LEVHA: 10 Ağustos 2004… Kumandan’ın kitabını yeni okumuş koğuş arkadaşım Ömer Kama’nın, yürürken yerde AYAK İZLERİ çıkıyor. Ömer’in okuduğu kitab, MÜJDELERİN MÜJDESİ –Mim Mim’in Hikâyesi–, SÜRYANİCE imiş ve bundan dolayı ayak izleri de Süryanice’ye işaretmiş. Bir yandan ayak izlerini merak ve hayretle takip ederken, diğer yandan “bugün Kumandan’la sohbet günümüz, orada Kumandan’a Süryanice mevzuunu sorarız!” diyorum ve rüyanın tam burasında uyandırılıyorum. ( Bolu F-Tipi Cezaevi – Kâzım Albayrak)

*

 Süryani Lûgatı’ndan, SURYOYO-Süryani: 298: FİHR-Avuç dolusu taş. Fihr’in asıl ismi Kureyş’tir ve ona nispetle çocuklarına “Kureyşli” denmiştir. Yani asiller çevresi Kureyş’e ismini veren işte bu Fihr’dir… Süryani Lûgatı’ndan SURYOİT-Suryoyo. Süryanice: 692: HAFAYA-Sırlar, gizli şeyler.

*

NAKŞ-I KADEM: Ayak izi: 594: TASADDUK-Gerçek ve sadık olduğu tahakkuk etmek… Süryani Lûgatı’ndan, UREKO-Ayak izi: 311: KURTUBİ-Halid bin Velid Hazretleri’nin bir kılıcının ismi… Süryani Lugatı’dan, DURKTO-Ayak izi: 716: ŞEHRİYAR-Hükümdar. “Berzah suyu. Suda perde”… AYAK İZİ: 818: OSMANLI HİLAFET(İ)… Süryani Lûgatı’ndan, MADRAKTO-Ayak izi: 751: İZİN-Müsaade… Süryani Lûgatı’ndan, CEQEPTO-Ayak izi: 418= 1417: NECİP Fazıl Kısakürek… MUSA Mirzabeyoğlu-(Musa: Derin fikir, müzler): 418: VAHDET-Birlik. Yalnızlık. Teklik… Süryanice Lûgatı’ndan, FASAT-Ayak izi: 542: MÜBŞER-Kendisine müjde verilmiş, müjdelenmiş… Süryani Lûgatı’ndan, REĞLO-Ayak izi: 1237: REKZ-Gizli hazine.

*

ÂLİH-Mabud: 36:  Süryani Lûgatı’nda, QOCUYO-Müjdeci… Süryani Lûgatı’nda, SPARTO- Müjde: 669: ECZAHÂNE… Süryani Lûgatı’nda, MAABRONA-Müjdeci: 365: MEHDİ Mirzabeyoğlu… Süryani Lûgatı’nda, TEBO-Müjde: 409: RAPOR-Üstadım’ın “Yeni Dostlar” imzasını yanına katarak,1979-1980 yılında çıkardığı-mız; kitab-dergi.

*

SERTONE-Süryanice, “Yengeç” demek. (Hemze, Allah’ın Mübdi’ ismi, İlk Kalem mertebesi, Kamer menzillerinden Seretan-Yengeç’e işaret eder!): 823: DAHİYYE-Kurbanlık, bedene. (Zı harfi, Allah’ın Aziz ismi, “Kan-Madenler” mertebesi ve “Kurban kesen-Elif’e döndüren” Kamer menziline işaret eder!)… SERTONE: 752: KERAMET-İ KEVNİYE… SAHABİLERİN Rolü ve Mânâsı: 823: BAŞYÜCELİK DEVLETİ.

*

Süryanice, MAHQO-Hikâye: 60: SİN harfinin ebcedi. İnsan… Süryanice, MATLO-Hikâye: 477: COUSTEAU-Kusto’nun Fransızca yazılışı. (Aynı ebcedle, İzzet: Zelil iken kavi ve kudretli olmak. Az bulunur.) Süryanice, MAKTBONUTO-Hikâye: 972= 1971: MEHDİ Salih İzzet Mirzabeyoğlu.

 
RESULLER SERDARI’NDAN
(HERKESE DİKİLECEK ELBİSE)

 
LEVHA: 26-27 Ocak 2000… (Metris Cezaevi’ne yapılan “Noel Baba Operasyonu” sonrası)… Savaş sonrasını andırır bir ortamda, Allah sevgilisini üzerinde siyah aba ve “sehab”  denilen (taca benzer bir alt alt başlık-başa giyilen yağmurluk, omuzlardan sarkan) yine siyah, bir sarık giymiş görüyorum; yandan ve silüet hâlinde… Yanında Ebu Hureyre Hazretleri, ama içimde onun Kumandan olduğu hissi var. “Ya Resulullah çok perişan oldum!” diye serzenişte bulunurken, ben içimden –Ebu Hureyre Hazretleri’nin O’nun bütün savaşlarında bulunduğunu bilmediğim için!– “Allah Resûlü’nün yanında Hazret-i Ömer, Hazret-i Hamza, Halid bin Velid gibi bir kimlikte birlikte olması gerekmez mi?” diye düşünüyorum. Bu arada Allah Resulü’ne katır sırtında top top kumaşlar getirdiler. “Bir kişi için bu kadar kumaşa ne lüzum var!” diye düşünürken, Allah Resûlü “yok yok, bir kişi için değil, herkese yeni elbise dikilecek!” diyor! —(Mevlüt Koç)

*

NOEL Baba Operasyonu: 435: İBTİLÂ-Belâya uğramak. İnsanın iyiliğini veya kötülüğünü meydana çıkaran imtihan, tecrübe. Tiryakilik. (Üstadım’ın, Belâ isimli şiiri: “Ne var, ne var âlemde, / Belâ kadar çekici? / Örse benzer kellemde / Belâların çekici!”… Ve, Yevmiye: Allah çektirmediği çilenin nimetini vermez!)… NASREDDİN-Dine yardımı dokunan. (Noel Baba’yı bu mânâya döndüren Rabbe şükürler olsun!): 435: CİBLET-Yaratılmak. (Hemze, Allah’ın “güzel yaratıcı” mânâsındaki MÜBDİ’ ismi, İlk Kalem mertebesi, Kamer menzillerinden “Seretan-Yengeç”… Nath-Tos vuran-Baş vuran”, aynı Kamer menzilinin Arabça ismi; “havya” denilen, madenleri birbirine yapıştırıcı lehim maddesini kullanmaya yarayan alete de denir!)… TELE-Tuzak. Ağıl: 435: TEKYE-Tekke. Yaslanılacak, itimad edilecek şey. İtimad etmek, dayanmak.

*

EBU HUREYRE-Kedi Babası…(Asıl ismi: Umeyr-Beyzâde, Mirza): 429: TAVTİD-Muhkem etmek, sağlamlaştırmak. Bir nesneyi yerinde tutmak… MUSA Mirzabeyoğlu. (Necib Fazıl Kısakürek: 1417= 418: Musa Mirzabeyoğlu): 429: İKTİVA’-Dağlama. (Üstadım’ın “Yeni” isimli şiirinden: Ateşten çubuklarla kalbin mühürlü / Bizim köyde ara pörsümeyeni)… LÛGAT: 1430: TACGÂH-Hükümet merkezi. (Hükümet: Hüküm-Et)

*

Sahabe arasında en fazla –5374 tâne– Hadîs rivayet eden kişi, Ebu Hüreyre Hazretleri; İmam-ı Şâfi Hazretleri, “muasırları arasında en çok Hadîs bilen” diyor… Hadîs: “Ebu Hureyre, ilim kabıdır!”... Arnavutça, ENE-İlim kabı: 56: ON-Nokta. Hakikat. Zirve. Bit. “Sistem”…Yine: “Her ümmetin bir mütefekkiri vardır, benim ümmetiminki Ebu Hureyre’dir!”… Bir gün bir zât Hazret-i Ömer’in oğlu Hazret-i Abdullah’a, “Ebu Hureyre bu kadar çok Hadîs rivayet ediyor. Acaba doğru mu?” suâlini yöneltince,  “Yemin ederim, hiçbirinde şek ve şüphe yoktur; zira her zaman Resul-i Ekrem’e sual sorar ve aldığı cevapları ezberlerdi!” buyuruyor. Bu yüzden kendisine, “Hadîs Hafızı” denmiştir… ALLÂME-Çok büyük âlim. Her ilimde ihtisas sahibi. Meşhur ve büyük mütefekkir: 145: SUADÎ-Kust otu. Arap şâirlerinin mecazi aşık için kullandıkları isim… IKLİD-Anahtar: 145: RAHMAN Sûresi 19. Âyet – Meâli: Allah, taşkın iki denizi birbirine salmış kavuşuyorlar… Ebu Hureyre Hazretleri’nin Allah Sevgilisi ile beraber bulunduğu zaman, 4 sene… (1979-1983, Üstadım’la beraberliğimiz)… Bir kısım insanlar, Kur’ân okur, helâl ve haram üzerine bahis açarlarken, bir gün Ebu Hureyre Hazretleri şöyle buyuruyor: “Yazık ki Allah Resûlü’nün size verdiği hazineyi kullanmasını bilmiyorsunuz!”… Hadîs: “Ashabım arasında en çok Hadîs bilen, Ebu Hureyre’dir. Benim Hadîslerimi herkesten ziyâde Ebu Hureyre hıfzetmiştir!”… Zeyd bin Sabit’ten rivayet olunuyor: (Birgün Ebu Hureyre ile birkaç zât, câmide dua ediyor ve zikr ile meşgul oluyorlardı. Bu sırada Allah Resûlü teşrif ettiler ve onların dualarına “amin!” dediler. Bunun üzerine onların dualarını duyanlar da “amin!” dediler. Ebu Hureyre, Allah’tan ilim ve hafıza ihsan etmesini dilemişti… Diğer iki kişi, “Ya Resullullah dua edin, Allah bize de ilim ve hafıza ihsan etsin!” ricasında bulununca, “bu gençlik yaşının işidir!” buyurdular… Başka birgün bazı Sahabîler Allah Resulü’ne “Hadisleri unutmaktan” şikâyette bulununca, “Göğsünüzü geniş tutunuz!” buyurdular ve ellerini onların göğüslerine sürdüler. Onlar bir daha ezberlediklerini unutmadılar!)… BÜLCET-Genişlik, vüs’at. İki kaş arasındaki açıklık: 435: TE’KİD-Bir iş için evvelce yazılan yazıyı tekrarlama. Kuvvetlendirme, sağlamlaştırma… Ebu Hureyre Hazretleri’nin, kabilesinin bazı mensubları ile Hicret’ten 6 sene sonra İslâm’ı seçmesi; Medine’de… Aklı fikri sadece ilimde; açlıktan bayılacak hâllerde bile, Mescid-i Nebevî’deki Suffe’de… Bununla birlikte, Hayber fethine katıldığı, bundan sonraki bütün gazvelerde bulunduğu, Allah Sevgilisi’nin düşmanlarına karşı oluşturduğu bazı özel görev grublarında yer aldığı, Yermuk savaşında yer aldığı, Hazret-i Ebubekir döneminde Bahreyn’de –Alâ ibn-i Hadremi– ile birlikte görev yaptığı, Hazret-i Ömer devrinde kaza görevini yapmak üzere yine; ve daha sonra yine Hazret-i Ömer devrinde Bahreyn’de iki defa valilik ettiği, Hazret-i Osman’ın Hilâfeti’nde onu desteklediği, Hazret-i Ali ve Hazret-i Muaviye arasındaki hâdisede hiçbir tarafı tutmadığı, Hazret-i Muaviye döneminde zaman zaman Medine valiliğinde bulunduğu… Ebu Hureyre Hazretleri, zenginlik devresinde de sadeliği bırakmamış, alelade ELBİSELER giymiş; bir kere iki renkli keten elbise giyince, herkesin dikkatini çekecek kadar… ELBİSET-Elbise. Sıfat: 504: İBŞAR-Müjdeleme, sevinçli bir haber bildirme… RÜŞD-Bülûğa erme. Hayra isabet etme. İstikamette olmak: 504: DİKKAT-İncelik, dakik oluş. Ehemmiyet verme… TASADDÎ-Bir işe başlamak. Taarruz etmek. Vuku bulmak: 504: MEDENİYET… İCALET-El kitabı. “Kıyas-ı Vahid”: 504: MEHDÎ Salih Mirzabeyoğlu… EBU Hureyre Hazretleri’nin vefat ettiği yaş: 78: HAKÎM-Hikmetle muttasıf olan ve mevcudatın hakikatine vakıf olan. Hikmet mütehassısı. İş ve emirleri hikmetli ve yanlışsız olan. Tabib, hekim. (Abdülhâkim Koltuğu’nu hatırla… Ve rüya’da Üstadım’ın, –rüya’da şiiri–, “Bu gençlik nur gençlik / Şeriat… Yaregar” mısralarını)… İBDA’-Mübdi’. Misli gelmemiş bir eser meydana getirmek, geçmişte benzeri olmayan şiiri söylemek. “Şiir idrakı”. (Allah’ın âletsiz, maddesiz, zamansız, makânsız yaratması ve icâdı; Kamer menzillerinden “Seretan-Nath”ı hatırla. İbda, icâd, ihdâs, ihtirâ, sun’, halk, tekvin, aynı mânâlardadır!): 78: EAZZ-Daha aziz, en şerefli. Galib. (Zı harfi, Allah’ın Aziz ismi, “Kan-Madenler” mertebesi ve Kamer menzillerinden Sa’du’z-Zabih ile ilgili; boğazlayan, kurban edenle… Elif’e döndüren; kalbeden!)… LEBS-Giyecek şey.

*

 
YEVMİYE: Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’nin “Marifetnâme” isimli eserinde, bir şiir kadar güzel bir başlık var: “Gençlik Faziletin ve Pîrlik Rezaletin Beyân Eder”… Burçlar Kuşağı İşaretlerinde GENÇLİK: Mizaç, hafakanlı. Unsuru, ateş. Rengi sarı. Hâl, gaz. Nitelik, sıcak kanlı. İklim, yaz. Rüzgâr, doğu. Burçlar kuşağı, Yengeç-Aslan-Başak. Vücut, belden üstü… CİVANÎ-Gençlik: 70: KÜN-“Ol” emri… CİVAN-Genç. Cevan: 60: SİN-Bir harf. İnsan… Aynı ebcedle BÜYÜK DOĞU.

*

İBDA, içimizden kurtulmaya ve dışımızdakileri kurtarmaya ehil olmaya dair… GENC-Define, hazine. Gömülü hazine. Kenz:1054: AHMED… CİN-Gizli, gizlilik, gizliler. Bu mertebe, Allah’ın Lâtif ismi ve Kamer menzillerinden “Mukaddem min-ed delâl; öne alınmış söz, takdim” ile ilgili: 53: DÜNYA Çapında Bir Hadise-KKM’nin bir alt başlığı… KENZ- Define, hazine. Fatiha Sûresi’nin bir ismi. (Kenz-Şiddet, zorluk, meşakkat: 970: Zera’-Vahşî sığır buzağısı): 78: HAKÎM… FATİHA-Bir şeyin başlangıcı. Mübaşeret. Karar vermek. Kur’ân’ın birinci sûresi: 494: FÜTEHA-Hükmetmek… TA’ZİZ-Bir adamı aziz kılmak. Hürmet ve muhabbetle sevmek: 494: CÜMANE(T)-Tek inci… TA’YİD-Bayram etmek. (Yevmiye: Üstadım, bana benim hakkımda — “Elime bir genç geçti, pîr geçti; kendi geldi!”... Piregen: Birlikte, beraber… Piregen: Pîr geni): 494: İSABET-Rastlamak. Matluba uygun iş işlemek. Doğru düşünmek… Üstadım’a, “yeni asır İslâm asrı olacaktır tarzında düşünceler var, siz ruh muhtevası yönünden İslâm Ülkelerini böyle bir hazırlık içinde görüyor musunuz?” sualine verdiği cevab, YEVMİYE: Bu Ramazan’da –1983 senesi–, bir gazete için bir yazı hazırladım… Bilmiyorum, Allah takat verecek mi bana? Takat verecek mi?.. Orada, “İstikbâl İslâmındır” diye güvendiğim bir gence bir etüt yaptırdım. Güzel oldu etüdü. Şu Doktor Kusto’yu alıyorum ele… O, İslâm’a giriyor, biliyorsunuz; bir mucize-i Kur’aniye’yi görüyor… Bir de Profesör var… Birbirinden intikaldir bunlar… Onun da bir kitabı var; enteresan bir zât… Tercüme etmiş biri bunu. Mesele uyudu kaldı. 8 sütûnla verilecek bir hâdiseydi… Toynbee, aynen kelimesini kullanarak, “İstikbâl İslâmındır, tecrübe etmediğimiz bir o kalmıştır!” diyor. Bu siyasî aksiyon hâlinde hemen belli olmaz… Şömine’nin yanması gibi. (Şömine: 411: Etüd)… Şu âteşi elde edinceye kadar ne kadar büyük zahmet çektik bugün… Hidayetler çoğalır, şu olur, bu olur. Kulüpler, dernekler filân… Yarı aksiyoncu bir adam harekete geçer. Bu mânâ’da Avrupa’da bir batınî hazırlanış olduğuna kaniim… Farkında olduğumuz, olmadığımız… Batınî, iç… Bu arada biz, her zaman olduğu gibi; İslâm’ın hakikatinin üstüne küf üstüne küf buluyoruz. İçimizde kurtulmuş değiliz ki, başkalarını kurtarmaya ehil olalım!.. (Etüdü yapan ben, ne türlü sahiblenilmişim, dikkat!)

*

EBU HUREYRE: Kedi babası… İngilizce, FATHER of cats-Kedi Babası: 1240: MÎR… KEDİ-(Kedu-Kafatası: 30: Lâm harfinin ebcedi - Allah’ın Kahir ismi, 3. semâ tabakası ve Kamer menzillerinden “Avva-Bir yıldız kümesi” ile ilgilidir… Yakut Lûgatı’nda, Otut-Otuz: 812: Şah-ı Nakşibend… İngilizce “okul” kelimesinin söylenişi ve “kafatası” kelimesinin yazılışı aynı: Skull): 24: SALİH Mirzabeyoğlu… MİRZABEYOĞLU: 322: GERMANY- Almanya. (Germany Ana: Almanya’nın kişileştirilmiş formu olarak kullanılan tâbir… Germany: Germ-Any… Germ: Sıcak. Kızgın. Öfkeli. Hamiyetli. Tez meşrebli… Tez-Tutarlı, doğru, dürüst dava. Çabuk davranan. Aşk. “Pirlik, rezaletin beyân eder. Aşık, zamanın rezilidir; perişanıdır!”: 451: Salih Mirzabeyoğlu… Anî: Birdenbire. Dakik… Ger-many: Erkek kültürü, kabadayılık. Baş, başlangıç)… HİTLER-Kedi: 649: HAYTEL-Kedi. (Haytel: Hayt-El)… MİHAD-Balta. Kesen. Derin. “Put kıran”. (Fa’al): Balta sapı. Kerem. Çok işleyen, çok çalışan): 649: İRTİMAZ-Remzetme. Çile çekme… MUHACERAT-Hicretler. Göç etmeler. (Hicr: Ayrılık. Başkalarından ayrı, fazıl kimse, üstün kimse. Kafaya takmış, sayıklama… Hicri’: Uzun boylu “büride-i ser”. Semavî. Tazı, köpek, kelb… Tazi-Arablar: 418= 1417: Necib Fazıl Kısakürek… Arnavutça, Qelb-İrin. “Cerehat. Kelm. Taşan, ifraz”: 53: Cinn-Gizliler, gizlilik. Takdim… Hicris: Tilki eniği. Vavî. Yüksek dereceler… Üstadım’ın Hicret isimli Noktalaması: Baktığımız her ufkun öte yanına hasret / Bir ömür sürüyoruz, nereye varsak hicret!): 649: MEHD-İ MUNTAZIR-Gözlenen Me[h]dî.

*

YEVMİYE: Kahramanlık ahlâkında sonları hesab etmek diye bir şey yoktur. Bu, Şark’ın Bizans ve Fars tesiri bize. “Virân olası hânede evlâd ü iyal var” tesellisini verir. Tamamen İslâma zıttır. Hânenin virân olmasına râzı olmadan umrâna imkân yoktur. Ama tedbirde de büsbütün boşta bulunacak değildir. Son nereye varır? En sonu, Allah’ın takdirine varır… Bir HİTLER düşünün siz… İmkânı mı vardı, bir takım hesablar sahibi olsaydı, Almanya’ya hâkim olacağına… Ama romantik millet, heyecanın milleti… Çabuk inanmanın milleti… Fransız gibi bir istifham işareti vâzeden millet değil, nida işaretinden ibaret bir millet… En sonunda ne oldu? Gördünüz, başka ne olabilir? Allah bilir… Bin tane Hitler çıkabilir, aksi çıkabilir… (Bin: Elf)… Ben bu işe giriştiğim zaman, önce ruhiyatını, bütün bir tarihi hata hâline gelen seyrini alıp zeminini hazırlamayı, onun “kült” denen kültürünü, irfanını vermeyi düşündüm. Sonra aksiyonunu… Daima aksiyon… En sevdiğim şey o… “Fikir, sanat, aksiyon”; Ağaç Mecmuası’ndaki başlık altı… Benim neler çektiğimi biliyorsunuz, fakat şunu da ilâve edeyim: Ben mazime baktığım zaman ürperiyorum. Nasıl yazabilmişim bunları, nasıl birçoğunun altından kurtulabilmişim? En olmayacağına rağmen nasıl yine ayakta durmuşum? Hayret ediyorum!..

*

SEB-ÜL MESANİ-İki kere nazil olan FATİHA sûresi: 764: BİMARİSTAN-Hastahâne… İNŞAİYYET-İşitilmemiş sözlerden yapılan cümleler: 764: HAYSEFUCE-Gemi dümeni… FURKAN Sûresi 53. âyet Berzah’la ilgili: 5761= 2764: İSTİKRAB-Yaklaştırma. Yakınlaştırma. Akraba olma… MUAVVEZETAN-Kur’ân’ın son iki sûresi, Felâk ve Nâs: 1267: VEPRUES-Arnavut Lûgatı’nda, “Faal” demek. “Balta, put kıran”… FEYLESOF-Felyesof. Hakîm. Mütefekkir. Şiirin ince mânâlarını çıkaran. Keskin kılıç. Bit toplamak: 266: MUANAKA-Birbirinin boynuna sarılma, kucaklaşma. (Ali Rıza Yaman, Ağustos’un sonuna doğru Mehmed Kısakürek’in kendisine telefonla beni sorduğunu, bir şeye ihtiyacım olup olmadığını ve rüyâsında büyük bir sevinçle ikimizin kucaklaştığını gördüğünü söylemiş… Ne hoş!)

*

BAŞYÜCELİK DEVLETİ: 823: SAHABİLERİN ROLÜ ve MÂNÂSI. (Fertte toplu topluluk hakikati)… LİBAS-Elbise. Erkek ve kadın. İçtima. “Sıfat”: 93= 1092: MUHAMMED-Tekrar tekrar övülen. Allah Sevgilisi’nin tuğra ismi… HERKES-Birlikte, beraber, piregen: 285: HÜR’İ-Bit. Nokta. Zirve… Herkesin kendi şahsiyetinde pırıldatacağı elbise bu!..

*

Anadolu destanları isimli bir eserde tahminen 50-70 sene önce veya öncesinden ve yazarı bilinmeyen Destan-ı Zaman isimli [yazarı bilinmeyen] bir destanda şöyle deniyor: “Namını hindî dedim, Mehdî dersem de becâ / Çok garib oldu bize, Allah bilir o han gelir!”… Diğer bir beyit: “FATİHA hatmü’l-kitabtır anlar isen remzini / İhdine’s-Sırâta’l-Mustakîme geldik, o bize ferman gelir!”


Baran Dergisi 411. Sayı