LEVHA: 28 Kasım 2014… Çok büyük bir teknede ISPANAK yemeği… Ben yapmışım, Okul Müdürümüz daha küçük bir tekneye alıyor yemeğin bir kısmını; talebeler yiyecek… Yemek fazla fazla yapıldığı için, Müdür bazı hocalara “evlere de götürün!” diyor. Bana da, “siz de biraz alın Hoca Hanım, eve götürürsünüz!” diyor. “Nasıl güzel oldu mu acaba, tuzu eksikti biraz galiba!” diyorum. Müdür Bey, “Evet, tuzu biraz eksik oldu, ama yine de güzel!” diyor! —(Fatma Parmaksız)

*

Boşnak Lûgatı’nda, KORİTO-Tekne: 722: ABDÜLHAKÎM KOLTUĞU… Kıpçak Lûgatı’nda, TEKNE-Delme. “Derinleşme”: 476: TEKNE-İçinde hamur yoğrulan ve umumiyetle tahtadan yapılan derince kab. Gemi. Nefs. (Hamur hâlinde madde, bu hâliyle dağılmadan kolayca şekil alabilmesi bakımından, dayanıklı mânâsında da kullanılır!)… MÜTEELLİH-Allah’ın birliğine inanan: 476: MÜBTEHİL-Yalvaran. Dua ederek dileyen… MÜTEVAGGİL-Bir şeyin çok derinliğine giren: 1476: SEBZEVAT-Yeşil bitkiler, yeşil nebatlar. (Rûyâ: Yerden biten ot… Rüya: Uykuda görülen suretler… Münbit: Nebatın yerden bitmesi, yeşillenmesi. Verimli… Münbit: Müna-Bit… Müna: Arzular. Birinin yerine kaim-i makam olmak. Mekke’de hacıların Kurban Bayramı’nda kurban kestikleri yer. Suya giden yol. Şeriat… Bit: Kut. Gıda… Bit: Umumiyetle saçta, çabuk gizlenen beyaz ve minik haşere. “Nokta. Sıfır. Zirve”… Muhyiddin-i Arabî Hazretleri’nin, “Bit ve pire hakkında en çok yazan odur!” diye bir eserinde geçen ifâde; rüyâda gelen… Hudaret: Yeşillik. Sebze… Hudare: Deniz. İlim… Hudara: Allah için, Allah aşkı. İlm-i Ledün)… DİAET-Şehadet parmağı: 476: TELEVVÜM-Muntazır olmak, beklemek… TEKEVVÜN-Vücuda gelmek. Meydana geliş. Şekillenmek: 476: VESATET-Vasıta olma. Araya girme. Aracılık. (Vasıta, vasıtalık ettiğine nisbetle değerlenendir!)… MÜNA: MİNA… MİNA: Kıpçak Lûgatı’nda, “Beyin”… MÜNBİT: Verimli beyin.

*

Süryanice, ŞAFİR TARFE-Ispanak. “Yeşillik”: 1277: SAKLANBAÇ-(Kayan Yıldız Sırrı’ndan: Göklerde kanat açmış gûyâ gönlümce hür kuş / Ben değil mi yine ben kedere hedef durmuş / Gizleniyor bildiğim saklanbaç oyununda / Benim gölge âlemde kendisine kaybolmuş!)… KIRZÎN-Keskin balta. Çabuk kesen, derin kesen. “İslâma Muhatab Anlayış”: 277: GİURME-Süryanice, “İz”… MURAHHİL-Bir yerden bir yere göçüren: 278: ARBCİNOYO-Süryanice, “Kırk” demek. (Sene 1983, Büyük Doğu’nun 40. senesi)… İBARE-Beyan etmek, açıklamak: 278: ARVASÎ… SEYYİD Abdülhakîm Arvasî-NECİB Fazıl Kısakürek: 1983: İZZET ERDİŞ… BEDİHÎ-Aşikâr, belli, açıklık. Ansızın zuhur eden. Delil ve isbata muhtaç olmayacak derecede açıklık: 31: 1983’ten 2014 senesine kadar geçen süre… KERVAN-Kafile ve heyetle giden yolcular takımı. “Sanırsın İstanbul’un fethine katılan coşku”: 278: QERYONO-Konferans. Kongre… HALİÇ KONGRE MERKEZİ’nde, vakit kalmadığı için söyleyemediklerimden: 1968-1970 arası, Ankara’da Selim Sırrı Tarcan Kapalı Spor Salonu’nda, Üstadım’ın “Fetih Gecesi”nde bir konferansını dinlemiştim. Fatih’in çehresinden tasvire başladı, kaşı, gözü, burnu derken, “ipekten topuklarla” nasıl oldu bilmem, ruhuna daldı. Birbirinden hikmetli cümlelerle konuşması akıyor, ben daha bir önceki cümleyi aklımda tutayım derken, arkasından bir başka lâtifi, kayboldum gitti; zevken idrak, kelime ötesi. “Haliç Kongre Merkezi”nde tecelli eden muhteşem mânâ, “Salih Mirzabeyoğlu Sevenleriyle Buluşuyor” adı altında HERKES İÇİN ADALET PLATFORMU”nun düzenlediği Konferansa katılanların adeta İstanbul’un Fethi’ne koşarcasına coşkusu, bana tekrar Üstadım’ın o konferansını hatırlattı. Konferanstan önce bir mânâ alışkanlığı olsun diye, “Haliç Kongre Merkezi” etrafında tecelli eden tevafukları dergide yayınlarken, sözkonusu mekâna âit yataklık edici ruh da görünmüş, sonra Konferans’ta Üstadım’ın Konferansı’nı anmayı dilemiştim, fakat notlarım arasında bulunmasına rağmen söyleyemediğim birçok şey gibi vakit yetersizliğinden bunu da söyleyememiştim… Fatma Parmaksız Hanım’ın, Konferans’ın arife gecesi gördüğü rüyaya “Gûyâ Benim Yerime Görüldü…” demem, herhâlde anlattıklarımla içiçelik, bunu açıklıyor… Süryanice, CUBO LUMODO ESTATYONO-Haliç Kongre Merkezi: 1043: CUBO LAQNO ESTATYONO-Haliç Tekne Merkezi… LUMODO-Kongre. Konferans: 92: LAQNO-Tekne. “Gemi. Nefs. Aşina. Derinlik”… MUHAMMED-Allah Sevgilisi’nin “tekrar tekrar övülmüş” mânâsındaki ismi: 92: RAMAZAN-1998’de Ramazan’da tutuklandım ve 2014 Ramazan’ının bitmesine birkaç gün kala tahliye oldum. “4 ay sonra da malûm Konferans”… Nakşî Şeyhi Mahmud Ustaosmanoğlu’nun cemaatinden bir Hoca Efendi’nin bir sözü: “Onca çile, onca eziyetin ardından, hem kendini hem de fikrini riske etti, bence keramet bu!”… Süryanice, BQİNO D’DAHBO-Altun Boynuz. “Hâliç”: 88: HABİBULLAH… O’nun İstanbul’un Fethi için söylediği: “İstanbul’u fetheden Kumandan, ne güzel Kumandan’dır; İstanbul’u fetheden asker, ne mübarek askerdir!”… Fatih Sultan Mehmed Han, dünyanın merkezi bütün yollar kavşağını fethederek, dünyanın sadece o devrini değil, istikbâlini de ümmetin tarassutu altına aldı. “Yeni Dünya Düzeni” çilemiz bundan… Üstadım’ın ÇOCUK isimli şiirinden: “Fatihlik nimetinden yüzü bir nurlu mühür / Biz akıl tutsağıyız, çocuktur ki asıl hür!”… Süryanice, DARDUQO-Çocuk: 226: ZOBURO-Süryanice, “Tekne”… Süryanice, DAGO-Çocuk: 1011= 12: MAŞLMONO MORE ELFO-Müslüman Kaptan Kusto… Süryanice, SQUTO-Çocuk: 477: İZZET… COUSTEAU-Kusto’nun Fransızca yazılışı. “Deniz akakirlerinden biri; Eczacılıkta kullanılan bir madde”:  1477: MELAVET-Vakit. Zaman. (Bizde “İddet”, genel olarak kocası ölmüş kadının yeniden evlenebilmesi için gerekli bekleme müddeti olarak, fıkıh cihetinden kullanılır. Kelime, “bekleme müddeti, sayılmış, madud, cemaat, hıfz” mânâsındadır… Kelime, İd kökünden… Îd: Bayram. Gidip tekrar gelen. Bir kimsede âdet olup alışılan şey… İdd: Büyük, acîb şey. Belâ, dâhiye. “Geçici ten, geçici vücut”… Kıpçak Lûgatı’nda, Tengeç: Yengeç… Ceyl-Yengeç: 1043: Cil-Millet, boy, aşiret. Kuşak, nesil. Cemaat… Haliç Kongre Merkezi: 1043: Cobudoyo-Pratik. Amelî. Cerrahî, derin kesişler, derinleşmeler… Adlî Tıbb!)… TESDİD-Hayırlı işe doğru yöneltme. Doğrultmak, doğrultulma: 1477: MÜVALÂT-Dostluk… İBADET: 477: TAHAMMÜL-Yüklenmek. Sabretmek… Katlanmak. Kaldırmak.

*

Süryanice, UĞLO-Yemek. Gıda: 1042= 43: HALİÇ KONGRE MERKEZİ… Süryanice, CARŞONO-Yemek: 566: SEYYİD ABDÜLHAKÎM ARVASÎ… Süryanice, MEĞLO-Yemek: 1077= 78: İBDA’-Misli görülmedik bir şey icâd etmek. Benzersiz oluş… Süryanice, MEĞULTO-Yemek: 1483= 484: FÜC’ET-Ansızın, birdenbire… MÜTEKEBKİB-Kaftanına bürünen. (Bolu Dağı Kaftanına bürünen… BD Kaftanı: 490: İftah-Fethetmek): 484: MÜTEHAVVİL-Bir hâlde durmayan. Başka şekle girip değişen. Bir yerden diğer yere nakleden… TA’CİB-Hayrete düşürme, şaşırtma: 484: KAPTAN MİRZABEYOĞLU… CEFNE-Su kabı, tekne. (Cefn: Gözkapağı. Asma çubuğu. Bıçak ve kılıç kını… Gözkapağı: Kuş gagası ve dudak… Örnek ümmet insanı, Sahabi: Kılıcı şiir kınında olan!): 138: MAHS-Hâlis olmak… SEMBOL: 138: SÜLEYMAN MAHZUMOĞULLARI-Hâlid bin Velid Hazretleri’nin, onunla aynı namda oğlu; “Ebu Süleyman-Horoz, kabadayı”.

*

Kürtçe, SE-Köpek. “İz süren. Çevreyi iyi bilen. Basar. Kelb. Yakalayan. Sezgi. Basiret. İcâd. Köprü”. (Almanca, Tag-Gün. Gündüz. Güneş. Aydınlık: 1010: Gat“a”-İspanyolca, “Kedi. Dağların yamacına yaslanmış bulut”… Gata-Örtü. Perde: 1011= 12: Maşlmono More Elfo-Müslüman Kaptan Kusto): 500: ES-Kıpçak Lûgatı’nda, “Akıl. His, duygu. Rüzgâr, yel. Ruhî”. (Ezel: Serab ve hayâl… Ezel: Zelil. Allah’tan uzaklık. Köpek ve Sırtlan’ın çiftleşmesinden doğan yavru… Sırtlan: 732: Zendî-Kürtçe, “Kelebçe”… EZELL-Evveli bilinmeyen zaman: 732: Abdülhakîm Koltuğu)… MEHDÎ Salih Mirzabeyoğlu. (Mehdo-Süryanice, “tez”: 55: Necib): 1500: SE harfinin ebcedi… SE harfi, Allah’ın Rezzak ismi, Bitkiler mertebesi ve Kamer menzillerinden “Sa’dü’l-Büla” ile ilgili; değirmen taşının tane dökülecek yeri… Değirmen: Dünya, semavat… BAŞAK Burcu, –Arabça ismi Sünbüle–, unsuru Toprak, tabiatı Kuru ve Soğuk, türü Birleşik, yıldızı “Utarid-İkizler”, vücutta tesir yeri Bağırsaklar, cinsiyeti Dişi, simyada Damıtma safhası… BAĞIRSAKLAR, gayri iradî çalışan, faydalıyı tutup, zararlıyı atan… SÜMBÜL: 132: İSLÂM-Teslim… KALB: 132: İSNA AŞER-Oniki. (Vakt-i Nakşbend: 1012: Tavono Tkolo-Ölüm odası… Aynı ebcedle İBDA Diyalektiği)

*

MÜDÜR-İdare eden. İşi çeviren, bakan. İdareye memur. Nahiye memuru. (Dahıye: Nahye. Kurbanlık deve, bedene… Hı harfi ile ilgili Kamer menzillerinden Nahye’ye, “Hek’a-Bir yıldız. Atın göğsü üstündeki daire” menzili de denir… Hı harfi, Allah’ın Hakîm ismi, Şekil ve Suret mertebesiyle ilgilidir… “Şekil, suret, renk”, Allah’ın Zât âlemi’nden gelir ki, müntehasında bu sır’dandır, kendini girift olarak gösterir!): 254: BAYRAM-Neş’e, sevinç, mutluluk günü. (Rüyâda gelen mânâ: Elimde, alt başlığı “Bayramlık” olan bir eser var. “Mektubat” isimli bir eserin ikinci basımı ve eser benimmiş… Necib Fazıl Kısakürek-Salih Mirzabeyoğlu: 1868= 869: Mektubat)… MÜDİRR-İdrarat verici. İnce bağırsaklarla ilgili. (İdrar, “süt” anlamına da gelir; ve, çok akıtmak, devamlı vermek… İdrarat: Gelirler. Varidatlar. Tahsilat… Varid: Ulaşan, yetişen, gelen, erişen. Akla gelen. Olan. Hazır. Bir şey hakkında söylenip tatbik edilen… Varidat: Bir kimseye veya hazineye âit gelir. Hatıra gelen, içe doğan… Üstadım, fikir yokluğu mânâsında “müdirr” kelimesini, r’leri çatlatarak kullanırdı… Arnavutça, Zorre-Bağırsak:1417: Necib Fazıl Kısakürek… Süryanice, Govete-Tekne: 418: Goruro-Süryanice, “Nokta”… Arnavutça, Zorre Hulle-İnce bağırsak: 450: Kaid-ül Ceyş-Kumandan. Serasker… Ahmed-i Farukî-İmâm-ı Rabbanî: 450: Abdülhakîm. “Büyük ebcedle”… Velediyet-Birinin evlâdı olma hâli. Çocuk: 450: Metod-Usul. Kaide. Yol. Sistem)

*

Süryanice, CAYNO-Müdür. Lider. Reis. Kumandan: 70: ARZ-Takdim. Öne alınmış delil. (KKM-Dünya Çapında Bir Hâdise)… Süryanice, FARNOSO-Müdür: 403: SE’SEET-Suya kandırmak. Kifayet etmek. Kâfî gelmek… Süryanice, FOQUDO-Müdür: 107: LU’BE-Oyuncu. Aktör. (Ül’üban-Oyuncu, aktör: 154: Mehdî Muhammed… Aktör: 706: Fikir Kahramanı… Kadîm-Başlangıcı olmayan. Uzun zamandan beri var olan. Evveli bilinmeyen hâl ve keyfiyet: 154: Kademî-Uğurlu. İlerleyen. Ayakla ilgili. Yürüyen)… HADYONO-Müdür: 85: MİLÂD-Doğum günü… Süryanice, MDABRONO-Müdür: 309: HUŞ-Kalb… HURUFİYE-Harfler ilmi. “Kamer senesi”: 309: RAKDE-Uyku. Bitki. Berzah… Süryanice, RİŞONO-Müdür: 572: Eş’ar-Şiirler, manzum ve güzel yazılar. Şiar, prensib. Meyveler. Harfler… Şİ’R-Şiir. Anlama. İdrak: 570: SİSTEM-Kendisini temin eden mevzuların birbirine uyum noktalarından bir anahtar –tetikleme– ile harekete geçebilir bütünlük keyfiyeti… Süryanice, MFARNSONO-Müdür: 493: İFRAT HÂLDE TECRİT. “Noktalı harflerle”… BESALET-Yürek sağlamlığı: 493: TEVZİ’-Dağıtmak. Herkese hisselerini vermek.


Baran Dergisi 424. Sayı