YEVMİYE: Efendi Hazretleri’ne intisabım, bağlanışım ve bu bağlanışı İDEALİZE ederek gidişim… Ben nicelerini gördüm o âna kadar, nice sahtelerini…Ben, Efendi Hazretleri'ni gördüğüm zaman, –tam mizânını yapacağım ve bunun not edildiğine memnunum!– Fransızların “Et’le mirade ca complire-Ve işte MUCİZE meydana geldi!” dedikleri hâl oldu…İNFİLÂK!.. Ve mütemadiyen kendimi muayene ettim… Oraya ABİDİN Dino ile birlikte gittik… Abidin, “ya bizden şübhe ederse; polis molis herşey olabiliriz!” dedi… Ona dedim ki, “biz Mürşidi arıyoruz; eğer oysa şübhe etmeyecektir, ciğerimizi okuyacaktır. Eğer değilse, zaten neticesi yok!”… Ve gittik… Sanıyorum ki, öğleden biraz sonra, ikindiye yakındı… Dönerken çoktan AKŞAM olmuştu… HALİCİ gören GÜMÜŞSUYU denen bir tepe var… Orada, eskiden kalma bir dergâhta oturuyorlardı… Zaman nasıl geçti?.. Akşam nasıl böyle HALI gibi yayılıp da ortalık kapkaranlık oldu; farkında değilim… Abidin’e, “besbelli bu insan tek; bir MADEN’in üzerinde oturuyor ve gizliyor madenini!” dedim… Saatine kadar beklendiğime kâni idim!..

*

İDEALİZE-Mefkûreleştirmek, Tasavvur hâlinde gayeleştirmek. (Mefkur: Omurga kemikleri kırılmış insan veya hayvan. Nefyetme, ıstıfa etme, tasfiye etme, kendine maletme. Toplama, bir araya getirme… Omur: Ömür. Cazz-kat, bedeni kat etmek, kesmek… Zamanın bir varlık ve bir yokluk temposunda, her ân imhâ ve her ân ihya olan bedenimizin serüvenindeki hâl olma yanında, ömür “bitimiyle de kesilen”dir… Bunun yanında, günlük hayat ve maişet teminine nisbetle, sanat iradesinin bu hayat iradesinin dışında bulunuşu düşünülürse, mefkûre’nin bir akıl taşkını hayâl ve tasavvurla ilgisi de anlaşılır; zevken idrake mevzu oluşu… İngilizce, To İdealize-İdealize etmek: 465: Mütehayyiz-Tahayyüz eden, yer tutan, itibarlı, mühim. “Üstadım: Bizim ruhçuluğumuz, hava tabakasının yeryüzüne tahayyüzü gibi, insan ve toplum meselelerinin hâlline perçinlidir!”… To edatı İngilizce “Two-İki” sayısının okunuşu ile birdir…  İki İdealize: Allah ve Resûlü… Üstad-İlim ve sanatta üstün olan. Usta, sanatkâr: 466: Nüütî-Gemi reisi, kaptan… KKM hatırda… Hadîd: Demir, çelik. Sert, kavi. Çabuk kavrayışlı, keskin, öfkeli, hiddetli. Hudut ve sınır komşusu… Hadîd Sûres’nin ebcedi: 10417= 427: Tahtgâh-Taht yeri. Baş şehir. “Allah Sevgilisi”… Rehakâr-Kurtarıcı: 427: Tahzib-Takım hâline getirmek. Grublaştırmak… Hatayî: 427: Meşgufe-Aşık, tutkun): 59: MÜHDÎ-Hediye veren. Hediye gönderen. Hidayete vesile olan. Mürşid. Allah Sevgilisi’nin bir ismi… MİHTAB-BaHa. “Put kıran”: 59: İHTİZAN-Sırrı gizleyen… Put, inançsız için fikirde kendi aklının kuşattığını sevmektir ki, kendi yaptığı puta tapmakla aynı mânâdadır; idrakin aczini idrake ermenin hakikatinde de, “put kırmak” var ve bu da “aklı aşan” mânâsında “sırrı gizleyen –sırrın gizlenişi– sırrın, gizli demek oluşu”dur. (Şiir idrakı bahsine bitişik mesele; şiir, gizleme sanatıdır… Gizli, akıldan çok hisle yaşanan!)… MEHDÎ: 59: HAVME-Tasarruf dairesi… İDEALİZE: İDE-ALİZE… İDE-Düşünce, hüküm, ana mevzu, inanç, tasavvur, zan, mütalâa, fikir: 15: BD-İBDA… ALİZE-Düzenli ticaret rüzgârları. Tropikal iklim rüzgârları: 53: AHMED-Allah Sevgilisi’nin bir ismi, İmâm-ı Rabbanî Hazretleri’nin ismi ve Üstadım’ın küçük adı… DÜNYA Çapında Bir Hâdise-KKM’nin alt başlığı: 1053: CİNN-Gizliler, gizlilikler. (Be harfî, Allah’ın Lâtif ismi, Kamer menzillerinden “Mukaddem min ed-delâl”e işaret eder; öne alınmış delile!)… ZE harfi, JE ve CİM yerine de… ALİCE-Alize. Tatlı, neşeli, soylu. İki hörgüçlü deve. Yumuşak nesne. Kırda bir kumlu yer: 49: ULGUZE-Bilmece. Bulmaca… TILA-Küçük kuzu, oğlak. Mahpus kimse. Diş sarılığı. (Oğlak-Cedî Burcu, unsuru Toprak, tabiatı Kuru ve Soğuk, türü Hareketli ve Önemli, yıldızı Zuhal, vücutta tesir yeri Dizler ve Eklemler, cinsiyeti Dişi, simya’da Mayalandırma safhası… Mehdi’yi Hamil Tıla-i On İranî: Mehdiyi Hamil Müceddid On İranî… İrâni: Farisî. Kelim. Tabut. Neşeli oluş… Men’uş-Tabuta koyulmuş. Hayırla yadedilen ölü. Yukarı kaldırılmış. Fakir olduktan sonra sevindirilmiş: 466: Ketum-Sır saklayan): 49: DEHÜM-Onuncu-(Esseyyid Abdülhakîm Arvasî)

*

İNFİLÂK-Açılma. Yarılma. Patlama. İnşikak: 262= 1261: İN-FELÂK. (İn: Mağara. İri ve güzel gözlüler. Bu, şu, bu kimse, şu şey mânâsında işaret zamiri. “idrak. Yüzdeki veya vücuttaki ben”… İngilizce, İn: İçinde. Dahil… Felak: Tan zamanı. Bütün mahlûkat. İki tepe arasında düzlük. Tan zamanı, şafak vakti. Nasihat eden kimsenin ıslah için gayret göstermesi. Merhamet. Harf. Nahiye… Yevmiye: “Abdülhamîd Hân’ın suçu neydi biliyor musun?” deyince, “Merhamet!” diyor ve bunu sanki ondan öğrenmemişim gibi, “hükmün tamam!”… Kamer menzillerinden Nahye: Hek’a-Bir yıldız. Atın göğsü üzerindeki daire… Hı harfi, Allah’ın Hakîm ismi, Şekil ve Suret mertebesi, Kamer menzillerinden Hek’a ile ilgili… Hek’a: 180: Kut’a-Düş yorma, rüyâ tâbir etme… Zarf-Üzerinde “Hatay” yazan rüyâdaki   zarfı hatırla: 1180= 181: Kusto… Felâk: 210: Sun-İbda. Yapmak, yapılan iş, eser. Tesir… Mağara-Kovuk. İn. Yarık: 210: Devir-Nakil. Birinin uhdesinden diğerine geçirmek. Geçmiş dersleri hatırlama. Seyahat. Müddet, zaman. Biri birisini icâd etme, köprü yapma. Dönme… Dadar-Adaletli, âdil, doğru olan hükümdar: 210: Asef-Birisini istihdam etmek)… EVREND-Hile, hud’a, bilmece. Nam, şeref, şân. Taht, kürsü: 261: KULAKIL-İhlâs, Felâk ve Nas Sûreleri. (Kul-De, söyle, bildir meâlinde emirdir. Kur’ân’ın çok yerlerinde bahsi geçen veya sözün gelişinden anlaşılandır, mukadderdir. “Kul” emri, risalet ve nübüvvete işarettir: 130: Da’va Cetvelinde, Ye harfinin sayı değeri ve Allah’ın “Yasin” ismi ile ilgili)

*

ŞAM-Vücutta olan siyah noktalar, benler. Sol. Gençlik. Kolay. Akşam vakti. Akşam yemeği. “Rumî, batı, fikir, gözyaşı: 340: MÜFEKKİR-Fikir yürüten. Düşünen. Düşündüren. Düşünme kuvvesi… SEREF-Nafile, fazladan yapılan. Âdet, iyi huy. Hatâ. (Atlas mertebesi, 8. Sema; ve Hatâ, yarış atlarının sekizincisi… Seha-Cömertlik, el açıklığı. Fazladan verilen: 70: Seha-Beyin zarı… Üstadım’dan: “Vazgeç şüpheci akıl şu sefil acabadan / Cabadan geldin bari gitme cabadan!”… Seda-Bez hatası: 66: Su… Hayat arazlardan yürür!): 340: RAKAM-Sayıları gösteren işaret. Yazı yazmak… MİRKELÂM: 341: TILA-İ ON İRANÎ-Mehdi’yi Hâmil On Doğulu.

*

HALİÇ-Liman. Boğaz. Kanal, kanat, kol. Körfez. Koy. Denizin kara içine nehir gibi uzanmış kısmı. Irmak. Büyük çanak. İp. Deve ağzı. Kilim. Seccade. (Mina: Liman… Mina: Maden… Mina: Şişe, cam, billur. Parlak saray. Kuyumcuların kullandıkları lâcivert renkli sırça… İnsanî Hakikatin Perdelerinde Nuh Aleyhisselâm’ın gaybının perdeleri, Lâcivert renkli… Renk: Sıfat. Suret. Şekil… Halice: Hareket ettirme. Sarsma, oynatma… Halice: Pamuk eğiren… Penbe-Pamuk: 59: Mehdî… Haliç: İçinde hurma ıslanmış süt. Üzümün sıkılmışı): 2136: SÜLEYMAN Mahzumoğlulları… ASİLE-Bir şeyin tamamı, bütünü. Akşamüstü. Mevt, ölüm. (Mate-Öldü: 441: Mirar-Kerreler, defalar. İd, bayram… Salih Mirzabeyoğlu: 1441: Kısakürek): 136: MÜ’MİN-İmân eden. İnanan. Allah’ın “Emin kılıcı” mânâsında bir ismi… MUS-Bıçak. Kesen: 136: MUS-Yunanca “Müz-Derin fikir, suretleri”.

*

GÜMÜŞ-Bir maden çeşidi. Saliha. Misk: 376: ŞİBDİ’-Akreb. Dil, lisân. Belâ. Şiddet… KÜNNAŞE-Kök: 376: AKUR-Taşkın köpek. Ebu Halid, canavar… SALİH: 129: SAVLEC- Gümüş. Misk… GÜMÜŞSUYU: 454: TABAN-Parlayan, parlak. Parlayan Güneş… TENE-Örümcek ağı. Gövde, beden, vücud. (Ten-Beden. Deri. Tez: 451: Salih Mirzabeyoğlu): 455= 1454: MÜBTEDA-BİH-Kendisiyle başlanılan… BESMELE-(Rüyâ’da gelen mânâ; 240 kere besmele çekmem… Mir: 240: KKM): 137: ASCED-Halis, karışıksız altun. “Kıymetli maden”. (Altun: 96: Amine-Allah Resûlü’nün annesi… Endam-Beden. Vücud. Vücudun tenasübü. Letâfet. İntizam, üslûb: 96: Mazmaz-Allah Sevgilisi’nin Tevrat ve Suhuf-u İbrahim’deki ismi… Vek’-Akreb sokmak: 96: Mihan-Ulular, büyükler… Ebu-l Fazl, “Fadl”: 951= 1950: Martir-İspanyolca, “Şehid” demek)
 

VESİLE SARMAŞIĞI

 
DÜŞVARÎ; Kadir Gecesi’nden bir gün önce Bolu F-Tipi Cezaevi’nden tahliye edildim; mustakil olarak ele almadığım 16 sene sonra… 1999 Ramazan’ın başlarında başlayan ve 2014’ün Ramazan Ayı’nın sonlarında nihayete eren, Üstadım’ın “insan 1 yaşında doğmaz ki!” dediği vechile,  63 yaşımda… (Yevmiye: 1982… Daha sonra bende kendi HÜVİYETİ’ni hatar yapmak üzere, şahsiyet tülünü biraz araladığı ve “Hakk-el yakîne vardım diyebilirim!” dediği gün… Bu minvalde, aşina olduğum, ESSELÂM isimli şiir kitabından söylediği iki mısra: “Ne bir harf, ne kelâm / Esselâm, esselâm!”… Sonradan bu şiir kitabındaki o şiirin diğer mısralarının LÂM kafiyeli olarak değiştirildiğini gördüm… Aynı şiir kitabı hakkında Erkekçe Dergisi’ne 1983’te söyledikleri: Benim bir eserim var “Esselâm” diye ve 63 parçadan ibaret. Resulullah’ı anlatıyor; zaten ömrü 63 sene. Nerede bu Müslüman nesiller, tahassüsü seven nesiller?)… NABİ-Yüksek, yüce: 63: ATNAB-Ağaç kökleri. Çadır ipleri. Vücuttaki damarlar, sinirler… AMİJE-Şair. Karışmış, karışık: 63: NABİ-Haber veren, haberci… CİNNÎ-Cin, gizli taifesinden. (Be harfi, Allah’ın Lâtif ismi, Cinler mertebesi, Kamer menzillerinden “Mukaddem min-ed delâl; Öne alınmış delil”e işaret eder; Takdim, hüviyetim’de KKM’ye!): 63: BİLÂL-Siyah ve beyaz olmak. (İlk ezanı okuyan Sahabî Hazret-i Bilâl’i hatırla… Ezan: Bildirme. Dinin direği namaza davet… Salat-Namaz. Tebrik. Tezkiye. Dua. Allah Sevgilisi’ne yapılan dua. Tövbe, istiğfar. Rahmet: 520: Şükr-Tefekkür. Allah’ın nimetlerine karşı memnunluk… Ebcedi “Taht-Kürsî” ile aynı Te harfi, Allah’ın “Şükürleri kabul eden” ismine, unsurların kendisinden yaratıldığı ve unsurlardan Ateş’in onu temsil ettiği –Uygur Lûgatı’nda “Yak-Yok”– Esir mertebesine ve Kamer menzillerinden Kalb’e işaret eder… Esir: Tabiat ve Heba’dan yaratılan, “Hebaî” ilk madde… Cevn-Siyah ve beyaz. “Hayat ve ölüm”: 59: Mehdî)… BÎD-Yok olma. “Söğüt ağacı”: 16: ZEVC-İki şeyden meydana gelen... TAHA-Bulut. Sahabe, tek bulut. Allah Sevgilisi’nin “Yasin” anlamında bir ismi. “Hacegan silsilesinin 31. büyüğü ve Tıla-i On İranî’den Seyyid Taha Hazretleri hatırlanmalı”: 16: CEVZ-Ceviz. İkizler. Her nesnenin ortası. “İkizler Burcu” (İkizler Burcu, Lâtince Gemini, unsuru Hava, türü Birleşik, yıldızı Utarid, vücutta tesir yeri Akciğer ve Kollar, simya’da Sabitleme safhası… Utarid-İkizler: 284: Hüri’-Bit. Zirve. Sıfır. On. Beş. İki çizginin kesişmesinden meydana gelen nokta… Fihr: Taşlar. Kureyş. Destenek dedikleri taş: 285= 1284: Ferda-Yarın. İstikbâl. Geleni karşılayan)… 16 sayısı ile ilgili, Baran Dergisi’nde Fatma Doğan’ın “Mirzabeyoğlu’na Tahliye Kararı ve Hanımların Zaferi” başlıklı yazısına ek diyerek, yeri gelince ele almak üzere 16’dan 63’e geçelim… Rüyâ’da gelen mânâ: “Babam Şerif Muammer’in üzerinde, 1440 yazan bir siyah gömlek var. Maruf olmayan bir hesabla, 14 ve 40 diye topluyorum 63 sayısı çıkıyor. Bu onun vefat tarihi imiş!”… O, 31 Ağustos 2012’de 87 yaşında vefat etti; Annemden –22 Ocak 2012’de– sonra… Ünsal Zor’un hanımı da, 12 Şubat 2012’de; bana sonuna kadar destek veren bir şehîd. Ondan bahsetme sebebim, Cezaevi’nden Sapanca’ya beni intikal ettiren ve refakat eden İhsan Ağcan Bey’in gerçek muhabbeti ve sohbetimizden sonra oraya varınca, bir ânda oradaki sahici kadın erkek, genç ihtiyar dostlar içinde, sanki “o da var!” hissim; Allah rahmet eylesin… Tabiî olarak, Ana Baba, birkaç Akraba’nın kabir ziyareti, tahliyemden 11 gün sonra ancak… Evlâtları mesabesinde komşuları Ahmed Halis, Babam’ın gasli sırasında şâhid olduğu bir hâdiseyi anlattı, –basit veya giriftliği bana âit–, burada vesile olarak kullanacağım için aktarıyorum: “Gaslinden sonra vücudu sakin, başını sola çevirdi!”… Yesarî-Sol, sol el. Varlık, zenginlik. Gençlik. Bolluk. Kolaylık: 281: Naka-i Salih. “Salih Aleyhisselâm’ın, kaya yarılarak içinden çıkan bir deve ve yavrusu ile ilgili mucizesi!”… Tag-ı Sagr: 2281: Devari’-Zırhlar. Zırhlılar. “Davut Aleyhisselâm, kendisinde Vücudî hikmet tecelli eden Peygamber: 15: BD-İBDA”… Düvar-Baş çevrilme: 211: Debre-Askerin savaşırken bozulması. Bir evlek yer. Vaktinden sonra gelme… Ha harfi Allah’ın Ahir ismi, Heba mertebesi, Kamer menzillerinden “Deberan –Boğa Burcu’nda yer alan 5 yıldız– Yıldızı AY olan Yengeç Burcu’nda Simya safhası”… Kürtçe, Dawer: Emin… Daver: Allah’ın bir ismi. Adil, insaflı ve doğru hükümdar, hâkim, vezir. İyi ile kötüyü birbirinden ayırdetme… Devar: Baş dönmesi. Deveran, dönüp dolaşmak, devretmek… Devir: Dönme. Nakil. Birisinin uhdesinden diğerine geçirmek. Bir şeyi sonuna kadar okuyup bitirmek. Geçmiş dersleri hatırlama… Salih Aleyhisselâm’da tecelli eden hikmet, Fütuhî: 494: Ta’yid-Bayram… Dimnet-Duvar temeli: 494: İsabet… İd-i Fıtr- Ramazan Bayramı. “Fıtr, baş parmakla şehadet parmağı arası, oruç açmak; İbda selâmı”: 373: Arbak-Karaçay Malkar Lûgatı’nda “Ruh” demek… Münferid-Tek başına. Hapishânede tek kişilik hücre: 373: Mehdî Mirzabeyoğlu) 


Baran Dergisi 406. Sayı