LEVHA: 9 Aralık 2010… Sabah ezanı okunuyor. (Kalkıyorum, saat 3, demek ki rüyâ imiş; abdest alıp, teheccüt namazı kılıp yeniden yatıyorum). Önümde bir kâğıt ve üzerinde hep 2 ile ilgili sayılar… Bir yerde, 14 ve 22 sayılarını okuyorum. Kâğıt kenarlarından yanmaya başlıyor ve dairevî bir çizgi üzerinde yürüyor gibi… Tam ortada bir GÖZ var; bunun Salih’in daha önce yaptığı bir resimle ilgili olup olmadığını düşünürken, o gözün Salih’in olduğunu anlıyorum. (Nalân Said)

*

HUZRET-Yeşillik. Yeşil renklilik: 2000= 2: YAKUB ÇERHİ-Hacegân silsilesinin 18. büyüğü. (Şah-ı Nakşibend Hazretleri’nin ona buyurduğu: İLİM iki kısımdır. Biri KALB ilmidir ve bu ilim en yararlı olanıdır. Bu ilmi Resûller ve Nebîler tâlim eder. İkincisi, LİSAN ilmidir. Bu ilim de Allah’ın insanoğullarına hüccetidir. Ümit ederim ki, BÂTIN ilminden sana pay düşsün!)… ŞAZZ-Kaide harici olan. Müstesna bulunan. İstisna: 1001= 2: BE harfinin ebcedi. (Be harfi, Allah’ın Lâtif ismi, “Cinler-Gizliler, gizlilikler” mertebesi, Kamer menzillerinden “Mukaddem min-ed delâl”e işaret eder; Öne alınmış delile, takdime!)

*

RAHMAN SÛRESİ’nin 20. âyeti: 2022: DEHA-Akıl, zekâ ve anlayış aşkınlığı. (Veli sözü: Bir insanda akıl ve zekâ derecesi, bu taifenin sözlerini anladığı kadardır!)… DAHY-Yayıp sermek, döşemek. (Büzürgmeniş: Yüksek fikirli, fikirleri değerli. Derin kesen.): 1021= 22: GAVADÎ-Sabah bulutu. (Taha-Bulut: 15: BD-İBDA… Taha-Kur’ân’da, Allah ile Allah Sevgilisi başta, sevenle sevilen arasında şifre harflerdendir. Allah Sevgilisi’nin “Yasin-İnsan” mânâsına gelen bir ismi: 14: Vehhab-Çok fazla ihsan eden, çok bağışlayan. Esma-i Hüsna’dandır… İcade-İyi yapma, iyi işleme: 1013= 14: Salih Mirzabeyoğlu)… Arabça, MUFÂREŞETEN-Aynı döşekte yatmak: 1022: GUZCO-Süryanice, “Beden, gövde, vücut”… Süryanice, HUGBO-Kaş. Perde. Kapıcı. Kıl. “Şiir, şuur”: 1022: CQOBO-Süryanice, “Silsile”… Küçük ebcedle, MEHDÎ: 23: DİDE-Göz. Ayn. Görmek. Göz bebeği. Gözcü, Raî. Vâli, mir. “On vilâyetin mirliği”. (Fristade-Böğürtlen: Mus’a: 345: İmâm-ı Rabbanî… Müfekkire-Düşünce gücü ve kuvvesi: 345: Kırtale-Yemiş toplama sepeti, kovası… Mus’a-Böğürtlen çalısının meyvesi. Bir kuşun adı: 205: Burc-Muayyen bir şekle benzeyen yıldız kümesi. Tek hisar, kule, kale çıkıntısı. “Kale: O dedi. Dedi ki”… Mirza Mahzumoğulları: 2203= 205: Dar-Süryanice, “Cihad”… Necib Fazıl Kısakürek: 1417= 418: Musa Mirzabeyoğlu… Ahmed-i Farukî-İmâm-ı Rabbanî Hazretleri. “Mehdi’yi Hamil On Süvari’nin başı ve reisi”: 450: Büyük ebcedle, Abdülhakîm-Mehdi’yi Hamil On Süvari’nin onuncusu)… Süryanice, ZEDGO-Hak: 23: LAHTO RUFROFO-Süryanice, “Avuç içinin seğirmesi”.

*

Boşnak Lûgatı’ndan, OKO-Göz: 1112: VAHŞUR-Peygamber, nebî… Süryanice, NAVSO-Saray: 1112: TWİSTİNG MOON-İngilizce, “Ayın safhaları, değişmeleri, menzilleri”. (Kamer menzilleri)… HADİS-İ ŞERİF: 1112: ZUHUR-Meydana çıkmak. Ansızın meydana gelmek… İNTİSAB-Kopyasını çıkarma: 1112: HİLÂFET… TENASÜH-Miras sahibinin ölümü ile, malın varise geçmesi. (Tenassuh: Nasihat almak, aklın başa gelmesi): 1111= 112: HADEKA-Gözbebeği, gözün siyahlığı… CUMHURİYETİN KURULUŞU: 1923: MSAYTUTO-Süryanice, “Yangın”. (Lâtince, Deflagratio-Büyük yangın: 1733: Birto Malyuto Urito-Dolmabahçe Sarayı… Lâtince, Mafrguto-Nur: 1733: İnhifa-Gizlenip saklanma… Süryanice, Hbişuto-Münzevilik: 732: Abdülhakîm Koltuğu… Süryanice, Nuro-Yangın: 262: Qarno-Kavanoz. Boynuz. Kudret. Sermaye. Ses… Üstadım’dan, “İkimizin şiirleri” kaydında “Kavanoz” isimli Noktalama: Bir cümbüştür kopsa da gece yakamozlarda / Münzevî balıklarız ayrı kavanozlarda!)… Süryanice, NUNO-Balık: 112: METRAHTONO-Süryanice, “Tez. Mehdo”. (Mehdo: 59: Mehdî)… Lâtince, TEXTRİNUM-Dokuma: 1112: SALİH İZZET ERDİŞ… Boşnakça, OKCE-Göz. Göz ağı. “Ökçe”. (Akîb-Topuk. Ökçe. Bir şeyin hemen arkası. Bir şeyin gerisinde olan zaman ve mekân. “İstikbâl”: 1172: Akîb-Kendisinden sonra Peygamber gelmeyecek olan Hatem-ül Enbiya Allah Sevgilisi… Yevmiye: “İstikbâl İslâmındır”, ne güzel bir mevzuun var… Münselik-Kalıba dökülmüş olan: 1172: Gelfono-Süryanice, “Kanat, kol”. Derviş Muhammed-442… Abdülhakîm Koltuğu; Koltuk, “kolları olan, kolları koyacak kolluğu olan sandalye” mânâsında, İngilizce “Arm-Chair” kelimesinden geliyor… İngilizce, Arm: Ordu. Kol. Kolluk… Arma’: Alaca yılan… Erkam: Alaca yılan… Erkam: Sayı… Süryanice, Raqmo-Sayı: 252: Kumandan): 114: BSUMO-Süryanice, Kâfur. “Meyan kökü. Miyan kökü. Beyin”… Süryanice, METDARĞONUTO-Terfi. (Rüyâda gelen, yakîn bilinen mânâ: Musa Mirzabeyoğlu, On vilâyetin mirliğine terfi etti!): 1114: ŞELAT ŞLOMO-Süryanice, “Selâm verme”. (Levha: Mayıs 1983… Yanında ilkokul olan bir köy mezarlığı… Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’nin biraz yüksekçe kabrî… Mezarlığın önündeki yoldan, yanımda tanımadığım bir gençle geçerken, Efendi Hazretleri’nin kabrinden bize “Selâmünaleyküm!” diye bir ses yöneliyor… Korku ve haşyetten, dikkatli bir nazarla o yöne doğru bakamıyorum… Yürüyoruz!)

 *

İspanyolca, CALENTURA-Yangın: 1692: İBRAHİM KASSAROĞLU-Bir veli… İLHAN-Hükümdar: 692: MELTO GABORO-Süryanice, “Fikir Kahramanı”… HAFAYA-Gizli şeyler, sırlar: 692: SURYOİT-Süryanice, “Süryani Lisânı”… Arnavutça, SATER-El baltası. “Kesen. Derinleştiren. Faal”: 692: GAZYUNO TKOLO-Süryanice, “Ölüm Odası”… Süryanice, FRAQTO-Süt. “Rüyâ tâbirinde ilim sûreti”: 692: QRAFTO-Süryanice, “Lâmba”… Süryanice, ASYA ZCURTA-Anadolu. Küçük asya: 1691: EL-VAHDE FİL KESRA-Arabça, “Kesrette vahdet”… SABARET-Kefalet: 693: MAHZUM-Burnunun halkasıyla tutulan sığır ve deve. Her delinmiş nesne. “Mahzumoğulları; Hâlid bin Velid Hazretleri’nin mensub olduğu Kureyş kabilesi. (Mahzum: 101: Kusto)… HUMAAKİL-Akıl küpü: 693: BESARET-Göz açıklığı. Dikkatli bakış.

*

İspanyolca, İNCENDİO-Yangın: 2125: BİRTO MALYUTO BOGO-Süryanice, “Dolmabahçe Sarayı”… EL-AZİZ-İzzetli. Çok izzetli. Sevgili. Çok mutlu. Dost. Şerif. Nadir. Dini dünyaya âlet etmeyen. Sireti temiz. Ermiş. Mânevî kudret ve kuvvet sahibi. “Mağlub edilmesi mümkün olmayan ve daima galib olan” mânâsında, Allah’ın 99 güzel isminden biri: 2125: FASTO RUFROFO-Süryanice, “Avuç içi titremesi”… Süryanice, SİNO-Ay. Kamer: 1125: BİRTO MALYUTO BOGO-Süryanice, “Dolmabahçe Sarayı”… İspanyolca, FİEBRE-Yangın: 298: HASARA-Arabça, “Akıl kökü. Çevrelemek”.
 

YANGIN
(BÜYÜK TECELLİ)

 
SANGUİS-Lâtince, “Kan”: 1187: İSLÂMA Muhatab Anlayış… Lâtince, OCULUS-“Göz”: 1111: GİAK-Arnavutça, “Kan”… Kıpçak Lûgatı’ndan, MEYİN-Beyin: 111: MAHPEHAN-İbranice, “Devrimci”… Boşnakça, POZAR-Göz. “İdrak”: 216: POZAR-Boşnakça, “Yangın”… Süryanice, METBARNŞONUTO-Yangın: 1462:  METBARNŞONUTO-Süryanice, “Tecelli”.

*

LEVHA: (…) Şubat 1983… Uykudan uyanmışım… İki-üç katlı ahşab bir ev… Yangın… Korkuyla sokağa fırlıyorum… Benim evin yanındaki ev de yanıyor… Oradan Üstadım’ı kurtarmayı düşünürken, o da dışarı çıkıyor… Bütün mahalle yanıyor ve etrafımızdaki daralan ateş çemberi ortasında ikimiz dururken, yaşadığım dehşet!..

*

Süryanice, MDAKYON DMO-Kan temizliği. (Üstadım’dan: Allah, Resûl aşkıyla yandım bittim kül oldum / Öyle zaif düştüm ki, sonunda herkül oldum!): 261: MHAMSNONO-Süryanice, “Sabri, sabırlı”… NÜHUR-Göz, basar, ayn: 261: MUANIK-Birbirinin boynuna sarılıp kucaklaşmak… HERKÜL: 261: ERAS-Başı büyük kimse. (Üstadım)… TENKİZ-Kurtarmak, kurtarılmak: 1260= 261: SARR-Sevindiren, sürura sebeb olan… TEMDİH-Medhetmek. Mübalâğa ile medih: 462: SU-TU-Sümer dilinde, “İthaf etmek”.

*

Süryanice, METGAVZLONUTO-Yangın: 953: METGAVZLONUTO-Süryanice, “Hikmet”… Süryanice, METALOHONUTO-İlâhîlik: 954: MAVQDONUT-Süryanice, “Kendini yakma”… MÜTEHADDİS-Meydana gelen, peyda olan, ortaya çıkan: 952: TİBELOYO HAD SBUTO-Süryanice, “Dünya Çapında Bir Hâdise”. (Takdim yazımın alt başlığı. Ebcedi 1053= 54)… Süryanice, MADCO-Zihin: 54:GABEN-Süryanice, “Özleşmek”… Lâtince, NEPA-Akreb: 1054: DERVİŞ MUHAMMED-442 mührü…
 

AKREB İLE AKRABA

 
LEVHA: 9 Nisan 1988… Şiddetle AKREB’i düşünüyorum… Akreb ile “akraba” arasındaki ilgi ve ebced hesabı üzerindeyim!..

  *

AKREB-Zehirli bir hayvan. “Zahir, zuhur, ruh, can”. Sema’da bir Burc ismi: 372: ŞALEM-Süryanice, “Selâm vermek”… İK’AR-Derinletme, derinleştirme: 372: MEHDÎ Mirzabeyoğlu… AKREBE-Dişi akreb. Kazan vesaire gibi eşyaları kaynatmak için ateş üzerine asmaya yarayan “S” şeklinde çengel: 377: MŞAĞLO-Süryanice, “Mükemmel”… BÜYÜK DOĞU TAKDİMİ: 376: DERVİŞ MUHAMMED-332 mührü… AKRABA-Aralarında soyca yakınlık olanlar: 305: ISTAHAR-Küçük göl. Havuz. (Lâtince, Lacus-Göl: 100: Kib Cayne-Süryanice, Göz ağrısı)… Boşnakça, KRV-Kan: 306: KOR-Ateş közü… Arnavut dilinden, FERAFİS-Akraba: 422: DÜPİŞK-Kürtçe, “Akreb”… KÜTÜB-Kitablar: 422: İN’AŞ-Harekete getirme, canlılık kazandırma. Yukarı kaldırma… AKRUBAN-Erkek akreb: 423: ŞA’BAN-Arabî ayların sekizinci. (Hadîs: Receb Allah’ın ayıdır,  Şa’ban benim ayımdır, Ramazan ise ümmetimin ayıdır!)
                                     

AKREB SOKMASI

 
LEVHA: 28 Haziran 1984… Yattığım yerde yalnızlığımı duyuyorum... Sonra ayağımı divanın altına uzattım ve ayağım uzamış gibi tâ duvara dayanıyor… Orada siyah eldivenli bir el, ayağımdan tuttu… Topuğumda da bir AKREB… Elin sahibi gizli… Akreb ayağımı soktu mu bilmiyorum… ŞEHADET getiriyorum… Faik’e bir dokunabilsem, yalnız olmadığımı anlayacağım!..

  *

AKAB-Topuk. Ökçe. Bir şeyin hemen arkası. Bir şeyin gerisinde olan zaman ve mekân: 172: UKUB-Her nesnenin sonu… KELİME-İ ŞEHADET: 806: ŞEMS-ÜL ŞÜMUS-Güneşlerin güneşi. Bir günü, bize göre 50 bin sene… HA harfi, Allah’ın “Ahir-Sonrası olmayan sonra” ism-i sabiti, Heba mertebesi, Kamer menzillerinden “Deberan-Döbüran, Boğa Burcu’nda yer alan 5 yıldız” menzili ile ilgilidir… HUDARA-Allah için, Allah aşkına: 806: IHDAR-Kendini gözlemek. Bir yerde durmak, ikamet. “Muhasebe, murakabe”… ZU’MÜNCE-Yaklaştıkça lâtifleşen bir sırrın parlaklığını tutma: 806: TUT-Dut. Böğürtlen. (Mus’a-Böğürtlen, Dikenli bir çalı meyvesi. “Diken, şevk, ışık”: 205: Dur’-Doğmak, tulu’ etmek… Receb-Azametli, heybetli. Tazim etmek. Cennet’te bir nehir ismi. Üç ayların birincisi, Kamerî ayların yedincisi: 205: Bergab-Suyun biriktirildiği yer. Bend. “Vakt. Nakşbend”… Firsad-Böğürtlen. Kırmızı dut: 345: İmâm-ı Rabbanî… Musa Mirzabeyoğlu: 1418: Necib Fazıl Kısakürek… Abdülhakîm: 184: Kandal-Büyük başlı. “Üstadım”… Mukaddim-Takdim eden. Öne, ileri geçiren. Cüretli, çeri kimse. Gözün pınarı: 1184: Kaytus-Bir yıldız kümesi… Lâm harfi, Allah’ın “Kahir-Her üstünlüğün üstünde” ismi, 3. Sema mertebesi, Kamer menzillerinden “Avva-Bir yıldız kümesi” ile ilgilidir!)… KUFFAZ ESVED-Siyah eldiven. (Kuffaz-Eldiven: 188: Kusoyo-Süryanice, “örtme”… Tevazüf-Birbiriyle sallanıp yürüme: 1187: İslâm’a Muhatab Anlayış… Esved-Siyah: 1070: Müselles-Üç. Üçlü. Üçleştiren): 259: ESSEYYİD ABDÜLHAKÎM… YED SIRRÎ-Gizli el. (Yed: El. Kuvvet, kudret, güç. Yardım. Vasıta. Mülk): 2284: DERVİŞ MUHAMED SEMERKANDÎ… KERRUS-Büyük başlı. “Üstadım”: 286: NAKA-İ SALİH… Süryanice, SETRO-Gizli: 667: MAHORUTO-Mühendislik… TEMERKÜZ-Merkez tutma, merkezleşme. Yığılma, birikme: 667: EŞİTO MALYUTO GANTO-Süryanice, “Dolmabahçe Sarayı”.

  *

VEK’-Akreb sokması: 96: MAZMAZ-Allah Sevgilisi’nin Suhuf-u İbrahim’de ve Tevrat’taki ismi… ALTUN-Sabir: 96: GAVS-Suya dalmak. Dalgıçlık. Bir meseleyi derinliğine bilme. Maslahata gayret ile girme… Süryanice, FEHDO-Çocuk, evlâd: 96: MİHAN-Ulular, büyükler… Süryanice, HOLUMO-Rüyâ gören. (Süryanice, Helmonoyo-Rüyâ gibi. “Delen. Keşif”: 154: Mehdî Muhammed… Süryanice, Heto Kruğyo-Yeni Devir: 2152= 154: Bütün Fikrin Gerekliliği): 96: SALE-Yıllık, senelik. “Kamer menzilleri senesi”… BERÂAT-Haşmet. Metanet: 673: SETORO-Süryanice, “Muhafız, örtü”… RÜYÂ TÂBİR ETMEK: 673: TECRİS-Sağlam fikirli etmek… İSTİRA’-İki odun parçasını birbirine sürterek ateş tutuşturma. Çakmak taşından ateş çıkarma. (İstir’a: Riâyet isteme): 673: MEHDÎ DERVİŞ MUHAMMED.
 

DOLMABAHÇE STADI

 
LEVHA: 17 Ağustos 1985… Bir çatı arasındayım… Uzanmışım… Yanımda duran Mehmed Kısakürek ve kardeşi Osman’a, İBDA’nın Büyük Doğu’nun AYNI olduğunu söylüyorum… Ve “burası hava ile havasızlık arasında bir boşluk gibi!” diyorum… Bu ifâdem, Üstadım hakkında, “ideali aramayla toprağa bağlanma arasındaki berzahta kıvranan insanoğlunun oluş ıstırabını, hakikatin hakikatine nisbetle heykelleştiren adam!” ifâdeme benziyor… Sonra, oradan hızla ayrılıyorum ve DOLMABAHÇE STADI’nın karşısındaki parkın merdivenlerinden aşağıya koşuyorum… Yeşillik bir yer… Bir kız da beni durdurmak ve geri döndürmek için peşimden koşuyor… Hem hızla koşuyorum, hem de saklanmak istiyorum… Bir ân bana yetişiyor ve geri dönmem için iknâya çalışıyor!..

*

AYNA-Gözü güzel ve iri olan: 131: AYNEN-Bir şeyin aslı ve kendisi olarak. (Salih İzzet Erdiş: 1112: Aynen)… A’YEN-Büyük ve iri gözlü. Bakılan yer. Çok açık, pek belli, bariz. “Manzar. Manzur”: 131: “NASLI-HÂN Kerimem”. (Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’nin malûm mektubunun başlığı)… KALE-Dedi. O söyledi: 131: KAL-Söz… HEFTAN- Kaftan. (Bolu Dağı Kaptanı: BD Kaftanı): 1131: İSNA AŞER-On iki. (12 sığır yavrusundan biri, mucize beyanıdır… Sevr-Boğa. Boğa Burcu: 706= 1705: Rüyâ Kitabı…  Fikir Kahramanı: 706: Aksiyon-En büyük aktör)… AYN-Göz. Pınar. Menba. Tıpkı. Tâ kendisi. Kavmin şereflisi. Altun. Nazar değme. Her şeyin en iyisi. Muayene etmek. Hekim. Diz. (Oğlak Burcu, –Arabça Cedî–, unsuru Toprak, tabiatı Kuru ve Soğuk, türü Önemli-Hareketli, yıldızı Zuhal, vücutta tesir yeri Dizler ve Eklemler, cinsiyeti Akreb Burcu ile aynı “Dişi”, simya safhasında Mayalandırma): 130: KUL-“De, söyle, bildir!” mânâsında emir… MUAYEDE-Bayramlaşmak: 130: NİGİN-Yüzük. Mühür. Hatem. (Derviş Muhammed-442 mührü… Salih Mirzabeyoğlu: 1441: Kısakürek)… İN-İri ve güzel gözlüler: 130: KEMİ’-Bir yerde ve bir döşekte beraber yatılan kişi. (Yevmiye: “Kemmiyetlerin de bir keyfiyeti vardır. Meselâ 1 sayısı, keyfiyettir de!”… Tahattüm-Hatem, mühür sahibi, yüzük takınmak. Allah’ın ariflerin gönlüne koyduğu işâret: 1440= 441: Teslis-Üçleme)… Farsça, ZANU-BE-ZANU-Dizdize: 130: FAHEM-Süryanice, “Sembol, remz”… CASUS-Araştıran. Hafiye: 1130: BOSONOK-Boşnakça, “Yalınayak”. Balık Burcu, unsuru su, tabiatı Soğuk ve Nemli, türü Birleşik, yıldızı Müşteri, vücutta tesir yeri Ayaklar, cinsiyeti Dişi, simya'da Yansıtma safhası… Yansıtılan şeyi alma!)

*

Süryanice, MALYUTO BOGO QATADRAMON-Dolmabahçe Stadı: 2215= 217: BAHRO-Süryanice, “Derya”… RÜYA: 217: RABITA-İlgi. Alâka. Münasebet. Bağ. Rabtolma… Süryanice, MALYO FARDOYSO QATADRAMON-Dolmabahçe Stadı: 1153: MEŞTUTA-Süryanice, “Bayram”… MUSA BİH-Vasiyet olunan şey: 153: MENYONO-Süryanice, “Devir”… Süryanice, NOQUFO-Mürid. Derviş: 1153: ABA ETAN KUTVANİYETAN-Arabça, “İki Kutvanî Aba”. (Aba: Ekseriyetle yünden yapılmış, bol giyimli libas. Cübbe. Kaftan… Âbâ: Mürşidler)… MÜSNED-İsnad edilen. Nisbet edilen: 154: MEHDÎ MUHAMMED. (Mi’vada-Hedef, gidilecek yer: 62: Mehdî)… MEDMA’-Göz. Ayn. Gözyaşı. “Dua. Tefekkür”: 154: KADEMÎ-Ayakla ilgili. Ayağa mensub. “Ayaktan, kâinat eserinden gıdalanmak”… Süryanice, MALYUTO FARDOYSO QATADRAMON-Dolmabahçe Stadı: 1565= 566: SEYYİD ABDÜLHAKÎM ARVASÎ… Süryanice, MALYO URİTO QATADRAMON-Dolmabahçe Sarayı: 1417: NECİB FAZIL KISAKÜREK… MALYO GANTO QATADRAMON-Dolmabahçe Stadı: 2252: KUMANDAN… MERAYA-Aynalar. Hayvanın memeye süt gelen damarları: 252: MÜBERRA-Müstesna. Berî. Münezzeh. Temiz. Pâk. Noksansız… BAYRAM: 254: FRESTO MALYUTO BOGO-Dolmabahçe Sarayı… MİHVER-Merkez: 254: BERAN-Koç.

*

Süryanice, STADYON-Stadyum: 531: SİYASET-Seyislik. Memleketi idare etme sanatı… Süryanice, FOLOTİN MALYUTO GANTO-Dolmabahçe Sarayı: 2532: SUGİNTO-Süryanice, “Kaptan”… Süryanice, MALYUTO FARDOYSO STADYON-Dolmabahçe Stadı: 1386: DERVİŞ MUHAMMED-332 mührü. (En küçük ebcedle)… MALYUTO BUSTONO STADYON-Dolmabahçe Stadı: 1544: DERVİŞ MUHAMMED SEMERKANDİ-442 mührü. “En küçük ebcedle”.


Baran Dergisi 450. Sayı