice, YARHO D’İYOR-Mayıs Ay’ı: 436: ŞUHLOFO-Süryanice, “Değişim”.

*

Boşnak dilinde, OMLADİNA-Gençlik: 132: İSLÂM… KALB: 132: SALİB-Heybetli. “Anter”… Boşnak dilinde, PODMLADİTİ-Gençleşmek: 507: PODMLADİTİ-Gençleştirmek… Süryanice, HUBO DA’CLAYMUTO-Gençlik Aşkı: 523: KELİME-İ TEVHİD… HIRKA-İ TECRİD: 523: İSTİNBAT-Bir söz veya işten gizli mânâyı ortaya koymak. (Yevmiye: Bir söz fetheder beni!)… Süryanice, ZAVCO DA’CLAYMUTO-Gençlik hareketi: 524: ÇİSTAN-Bilmece, muamma. (Üstadım’dan: Ben kimim ve bu hâl neyin nesi? / Yetiş, yetiş ey sonsuz varlık muhasebesi!)… EHADİS-Hadîsler: 524: TEDMİ’-Gözyaşı. “Dua”… HADÎS: “Şu hadîste toplanmış tüm hikmet ve tüm gerçek / Hesaba çekilmeden, kendini hesaba çek!”. (Üstadım’ın, “ikimizin şiirlerini yazıyorum, bayılacaksın” dediği 1983 Noktamalarından biri)…

*

İngilizce, YOUNG-Genç: 1072: 2 DESTMAL-Havlu. Mendil. “Destar-çe”… DESTAR-ÇE: 673: MEHDÎ DERVİŞ MUHAMMED… İngilizce, YOUTH-Gençlik: 430: TACGÂG-Hükümet Merkezi… Süryanice, MLUO ŞBİLO-Vasıta Sistem: 430: ŞABOLO MYAKRO QUTNUTO-Süryanice, “Başyücelik Devleti”… Boşnak dilinde, “MLADOST-Gençlik: 541: MÜTESAHİB-Sahib çıkan, arka çıkan… Arnavut dilinde, DJALOSH-Genç: 1116: AVN-İ ŞERİAT-Şeriat yardımcısı… Arnavutça, RİNİ-Gençlik: 270: NÜKR-Anlayışı, fikri, feraseti yerinde… Boşnak dilinde, MLADEZ-Gençlik: 87: MALYO-Süryanice, “Bütün”; küll… Boşnak dilinde, MLAD-Genç: 75: ZİLZAL-Zelzele. Sarsıntı… LEYLE-Bir tek gece: 75: HİLÂLÎ-Yeni Ay şeklinde olan… SEVDE-Siyahlık, karalık. (Ululuk rengi siyah, Zuhal yıldızının sembolü ve Allah’ın “Kayyum” isminin nuruna işaret eder!): 75: EDLEM-Kara eşek. Karayağız, siyah adam. Uzun boylu. (Ahkab-Yabanî eşek. Uzun zamanlar. Dil, lisân: 111: Elf-Bin. Bin adet şey vermek ve ünsiyet etmek)… HAYVAN-Hayevan kelimesinden gelir; hayy, diri, can. Kâinat’ta canlı olmayan bir şey yoktur. (Zel harfi, Allah’ın “Müzill” ismi, Hayvanlar mertebesi, Kamer menzillerinden “Sa’du’l Suud”a işaret eder; Derece almak, Mübarek, Mübarek yıldızlara): 75: ACB-Fatiha-i hilkat olan, us’us da denilen küçük kemik. Kuyruk sokumu. Kun: yeniden yaradılış için, baki kalan cisim. Her şeyin sonu, nihayeti… Süryanice, SAVBO-Buluşma yeri: 75: MLE-Süryanice, “Bütün. Küll”.

GENÇLİK

(KAAL DEĞİL HÂL)

LEVHA: 29 Nisan 1989… Şerif Muammer (Babam), Üstadım Necib Fazıl imiş… O arabada, ben ise dışarıdayım; fakat yanyana oturmuş gibi bir hâlimiz var… Elele tutuşmuşuz… Bu sıcaklığa güvenerek bir soru sormaya cüret ediyorum ama, hep sorayım mı sormayayım mı tedirginliği içindeyim… Onun benim içimi, bu hâlimi de bildiğine eminim… Bir aksilik olmasın diye devamlı Kelime-i Tevhid’i tekrarlıyorum ve Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’nden himmet istiyorum… Neticede, “Baba ben devamlı yazıyorum da, kaydedildim mi, yoksa mübhem mi?” diye soruyorum… Şerif Muammer, gözlerimin içine bakıyor ve beni muallâkta bırakıcı bir cevab veriyor: “O iş duruk”… Sonra şefkatle benim ellerimi ve kollarımı öperken, ben de hürmetle onun ellerini öpüyorum… Faik Erdiş hemen, “Ne oldu, hani herkese söylediğin bir rakam vardı!” diyor… “O değilmiş, her rakamda her rakam vardır, bu yüzden de o yanlış değil!” diyorum… Demek o rakam (36) mevzuunda hamaratlık etmişim ki, canım sıkıldı… Sonra, Şerif Muammer, sözü Mehmed Ülger’in Ayşe isimli kızla evlenmesine getiriyor… Mehmed Ülger gayet keyifli ve neşeli… Ben de Faik Erdiş’i teşvik ve kışkırtma olsun diye, hep o mevzu üzerinde duruyorum!..

*

DURUM-Kıpçak dilinde, “Turuk”; duruk: 256: DJALERİ-Arnavutça, “Gençlik”… ILGARCI-Akıncı. (Süryanice, Rab Haylo-Kumandan: 255: Sriko Maşlmonuto-Süryanice, “Bomboş Devir”; fırsat ve fetih devri): 256: MUTARRIZ-Damga vuran… NEVR-Tomurcuk. Ağaç çiçeği. Parlaklık. (Üstadım: Annesi gül koklasa, ağzı gül kokan çocuk / Ağaç içinde ağaç, geliştiren tomurcuk… İdeolocya Örgüsü’ne Ek-İslâmı Yenilemek. “Üstadım’ın Akıncı Güç Kadrosu’na ithafı”: 1451: Salih Mirzabeyoğlu): 256: RUMÎ-Batı. Şam. İstanbul. (Levha: 11 Ekim 1988… Babam Muammer Erdiş’e fikri bir şey anlatıyorum ve muhtemel muhalefetini peşinen kırmak ister bir şekilde, “Yâni iş dönüp dolaşıp Bütün Fikrin Gerekliliği bahsine çıkıyor; bunu anlıyor musunuz?” diyorum… Babam beklemediğim bir uysallık ve tâbiiyet ile ve güleryüzlü bir şekilde cevab veriyor: “Tabiî oğlum! Bu baban öyle bir Rum ki! Hep bunu anlatıyorum!” diyor… Hep “Bütün Fikrin Gerekliliği”ni anlatıyormuş!)

*

Süryanice, TALÎ-Gençleştirmek: 441: KISAKÜREK… Süryanice, ETCALAM-Gençleşmek: 477: İZZET… Boşnak dilinde, POSTAJA-Durak. “Duruk”: 477: QUINTO-Portekiz dilinde, “Beşinci”. (Süryanice, Hato Hfugyo-Yeni Devir: 1525: Seyyid Taha Cizro + Seyyid Fehim Arvasî + Esseyyid Abdülhakîm Arvasî “Üçışık” + Necib Fazıl Kısakürek + Salih Mirzabeyoğlu… Hamse-Beş: 705: Cebz-Cezb, çekmek; tasarruf)… MELTO-Fikir: 477: QNOYTO-Süryanice, “Fidan”… Süryanice, ZOVGUTO-Gurur: 441: RİŞ ŞATO-Süryanice, “Yılbaşı”. (Mührün farkedildiği 2014’ün son gecesi, son saatleri)… HADÎS: Amellere, neticelerine göre hükmedilir… TEŞDİD-Hayırlı işe doğru yöneltme: 478: KAPTAN KUSTO MÜSLÜMAN.

BİRKAÇ ÇİZGİYLE…

HADÎS: “Ben Rabbim’i üzerinde kırmızı tüylü Hulle olan bir genç suretinde gördüm!”

*

Kırmızı renk, ism-i celil olan “Allah” isminin nuruna işaret eder; O’nun bütün isimlerinin tuğrasına… MİV-Kıl. Tüy: 56: MÜBDİ’-Herşeyi hiçten halkeden. Başlayan. Gizli sırları açıklayan. (He harfi, Allah’ın “Mübdi’” ismi, İlk Kalem mertebesi)… BENO-Nasihat: 56: MÜJDE… MUCEZ-İcâz yoluyla. Kısaca: 56: YEVM-Gün. Sene. Asır. Yüksek yer…

HULL-Dost: 630: İŞRİN-Yirmi. (Rüya’da gelen mânâ; Üstadım’ın okurken benim yazdığım olan “20 Sene Beraber” isimli bir eseri var. 10 cilt olması plânlanmışken, 1. ciltte kalan)… TENSİF-İkiye bölmek: 630: NISFİYET-Yarımlık. Yarı yarıya bölmek. (Nısfet: Bir şeyin yarısını almak. Hakkaniyet. İnsanların, kanunların şümulüne girmeyen hakları temin ve ifasına zorlayan fıtrî adalet hissi… On-Nokta, zirve: 56: On-Nokta, zirve… Hakk’ın Hak üzere kâimliği!)… HULLE-Dostluk: 635: SALİH ERDİŞ… HALİD-Sonsuz, ebedi, daimi: 635: RAHMAN SURESİ’NİN 19. Ayeti. “Meâli: Allah, kabaran iki denizi salmış birbirlerine kavuşuyorlar”, Noktalı harfler ebcedi.

*

HULLE-Ağır, pahalı. Belden aşağı ve belden yukarı olan iki parçadan ibaret elbise. Cennet elbisesi. “Cennet Sıfatı”: 1049: TAFNKUTO-Süryanice, “Hakikat”… Fransızca, RABATTABLE-Katlanabilir kısım: 1043: ULAGADA-Moğolca, “Kırmızıya Boyanmak”… İngilizce, BLUE-Mavi. “Kelime-i Tevhid nuruna işaret eder”. (Süryanice, Hubo Da’claymuto-Gençlik aşkı: 523: Sizge-Kumuk Türkçesi’nde, “Şahıs zamirinin yönelme hâli” demek): 1043: HALİÇ KONGRE MERKEZİ. (Süryanice, Lumodo: Kongre… Lumodo: Konferans)… CEM-Hükümdar. Melik: 43: VULE-Arnavutça, “Mühür”.

*

Süryanice, QENTRUN DA’CLAYMUTO-Gençlik Merkezi. (Bekr-Genç erkek deve: 222: Zcuro-Süryanice, “Genç”… Vahdet-ül Vücud + Vahdet-ül Şühud: 1231: Ebu Bekir-Sıddık. “Velâyetin üstünde bir makam”… Manzur-u Nazar-ı Piran-ı Kiram-Keremli Pirlerin Nazarlarına Görünen. “Seyyid Abdülhakîm Arvasî”: 2777: Derviş Muhammed Semerkandi. “Büyük ebcedle”… Süryanice, Mşalto-Hükümdar: 1777: Tasarruf… Fürfür-Koç: 566: Seyyid Abdülhakîm Arvasî “Üçışık”… Kebeş-Koç: 322: Mirzabeyoğlu… Rahnâme-Harita: 1322: Kariha-Fikir kabiliyeti. Zihin kudreti. Düşünme istidadı. Fikirler. Her şeyin evveli. Kuyudan çıkarılan ilk su): 177: MALKO-Süryanice, “Hükümdar”. (Malkoç: Akıncılar’ın Başı)

SİTEM

(ŞATRANC-I UREFA’DAN)

Şatranc-ı Urefa’nın 31. Kabı, SİTEM-Haksızlık, zulüm. Nâzikâne çıkışma. Eziyet, cefa. (Kötü olan sitem değil, sitemin neye, niçin ve nasıl olduğudur… Veli sözü: “Rabbim’in emrine uymadığım zaman, benden daha zalim kim olabilir?”; kendi nefsine sitem ve bunun yanında, halka bu mânâyı telkin… Tan-ı Hulk: Kendi nefsini ve halkı kötülemek, mazur görülen yerde bile, bunun hakikatinin “şu” olduğunu telkin edici beyan, duruş… Kuru sıkı atıp tutma ve nasihat değil; şahanesi Üstadım!): 500: CLAYMOİT-Süryanice, “Genç olmak”… Kürtçe, SE-Köpek. “Kalb, kalb gözü. Basiret. İz süren. Alıcı; tâbir edici”. (Sitem: Sit-Em… Sit-Dişi. Sitte, 6 sayısı; Vav harfinin ebcedi. Bu harf, Allah’ın “Refiu’d Derecat-Dereceleri yükseltici” ismi, Yüksek Dereceler mertebesi ve Kamer menzillerinden Rişâ’ya işaret eder; Balık karnı denilen menzile, Kuyudan su çekmekte kullanılan Urgana, ipe: 460: Niyet-Kasd. Kalbin bir şeye yönelmesi… Emm-Kastetmek: 41: Em-Soru sormak mânâsında atıf edatıdır. İstihfam, taaccüb ve şaşma elifi mânâsına da gelir. İhtimal hâlinde, “Yahut, belki, yoksa” kelimeleriyle tercüme edilebilir. “Emmek”… Herşey, varılacak olanın ötesine baktığına göre, onu emebilecek bir soruyu gösterir!): 500: ESTAQBEL-Süryanice, “Olmak”; mümkün olma özelliğiyle var olan, olunacak olan, karşılanan. İstikbâl, İslâmdır, İslâmındır; onu, onun istediği gibi karşılama, soru-emme? İnsan, ne istediğini bilmeden, bulduğunun da ne olduğunu bilemez… SE harfi. Allah’ın Rezzak ismi, “Bitkiler-Maddî ve Manevî rızıklar” mertebesi, Kamer menzillerinden “Sa’du’l Bul’a” işaret eder; Değirmen taşının-Çarkın tane dökülen yerine. (Bitki, uyku hâline ve “duruk” hâle temsille, Namazda topyekûn kâinattaki varlıkların insandaki toplu hâli olarak secdeyi temsil eder; varlığını topyekûn aslî sahibine iâde şuuru!): 500: ANATOLIA-Yunanca, “Doğu’da” demek. (Boşnak dilinde, Upitnik-Soru işareti: 1497: Luventa-Lâtince, “Gençlik” demek)… KAZEZ-Pire. (Rüya’da gelen mânâ: Muhyiddin-i Arabi Hazretleri’ne âit bir yazıda, benim için “Bit ve pire hakkında ilk yazan odur!” deniliyor): 1500: MEHDİ Salih Mirzabeyoğlu.

*

Süryanice, TUKOSO-Sitem. (Üstadım’dan: Bu yük senden Allahım, çekeceğim naçarım / Senden sana sığınır, senden sana kaçarım!): 1577= 578: CİNQ CENTS-Süryanice, “Beşyüz”. (Süryanice, Claymoit-Genç Olarak: 500: Effectio-Lâtince, “Yapmak”… Hafız-ı Şirazî: “Maşukun gölgesi aşıka düştüyse ne oldu? / Biz ona muhtaç idik, O da bize müştak!”… Naz makamında söylenebilecek bir söz!)… Süryanice, TUKOSO-Sitem: 578: TEFASSUH-Bir şeyin, bir meselenin içyüzünü araştırmak.

*

Süryanice, MAKSONUTO-Sitem: 669: İSTİRABE-Bir kimsenin hâlinden şüpheye düşmek, kuşkulanmak… Süryanice, AKES-Sitem etmek: 82: İBİS-Süryanice, “Gençlik”… Süryanice, SAQBO-Gölge: 82: QUNDOQO-Süryanice, “Dergi”… İbranice, “SEHVÎ-Horoz. (Sevh: Keşfetmek. Bulmak. İzâle etmek. Kabuk soymak): 82: DERVİŞ MUHAMMED SEMERKANDÎ. “En küçük ebcedle”.

Not: Tefrika edilen yazının tamamı yahut bir kısmı, Baran Dergisi'nin izni olmadan iktibas edilemez

Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu

Baran Dergisi 553. Sayı