Levha: 4 Kasım 2010... Kumandan ölmüş; koyu bir bezle sarılmış, tabut oda gibi bir yerde, yere koyulmuş. Orada 5-6 kişi, anneleri ve babalarıyla beraber... Anneleri, “bizi yalnız bırakmadın!” dercesine, başımı okşuyorlar. Üzüntülü bir hava yok, sanki tabiî bir hâdise karşısındayız. Karışık duygular içindeyim... Mezarlığa götürmek üzere tabut omuzlarımızda; arkada iki kişi var, ben ortanın alt tarafından omuzluyorum ama, ağırlık beni zorluyor. Tabutun ön kollarında kimse yok, düşürebiliriz diye korkuyorum. Önde 2-3 kişi yürüyor, biri koğuş arkadaşım Soner Çoban; ona, “tabutun önünden tutun!” diye sesleniyorum. Boş yürümemesini, hem de taşıdığı kadar sevab kazanacağını vesaire söylüyorum. (Özer Yılmaz.)
Mate: Öldü: 441.
Leteyya: Büyük emir: 441. Kısakürek: 441.
Salih Mirzabeyoğlu: 1441. Ümmet: 441.

*

Teslis: Üçleme: 1440= 441.
Keraker: Kuzgun. Karga: 441.
Dahm: İri, kocaman cüsseli. (Dahme: Mezar): 1440= 441.

*

Fatır Sûresi, 27. âyet: (Meâli: .... Görmedin mi, Allah gökten bir su indirdi. Biz onunla renkleri başka başka birçok meyveler çıkardık. Dağlardan da kırmızı ve beyaz, muhtelif renkte yollar, hem de KUZGUNÎ-SİYAH yollar yaptık... Not: Gurab, “karga” demektir. Böyle isimlendirilmesinin sebebi, SİYAH olmasıdır. Siyah, ululuk rengidir ve karga-kuzgun, KÜLLÎ CİSİM’in remzidir. Kur’ân ve bazı hadîslerde KARGA, bahsi geçen rengi mânâsında geçer.): 4415.
Şem’: Nur. Işık: 415.
Teheccüc: Hüccetleşmek. (İmâm-ı Hüccet lâkablı Muhammed Mehdî bin Askerî Hazretlerini hatırlayınız.): 415.

*

Fatır Sûresi, 27. âyet: 4415= 3416.
Kust-ül Bahr: (Kust otu nevinden bir çeşit): 416.
Hevte: Suya gidecek yol. (Şeria: Suya giden yol): 416.
Hey’et: Şekil, suret. Birlik teşkil eden şahısların topluluğu. Gök ve yıldız ilmi. Duruş, vaziyet, keyfiyet. Tabiat, cibilliyet: 416.
Tecevvüz: Sözü mecaz olarak kullanma: 416.
İhticac: Delil, vesika, şâhid gösterme: 416.
Meşmul: Kaplanmış, şümullenmiş, etrafı kuşatılmış. Bir şeyin içinde bulunan: 416.

*

Fatır Sûresi, 27. âyet: 4415= 2417.
Necib Fazıl Kısakürek: 1417.
Ciddiyet: Ağırbaşlılık. Ehemmiyet: 417.
İhtiva: İçine almak, içinde bulundurmak. Şâmil olmak. Bir şeyi toplamak ve korumak: 417. Hatay: 417.

*

Fatır Sûresi, 27. âyet: 4415= 1418.
Necib Fazıl Kısakürek: 1417= 418.
Musa Mirzabeyoğlu: 1418.
Müşabe: Ölmek, vefat etmek. Uzaklaşmak: 418. Edebiyat: 418.
Vahdet: Teklik. Yalnızlık. Birlik: 418.
Fatır Sûresi, 27. âyet: 4415= 419. Musa Mirzabeyoğlu: 1418= 419. Hayyat: Yılanlar: 419.
Hayat: 419.

*

Tedehhî: Dâhileşme: 419.
Teheddî: Doğru yola girme. Hidayetlenme: 419.
Te’vib: Tesbih etmek: 419.

*

Me’nuş: Tabuta konulmuş. Hayır ile yadedilen ölü. Yukarı kaldırılmış: 466. Üstad: (Necip Fazıl Kısakürek’e yapışık sıfat): 466.
Mehdî Muhammed Mirzabeyoğlu: 1466.
Nüütî: Gemi kaptanı: 466.
Nihayet: Son, uç. Çok: 466.
Ketum: Sır saklayan: 466.
Tunî: Külhanbeyi. (Üstadım’ın bir şiirinden: “Yaklaştım hamamda külhan yerine”... Yevmiye: Ömrünün sonunda insan, dünyanın yanık kokusunu, marsık kokusunu duyuyor): 466.

*

Asb: İmâme, sarık. Bağlamak. Sargı. Sağlam olarak dürmek: 162. Asab: Sinir, damar. (Asabî... Asâb: Geyik, gazal): 162.

ELEKTROMANYETİK DALGA

Elektromanyetik: 1193.
Safiha: Yüzün derisi: 193.
Sahife: Sayfa. Satıh: Bir mânâ ifâde eden bir şeyin hâli: 193. Menakıb: Menkıbeler. Hayat hikâyeleri. (Biyografi.): 193.

*

Elektromanyetik: 1193= 194.
Kasba: Kamışlık. Kamış. (İnsan toplumu. İnsan cesedi. Adem ve Havva): 194.
Kasd: Bir işi iradesiyle yapma. Niyet. Tasavvur. İstikamet. Yolu doğru olmak: 194. Müsafeha: Zinâ etmek. (Nikâh, mânâda, iki sebepten üçüncü bir unsur çıkarmak demektir, neticedir. Bu mânâda zina, gelişi gidişi muamma –evveli bilinmeyen hâl– şeklinde bir netice bakımından, sebeb yönü ihtimâller içindedir.): 194.

*

Elektromagnetik: (Elektro magnet’in sıfatı: İlmi, içyüzü, vasfı, keyfiyeti): 1583. Fesc: Her nesnenin boşu. (Yevmiye: Bomboş bir devirdeyiz): 583.
İftiraz: Farz kılma, vacib olma: 1582= 583.
İktifa: Ardından gitme, takib. Kâfi görme: 583.
Es’abî: Gayet güzel ve beyaz göz: 583.
Mehdi Muhammed Salih Mirzabeyoğlu: 1582= 583.

*

Elektromagnetik: 1583= 584.
Mütekaddim: TAKDİM OLUNAN, sunulan: 584.
Müsted’a: İstenen, arzu edilen. Dilekçe ile istenen şey. (GÖLGE isimli şiirimden: Balık karnında hesab kendimle alış veriş — Gözümde aralanan o hayâlin peçesi — Suskunlukta kayboluş eriyiş ve tükeniş — Uçsuz bucaksız sayfa ruhumun dilekçesi): 584.
Tasfid: Muhkem bağlamak: 584.
Ta’kid: Bir cümleyi belirsiz kılma. Düğümleme, düğümlenme: 584.
Tedeffuk: Suyun fışkırması. Atılmak. Dökülmek: 584.

*

Elektrik ve manyetik alan tesiriyle, enerjinin dalgalar hâlinde taşınması:
– Işık, ısı dalgaları, X ışınları, RADYO DALGALARI, Gamma ışınları, Ultraviyole ışın, Enfraruj ışınların hepsi birer ELEKTROMANYETİK DALGADAN ibarettir. Elektromanyetik dalgaların niteliği, normal harmonik dalgalarda olduğu gibidir. Üç önemli karakteristikleri vardır: FREKANS, PERİYOD VE DALGA BOYU.
– Frekans, bir saniyedeki titreşim sayısıdır. Birimi HERTZ (HZ)dir.
– Periyod, tam bir titreşim süresi, Dalga boyu ise iki dalga tepe noktası arasındaki mesafedir.
– Dalga boyu ile frekans çarpımı, dalganın yayılma hızını verir.
– Hareketsiz bir elektrik yükü etrafında daima bir elektrik alan vardır. Bu alan civardaki başka herhangi bir elektrik yüküne itme veya çekme şeklinde bir kuvvet tatbik eder. Hareketsiz elektrik yükü, eğer hareket ederse, etrafında MANYETİK ALAN meydana gelir ki, bu alan civarındaki bir mıknatıs veya manyetik metal parçasına, manyetik itme veya çekme kuvveti tatbik eder. Elektrik ve manyetik alan, netice olarak “elektromanyetik alan” diye isimlendirilir. Bir elektromanyetik alan içindeki herhangi bir değişiklik, karışık elektromanyetik dalga olarak yayılır. Işık da bir elektromanyetik dalgadır.
– Elektromanyetik dalgaların hızı, dolayısıyla dalga boyları, içinden geçtikleri ortama göre değişir.
– Günümüzde kullanılan radyo, televizyon, radar ve çeşitli uzaklıktan haberleşme cihazlarının hepsi, ELEKTROMANYETİK DALGALARIN EN UZUN DALGA BOYLUSU OLAN RADYO DALGALARI İLE ÇALIŞIR.
– Radyo dalgaları, EL TELSİZLERİ’nden, gelişmiş uzay haberleşme araçlarına kadar birçok yerde kullanılırlar.

*

Elektromagnetik Alan: (Heyecan verici cazibe alanı): 1565= 566.
Seyyid Abdülhakîm Arvasî: (Hacegân silsilesinin 33. BÂTIN kahramanı.): 566. Maunet: Allah’ın Salih kullarına yardımı, inayeti. İmdat: 566.
Mehdî Muhammed bin Askerî: 566.

*

Elektromanyetik Alan: 1565= 2564.
Tasaddu’: Yarılıp çatlama. Dağılma: 564.
Tasa’ud: Yukarı çıkma. Yarılıp çatlama: 564.
Müstedîn: Ödünç alan. (Karz: Borç, ödünç. Şiir söylemek... Şiir idrakı meselesi, Halk âlemiyle Emr âlemi arasında teşekkül eden ŞUUR bahsi olarak hatırlanmalı.): 564.
Elektromanyetik Alan: 1565.
Kaptan Kusto Müslüman: 565.
Sırdaş: Sır saklayan. Birinin sırrını bilen: 565.
İktibas: Bir söz veya yazıyı aynen veya kısaltarak almak. Birisinden İLMİ’nden istifâde etmek. (HALK âlemi - Şuhud âlemi - şu görünen âlem, EMR âlemine nisbetle, Allah’ın OL emri dışında kalan iş ve oluşlar olarak, ona muhtaçtır. EMR âlemi, onun için sebeb teşkil eder.): 564.
İ’tisab: Sinirlenme, asabileşme. Kanaat etme. Anlayış. (Nöroloji: Sinir bilim, sinir sistemi ile ilgili ilim. Asabiye.): 564.
Tenkid: Bir kimse veya şeyin, iyi ve kötü taraflarını meydana çıkarma. (İnsanda her şeyden önce teşekkül eden, tenkid şuuru, kritik etme şuurudur.): 564.
Tekaddes: Mukaddes olsun: 564.
Kelim-dest: Olgun kimse. (Kelim: Kelimeler... Kelim: Kendisine söz söylenen, hitab olunan... Hazret-i Musa’nın bir ünvanı. Yaralı kimse... Dest: El. Kudret, fayda, yardım, galebe. Düstur. İkmâl. Âli makam... Hazret-i Musa’nın, bir mucize olarak beyaz ışıklı eli hatırlanmalı.): 564. Mehdî Erdiş: 565= 1564.

165=561

Kelimullah: Allah’ın hitab eylediği zât: 166= 1165. Akdes: En kudsî. En mübarek: 165.
Akise: Karanlık gece: 165.
Saydanî: Tilki. Mülk: 165.
Müfehhim: Anlatan, idrak ettiren: 165.
İn’idam: İdama gitme. Yok olma. (Gayb olma): 166= 1165.
Rahman Sûresi, 19. - 20. âyet: 3165.

*

Men’at: Ölüm haberi: 561.
Ma’nat: Dilemek, iradet. Kasdolunmuş nesne: 561.
Aşknüma: Aşkını bildiren. Aşkını gösteren. (Cazibeye kapılan, cezbesine giren.): 561. İstitaf: Kaplama, ihtiva etme: 561.
Müsmekat: Gökler, semavat: 561.
Müşarik: Ortak. (Kollektif. Müşterek): 561.
Müstebtin: Bir şeyin ledününe, içyüzüne vakıf olan: 561.

“TELEGRAM” KİTABIMDAN

“Beyin Kontrolü” deyince, çoğu zaman, “beyinde ne var, ne yok” şeklinde bir hafıza çözümü yapıldığı sanılıyor; oysa işin daha da önemli tarafı, zihnin yönlendirilmesine dairdir. Bende uygulanan şekliyle bu operasyonun Amerikan istihbarat örgütleriyle alâkası nedir bilemem ve ucuz tarafından CIA’ya bağlayacak değilim; bununla beraber, davam ve mânâm da göz önünde tutulmak üzere söyleyebilirim ki, BENİ TÜKETMEK VEYA AMAÇLARI DOĞRULTUSUNDA KULLANMAK İSTEYENLERİN AMERİKAN MAHREÇLİ “YENİ DÜNYA DÜZENİ” MÜNADİLİĞİ İÇİNDE BULUNMALARI BU MEVZUDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN ÖNEMLİ BİR HUSUSTUR. (Büyük harflerle yazılı yerler, aynı zamanda Kartal Cezaevi’ndeki Telegram uygulaması sırasında işlenen bir mevzudur; yâni, “Yeni Dünya Düzeni” meselesi... Gerisi ise, BOLU’da da baş mesele.)

*

Beynin elektrikle uyarılması neticesi, nefesin ritmi ve kalb atışı etkilenebiliyor, ikisi arasındaki RİTM bozukluğundan dolayı boğulma - boğulabilme durumu doğuyor ve hattâ kalb atışı durabiliyordu; aynı şekilde sair iç organlarımızın etkilenmesi de sözkonusu... Sağlıklı bir
insanda, kaşların çatılması, gözlerin açılıp kapanması - hususiyle gözkapaklarının kilitlenmişçesine açılamaması, çiğneme zorluğu, esneme, uyuma, baş dönmesi, sara benzeri hastalıklara ve daha neler ve nelere sebeb oluyordu; cinsî organların oynanması ve uyandırılmasından, yüz hatlarına ağlama, gülme, yahud çekik göz ve dudak ifâdeleriyle homoseksüel görüntü vermeye kadar.

*

Basit ses dalgaları doğrudan yer veya su vasıtasıyla geçirilebilir ve bir araçtan veya az bir yükselmeyle anlaşılabilir. Basitleştirilmiş dalga ve güvenli ses değişimlerini sağlamak için sinyal değiştirilerek kolaylıkla kodlanabilir.

*

(Beyin ve zihin kontrolüne âit değişik tekniklerin sözkonusu edildiği 2. Levha’daki ROBOT KİMLİK başlığı altında, son olarak bir not):
Yukarıdan beri anlatılanlarda ufak tefek ikazlar hâlinde müdahil görünüyorsam da, daha ziyade hâlime şahidlik edici bir üslubdan nakil yapıldığı anlaşılıyor. ROBOT KİMLİK başlığını koymamın sebebi de, daha TELEGRAM’ın başlarında aldığım bir not olarak şudur: Makine cinsinden “robot insan” hayâllerinin yanında bu, doğrudan doğruya insanı robotlaştırmak işidir ve bu yüzden hâlimi kimse anlamıyor.

PARMAK İZİ GİBİ...

Netice vermeyen bir açılmış dava: John Akwei, 1996 senesinde Amerikan Milli Güvenlik Dairesi (NSA) aleyhine bir dava açtı. Akwei, NSA’nın kendisini sürekli olarak takib ettiğini ve davranışlarını kontrol ettiğini İDDİA etti. Akwei, mahkemeye bu iddialarını destekleyecek yüzlerce sayfalık deliller sundu. Kaynak olarak birçok ilmî ve akademik çalışmanın gösterildiği bu deliller, HÜRRİYET PROJESİ adlı internet sitesinde yayınlandı.
İddiaya göre NSA, çok gelişmiş sistemleri aracılığıyla ELEKTROMANYETİK alanları kullanarak istediği kişiyi dünyanın her yerinde takib edebiliyor, hattâ ELEKTRİK DALGALARI yollayarak kişinin düşünce ve davranışlarını kontrol edebiliyor. NSA’nın SİNYAL İSTİHBARATI adı verilen bu sistemi, dünyadaki elektrik taşıyan her şeyin çevresinde bir MANYETİK ALAN olduğu ve bu alanların elektromanyetik dalgalar yaydığı teorisine dayanıyor. Geliştirilen dijital sistemlerle elektrik taşıyan bütün varlıkları nerede olursa olsun kontrol edebiliyorlar.
Dikkat: HERKESTE FARKLI OLAN VE 3-50 HERTZ ARASINDA DEĞİŞEN ELEKTROMANYETİK DALGA BUUDUNU TESBİT ETTİKTEN SONRA, O KİŞİNİN DENETİMİ TAMAMEN ELE GEÇİRİLEBİLİYOR. NSA’nın bilgisayarlarına hedefin dalga buudu girildiği ândan itibaren, bilgisayarlar bu kişiyi uydu aracılığıyla 24 saat takib ederler. Dikkat: Gizli merkezlerde yürütülen bu faaliyetlerin gizliliği ve güvenliği, yapılan
uluslararası istihbarat anlaşmalarıyla koruma altına alınmış durumda. (Bu yakışıklı ifâdeler yerine, NYMPHALAR’ın veciz sözü ve hâliyle hâllerini söylemek daha yerinde olur: “Terörle mücadele için herşey meşrudur!”... TERÖR’ün tarifi, herkesin kendine göre ve yontması
ile değişiyor: Bu yurtiçinde de, uluslararası plânda da böyle... Şu veya bu hususta HAK niyetli ve iddialı her davranış ve eylemi bir YURTİÇİ potansiyel ve “söylenişindeki ihtiyaç doğru ya!” hakikatine yaklaştıkça da bir bünyenin ağrı ve sızı gibi sıhhat hususunda alarm diye görmek, sırasında bir potansiyel göstericisi diye övünme sebebi bile olabilir. Bu hususta bizim ASİ denilmesi teklifimiz bâkidir. İşin bir raconu ve vicdanlara hitab eden yönü olmalıdır. Yapan ve yapılan adına, herşeyi meşru gören bir rezillik, İNSAN kaybı, neticede can kaybını da ahmakça bir “çakıl taşı” kazancı ve kaybı mânâsına döndürmüyor mu? Demek ki, kendi insanını
aşağılamak, milleti güya onun adına insanlığını hadım etmeye götürüyor. Ben, kuşatıcı bir bakış içinde olmasam, maruz kaldığım ve duyduğum aşağılıklar içinde, önüne gelen her hastayı morga yollayan doktor psikolojisinde olurdum. Ölme ve öldürmenin haklılığından daha ziyâde, ahlâkî ve mânevî katliamlara dikkat edilse, sinsi ve öldürücü bir hastalığın, onları da doğuran bir şekilde İNSAN’ı sildiğinin üzerinde durulur... Önce, eşya ve hâdiseyi algılamaya dair sahici bir DÜNYA GÖRÜŞÜ’n olsun, tartışman da kavgan da onun üstüne olsun. Halbuki? Bu sözleri, TELEGRAM bahsi içinde söylüyorum, buna da dikkat!)
Dikkat: (Sözkonusu edilecek bütün sözler, birebir YAŞADIĞIM ve YAŞAMAKTA OLDUĞUM bir iş olarak doğrudur. Şu veya bu sebeble muhatab olduğum Avukatlarım, ziyaretçilerim veya komşu mahkûmlara, “bana, başkasının duymasını istemediğiniz şeyler söylemeyin; ben aynı zamanda bir kamerayım!” demişimdir, diyorum. Bana tatbik edilen ZİHİN KONTROLÜ’nün, doğrudan veya dolaylı yabancıya nakli olup olmadığını bilmem. Ama bu işin, Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya vesaire gibi gelişmiş ülkeler tarafından kullanılışı ve tabii ki onların peyledikleri insanların Türkiye’de ve çeşitli makamlarda bulunuşunu nazara almayan veya bunu bilmeyen politikacıların hâlini, “Allahlık!” diye vasıflandırmaktan başka çare kalmıyor.) Şübheli kişideki elektrikî hareketleri analiz eden NSA, kişinin beyin haritasını çıkararak düşüncelerini de okuyabiliyor. Konuşma merkezindeki elektrik akımının analizi sayesinde hedef kişinin sözleri dahi analiz ediliyor. Görme merkezi analiziyle, kişinin gördüklerine ulaşılabiliyor. İki yönlü olarak kullanılabilen bu sistem aracılığıyla NSA hedef olarak belirlenen kişinin beynine yolladığı SİNYALLERLE kişinin davranışlarını da kontrol edebiliyor. Hedefin beynindeki çeşitli merkezlere yollanan elektromanyetik sinyallerle, kişinin görme, işitme, koklama, hareket etme gibi her türlü duygu ve davranışını etkileyebiliyor ve değiştirebiliyor.
Dikkat: Beyindeki elektromanyetik dalga frekansı tıpkı PARMAK İZİ gibi her insanda farklı farklı olduğu için BELİRLİ BİR KİŞİYE GÖNDERİLEN GÖRÜNTÜ, SES VE BENZERİ ŞEYLER, DİĞER İNSANLAR TARAFINDAN İDRAK EDİLEMEZ. Gönderilen sinyallerin taşıdığı ses ve görüntüler ancak ona mahsus olduğundan, bu yolla hedef kişi pasif veya aktif bir şekilde kullanılır.
Genel etkiler: Ateşlenme, bütün vücutta ağrı, uyuyamama veya âniden uykuya dalma, emirlere karşı gelememe, mikrodalga yanıklar, elektroşok.

TELEGRAM CİHAZI: NÖRO - ELEKTROMANYETİK

“Nöro-elektromanyetik; bu silâhla insanda herşey kontrol edilebiliyor. ELEKTROMANYETİK BEYİN isim ve vasfı, bizim daha önce BEYİN KARŞISINDAKİ DİŞİ BEYİN nitelememize pek gülen NYMPHALAR’a da küçük bir gülücüğümüz oldu... Bir radyo vericisine nisbetle radyo cihazının dalga alıcısının ayarlanmasına mukabil, burada insan beynine nisbetle TELEGRAM cihazının ayarlanması sözkonusu oluyor; her insanın beyin dalgası başka ya... Genel bilgi hâliyle ve tarafımızdan doğrulanan marifetleri şöyle:
– Düşünceleri okuyor ve aktarıyor.
-– Rüyâlar düşünce olarak algılanıyor ve rüyâ telkin ediliyor.
– Hayâlî görüntüler oluşturuluyor. Bu “hayâlî” nitelemesinde, gerçek kişiler ve filmatik görüntüleri de var.
– Mikrodalga işitme gerçekleştiriliyor. Ceb telefonuyla birebir konuşma gibi konuşulabiliyor. Hedef kişi sessiz konuşabilir. Hiç konuşmasa ve istemese de, zihninden geçenler algılanabiliyor. – Kulaklarda çınlama yapıyor.
– Sırttaki büyük kaslarda kasılmalar meydana getiriyor. Aynı şekilde, kol, bacak, gövdenin ön yüzünde, vesaire... Şiddetli kramplar.
– Ayakta kramp, bükme, keza parmaklarda ve tabiî ki el ve parmaklarda; böyle durumlarda, hücre komşuma ve ziyaretçilerime de, marifetlerini göstermişimdir.
– Hafıza kaybı ve davranış bozukluğu ve sakarlığına yol açma.
– Duyulan sesin yönünü, şiddetini ve muhtevasını - anlamını değiştiriyor. Hem KARTAL, hem BOLU’da sıkça gerçekleştirilen bir vazife verimleri. Kartal’da ilk yapılışında, sanki anlattıkları karşısında bütün müdafaa hatları elinden alınmış ve “kafa kontaklığı” herkes tarafından kabul edilebilir olmak durumuna düşürülmüş gibi bir panik yaşadım. Gelen sesin yönünü ve mesafesini kestiremediğim gibi, zaten yalnız kalıyorum, kime sorabilirim; meselâ, kapı mazgalından sesleniliyor, ben havalandırmaya çıkıyorum gibi. Yahud, meselâ Avukat mahallinde 5-6 kişi, ben sesin sahibinin ne tarafta olduğunu bilmiyorum tutarsız davranışı... Bu düşüncelerin verdiği panik. Bereket, sadece koğuşta yapıldı.
– Solunum yollarını denetleyerek, konuşmayı bozuyor.
– Kalpte çarpıntılara sebeb olma, kan deveranını hızlandırma, kalbi bloke etme-sıkma; kalbi bloke etme dediğim hâl, kalb kapakçığına yapılan tesirle meydana geliyormuş.
– Vücudun çeşitli yerlerinde kaşıntı meydana getirme ve doğrudan tenasül uzvu üzerinde “yakma, iğne batması hissi ve şişirme”nin, tehdit olarak kullanılması. Bu tür tezahürler normal bir hastalık tesiri ile karıştırılabilir olduğu için, işin yoksa hem arazla uğraş, hem de bunun diğeriyle ilgili bir şey olmadığıyla. Bende sadece tehdit olarak kaldı. Bâki.

*

Dünyadaki herkesin düşünce ve davranışlarının kontrol altına alınmasından kasıd, istenilen her hedef kişi mânâsında anlaşılmalıdır; topluluk mânâsında değil.


Baran Dergisi 207. Sayı