MUTE HARBİ. (Mute, Şam’a bağlı, Kudüs’e iki konak mesafede bir yerdi. Mute harbi, Müslümanlarla Rumlar arasında vuku bulan muharebelerin başlangıcıdır. Sebebi de Allah Sevgilisi’nin yolladığı Elçi’nin öldürülmesidir. Allah Sevgilisi, Busrâ Emiri Şürahbil bin Amr’e, ashabından Hâris bin Umeyr ile bir mektub göndererek, İslâm’a davet etmişti. Hâris Mute’den geçerken Şürahbil’e tesadüf edip, Elçi olduğunu bildirdi; bunun üzerine Şürahbil onu öldürdü. Şimdiye kadar Allah Sevgilisi’nin Elçileri’nden hiçbirinin başına böyle bir şey gelmemişti. Bunun üzerine 3 bin kişilik bir kuvvet hazırlayıp, azadlı kölesi Zeyd bin Hârise’nin komutasında Şürahbil’in üzerine gönderdi… Allah Sevgilisi, “Şayed Zeyd şehîd olursa, kumandanlığı Cafer alsın, o da şehîd düşerse Abdullah bin Revaha başa geçsin!” buyurdu; ve orduyu “Seniyetü’l Veda-Ayrılık Tepesi”ne kadar uğurladı. Öbür taraftan Şürahbil de bu hareketten haberdar olarak vaziyeti tâbi olduğu Kayser Hirakl’e bildirdi. Aynı zamanda, Vâil beni Bekir, Cüzam ve Lâhim gibi Arab kabilelerinden Yüzbin kişilik bir ordu tertibledi. İmparator Hirakl de bu işe önem vererek, Belka’daki Meab şehrine kadar geldi. Nihayet iki ordu karşılaştı. Böyle bir kuvvet karşısında, İslâm ordusunun geri dönmesi, müşkül göründü ve Zeyd bin Hârise, hemen harbe girişti. Onun Şehîd olmasıyla, sancak Cafer Hazretleri’nde; o da şehîd oldu; kolları kesildiği için, Allah Sevgilisi tarafından Tayyar diye nâm verilen. Ardından, Abdullah bin Revaha, şiirler okuyarak harbetti ve şehîd oldu; Allah Sevgilisi’nin buyurduğu gibi. Bu durum karşısında, İslâm ordusunda umumi bir panik… Fakat Hâlid bin Velid, askerin paniğini önledi ve bütün mücahidlerin reyiyle Komutan olarak, sancağı eline aldı. Akşama kadar harbedildi. Hâlid bin Velid’in yeni nizâm tertibi: Sağ taraf mücahidlerini sola ve sol taraf mücahidlerini sağa, ön taraftakileri arkaya ve arka taraftakileri öne aldı. Bu suretle karşı taraf, devamlı dönüş yüzünden hep yeni kuvvet görüyor ve yardım geldiği zannına kapılıyordu. Düşman morali bozulmuş olarak bir hayli telef oldu. Düşmanın bu bozgun ve panik hâlinden istifadeyle, Hâlid bin Velid orduyu geri çekti ve yenilmeden muntazam bir ricatle salimen Medine’ye vardı!): 671: MİSKAL-İbranice, “Zekâ”. (Halid bin Velid Hazretleri’nin, Mute Harbi’nde 9 kılıcı paralandı. Allah Sevgilisi’nden “Seyfullah” nâmını da bu harbde kazandı… Süryanice, Hato Kruğyo-Yeni Devir. “Müslümanlarla Bizanslılar arasındaki muharebelerin başlangıcı”: 2737: Hâlid bin Velid… İNSANLAR habersizken yolların verâsından / Gökle toprak arası su şaşmaz mecrasından: 7736: Derviş Muhammed Semerkandi… Emanet-i Hâlid: 735: Kürdistan… Seniyet-ül Veda-Asker uğurlama, vedalaşma: 1258: Ko Viji? Ko Viji?-Boşnak dilinde, “Kim geldi? Kim geldi?”; Mahmud Efendi’yi ziyaretimde, “Kim geldi? Kim geldi?”, bana tek cümlesi… Süryanice, Giurma-İz: 1257: Mirza-Hâlid bin Velid gölgesi)… İSTİKBAL-İ İSLÂM: 7726: DERVİŞ MUHAMMED SEMERKANDİ-442 mührü. “En büyük ebcedle”. (Aded: 78: Hakîm-Arvasî Üçışık… Kısakürek: 1441= 442: Salih Mirzabeyoğlu)

EL-VAN

(ELVAN-RENKLER)

Fars şairi Yeğma’nın bir beyiti: ĞENC tâvusî reftar to ger bisd bâz / DÎGER endîşe reften nemgerd Kebbe derî: “Nazlı ve işveli Tavusî gidişini görürse eğer, döner Doğan / Artık kekliğin yürüyüşünü hatırına getirmez!”



ELVAN-Renkler. Muhtelif görünüşler. (İnsanî Hakikatin Gayb Perdeleri: 1142: Gül-i Muhammedî-Allah Sevgilisi… Musib-İsabetli, yanılmayan, doğru. Allah Sevgilisi’nin isimlerinden: 142: Kablî-Peşin fikir… Süryanice, Kulo-Bütün. Küll: 142: Fono-Süryanice, “Hakikat”… İnsanî Hakikatin Berzah Renkleri. “Renk, suret, sıfat”; ahlâk: 2153: İnka’-Pak ve temiz olma): 88: HABİBULLAH-Allah Sevgilisi… SEYYİD TAHA-Şehîd ve Büzürg lâkablı: 88: VEFA-Sevgi ve dostlukta sebat ve devam. “Seyyid Fehîm Arvasî”… EL-VAN. (Vaktiyle Hakkarî, şimdi Van’a bağlı, 2800 metre yükseklikte, hava ve suyunun güzelliğiyle tanınmış Başkale kasabasında doğan, Esseyyid Abdülhakîm Arvasî Üçışık): 88: MÜMEDDED-Müddeti uzatılmış, gerilmiş olan… MUTE(T)-Vecd. Delilik. (Mutkee-Turunç ağacı. “Musa Bey’in aşireti Mutkî hatırda”: 2470: Ahmed Necib Fazıl Kısakürek): 846: MATEHET-İbranice, “Metal”. (Zı harfi, Allah’ın Azîz ismi, Maden mertebesi, Kamer menzillerinden “Sa’du’z Zabih-Kurban. Kurban kesen. Yakınlık”a işaret eder)… Hollanda dilinde, CITRUSVRUCUT-Turunç. (Lâtince, Thya-Turunç ağacı: 1418: Musa Mirzabeyoğlu… Arabça, Mutk-Çiçeğin, içinde polen olan başı: 460: Niyet-Kalbin bir şeye yönelmesi. Kasd… Polen-Çiçeğin üreme tozları: 78: Hakîm-İbda’… İngilizce, Anther-Çiçeğin, içinde polen olan başı: 726: Antare-Süryanice, “Kıl dökme”. Şiar. İdrak. Ölüm gömleği. Meyve toplama… Arabça, Mût-Ölüm: 446: Mut-“Öl” emri… Mute: 451: Salih Mirzabeyoğlu… En büyük ebcedle, Derviş Muhammed Semerkandi-442 mührü: 7726: İstikbal-i İslâm… Süryanice, Ukomo Şunoro-Kara Kedi. “Muş-Kedi. Karekter. Seciye”: 346: Muş-İki renk üzerine dokunmuş elbise: 7726: Derviş Muhammed Semerkandi-442 mührü. “En büyük ebcedle”… Derviş Muhammed Semerkandi: 2777: Manzur-u Nazar-ı Piran-ı Kiram-“Keremli Pîrlerin Nazarlarına görünen” mânâsında, Albdülhakîm Arvasî Hazretleri’nin mührü üzerindeki yazı… Arnavutça, Lule Shkul Me Rrenje-Çiçeği kök takımıyla almak. İnsan ve toplum meselelerinin halli davası: 1777: Rişo Zahyuto Qutnuto-Süryanice, “Başyücelik Devleti” / Yeni Dünya Düzeni): 1302: KAPTAN KUSTO MÜSLÜMAN-Dünya Çapında Bir Hâdise… MEHDÎ DERVİŞ MUHAMMED: 673: TAURUS-Lâtince, “Boğa”. (Sevr-Boğa. Boğa Burcu; unsuru Toprak, türü Sabit, yıldızı Zühre, vücutta tesir yeri Ense-Boğaz, cinsiyeti Dişi, simya’da Katılaştırma safhası: 706: Havk-Halka denilen yuvarlak. “Tamam. Tamamlık”… Fikir Kahramanı: 706: Aksiyon… Zühre, mücerredin rengi Beyaz’ın sembolüdür; Allah’ın ism-i câmi olan “Hu-Hüviyet” zamirinin nuruna işaret eder - Varlık hüviyetine. Mücerretlerin mücerredi Allah; “Allah’tan başka her şey bâtıl” ölçüsüne kadar “Maver-Ötelerin ötesinde, sonsuz kere sonsuz ötelerin ötesinde, Nefye hazır” olan, zuhurunun şiddetinden gaib!)… Kürtçe, TİRİNÇ-Turunç. (Şiar-Kıllar. Meyveler. İz; belirti, nişan, ayırt edici iyi âdet. Üstünlük veren işaret. İnsanın gömleği. Zamanın maksatlılığı. Ölüm. Asla götüren prensibler. Dinin hey’eti mecmuası: 571: Şer’i-Şeriat… Tazi-Arab. İz süren. Tâbirci: 1417: Necib Fazıl Kısakürek… Levha: 18 Ocak 1984… Siyah renkli bir gömlek… Üzerinde, alt alta 14 ve 40 rakamları ki, 1441 diye okuyorum… Gömlek Muammer Mirzabeyoğlu’na âitmiş… Nasıl hesabladıysam, onları toplayınca 63 sayısı çıkıyor ve bu onun yaşı imiş… 1440 ise, Hicri sene imiş… Vehhab-Allah’ın 99 güzel isminden biri; bahşedici: 14: Vacid“e”-Vücuda getiren. Varlıklı. Fâtır. Gani ve zengin. Mevcut olan. “Halihazır’da”. Allah’ın 99 güzel isminden biri… İcâde-İyi yapma. İyi işleme. “Kemer. İbda’”: 1013= 14: Salih Mirzabeyoğlu… Mim harfinin ebcedi; bu harf, Allah’ın “Câmi-Hu” ismi ve İnsanlar mertebesi ile ilgilidir: 40: Mim-Da’va cetvelinde, sayı değeri 90 ve Allah’ın “Malik” ismine işaret eder… Süryanice, Arbcinoyo-Kırk: 278: Arvasî… Devlet-Saadet: 1441: Kısakürek… İbranice, BİNA-Akıl. “Zihinde eşya düzeni”: 1063: GAVNO-Süryanice, “Renk”; suret. Sıfat… Süryanice, NQAZ-Noktalama: 1063: BİRTO MALYO FARDAYSO-Süryanice, “Dolmabahçe Sarayı”… Yakut dilinde, Çııhıla-Sayı: 63: Allah Sevgilisi’nin vefat yaşı… Anadolu’da eskiden 63 yaşını aşan birine yaşı sorulduğunda, “Haddi aştık” demesi ne güzel!): 1673: RÜYA TÂBİR ETMEK. (Süryanice, Ruqo-Tükürük: 217: Rüya-Uykuda görülen suretler. “Rûyâ, ot. Bağırsaklar, kemer bölgesi, içgüdü”… Ahlat-ı Erbaa-Vücuttaki “Kan, safra, sevda, balgam” sıvıları: 716: Elektrican-Boşnak dilinde, Elektrikle ilgili… Malûm olduğu üzere, Kâinattaki her şeyin yapıldığı ve bedende toplu dört unsur, kendisine Allah’ın hayat sıfatının işlediği sudan yaratıldı: Heba’dan yaratılan ilk madde Esir ve ondan da 4 unsur. Ateş, Esir mertebesinin ve Su da, Heba’nın temsilcisi. Toprak ve hava da bunlara nisbetle… Anteriyor Lob-Hipofizle ilgili; beyin’de bulunan ve bütün salgı bezlerinin faaliyetlerini kontrol eden, kendi faaliyeti de “Hipotalamus-Beyinde, bedenle ilgili sinyallerin kontrolunu yapan ve bezlerin fonksiyonunu düzenleyen” bezle ilgilidir: 916: Kaziye-Ayar. Hüküm. Hükmü ifâde eden kelâm. Karar. Hükümet… Kaziye-Ölüm. “Zamanın maksatlılığı”: 915: İstintac-Netice çıkarmak. Netice almak… Süryanice, Tyohto-Tükürük. “Heba. Hayâl”: 824: Otvoto-Süryanice, “Harf arası”… Süryanice, Dafrono Melto-Fiil Cini. “Gizli fiil-Yapanı yaptıran”: 824: Furso Tukos-Süryanice, “Vasıta Sistem”. Büyük Doğu/İbda… Güzariş-Rüyâ tâbir etme. Asla yakınlaştıkça yakınlaşma, teşhir ve becerme işi: 3525= 528: Metalun-Madenler mertebesi)…



ZÜRRAK-Akdoğan; Kartalgiller’den düz ve uzun kuyruklu, parmakları tüylü, gagası kısa ve kıvrık bir doğan türü, sungur. “Akdoğan, Abdülkadir Geylanî Hazretleri’nin bir lâkabı”. (Sungur-Akdoğan: 1322: Mirzabeyoğlu… Divan edebiyatı şâirlerinden, Sâbit: Sungur-ı âşiyan-ı ma’nâdır / Zü’lcenaheyn-i şi’r u inşâdır: “Doğan kuşunun kurduğu mânâ yuvasıdır / İki kanat sahibi; şiir ve mensur şiir!”… Satranç: 322: Kariha-Fikir kabiliyeti. Zihin kudreti. Fikirler şirketi, tedaî. Her şeyin evveli. Kuyudan çıkarılan ilk su… Şatranc-ı Urefa-Ariflerin Şatrancı. “Büyük Doğu’nunki”: 1673: Mehdî Derviş Muhammed… Şatranc-ı Urefa’nın bütün kabları’nın ebced toplamı: 48.625= 673: Est Pri-İbranice, “Meyve ağacı”… Medhal-Eserin başlangıcı. Takdim. Dahil olacak yer: 1674: Salih İzzet Erdiş… Müdhil-Dahil eden, girdiren, sokan-“Üstadım”: 674: Mehdî Derviş Muhammed): 307: ZERAK-Gök renkli. Mavi. “Kelime-i Tevhid nuruna işaret eder”. (Ezrak-Gök renkli. Mavi. Saf ve temiz su: 308: Arvasî)



HIRT-Erkek keklik. Eti çok lezzetli, seri ve sert hareketli, hızlı uçan toprak renkli bir kuş. “Argoda hırt, görgüsüz ve kaba adam mânâsında kullanılır”: 809: TABUT-Ölünün taşındığı kutu. Ruh’a nisbetle beden… Süryanice, DUFNO TARONO-Taş Tabut: 1809: MALYO BOGO QATADRAMUN-Süryanice, “Dolmabahçe Sarayı”… Süryanice, TAVSO-Tavus kuşu. Sülüngiller familyasından, yeşil ağırlıklı mavi, nazar boncuğu gibi iri sarı ve ortasında siyah noktalı muntazam damgaları olan, ışıkta oynar çeşitli renk görüntüleri ile, parlak tüylü süslü kuş; kuyruğu bedeninden 4-5 kat uzun, salına salına yürüyen uçamaz bir kuş. (Elvan-Renkler. Suretler. Sıfatlar; ruha nisbet işi: 98: Zaman-İçyüzde): 1472: MUTKEE-Turunç… TAVUS: 82: DERVİŞ MUHAMMED SEMERKANDİ. “En küçük ebcedle”… Süryanice, SURHİTO-Tavus: 690: MAHDUM-Oğul, evlâd. Kendisine hizmet olunan. Efendi. “Çocuk hikmeti”… HAFY-Gizlemek. Örtmek. İzhar etmek, görünmek. Parlamak, yıldıramak: 690: TEMERRÜN-Tekrar ettirerek alıştırmak. İdman yapma. (Baz-Doğan kuşu. Açık. Ayırma. Temyiz. İniş: 10: Baz-“Yeniden oynatan, geri ve arka tarafa doğru” gibi mânâlara gelir. Kelimelerin başına ve sonuna getirilerek kullanılan bir ektir… Zurhâne-İdman salonu. Tâlim yeri: 869: Tan-ı Hulk-Nefsin eksikliklerini arayan, çekiştiren, ruhîleşmesine bakan. Şatranc-ı Urefa’nın bir kabı… Mektubat-İmam-ı Rabbanî Hazretleri’nin baş eseri: 1868= 869: Necib Fazıl Kısakürek + Salih Mirzabeyoğlu)… Farsça, FİSA-Tavuskuşu. Elâ kuşu. Gelin kuşu. “Davet”. (Elâ: Görünüşü güzel ve tadı acı bir ağaç… Yunus Emre: “Zehirle pişmiş aşı, yemeye kim gelir?”… Elâ: İstifham. İkaz ve tenbih. İnkâr. İstifham-ı anin nefy; bir şeyi nefyeden soru. Arz, takdim, sunmak. Teşvik ve rağbet ettirme. Esseyyid Abdülhakîm Arvasî Üçışık Hazretleri’nin gözlerinin rengi): 151: MEHDÎ MUHAMMED.



BİRİNCİ Mısraın Ebcedi: 3163= 1165: DERVİŞ MUHAMMED-332 mührü. “Büyük ebcedle”… İKİNCİ Mısraın Ebcedi: 2145: RAHMAN Sûresi’nin 19. âyeti… TOPLAM Ebced: 5308: ARVASÎ… MUABBİR-Rüyâ tâbir eden: 1312: MİRZABEYOĞLU.

HATAR-HETAR

LEVHA: 7 Şubat 1985… Yanımda Üstadım… İki arkadaş gibi yanyana yürüyoruz ve elimizdeki bir kâğıt mevzuunda konuşuyoruz… Ona bu mevzuda, “Efendim, acaba hatar mı?” diye soruyorum… “Öyle hatar olmaz! Her hafta gelip kontrol edeceğim!” diyor.



TEMAŞÎ-Birlikte yürümek. Birlikte yürüyüşmek: 4751: ARAFAT-Adem Aleyhisselâm ile Havva anamızın bir araya geldikleri yer. İbrahim Peygamber’le Cebrail Aleyhisselâm’ın konuştuğu yer. Allah Sevgilisi’nin Veda Hutbesini okuduğu yer… MÜESSİRE-Tesir eden. İz bırakan. Tesirli. Dokunaklı. Hükmünü yürüten. Eserin sahibi: 751: ÜZN-Kulak. İşitme organı. “Hissetme”. (Üsmuh-Kulak. Kulak deliği: 737: Hâlid bin Velid-Mahzumoğulları. “1976”… Seyyid Abdülhakîm Arvasî Üçışık: 1976: Necib Fazıl)… ARAFET-Atâ, ihsan, hediye: 4751: DERVİŞ MUHAMMED-442 mührü.



HATAR-Tehlike. Uçurum. Emniyetsizlik. Akla gelen zıt fikir hissi, nefyi icâbeden şiddetli rahatsızlık. (Şekk-i Derin-Derin şübhe, zan. Bir şeyin varlığı ile yokluğu arasında tereddüd etmek. Lüzum. Derin yarma, kesme. Yapışmak, musallat olma: “Takdim yazım hakkında-Ben Kimim?”: 1586: Teveffuk-Tevfike mazhar olmak… Şer’iyyet-Şeriate uygun olma: 585: Kaydetmek-Bağlanmak… Tavsif-Vasıfların söylemek, vasıflandırılmak: 1585: Mütekaddem-Geçmiş zaman, mazi. Geçen şey. Önceleri; mütekaddim, takdim olunan, sunulan… Noktalı harflerle, Kaptan Kusto Müslüman: 1302: Mirzabeyoğlu… Noktasız harflerle, Derviş Muhammed: 302: Saray-Dolmabahçe. Mührün bulunduğu yer): 809: BERZAH. (Maver: Nefyi hazır)… Farsça, HETAR-Bağ ve bahçeyi yaban otlarından temizlemek: 1201= 202: Birr-Gönül. Kalb. Takva.



Farsça bir beyit, Şâir Ferhari’den: BAĞ devlet ra vekeşt din ben tîğ / KERDE ez hâr vehes ada hetâr: “Devlet bahçesini ve din tarlasını kılıçla / Düşman çerçöplerinden temizledi”… BİRİNCİ MISRAIN EBCEDİ: 622: HUKUKPERVER-Geçmişi unutmayan, haklara hürmetkâr kimse. Vefalı ve sadık dost… Süryanice, YORTO-Mirasçı: 622: ETRAK-Türkler… Süryanice, BAT ROZO-Sır ortağı: 622: QATDORO-Süryanice, “Kürsî”. Abdülhakîm Koltuğu. (Kef harfi, Allah’ın Şekûr ismi, Kürsî mertebesi, Kamer menzillerinden “Nesre”ye işaret eder)… Yakut dilinde, TEFİNENİK-Muvazene, denge: 622: MAFDCONUTO-Süryanice, “Takdim”. (Kaptan Kusto Müslüman / Dünya Çapında Bir Hâdise)… İKİNCİ MISRA: 2590: HAGORDYUTO MQABLUNO İDACTO-Süryanice, “İslâma Muhatab Anlayış”… ŞERİF-Hazret-i Hüseyin soyundan. Şerefli, mübarek. (Esseyyid Abdülhakîm Arvasî Üçışık-Hazret-i Hüseyin soyundan: 1976: Necib Fazıl): 590: FARMUNORO-Süryanice, “Kayyum”. (Siyah renk, Zühal yıldızının sembolüdür; ve Allah’ın Kayyum ismi nuruna işaret eder… Mevlânâ Celâleddin-i Rumî Hazretleri: Benim yıldızım, Zühal yıldızı gibidir; haşereleri def eden!)… BEYTİN Toplam Ebcedi: 1212: MALİK-İL MÜLK-Bütün sahibliklerin sahibi; Allah’ın 99 güzel isminden biri… PİR. (Yevmiye: Elime bir genç geçti, pîr geçti; kendi geldi!): 212: SAHİB-İ ZUHUR-Zuhur sahibi… PEZİRİŞ-Kabul edilmiş: 212: MUAKKAB-Ardına düşülmüş, takib olunmuş… TARİH-Halihazır’dan hareket eden bir metodla geriye doğru bir gidişle, bütün tarih sınıfları ve herşeyin tarihi içinde, İdeolocya’nın kendisi olmaya kadar gider; ve bütün İslâm dünyasında BD/İBDA’dan başka bunun bir örneği daha yoktur: 1211= 212: İHTİRAT-Kılıç çekme. (Nun: Kılıç. Kalem. Balık)… A’MAK-Derinlikler: 212: İFLÂK-Şiir idrakı. Kelime icâd etme… RAİ-Görücü, gören. R harfi ile ilgili. “Re harfi, Allah’ın Musavvir ismi, 5 Sema mertebesi, Kamer menzillerinden Gafr’ı işaret eder”: 200: EBU SÜLEYMAN-Halid bin Velid ve Süleyman bin Halid’in “Horoz-Kabadayı, meydan okuyan” lâkabı.

ŞÜBHE

(ŞATRANC-I UREFA’DAN)

Şatranc-ı Urefa’nın 64. Kabı, ŞÜBHE. (Üstadım: Her şeyden şübhe ediyorduk; her şeyden… Gördüğümüz eşyadan, duyduğumuz sesten, aldığımız kokudan, tuttuğumuz maddeden, her şeyden… Hattâ şübhe eden akıldan… O kadar şübhe ettik ki, nihayet şübhesizi bulduk… Ey şübhe eden ahmak, şübheyi bilseydin imân ederdin! / Eğer şühbe çölünü aşacak kadar kuvvetli olduğunuza inansaydım, size Allah’ı bulmanız için şübhe edin derdim / Allah, varlığını isbat yolunda hiçbir delil gayretine düşülmediği vakit büsbütün belirir / Şübhenin de Halık’ından şübhe etmek, delilin de Hâlık’ını delile bağlamaya kalkışmak?.. Olur şey mi?): 322: ŞÜBHE. (Vehim ve şübhe “Yakîn”in zıddı iken, Kul’u temsil eden Allah Resûlü’nün şahsında Allah’a yakinliğe yakîn getirmenin ne olduğunu, O’na yakîn getirdikçe O’nun ne olduğunu, yâni bu Vehmin yakînlik ve hâlinin anlatılamazlık içinde bir anlatma olduğunu sezdiğimiz İmam-ı Rabbanî Hazretleri’nden bir beyit: Sana kuşumdan ne alâmet göstereyim / O Anka kuşu gibi bir vehim oldu // Anka’nın insanlar arasında ismi vardır / Benim kuşumun bir ismi dahi yoktur!)… MİRZABEYOĞLU. (Levha: 26 Mart 1987… Rahmetli Üstadım’ın evinin bahçesi… Onunla yanyana oturuyoruz… İçimden, bir hatamı yüzüme vurmamasını temenni ediyorum… Vurmuyor… Hafifçe ayağını gezdirirken, dizini bana dokundurmak istediğini sanıyorum… Dokunduruyor… “Üstadım, birşey mi istediniz?” diye soruyorum, “Hayır!” diyor… Ve o güzel sevinçli hâliyle, “Artık hiç şübhem kalmadı!” diye, benden emin olduğunu bildiriyor… Yine bahçede, büyük bir çınar ağacının dibinde, beyaz renkli uzun bir masa başında, o, ben ve Neslihan Hanım… Benim heyecandan kalbim küt küt atıyor ve terliyorum… Üstadım, “Senin cins yaşın hangisi?” diye soruyor… “Efendim, bende devre devre oldu!”… Sorusunu tekrar niyetine, “Öyle de…” diyor… “Efendim, ilk Konferansınız’ı dinlediğimde, Orta okul bir, hayır ikiye gidiyordum: Yolumuz, Halimiz, Çaremiz isimli Konferans!”… Memnun ve mesut bir jestle, “Eee, Allah nerelerden ne nasib eder!” diyor ve Neslihan Hanım’ı söze dahil ettirmek istiyor: “Bizim Nilgün demişti ki…” diye başlıyor… Nilgün Yılmaz, Üstadım’ın kızı imiş… Maviye… Ben bu konuşmalardan önce Neslihan Hanım’a hürmeten “Anne!” diye hitab ediyorum… Üstadım çok memnun ve neşeli… Salt-Kişinin öz kızı. Erkek ismi. Geniş alın. Bileyi taşı: 520: Derviş… Hadîs: “Erkek çocuk nimet, kız çocuk hasenedir; yüce Allah nimetin hesabını sorar, haseneye ise mükâfat verir!”… Hadîs: “Kızlarınızı altın ve gümüş ile süsleyin! Elbiseleri güzel olsun! İtibar kazanmaları için, en güzel hediyelerle ihsanda bulunun!”… Nilgün Yılmaz: 1244= 245: Mühr-Mühür. Sikke. Tay. Damga. İmza yerine vurulan damga… Mader-Ana. Ümm. “Naslı-Han”: 245: Medar-Vesile. Sebeb. Bir şeyin etrafında döneceği yer… Hemr-Hediye vermek. Rüyâ tâbirinde ilim sureti olan süt sunmak: 245: Ermed-Kül rengi, gri. Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’nin elbisede umumî olarak tercih ettiği renk. Gözü ağrıyan adam; Üstadım Murad-Gaye. Maksad. Emel. Arzu edilen şey. Ümid ederek beklenen: 245: Erdem-Usta Gemici; “Lûgat-Deniz”de, deniz içi hayatı kurcalayan… Seyyid Abdülhakîm Arvasî + Necib Fazıl Kısakürek: 1983: İzzet Erdiş): 1322: ŞUBHO-Süryanice, “İzzet”. (Süryanice, Furtoğo-Şübhe: 1799: Müteneşşıt-Sevinç, neşat elde eden… Şatranc-ı Urefa’nın 100 Kabı ile birlikte, “Vuslat” Hedefinin Toplam Ebcedi: 48.751: Derviş Muhammed-442 mührü. “En büyük ebcedle”… Yine aynı ebcedle: 1799: İzzet Mirzabeyoğlu)

Not: Tefrika edilen yazının tamamı yahut bir kısmı, Baran Dergisi'nin izni olmadan iktibas edilemez
 
Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu – Baran Dergisi 530. Sayı